Asalak Fenomen

By mervegnr_

4.1M 346K 178K

Sivri diliyle eleştiri videosu çekip paylaşan Feyza Soysal'ın bu sefer hedefinde; işine karışılmasından hazze... More

-TANITIM-
1- Sölenter
2- Beklenmedik mail
3- Doktor oluyorum!
5- Cereyanda kalma
6- Asalak fenomen
7- Güzelliğine (!)
8- Sağlıkta şiddet
9- Yemek teklifi
10- Torpilli
11- Kahve diyeti
12- Kahverengi
13- Nişan alışverişi
14- Narsist
15- Yoğurt
16- Osman
17- Yanık
18- Yangın merdiveni
19- İlk öpücük
20- İlk randevu
21- Zeki narsist bir polyanna
22- Ömrünü uzatmak istemiyor musun?
23- Zehirlenmişti
24- Mide lavajı
25- Sölenter Poyraz
26-Kan
27- Yeni Video
28- Altı yüz elli yedi
29- Kardeş kavgası
30- Fotoğraf
31- Aşk
32- Çorba lekesi
33- Lütfen para at kutusu
34- Ferhat Aydoğan
35- Doğum günü
36- Skandal
37- Gelip geçici
38- Bir yabancı gibi
39- Pişmanlık
40- Kurumuş boğazım
41- İlayda
42- Fakat korkma, geçecektir
43- Seksen bir gül
44- İstenmeyen akraba
45- Hamile mi?
46- Dokunma bana
47-Çıkmaz
48- Moruk
49- Kahvaltı
50-Sana hâlâ aşığım ya!
51-Âşk
52- Kalbim sıkışıyor
53- Yakalanmak
54- Beklenmedik karşılaşma
55- O
56- Kavga
57- Nezarethane
Final- Anne oğul

4- Ceza

72K 5.4K 1.7K
By mervegnr_

**

Olduğu yerde put gibi kesildi. Babasının arkasından iç çeviriyor olmak ve bunu da ilk kez yapıyor olmak, babasının tepkisinden korkmasına; bırak yalan söylemeyi, bir an konuşmayı bile unutmasına neden oldu.

İmdadına annesi "Ah geldin mi Feyza," diyerek yetişti. "Merve'nin annesi ne yapıyordu? Selamımı söyledin değil mi?"

Annesi güzel rol yapmıyor olsaydı babası onun bir şey karıştırdığını çok net bir şekilde gözlerinden okuyabilirdi.

Kal gelmişti o an sanki.

Ne diyeceğini ne yapacağını bilmiyordu.

Yutkunarak gözlerini kaçırdı ve babası onun içeri geçmesi için yana kaydı. Feyza hızla ayakkabılarını çıkarıp eve girdi.

Babasının siniri bu bir hafta içerisinde dinmişti. Artık normal gündelik hayatlarına dönmüş olsalar da her videonun konusu açıldığında ya da haberlerde videonun bir izini gördüğünde dinen öfkesi közlerinden tekrar alevlenmeye başlıyordu.

Odasına gidecekken babası arkasından "Tercihlerini yaptın mı Feyza?" diye sordu. Görmemesi için önüne aldığı sözleşme kâğıdını parmaklarının arasında sıktı.

Omzunun üzerinden başını babasına doğru çevirdiğinde "Daha yapmadım, bu akşam yapacağım," dedi. Doğruydu da sözleşmeyi imzaladıktan sonra yapmayı planlamıştı.

"Hangi bölümü yazacaksın karar verdin mi?"

"Hemşirelik yazacağım." Eğer babasına net bir cevap vermeseydi büyük ihtimal meslekleri araştırarak bunun önü açık ya da bu sana göre diyecek ve yönlendirmeye çalışacaktı.

Onun gideceği yer belli olduğu için söylemedi, eğer babası daha fazla didinirse sponsor olayını ondan gizledikleri için duyduğu vicdan azabı artardı.

"Eğer istersen bir sene daha dene. Dershaneye de gönderirim, özel derste aldırırım. Para sıkıntı değil, yük olacağını fal-"

Gözleri doldu ve gülümseyerek başını olumsuz anlamda iki yana salladı.

"Bir kez daha o sınava giremem," dedi.

Bir kez daha aynı yenilgiyi kaldıramazdı.

"Tamam," dedi babası üstelemeyerek. "Hayırlısı olsun."

Odasına girdi, akşamı beklemeden tercihlerini yazdı. İlk sıralara İstanbul'daki bütün özel tıp fakültelerini sonrasına da diğer şehirlerdeki sıralamasının yettiği yerleri. En sona garanti olsun diye Kıbrıs Tıp Fakültesini yazdı.

Tıp olsun da neresi olursa olsun, düşüncesindeydi.

