Mrs. Malik (Zayn Malik Fan Fi...

By rondalin1

814K 25.6K 3K

"Hadi ama karıcığım bu kadar uzak mı yatacaksın bana ?" Cevap vermedim. Belki uyuduğumu düşünür diye. "Uyuma... More

Mrs. Malik (Zayn Malik Fan Fiction)
1-Önce Çarp Sonra Evlen
2-Egomanyak Öküz Zayn
3-Zavallı ve Saf Brooke
4-Benim Mrs.Malik'im
5-Yok Artık !!!
6-Eski Sevgili
7-Seksi Zayn Malik
8-X İle Sır Kardeşliği
9-Zrooke'un Malik Ateşi
10-Seni Öpmek İstiyorum
11-X'in Oyununa Hoşgeldiniz.
12-Kural 1: Dilbilgisi dersleri asla tek taraflı olmaz.
13-Al Gardını Malik
14-Perrie İçin Üzülme
15-"...beni ben yaptığın için." -Flashback-
16-Dejavu
17-Dostlar Ne İçin Var ?
18-Magna Carta
Geçiş Bölümü: Kötü Karar
19-Eski Usûl Romantiklik: Telefon
20-Bomba Etkisi
21-Romeo Eve Dönüyor
22-London Eye'dan Sıcak Gelişmeler
24-Sessizlik
25-Kurgusal Plan
26-Zayn'in Planı
27-Planlar, planlar, planlar...
28-İnanç
29-Kabus
30-Büyük Sürpriz
31-"Sen benimsin.."
32-Jon'dan Mektup Var
33-Bir Arada ve Mutlu
34-Rahatlatma Operasyonu
35-Kahkaha Adası
36-Sır Perdesi Aralanıyor Mu ?
37-Brooke Bitch Malik
Ara Bölüm: New York'ta Bir Gün
38-"Ben Gerçek Annenim"
39-Son Pişmanlık Fayda Etmez
Final-Part 1-Karanlık
Final Part 2-Biri Kazandı
Final Part 3-Kaybetme Korkusu

23-"..tıpkı kırılmış bir bardak gibi, paramparça."

13.8K 502 53
By rondalin1


Zayn eve uğrayamayacağını, hemen konser için hazırlanması gerektiğini söyledi. Bende eski "Zayn'i Özlemiş" geri  halime döndüm. Evin önüne geldiğimde, arabadan indim. Tam anahtarı çıkarmak için çantamı açıyordum ki, telefonum çaldı. Çantadan anahtar yerine telefon çıkardım. Arayan Gwen idi.

"Napıyorsun ?"

"Hiç, eve yeni geldim işte"

"He şu mesele...Zayn nasıl ?"

"Normaaal"

"Öğrenmemesi gereken birşey öğrendi mi ?"

"Hayır. Ve de öğrenmeyecek. Umarım  anlatabilmişimdir." dedim sert bir şekilde.

"..."

"Pekala, eve gidiyorum. Başka birşey ?"

"Diyorum ki; kız kıza birşeyler yapsak konsere kadar ?" İyi bir fikir gibi görünüyordu. Konsere kadar evde ne yapacaktım ? Gerçi daha konserde ne giyeceğime karar vermem gerekiyor ama. 
"Tamam. Ha bu arada, Niall nasıl ?" Güldüğünü telefondan bile hissedebildim.

"Normaaaal"

"Sizi gidi aşk böcekleri"

"Ya Brooke, ağzına böyle şeyler hiç yakışmıyor. Sizin eve gelelim ?"

"Evet, tabi tabi olur. Ama Alexis'in geleceğini gerçekten düşünüyor musun ? Biliyorsun, bana atarlı."

"Gelmeyeceğini gerçekten düşünüyor musun ? Biliyorsun, seni çok seviyor." Yüzümde bir gülümseme oluşurken, sessizliği tercih ettim.

"O zaman bekliyorum. Konser için kıyafetleri de yanınızda getirin, buradan gideriz."

