KATİLİM vol:1 and vol:2

By s1i2b3e4l

958K 41.8K 3.3K

çünkü alex'e deliler gibi aşık da olsam onun karanlığıyla baş edemezdim kaybolurdum o karanlıkta oysa ben ayd... More

bölüm 1.
Bölüm 2
BÖLÜM:3
Bölüm 4
şafak. korku.panik.aci.
acımasız
alexsi
kapı
yalvarışlar
tekrar deneyiniz
av
çıldırış
yalvarış
gidiş
...ALEX...
fırtına
o benim
hayal ve gerçek
resim
katil ve maktül
yanlış.
karanlık
kavuşma
yaralı
bingooooo
hoçakal
3 yıl sonra
elbise
ay ve Güneş
korkulan...
...zor...
KATLİAM
acı
ızdırap
su taşı
düello
ölüm. kalım
azat
uçurum
plan
sarhoş
ayık
söz ver..... + 18 içerir:)))
mutluluk
Adsız Bölüm 45
röportaj
yeni gelen.
Adsız Bölüm 48
ŞOK.ŞOK.ŞOK
hata....
yasaklar
yolun sonu
...can bonomo....
ihanet
.yirmi dördüncü saat.
acınası
kayıp
kaybettiğim
yıllar sonra
alex...
kızçelerime.
final vol:1(hoçakal)
küçük bir süpriz
final mi oda ne:)))
son
ve final...
katilim (yolun sonu)
katilim... sonun başlangıcı
kader
kara prens
Bonnie ve Clyde
süpriz
karmakarışık
gerçekler
usoyan.
gerçek suretler
duyuru
KATİLİM
ışık
uynanış
ziyaretçiler
gecenin sonu
jingle bells
zor karar
giden ve kalan
sıradan
karşı konulmaz
hataaaaaaa
şeytan ve melek
gerçeği söyle
araf
hope(umut)
bahisler lütfen
uzaklardan gelen
duyuru
duyurucuk:))))
ayrılık
zor
kırmızı ruj
haber
yeni ben
karşı karşıya
saf gerçekler
oyun
karanlığın kadını
....alex....
heyoooooo
buraya kadar
ölüm.acı.
♥♥♥♥♥♥
hiddet
yok oluş
peçe
var oluş
reva
çöl gülü
CANLARIMA
kurt ve av
kilit
CAN KIRIKLARIM
toz ve duman
tuzla buz
düğün
YARIM.
bayanlar. baylar
balayı
rüzgar
küçük bir kesit.
röportaj
final vol:1
son
on dört yıl sonra
RÜZGAR VE MAVİ
mavi rüzgar:)
bela
inatlaşmak
mavi yangın
yemek
canlarım
el ele
rüzgarın mavisi. mavinin deli rüzgarı
güle güle şekerim
gece
BU GECE
benim
utanç
affet anne
mektup
canolarıma:))))
ihanet ve umut
elvede
üşüyorum.
ikizler
hoşgeldin
kapan
hu hu:)
şiddetli
duyuru
mavi masal
ölü hayatlar senfonisi
yokluğun yakar.
düğün bayram.
iki sert rüzgar
deli rüzgar.
yemin
belirsizlik
plan
finale son 2(kelepçe)
final son 1
hu hu
final(lucid dream)
supriz
lütfen okuyun.....
acaba miiiiii
DİKKAT DİKKAT
kapak

kurt ve serçe

2.2K 99 10
By s1i2b3e4l

işte size bayram hediyem, yorumlarınızı merakla bekliyorum canlarım,

aradan bir bir kaç sayfa da olsa can alıcı yeni düzenlenmiş bölümleri sizler paylaşacağım ama söz vermiyorum..... kasımda görüşmek üzere

sizleri seviyorum.....kocaman öpücükler.....