Bakışları ekranda uzunca bir süre durdu. Kendisini babasının yerine koymuştu. Duyduğu an belki de en çok o sevinecekti ama sonradan öğrendiği takdirde yaşayacağı hayal kırıklığı... düşünmek bile istemiyordu. Üzerinde hocalarından çok emeği vardı babasının. Özelde tıp okuyacak sıralamayı yaptıysa, içindeki çalışma azmini veren kişi oydu. Babasıydı.

Sayfayı gönderip ayağa kalktı. Karar vermişti, babasına söyleyecekti.

Salona çıkmak için kapıyı açtığında annesiyle burun buruna geldiler. Annesi içeri girerken "Yaptın mı tercihlerini?" diye sordu.

"Yaptım," dedi ve ekledi. "Şimdi de babama söyleyeceğim."

"Sakın!" dedi annesi, salona ses gitmemesi için elini uzatarak arkasındaki kapıyı kapattı ve sert ama alçak bir sesle konuşmasına devam etti. "Babanın ağzını aradım konuşmama bile izin vermedi. Tercihler kapanmadan söyleme, başımıza bir şey çıkarır gidemezsin."

Feyza annesinin konuşmasından sonra fazlasıyla korkmuştu, babasını az çok tanıyordu. Üstelemeden, tercihler kapanmadan söylemeyi silip attı kafasından. Tıp okumaya bu kadar yaklaşmışken bir pürüz çıkmasını istemiyordu.

Salona gittiğinde babası tekrardan tercihlerini yaptın mı, diye sormuştu. İstanbul Hemşirelik yazdığını, söyledi.

Stresten, babasından gizli bir iş yapmalarından, tıp okuyabileceğinin heyecanını tam yaşayamadı. Hep aklında babasının öğrendikten sonraki tepkisini dönüyordu.

Günler geçip gitti, tercihler kapandı. Bütün riskler ortadan kalktı ve o babasının karşısına geçerek tıp okutacak sponsor bulduğunu itiraf etti.

Babasının ilk tepkisi vicdanını sızım sızım sızlatmış, içini ağlama isteğiyle körüklemişti.

"Sponsor bulduysan neden hemşirelik yazdın?"

Yutkunup mahcupça babasına baktı.

"Hemşirelik yazmadım, sana söyleyecektim aslında..."

"Ama ben kimim ki? Baba mıyım ben? Baba mıyım ki ben bana söyleyeceksiniz!" Babası çayını neredeyse fırlatırcasına sehpanın üzerine koyarak ayağa kalkarken Feyza da onunla kalktı.

"Kızarsın diye düşündük," dedi, sesi titreyerek çıkmıştı.

"Ne zaman söylemeyi düşünüyordunuz bana? Mezun olduktan sonra mı?"

"Sinirinin geçtiğinde söyleriz diye düşündük, baba vallahi kötü bir amacımız yoktu."

"Benim de" dedi babası anında ve sonra daha kısık bir sesle "Benim de" diye yineledi. Feyza o an, kendi vicdanının sesini biraz olsun bastırabilseydi babasının yüz ifadesinden ve hüzün bulaşmış sesinden yanlış giden bir şeylerin olduğunu farkına varırdı.

Fakat ne Feyza farkına vardı ne de babası anlattı.

Bir ay sonra

TERCİH SONUÇLARI AÇIKLANDI!

Feyza ekranına gelen bildirimle, çığlık atarak hızla siteye girmeye çalıştı.

Tıp kazanacağı neredeyse kesin gibi bir şeydi ama yine de hep bir endişe vardı. Kazandınız yazısını görmedikçe de inanmayacak ve bu içindeki endişe de hiç bitmeyecekti.

Sayfanın yavaşça yüklenmesiyle nefesini tuttu. Kalbi öylesine bir hızla atıyordu ki göğsünden dışarı çıkacaktı sanki. Stresten dudak içini yemeye başladığında sayfa tamamıyla açıldı.

Kazandınız yazısını ilk gördüğünde dudakları iki yana genişlese de kazandığı yeri görünce dudaklarındaki o gülümseme donuklaştı.

İstanbul Üniversitesi Hemşirelik

Tepki bile veremedi o an.

Sayfayı yeniledi, kapayıp tekrar açtı. Eli, ayağı buz kesti.

İstanbul Üniversitesi Hemşirelik

İmkânı yoktu!

Tercih listesinde tıptan başka hiçbir yer yokken ilk tercihine yerleşip de İstanbul Hemşirelik kazanmış olamazdı.

Parmak uçlarından dahi tüm gücü çekildi. O an yalnızca aklına babası geldi. Bir ay içinde babasının değişken tavırları, bazen üzgün bazen sinirli olması, durmadan bir şey anlatmak istiyormuşçasına garip bakışları, uzun uzun dalmaları...

Hırsla yerinden kalkarak salona, babasının yanına gitti.