"Okii dokii"

****

"Biri kapıya baksın. Kapıya diyorum, biri baksın" Evdeki bu naralarım üzerine Gwen "İşimiz var görmüyor musun ?" diyerek beni kapıyı açmaya yönlendirdi. Yaptıkları da bir iş olsa neyse. Cips yiyorlar be. Kendimi koltuktan zor zar kaldırarak kapıya doğru yöneldim.

Kim gelmiş olabilir ki ? Kapıyı merakla araladığımda, karşımda sırıtan bir surat ifadesiyle Jon'ı görmem, şaşkınlıkla ağzımı kocaman açmama neden oldu.

"Kim gelmiş ?" Alexis'in içerden yönelttiği soruyu cevapsız bıraktım.

"Jon ?...Seni beklemiyordum.."

"Ah, evet..Sürpriz yapmak istemiştim...Ama sanırım misafirlerin var...Ben daha sonra gelirim..." dedi. Arkasını döndüğünde, omzumda bir el hissettim. Alexis.

"Jon...Hey, bize bir merhaba demeden mi gidiyorsun ?" Alexis bunları söylerken, kaş göz işaretleriyle engel olmaya çalışmıştım, ama nafile. Jon yüzünü bize çevirip "Merhaba" dedi ve tekrar arkasını dönüp ilerlemeye başladı. İçimde cıyaklamaya başlayan iç sesimi susturmak amacıyla:

"Jon, hadi bize katıl..." diye seslendim. Ne olur kabul etmesin, ne olur kabul etmesin...

"Neden olmasın ?" dedi ve güler bir yüzle içeri girdi.

Gwen, Jon'u görünce istifini bozmadan:

"Hey, naber dostum ?" dedi ve Jon ile birer beşlik çaktılar.

Bu ikisi ne ara bu kadar samimi oldular ? Önceden de samimiydiler ama yani ...

Jon kendini sohbetin akışına kaptırmıştı bile. Çok geçmeden bende kendimi sohbetin akışına kaptırdım.

"Ben kendime meyve suyu alacağım, isteyen ?" Tek tek gözlerimi üzerlerinde gezdirdim. Jon:

"Ben de sana yardım edeyim" İtiraz etmek için ağzımı açtığımda çoktan yerinden kalkmış, mutfağa doğru ilerlemeye başlamıştı bile. Gözlerimi devirip arkasından ilerledim. Buzdolabını açıp, karışık nektarlı kutuyu aldığımda midem bulanmaya başladı. Ve de başım dönünce dengemi kaybettim, neyse ki Jon hemen beni tutmuştu.

"Sanırım bu konuyu konuşmanın zamanı geldi" Kendime gelince, gözlerimi kısarak cevapladım "Hangi konuyu ?" Jon sırayla ceplerini yokladıktan sonra, cebinden benim aradığım şeyi çıkardı. Testi. Ağzım beş karış olmuş bir şekilde ona bakarken "Sanırım sana ait, kutlama yemeği ne zaman ?" Yaşadığım korkuyla birden atıldım "Yemek falan yok." Jon dudaklarını birbirine bastırdı "Yani diyorsun ki; Zayn'inhenüzhaberiyok" Çarpık gülüşlerinden birini yüzüne yerleştirdi "Düzeltiyorum ortadabebekfalanyok." Aniden gözlerimin dolmasının nedenini biri bana açıklayabilir mi ? Yavaş yavaş damlalar yanaklarımdan süzülürken, başımı Jon'ın omzuna dayadım. Hıçkırıklarım tüm odayı doldururken, Alexis ve Gwen çoktan buraya gelmişlerdi. Beni şefkatli kolları arasına aldıkların da söyleyebildiğim tek şey "Böyle..." olmuştu. Aniden bulantımın artması nedeniyle kendimi lavaboya atmıştım. Kusma yok. Sadece bulantı. Jon duygusuz bir ses tonuyla

"Ne zamandır bu bulantılar var ?" diye sorduğunda dejavu yaşadım.