Bir var mış bir yok muş diye mi başlar masallar,

Güzel prenses her zaman yakışıklı prensle mi evlenir ve mutlu yaşarlar,

Ya rapunzel o ne kadar kilitli kaldı kulede o kadar uzun saçların bakımı nasıl yaptı o çağda,

Uyuyan güzelle hiç zaman geçirmeyen prens onu tanımadan ona nasıl aşık oldu,

Peki ya pamuk prenses o kadar salak mı bir yabancıdan aldığı elmeyi hemen midesine indiriyor,

Masallar ve aptal kızların kandığı yalan dolan,

''sen daha yatmadın mı?'' diye ciyaklayarak odama kapısını dayanan kadın, ömür törpüm

''sana masal anlatayım mı?'' diyen anneme yine kapımı çalmadan taa burnumun dibine kadar girmişti,

''ne masalı be anne, ooo 18 yaşıma giricem unuttun mu?'' dedim test kitabımdan başımı kaldırmadan,

''doğru sen hiç masal sevmezsin unutmuşum'' dediğinde gülümsedim, ben değil aslında masalı içimde bir yerlerde mırıldanan ama asla tam anlamıyla konuşmayan kız sevmiyordu, masallar ona aptalça ve boş kandırmacadan başka bir şey ifade etmiyordu, eehh bende onun gibi düşünüyordum,

''hadi bakalım yat artık sabah seni yine bir uyandırmak çilesi çekmek istemiyorum fındığım'' dedi ve tepemde topuz yaptığım saçlarımı salıp örmeye başladı, annem hiçbir zaman saçlarımı kestirmem tarftarı değildi, babam uzun saç severmiş,

Aptal kadın, bizi bırakıp siktirolup giden bir adamın arkasında hala yas tutuyor onun sevdiklerini yapmaktan vazgeçmiyordu, delirmiş bu kadın,

''off anne tamam yaa'' dedim ve elinden kurtulmak için kalkıp hepimizin kullandığı tuvalete gidip dişlerimi fırçaladım, minnoş hala ayaktaydı, yani tam olarak olmasa da ayakta sayılırdı,

''minnoş yatmadın mı sen'' dedim ve anneannemin yanağına bir öpücük kondurdum, normalde erken yatar sabahta erkenden kalkardı,

''yatıyorum şimdi fındığım '' dedi ben odama giderken, annem ve anneannem bana hep fındık derler bazen de annem ezraaaaa diye kükrer dişi aslanmım benim,

Ve her zaman odamı karıştırır,

''ya anne ne yapıyorsun yaaa'' dedim ve yazdığım küçük metinleri elinden aldım,

''bir şeyler karaladığını bilmiyordum'' dedi şaşırarak,

''karalamıyorum zaten bunlar karalama olarak mı geliyor sana anne''

''off ezra çok zorsun valla seni nasıl böyle yetiştirdim hala anlamıyorum'' dedi oflayarak ve odamda ki kirlilerimi toplama başladı,

''ne var mış be bende '' dedim ve aynanın karşısına geçtim, tamam güzel değildim, pırasa sapı gibi saçlarım vardı, yaşıtlarım gibi makyaj yapayım eteğimi göbeğime kadar çekeyim yok gözüme sürme süreyim çok parlatıcı rujlar yok rengarenk çoraplar giyeyim bi elimde on tane erkek olsun kafamda kırk tilki dolaşsın ama birinide kuyruğu birbirnine dolaşmasın, gibi durumlarım olmadı hiç,

Ben azcık safım ya valla söylüyorum bak burda, az gıcık az saf az anormal ve fazlasıyla erkek vari bir kızım, okula asla etekle gitmedim, kaşlarımın ortası birleşince en yakın dostum kankam can benimle dalga geçince ki ondan başka tüm okul benimle dalga geçince kaşlarımı aldırmıştım,

Annemi ve anneannemi üzecek ve benim yüzümü kızartacak hiçbir şey yapmadım, çünkü babasız büyüdüm ben, babasız ama aynı anda hem anne hem baba hemde cadaloz bir kaynana olabilen iki kadınla büyüdüm,

Annem biraz diktatör gibidir, eve geç kalma oylanma vallha evi arıcam haa düzgün yürü, ezra yine mi kavga ettin bu gömleğin hali ne bee diye dır dır dır konuşan manyak bir kadındır, bazen bunlaıyorum onun bu çenesinden ama çokta seviyorum kadını bee, canım o benim herşeyim dört dörtlük olmasa da huzurluyuz biz,