Bunu ona yapmış olamazdı. Olmasındı.

Tekli kanepede bacak bacak üstüne atan babasının önünde dikilerek "Sen mi yaptın?" diye sordu. Sesi yüksek çıkmamıştı ama acısını yeterince haykırıyordu.

Kimse tercihlerin açıklandığını bilmiyordu ama babası onun yüz ifadesini görür görmez anlamıştı. Büyükçe yutkunup bacağını dizinin üzerinden yere indirip oturuşunu düzeltmesiyle birlikte Feyza ağlarcasına bir nefes verdi ve "Neden?" diye sordu titreyen sesiyle. Dolan gözlerinden bir damla yaş yanağına aktı.

Bir kez daha ama bu sefer bağırarak "Neden baba?" diye sorduğunda, babasının kaşları çatıldı. Ayağa kalktı, tam karşısına dikildi.

"Arkamdan iş çevirmenin cezası."

Kulakları uğuldadı.

Zihninde durmadan babasının söylediği şey döndü. Dönmeye de devam edecekti. Bir ay sonra bir yıl sonra belki de daha fazla. Silip atamayacak, atamadıkça onda daha fazla yara açacaktı.

Tamiri yoktu sözlerinin.

"Böyle ceza mı olur?" dedi ağlar gibi gülerek. Ne duyduklarına inanıyordu ne de gördüklerine. "Böyle ceza mı olur?!" dedi bu sefer çığlık çığlığa bağırarak. "Öldürseydin beni daha iyiydi ya!"

"Kızım," diye araya girdi annesi.

Feyza babasından duyduklarını hazmetmeye çalışırken annesinin suskunluğunu fark edememişti.

Ellerini iki yanda açarak "Babam tercihlerimle oynamış," dedi Feyza. Annesine doğru döndü.  Çok yaklaşmıştı. Hayallerine ilk defa bu kadar çok yaklaşmıştı. "Bütün tıpları silip, başa hemşirelik yazmış," dedi küfreder gibi.

Ceylan "Ne?" diye şaşırırken annesi gözlerini kaçırıp babasına baktı ve o an anladı Feyza. Annesinin de bilip sessiz kaldığını.

İhaneti iliklerine kadar hissetti.

İçi cayır cayır yanarken dışı buz kesti.

Çıkarım yaparcasına alçak bir sesle "Biliyordun," diye mırıldandı. Annesi sessiz kaldığında inler gibi bir ses çıktı boğazından. "Sen dedin ya?" Kesinlikle bağırmıyordu ama bağırsa bu kadar etkileyici olamazdı. "Sen dedin ya bana söylemeyelim diye?"

Ortalığı yakıp yıkmamasının tek nedeni, anlamaya çalışmasındandı. Hazmedemeyeceğini o an bile farkındaydı fakat daha ne döndüğünü bile anlayabilmiş değildi. Neden arkasından böyle bir iş çevirdiklerini, neden annesinin öğrenip de ona söylemediğini, neden babasının birden ona düşman kesilip acımadan sırtından vurduğunu...

"Benim haberim olduğunda tercihler kapanmıştı," diye kendini savundu annesi.

Kendi kurdukları planda babası tarafından tuzağa düşmüşlerdi. Ama o masum olandı. Yalnızca kendi hayalleri için plan yapmıştı. Başka kimseye zararı olmayan bir plan.

Babasının yaptığı şey ise onu hiçbir zaman affedemeyeceği ve her zaman nefretle anacağı bir şeydi...

Bu hayatta babana bile güvenmeyeceksin, sözü artık daha anlamlıydı.

Gözyaşları sinirden akmaya başlarken "Çıldırtmak mı istiyorsunuz beni?" dedi annesine doğru. "Siz dediniz ya bana! Babana söylersen kızar, tercihler kapandıktan sonra söylersin dediniz ya! Şimdi bir olup benim arkamdan plan mı kurdunuz!"

Babası o an kaşlarını çatarak ona baktı ve "Nasıl hissediyormuşsun arkandan iş çevirilince?" diye sordu. Ondan empati bekliyor gibi bir hali vardı.

Acı acı güldü Feyza. Ağlarken de güldü. Sinirden kafayı yediğini hissettiğinde de güldü.

"Şimdi mutlu musun?" diye sordu. Sesi ilk defa babasına bu denli kırgın çıkmıştı. "Nasıl hissettiğini anladım, şimdi mutlu musun?"

Babası cevapsız kaldığında sorusunu tekrarladı. "Hayatımı kaydırdın, mutlu musun?"

Yutkunduğunu görse de devam etti.

"Tıp okuyamayacağım mutlu musun?"