"Hamile falan değilim !!! Aldırdım dedim duymadın mı !! "

Bağırarak kurduğum bu cümleye, bağıran bir cevap geldi

"Ne yaptım dedin ?!?!" adeta gürlercesine haykırıyordu. Dudağımı ısırarak arkamı döndüm "Z-Zayn..." Nefes almayı unutmuş gibiydim. Düşünebildiğim tek şey; Zayn'in ateş saçan gözleriydi.

"Doğru olmadığını söyle, bebeğime kıymadığını söyle !!" Gwen araya girmeye çalışarak "Zayn.." dedi en tiz ses tonuyla. Zayn gözlerini benden ayırmadan "Karışma. Defolun ! Evimden siktirip gitmenizi istiyorum ! Hemen !" Bağırdığında boynunda ki damar, belirginleşiyordu. Zayn koluma yapıştı, şimdiden acımaya başlamıştı. Alexis araya girerek

"Ne yaptığını zannediyorsun sen ! Kız pişman görmüyor musun ?! Aptallık yapma ! Bırak kızın kolunu yoksa-.." Zayn halen ateş saçan gözlerini alayla kırptı "Yoksa ne ? Seni sevdiğine inandığın Liam'cığını mı çağırırsın ?!" Ve şaaaak. Alexis Zayn'e bir tokat yapıştırdı. Odada ki herkes nefesini tutmuş, tepki ölçüyordu. Araya girmem gerektiğini düşünerek söze atladım

"Z-zayn...Ben...ya-yani...İstemiyor..dum. İstemiyordum.." dedim göz yaşlarımı içerde tutmaya çalışırken. Zayn hızla inip çıkan göğüs kafesi eşliğinde "İstemiyordun öyle mi ?! İstemiyordun ha !" Masanın üzerindeki bardağı alıp yere attı "İstemiyormuş ! Bu kararı kendi kendine nasıl verebiliyorsun ?! Aptal mısın sen ?! Hah, bu bir soru değildi." Yüzümdeki kasları gerdim. "O benim bebeğimdi..Kahretsin ! Bana neden söylemiyorsun, ha ?! Ben burada neyim, ha ?! Neyim ben ?! Neyim ?!" Masanın bir ucundan tutup birden masayı yere savurdu. Bir çığlık eşliğinde parmak uçlarımda zıpladım. 

Korkuyordum.

Jon "Bu kadar yeter ! Buna seyirci kalamam ! Yürü Brooke gidiyoruz !" Jon kolumdan tutup beni çekiştirirken, Zayn onun varlığını hatırlayarak "Sen ! Kimin evinden kimi götürüyorsun be !! Seni Piç herif !" Aniden kolumdan çekmesiyle yalpalayarak Zayn'in tarafına geçtim. Zayn benim yalpaladığımı görünce, gözlerini devirdi. Jon "Bu kız senin malın değil ! Onu böyle çekiştiremezsin ! " Jon konuştukça Zayn'in daha da sinirlendiğini hissedebiliyordum. "Hala onu sevdiğini bilmediği mi sanıyorsun, ha ?! Artık istediğini yapabilirsin ! İkinize mutluluklar ! Hepiniz defolun ! O iğrenç, yalancı yüzlerinizi görmek istemiyorum ! Ve Brooke, bir daha asla geri dönme ! Asla !" Jon kolumdan tutarak beni çekiştirirken yapabildiğim tek şey "Zayn !!" diye ağlarken attığım çığlıklarım olmuştu.

"Zayn !!!" gitmemek için yerlerde sürünürken, Jon beni kucağına almıştı. Ve evden çıkarılmadan önce söylediğim son şey "Seni seviyorum Malik. Seni çok seviyorum !" olmuştu. Zayn'i orada bırakmıştım. Benden nefret ediyor.

Tüm öfkesini kusamadığını biliyordum. Az öncekiler yüzeysel olanlardı. Beni asıl telaşlandıran şey; Bundan sonra ne olacağıydı...