Annem bir izmir hilton otelinde temizlik görevlisi, evimiz dedemden kalma, üç katlı eski bir apartman dairesi, anneannemin üç aylığı annemin maaşı kıt kanaat geçiniyoruz, ama huzurluyuz,

''bıktım, valla bıktım artık'' diye kükreyen ses yine kulaklarımda çınladı, bir dakika yaaa ne zaman sabah olmuştu hayır ezra çek yorganı kafana sabah olmadı, olmadı yaaa olmadı!

''ezra kalk artık her sabah bıktım bu süregelen konuşmalardan'' diye bağırdı annem,

''fındık kalk artık valla annen buzdolabına gitti'' diyen anneannemin sesiyle yataktan uçarcasına kalktım, annem uykumun en tatlı yerinde üzerime döktüğü soğuk su bardağıyla odamın kapısında durmuş piç gibi sırıtıyordu,

''günaydın fındığım'' dedi ve elinde ki bardağı içip yanında ki çalışma masama koydu,

''hadi hazırlan çocuk yine ağaç oldu '' dedi annem, penceremden dışarı baktığımda kaldırımda oturmuş telefonuyla ilgilenen can'ı gördüm,

''beklesin işi ne'' dedim ve giyinip aşağıya inmeden anneannemi öptüm,

''akşama ne yapayım sana fındığım'' dedi anneannem,

''kafana göre takıl minnoş hadi kaçtım ben'' dedim eski küf kokan boyları yer yer kazınmış ama çocukluğumun güzel şımarık anlarına tanıklık etmiş merdivenlerden koşarak inip dışarıya çıktım,

Canım izmirim yaa başka bir yerde yaşayamazdım, izmir benim şehrimdi, yine biraz pusluydu ama olsun alışmıştım artık pusuna sisine yağmuruna, ve yağmayan karını özlesem de seviyordum bu sehri,

''günaydın birader'' dedim canı dürterek

''nerdesin kızım ya'' dediğinde omzuna bir tane geçirdim, hayatta en nefret ettiğim şeyin kızım kelimesi olduğunu biliyor piç yinede her zaman aynı teraneyi söylüyordu,

''naber'' dedim yürümeye başlayınca, okulumuz çok uzak değildi, hep yürüyerek gidiyorduk,

Can filiz teyzenin oğluydu babasını bir iş kazasında kaybetmişlerdi, bundan 4 yıl önce, çocukluk arkadaşıydık ama o babasını kaybedince daha bir yakınlaştık, ortak noktamız olan babalarımızın yokluğu bizi birbirmize yaklaştırmıştı,

Can pek konuşmayı sevmezdi, eee bende susmak nedir bilmezdim, ve yine susmayınca bir baktım beni dinlemiyor mal, kulağına kulaklığını takmış çokta fifi,

Bende taktım kulaklığımı ve gece'nin gönder gelsin şarkısı yankılandı kulaklarımda

Ve sıkıcı bir okul gününü telefonuma gelen hodri meydan mesajıyla daha da zevkli hale gelmeye başladı,

Karataş erkek lisesi, atatürk anadolu lisesi kız basket takımına meydan okuyordu, karataşın takımının kaptanı, emre piçi bana meydan okumaktan ne zaman vezgeçecekti acaba, iki maç yapmıştık birini onlar kazanmıştı bir sayı farkla, birini de biz kazanmıştık, hemde sekiz sayı farkla, kazandıkları maçı bile kursaklarına dizmiştim,

''siz erkek takımı ki bir çok şampiyonluğunuz var ama bizim gibi amatör bir kız takımına bir sayı atabildiniz '' diye mosmor olmalarını sağlamıştım, emre o günden sonra toparlanamamıştı hele ki geçen hafta ki maçta yenildiklerinde nerdeyse kalp krizi geçiriyordu sinirden,