Babası "Zaten kazanamamıştın," dediğinde içindeki öfke çağladı. "Kazanmıştım! Ücretli de olsa okuyacaktım! Sen... sen bana doktor kızım doktor kızım deyip dururken utanmadın mı tercihlerimi değiştirirken! Utanmadın mı hiç!"

"Doğru konuş benimle, babanım ben senin."

"Ne babası ya ne babası? Yıllarca ben bunun hayalini kurdum, yıllarca çalıştım ben!" diye bağırdı. Gözleri artık ağlamaktan yanmaya başlamıştı. "Uyumadım!" Ellerini saçlarından geçirerek "Uyumadım bile!" diye çekiştirdi.

Boğazındaki düğüm o kadar çok ağırlaşmıştı ki boğulacağını sandı.

"Nasıl çalıştığımı görmediniz mi de b-" Devam edemedi, annesi sakinleştirmek için yanına gelip kollarından tutmasıyla Feyza onu ittirerek geriye kaçtı. Acı, öfke, nefret... hepsini aynı anda fazlasıyla hissediyordu. Bakışları annesine kaydı.

"Söylesenize çok mu güldünüz arkamdan! Salak kız tıp kazandığını sanıyor diye çok mu güldünüz! Komik miydi? Eğlendiniz mi bari!"

"Feyza öyle değil," dedi annesi.

"Nasıl o zaman! Neden benim tercihlerimde hemşirelik var?!"

Midesi bulandı, duvarlar üzerine üzerine gelmeye başladı. Odadaki herkes bir an da ondan yabancılaştı.

"Git odana kızım, sakinleş ondan sonra konuşuruz."

Annesinin konuşmasıyla, o an yapması gereken şey zihninde canlandı Feyza'nın. "Gideceğim," dedi başını sallayarak. "Ama odama değil. Bu evden gideceğim!"

Anlık bir sinir olsa içindeki odasına gider, kapının arkasına çökerek ağlar ve sinirinin geçmesini beklerdi. Ama içine dolan nefret öylesine kudretliydi ki ne yüzlerini görmek istiyordu ne de seslerini duymak.

Kapıya doğru attığı ilk adımda babası arkasından seslendi.

"Bu evden dışarı çıkarsan bir daha giremezsin!"

Herkes sus pus oldu. Feyza bile bir şey diyemedi. Hadi o sinirliydi, öfkeyle doluydu ama babası? Çenesi titredi. Elinin tersiyle yanaklarını sildi.

Sanki bacakları gitmemesi için gücünü kaybetmiş gibi adım attırmadı ona.

Başını omzunun üzerinden babasına doğru çevirdi. O an, ona son kez baktığının farkındaydı. Yutkundu, annesine baktı. Odasına gitmesi için baş işareti yapmıştı. Son olarak ablasına çevirdi bakışlarını fakat dolan gözleri onu görmesini engelledi.

Gideceğini düşünmüyorlardı.

Bir şey demedi, çıktı kapıdan sadece. Babasının arkasından "Feyza," diye bağırtısını duydu yine de dönüp arkasına bakmadı. Sokağın başına kadar yürüdü, orada durup ablasını bekledi. Yanına gelir diye dakikalarca bekledi. Gelmedi. Cebinde yalnızca telefonu vardı. Ne beş kuruş parası ne de onu bu soğuktan koruyacak bir hırkası.

Sanki bilmediği bir şehirde; bavuluyla birlikte her şeyi çalınmış ve o, dımdızlak ortada kalmış gibi hissediyordu. Yirmi yılının geçtiği mahallesine, birden yabancılaşmıştı. Hep sessiz sakin, sıcak gelen o mahalle gözünde ıssızlaştı.

Gecenin karanlığı ilk defa ona korkutucu gelirken, telefonu çaldı.

Ve o çalan telefondan sonra Feyza, yeni bir kimlik kazandı. Yeni bir şehir, yeni bir ev, yeni bir iş ve yeni bir karakter...

**

ig: merveegnr_

tw: mervegnr_

Twitter'da #asalakfenomen etiketini kullanarak paylaşım yapabilirsiniz.💖

Continue Reading

You'll Also Like

18.3K 1.1K 20
Bir araba kazası her şeyi değiştirir. Tıpkı Bulut Akın'ın hayatını değiştirebileceği gibi. Araba kazasından sonra Bulut hastaneden kaçma girişimind...
22.3K 1.3K 9
Sevdiği adamla geçirdiği bir gece sonucu hamile kalan Umay Uzel, Yiğit Ali'yle evlenir. Kocasının da onu sevdiğini düşünerek sürdürdüğü evliliğini ve...
35.1K 2.9K 51
"Oysa bir dünya gizliydi sende. Buradan, buradaki bu aciz, korkak, küf kokulu dünyadan çok daha farklı olarak. Bir soluk, Bir bakış, Bir tu...
52.9K 4.8K 24
"Delibal, hem şifa hem zehir."