~Niall'ın Gözünden~

Konserin başlamasına dakikalar kalmış olmasına rağmen Zayn hala gelmemişti. İşin garip tarafı bebeğim Gwen'de ortalarda yoktu. Ve de Alexis... E normal olarak da Brooke ... Hepsi bir anda nereye kaybolmuşlardı ? Konser alanında ki çığlıklar dakikalar geçtikçe daha da artıyordu. Omzuma dokunan elle irkildim. Harry.

"Hey, Bay Malik karısını bırakamadı anlaşılan. Bir de benim kadınlara çok düşkün olduğumu söylüyorlar, hah. Şaka maka, aradın mı ?"

"Cevap vermiyor."

"Brooke'u ara ?" Ah, ben bunu niye düşünememiştim ki ? Üstelik Gwen'i aramak aklımın ucundan bile geçmemişti. Brooke'un numarasını bulup, ara tuşuna bastım. Bu arada da, çocuklar odaya toplanmışlardı. Liam oldukça endişeli bir ses tonuyla:

"İçimde kötü bir his var çocuklar." Diğerleri de homurtularla ona destek verdi "Alexis'e ulaşamıyorum." "Bende Gwen'e..." diyerek atladım hemen. "Şey ama ben daha aramadım Gwen'i, bekleyin" Brooke telefonuna cevap vermiyordu. Gwen'i aradım.

"Açmadı mı ?" Louis'den gelen soru karşısında gözleri mi devirdim. "Louis, kafan mı güzel bebeğim ?" Harry'nin Louis'e verdiği yanıt ortamı biraz yumuşatmıştı. Gwen de yanıt vermiyordu...

"Birimiz bakmaya mı gitsek ?" Louis'in yönelttiği soruyu cevapladı Liam "Konser ne olacak ?" "Erteleriz." dedim. "Anlayışla karşılamazlar belki ama iptal etmiyoruz ki... Erteliyoruz.." Liam olur anlamında kafa salladı ve "Ben kalıyorum... birinin bu kalabalığı sakinleştirmesi gerek." Harry "Ben de kalıyorum öyleyse ?" Kafa salladık "Hadi Louis, çıkalım." 

Zayn'in evine geldiğimizde, hızla kapıya doğru yöneldik. Kapıyı çaldık. 1 saniye, 2 saniye, 3 saniye ... Saniyeler geçiyor ama kapı açılmak bilmiyordu. Zayn'in çalan telefonun sesi içerden geliyordu.

Louis ile bakışıp kapıya doğru bir atak yaptık. Evet, çok film seyrettik. Kapı açıldı ve hızla evi gözden geçirmeye başladık. Mutfakta, yere yığılmış bir halde, gözleri şişmiş, berbat bir halde ki Zayn acıyla öylece duruyordu. Hemen yanına gittik. 

"Zayn, neyin var ?" Zayn gözünü bile kırpmadan, gözlerini odaklamış olduğu yere bakıyordu.

"Zayn ?" Louis derin bir nefes aldı "Brooke nerede ?" Zayn Brooke'un ismini duyduğunda gözlerini bize çevirdi "Brooke demeyin bana !! Ah, lanet olsun ! Brooke demeyin ! Demeyin !" sesinin şiddeti beni bile korkutmuştu. Birşeyler olmuş. Belli.

"Neler oldu sana, dostum ?" diye sordu Louis. Devam ettim "Tanıdığımız Zayn, böyle bir hale düşmezdi. Ve ne olursa olsun kendini toparlardı." Zayn öfkeyle gözlerime baktı ve ayağa kalktı "Lanet olsun ! Tanıdığın, tanıdığınız Zayn yok karşınızda ! Şuan karşınızda duran Zayn; kandırıldı. İğrenç yalanlara maruz kaldı. Şuan karşınızda duran Zayn'in kalbi tıpkı kırılmış bir bardak gibi, paramparça." Elini mutfak dolabına geçirdi. Öfkesini yatıştıracak birşeyler arıyordu. Ama asıl önemli olan şey; onu bu kadar öfkelendiren ve üzen şey ne ? sorusunun cevabıydı. 

Zayn hala solumakta olan öfkesiyle karışık olarak "Brooke ... bebeğimi aldırmış." Louis'in tepkisini görmedim ama benim gibi ağzının beş karış açıldığına eminim.