Rövanşa varım.... Diye attığım mesajdan sonra kızlara haber vermiştim, hepsi de kabul etmişti ki emreyi görme fırsatını kaçırmak istemiyorlardı, emre karataş lisesinin papi denilen gurubuna üyeydi, oldukça popiler bir çocuktu izmirde, bende ona papi lakabını takmıştım,

Okul sonu koşarak eve gittim, hiçbir hazırlığım yoktu ama her zaman ki gibi anahtarımı unutmuştum ve ne gariptir ki minnoş da evde yoktu yine koşarak evimizin üç blok sonunda ki otelin personel girişinden giriş yapıp annemi aradım,

Söylene söylene aşağıya inen kadının sesini ve çiyaklamasını üç kat aşağıdan duyabiliyordum,

''bu son bir daha anahtarını unutursan gelme buraya daha 8 odam var temizlenecek bana yardım edeceğine o çocuklarla oyun oynamaya gidiyorsun demi, bak seni uyarıyorum sana bir daha spor ayakkabı almıcam ezra yeter yaaa yeter'' diye çiyaklamaya devam ederken ben çoktan anahtarı alıp koşmaya başlamıştım bile,

''ağaç oldum lan yine '' diye bağırdı can, ama duymadım, ve yukarıya çıkıp dembaba formamı alıp aynı hızla aşağıya indim ki telefonum çaldı,

''ne var emre'' dediğimde evimin karşı kaldırımına park etmiş ultra lüks bir araba gözüme takıldı, daha doğrusu araba değildi gözüme takılan arabay yaslanmış sigara içen çocuğa takılmıştı,

Bizim buralar böyle lükse ve cool bir duruşa alışık bir semt değildi, böyle şeyler daha çok karşıyaka tarafında zengin papilerin olduğu yerlerde olurdu burda olması tuhafıma gitmişti, şöyle bir etrafıma baktım, o çocuğun buraya niye geldiğini anlyamamıştım, etrafım yıkık dökük metrup binalardan oluşuyor şalvarlı kadınlar küçük bakallardan çıkıyor ellerinde ki eski zaman pzar arabalarıyla pazardan geliyordu,

Bu çocuk buraya xxxl büyüktü ve burası da ona xxxs küçüktü,

''kızım duyuyor musun?'' diye bağıran emrenin sesiyle kendime geldiğimde çocuk gözünde ki güneş gözlüğünü çıkarıp bana baktığında yine donup kaldım, ve gözlerimi ondan çekip gökyüzüne çevirdim,

Bir insan nasıl gökyüzünü bile kıskandıran mavi gözlere sahip olurdu ki..tüm maviler diz çöküp onun mavisine tapsalar yeriydi,

Sertçe yutkunup bana diktiği koyu mavi gözlerinden kendimi kurtarmak için çabaladım ve ben bir şey için çabalarsam kesin kazanırdım,

''dinliyorum'' dedim emreye ve yürümeye devam ettim, ama istemsizce arkama baktım, ve arabaya dayadığı kalçasını kaldırıp dikleşti ve bana göz kırpıp gözlüğünü yüzüne yeleştirip siyah botlarını yere vura vura yürüyüp sürücü koltuğuna yerleşti,

Lanet olsun ben neden onun her harektini izliyordum ki, manyak mıyım ben,

Siyah film kaplı mat gıri bmw m5'ine binip motorun tok sesini homurtarak yanımızdan hızla geçip gözden kayboldu,

''ver lan şu telefonu'' diyerek elimde ki telefonu alıp emreyle konuşan can telefonu kapatıp kolumu tuttu

''yürü lan oldu olacak adamın içine düşseydin'' dedi ve ben hala öylece arabının arkasından bakıp kalmıştım

''adam o hızla izmiri bile çıkmıştır arkasından bakma zaten göremezsin'' diyen çocuk beni peşinden sürükledi,

Spor salonuna girdiğimizde

''ohaa gelmeseydiniz'' dedi ilayda

''neyi var bunun bir tuhaf bakıyor'' dedi cansu ilaydaya dönüp

''kızım neyin var'' diyen seçil beni dürttü,

''yok bi şeyim hadi çıkın geliyorum'' dedim ve onlar çıkınca soyunup şortumu ve dembaba formamı giydim, saçlarımı tepeden topuz yaptım, ağzıma çilekli sakımı attım, ve kapıyı açtım ama çıkamadım, yine donup kaldım, o, o burdaydı, hemen karşımda erkek soyunma odasının kapısına yaslanmış kollarını göğsünde birleştirmiş mavi gözlerini gözlerime dikmişti,

Ne oluyordu be bana, sanki ilk defa bir erkek görüyordum,

Böylesini görmemdin bebeğim...... inanmıyorum içimde ki ses bile dile gelmişti, yuhhh

Tabi kızım böyle birini kim görse taş bile dile gelir......

Kıpırda dedim kendime, ne karşımda ki çocuk nede beynimde diş gıcırdatan sesi görmezilkten duymazlık geldim ve soyunma odasının kapısını kapatıp sahaya doğru birkaç adım attım

''dembaba formasıyla basket oynayacak olman ne kadar saçma'' diyen sesle yine kas katı kesildim, bana mı demişti o

Uffff tabi ki sana dedi, burda dembaba forması olan senden başka erkek kılıklı mı var.......

''pardon'' dedim etkilendiğimi gizlemek için, bir dakika ne dedim ben etkilendiğimi mi? Hayır ya ne saçmalıyorum,

''dembaba diyorum'' dediğinde durup yavaşça onu süzdüm, amacım neyse artık,

Siyah bir kot pantolon siyah sifir yaka bir kazak vardı üzerinde kazagının kolları dirseklerine kadar sıyırmıştı, güneş gözlüğünü kumral ve yer sarı olan gür saçlarının üzerine kaldırmıştı, düzgün ama sert hatları olan yüzünde ukala bir gülümseme vardı ama çok değil, sadece tebessüm ediyordu,kemikli ama düzgün burnunun altında ki doldun alt dudağı hafifçe kıvrılmıştı ve gözleri nasıl bir mavidir bu,

Tanrım mart ayındaydık bu kadar sıcak olmamalıydı yaaa, terlememeliydim,

''sen kimsin ki benim giydiklerimle ilgileniyorsun'' dediğimde sesimin sert çıkmasını istemiştim ama olmamıştı kekelemiştim,

Yaslandığı kapıdan doğrulup siyah botlarının mermer zeminde çıkardığı sesle bir adım da yanımda bitti,

Nefes al be salak..... dedi içimde kiz

''yakında fındık çok yakında kim olduğumu öğreneceksin'' dedi ve göz kırpıp hızla çıkışa yöneldi ve yine ben yine arkasından baka kalırken o gözden kayboldu,

Fındık, bana fındık demişti, kimsenin bilmediği evimizin kapısından çıkmayan bir cümleyi nasıl biliyordu,

''ezra'' diyen sesle yine buz tuttuğum yerden kıpırdandım, ve sahaya girdim,

''ooo ezra hanım zahmet ettiniz de bize katıldınız'' dedi emre yine piçliği üstündeydi

''kes lan oyununa bak'' dedim ve kızlara göz attım, orta yuvarlığa geldiğimizde emre gözlerini gözlerime dikti,

''hazır mısınız'' dedi can, hakemimiz oydu,

''iskendirine, tamam mı?'' dedim emreye dik dik bakarken

''pilavdan dönenin kaşığı kırılsın güzelim'' dedi

''başlayalım o zaman'' dedim ve can'a dönüp tura dedim,

''hemen isterim iskenderi sabahtan beri bir şey yemedim bileğimin hakkıyla kazacağım iskenderi düşündüm'' diyen emreye döndüm

''uzatma lan tamam'' dedim. Can parayı hava atıp tuttuğunda yazı geldi, ve oyun başladı,

Ama bizim aklımız hala onda dimi fındık diye mırıldadındı içimde ki cadaloz, evet o sesin sahibi kesin pis bir cadalozdu,

Karataş erkek lisesi 57 Atatürk lisesi kız takımı 43

Lanet olsun, yenilmiştik ve ben sinirden kuduruyordum,

''eeee güzelim'' diyen emre orta yuvarlakta cıvıklaşıyordu, piç kurusu,

''bana güzelim deme emre hatta hiç konuşma yürü gidelim de zıkkımlanın'' dedim soyunma odasına gidip çantamı aldım, kızlar nerdeyse zevkten dört köşe olacaklardı kaybettiğimiz için, gerizekalıydı bunlar.