Brooke'un Gözünden

Eve gelmemize rağmen hala hıçkırıklarım dinmemişti. Ne kadar aptalım. Aptalın tekiyim. Ağlamaktan gözlerim şişmiş olmalıydı. Ama şuan bunu umursayacağımı hiç sanmıyorum. Yaşlar gözlerimden aralıksız akarken etrafı bulanık görüyordum. Gwen, Alexis ve Jon beni sakinleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Ama ben bana dokunmalarına bile izin vermiyordum. Midem bulanıyordu. 

"Midem bulanıyor" dedim ağlamamı durdurmaya çalışarak. Ve gözlerim kararmaya başladı. Engel olamadan, birden kendimi bir boşlukta hissettim. 

Gözlerimi açtığımda tanıdık hastane odasındaydım. Gözlerimde ki bulanıklığın gitmesini bekledim. Tamamen kendime geldiğimde, odaya iyice göz gezdirdim. Alexis yanı başımda duruyordu.

"Ne oldu ?" dedim. Sesim tırtıklı çıkmıştı. Birşey söylemek için ağzını açtı ama daha sonra dudağını ısırdı ve kafasını iki yana salladı.

"Derin bir mesele." Gözlerimi kısarak, şüpheyle ona baktım "Derken ?" Sorumu odaya ne zaman girdiğini farketmediğim Gwen cevapladı:

"Öncelikle, kendine iyice gel. Kişiden kişiye değişen bir haberimiz var"

"Gwen...Zaten yorgunum. Ne söyleyeceksiniz, hemen söyleyin işte. Ayrıca şu kelime oyunlarını da bırak." Gwen ve Alexis bakıştılar.

"Jon, aşağıda ödeme yapmakla ilgileniyor."

"Haber bu değildi herhalde ?" dedim . Alexis'e dönerek "Neden bahsediyorsunuz ?" Gözleri yere kaydı

"Brooke... Yiğenimi kaybettim..."Anlayamadığı belli edercesine kaşlarımı kaldırdım. Alexis'in bir kardeşi yoktu. Ah, durun biraz... Bahsettiği yiğen; benim kürtajla aldırdığım çocuk olabilir mi ? Ağzımı araladığımda Alexis devam etti "... az önce." Yutkundum.

"Şaka yapıyorsun, değil mi ? Şaka yaptığını söyle. Ben... ben aldırmıştım, aldırdım. İmkanı yok... Aldırdığım bir çocuğu düşüremem. Bu ... imkansız ..." İçimde hissettiğim boşluğun nedeni buydu demek. Şimdi gerçekten üzülmem gerekiyordu. Diğer iki yanımı kaybetmenin verdiği üzüntüylr, yanağımdan bir damla süzüldü. Gözlerimi kapayıp, damlaların usulca yanağımdan yatağa düşmesine izin verdim. 

Şimdi, çevrende bir sürü kişinin olmasına rağmen, yine de yalnız olmanın nasıl bir duygu olduğunu biliyordum. 

Bundan sonra hep yalnızlığa mahkumum. 

Ruh eşimi kaybettim. Başım sağolsun....

Heeeeeeey xx Nasılsınız sevgili okurlarım :D Umarım iyisinizdir :D Sonunda dönem bitti, ha ? :D "İkinci dönem çok çalışacağım" bu cümleyi kuranlar, #yawhehe klübümüze sizi de bekleriz :DFGDSFG tamam, kafam yerinde değil :D Bana su bile kafa yapıyor bazen gdsdshdgh 

Bu bölüm iyi olmadı sanki :/ Yani uzun ama çok da iyi değidi bence :D Ama diğer bölümlerde açığı kapatacağım :D Zaten yarıyıl tatinde kısa aralıklarla kısa bölümler yayınlamayı düşünüyorum :D

Eğer buraya kadar okuduysan; seni seviyorum ♥ O kadar saçma şeye katlanman çok güzel birşey benim için :D

I love you, my little readers ^^ 

Continue Reading