Spor salonundan çıktığımızda zengin piç olduklarını kanıtlamak için yola park ettikleri arabalara baktım, baba parası yiyen piçler,

''sen benimle gel kaptan'' diyen emreye dil çıkardım,

''rüyanda görürsün'' dedim ve elime cebime attım, ama sadece üç lira bozuk para bulabildim, ama kahretsin emrenin pis çenesinden kurtulamazdım, ve emreyi biraz tanıyorsam en lüks iskenderciye giderdi sırf bana gıcıklık olsun diye yapardı bunu biliyorum

''oğlum beş kuruş yok lan bende ne bok yicez'' dedim cana

''sıkıntı yapma bende var hallederiz kanka'' dediğinde rahat bir nefes verdim,

''seni bekliyorum'' diyen emreye döndüm ve tam ona doğru bir adım atmıştım ki yanı başımda ki öksürük sesiyle arkamı döndüm, yaşlı kir pas içinde yerde bir kartonun üzerinde yatan adamı gördüm, evsiz bir içkiydi, belkide iç alacak parası olmadığı için yanında ki ispirtoyu içiyordu.

Birkaç adım atıp amcanın yanına diz çöktüm Avcumda tuttuğum bozuk paraları onun önüne bıraktığımda gözüm yarısına kadar içilmiş ispirtoya takıldı

mavi, evet onun gözlerinin aynısı, ispirto mavisi,

lanet olsun o niye gelmişti ki aklıma, offff ezra saçmalama artık, dedim ve ayağa kalkıp emrenin arabsına bindim, ve tamda tahmin ettiğim gibi izmirin en lüks restorantına gelmiştik, aman ne güzel ne güzel

''kızım bende ki yüz lira yetmez lan buraya valla bulaşık yıkarız '' dedi can,

''ilayda paranız var mı lan'' dedim ve tüm kızları soydum ama 175 liramız oldu,

Lokmalar tek tek boğazıma dizildi, yutamadım ama dışarıya belli etmemek için de elimden geleni yaptım,

''hiç bu kadar çok yememiştim '' diyen emre göbeğini okşuyordu ve bizim aptal kızlarda ayran budalası gibi ona bakıyorlardı,

''kalkalım artık geç kalıcam eve '' dedim ve elimi kaldırıp garsonu çağırdım,

''hesap'' dedim

''hesap kapandı efendim biraz önce ''

''ne diyosun be sen kim kapttı'' dediğimde garson etrafına bakındı ve

''şu bey kapıdan çıkan'' dediğinde hızla sandalyemi geriye çektim, ve son anda kapıda durup bana ispirto mavisi gözlerini kilitleyen adama baktım,

Nasıl yani, ne demekdi bu , bunu naıl yapardı,

''can parayı ver'' dedim ve canın elime tutşturduğu paralarla beraber kendimi hızla dışarıya attım, tabi bizim çocuklarda arkamdan,

''hey bak buraya herkül'' dedim, evet adam gerçekten de herküle benziyordu, geniş omuzlar heybetli ve kazağından belli olan kaslar, uzun boyu yapılı vücuduyla yaşayan bir herküldü,

Arkasını döndüğünde ispirto mavileri koyulaşmıştı

''arkamdan gelerek olacakları hızlandırdın fındık'' dedi tok bir sesle, erkeksi baskın ve sert bir sesi vardı

''kimsin sen de benim ve arkadaşlarımın yediklerini ödüyorsun, neden sabahtan beri karşıma çıkıp duruyorsun'' diye çemkirdim anında canla emre yanıma geldi,

''daha çok karşı karıya olucaz fındık'' dedi ve bana bakan ispirto mavisi gözleri yanımda duran çocuklara bakarken siyaha karışıyordu ve kaşlarını daha çok çatmıştı

''al şu paraları ve karşıma çıkma bir daha'' dedim ve elimde ki paraları üstüne attım, yere savurulan kağıt paralar ve zemine düşüp tıngırdayan bozuk paralara baktı

''bir dilenciye bile para verirken yanına eğilip avcuna para sıkıştırırken bu yaptığın çok aptalcaydı fındık'' dedi, her anımı gözlüyordu demek ki

''kimsin hacı sen '' dedi emre, bu adam bizden en az 5 yaş büyüktü ve can olduğu yerde kıpırdayamazken emre adama dikleniyordu,

''seninle işim yok çocuk geri bas işim onunla'' dedi ve bana doğru sertçe bir adım atıp önce emreyi ittirdi ve yere düşmesini sağladı sonrada bileğimi yakaldı

''istersen bu işi güzellikle halledelim ezra yada zorla fark etmez,'' dediğinde bileğimde ki dokunuşuyla aynı hissi yaratan soğuk ispirto gözleri canımı yaktı

''ya benimle güzellikle gelirsin ya saçlarını ellerime dolamaktan inan büyük bir zevk alırım'' dediğinde emre düştüğü yerden kalkıp bize doğru bir adım attı ama diğer adımları onun tek bir bakışıyla hava da asılı kaldı,

''yiğitlik yapma evlat bak arkadaşına ne kadar da uslu'' dedi can ve diğer karataşlıları gösterdi, evet hiç biri kıpırdamadan bizi izliyordu tamam kokuyorlardı da ben neden kıpırdayamıyordum,

''hadi güzelim zorlama beni canını yakmaktan zevk alırım'' dediğinde kendime gelip bileğimi ondan kurtardım,

''ne diyosun be sen salak defol git attırma tepemi'' dedim arkamı dönüp gitmeye çalıştım ama sadece çalıştım ma başaramadım, saçlarımda ki baskı ve saç diplerimden yayılan acıyla çığlık attım,

''illa zor kullan beni zorla götür diyorsun tamam ben vardım'' dedi ve beni önüne katıp arbaya doğru sürüklemeye başladı,

''ne bakıyorsunuz polis çağırın'' diye bağırdım, ama karşımda ki 12 kişilik guruptan tek ses çıkmadı, ve saçlarımı tutup beni arabanın ön koltuğuna fırlatan adama bakakaldım,

''seni gerizekalı'' deyip kapıyı açmaya çalıştığımda kapıların kilitli olduğunu anladım, yumruklarımı sıkıp cama vurduğumda can şok olmuş bir halde hala kıpırdamadan duruyordu ve emre elinde ki telefonla konuşuyordu inşallah polisi arıyordur,

''eee fındık '' diyen adama döndüm,

''manyak mısın be sen? Gerizekalı bırak beni aç kapıyı hemen aç kapıyı yoksa başına öyle bir bela açarım ki bu anı mumla aratırım sana'' dediğimde anahtarını kontoğa doktu ve motorun tok sesini duydum,

''sana diyorum salak aç şu kapıyı yemin ederim ellerimle parçalarım seni '' dedim ve ona vurmak için yumruklarımı ona doğru savurdum ama bileklerimden tutup bana daha çok acı vermek için sıkan adamın ispirto mavisi gözleri gözlerimdeyken

''beni uğraştıracağını biliyordum zaten, iyi uykular güzelim'' dedi parmaklarını enseme geçirdi ve sertçe üç noktaya baskı uyguladı,

Kendimden geçmeden önce duyduğum son söz şuydu,

Artık benimsin serçe.......

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 102K 49
Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz. Yalnız içeri girmeden uyarayım! Ankara...
534K 28.1K 57
Alışılmışın biraz dışında olan bir gerçek aile kurgusudur. Yani,nasıl anlatılır bilmiyorum.Ama galiba "Gül" ailesinden değilim. Biliyordum. Benim gib...
2.4K 220 13
bir ZeyKer hikayesidir.
2.5K 211 13
Humanin ölümünden sonrası için yazılmıştır #hümkar