hoçakal

6.8K 335 11
                                    

    her gölge ne kadar koyu olursa olsun sabah güneşi tarafından tehdit edilir. (  the fountain)



Üzerime çöküp kalan büyünün etkisinden çıkamıyordum o bana ispirto mavisi gözleriyle bakarken. 

İkimizde sokağın ortasında dikilip sadece birbirimize bakıyorduk. ne o kıpırdadı ne ben. Etrafımızda ki  insanlar Silikleşmeye başlamışlardı tek bir ses duyulmuyordu kulaklarım da başka hiçbir yere bakamıyordum büyünün etkisi gittikçe artıyordu. 

Ne oldu o kararlı Ezra'ya hani yeni bir hayata başlayacaktı. hepsi o derin anlamlı mavi gözleri görene kadardı ya sonrası. sonrası koskocaman bir gizemdi. 


''be... ben... gitmek. istiyo... şey yani gitmen gerekiyor'' kekeleyerek de olsa konuşabiliyordum. 


''gitmek''  dedi daha çok yaklaşarak 


''gitmek'' diye tekrarladı yine ve ben donup kalmışken o harekete geçip beni çıktığım dar sokağa çekti. bu sokak biraz önce de bu kadar dar mıydı?. kollarını iki yanımda koyup beni kendi ve duvar arasında sıkıştırdı ve  bu kez kızgın ve dehşet saçan gözlerle bana bakıyordu. 


''kollarımdan sıyrılmış olman gittiğin anlamına gelmez Ezra sen hala buradasın gözlerimin içinde'' yapabildiğim tek şey yutkunmaktı  bana böyle bakarken sözleri farklı anlamlar taşırken ne halt edecektim ben. 


''alex ben lütfen izin ver'' dedim ve hareketlenip kollarının arasından sıyrılmaya çalıştım ama imkansızdı. 


''tamam gitmek mi istiyorsun gidelim hadi'' dedi ve ilk kez bileğimi yada kolumu değil elimi tuttu. ama bu kez kıpırdamayan bendim. 


''yalnız'' dedim ve onun hiddetle bana dönmesini sağladım tek bir cümlemle.


''yalnız'' dedi ve kocaman gülümsedi. nasıl bir piskopatsın sen ya daha dün ölümden dönüyorsun yetmiyor peşimden geliyorsun ve gülümsüyorsun hemde beni delirtecek kadar güzel gülüyorsun. 


''ellerim saçlarını çok özledi biliyor musun? zorla saçlarına dolanmak için sabırsızlanıyorlar'' tehtidi bile dizlerimin bağının çözülmesine neden oluyordu. 


''neden ne istiyorsun? will'i geberttin işte istediğin oldu benden daha ne istiyorsun '' 


''senden.... aslında tek bir şey istiyorum'' 


''söyle sadece söyle ve bırak gideyim''


''karanlığım var diyorsun ama şu karanlık dar sokağı bile aydınlatıyorsun fındık'' dedi ve önce saçlarımı okşadı parmakları. ve yavaşça yüzümde gezinmeye başladı. dokunduğu her yer sıcaklığı yüzünden alev alev yanıyordu. bir dakika sıcaklık mı.  kendime gelip elimi alnına koydum. yanıyordu hemde cayır cayır. 


''alex sen yanıyorsun'' dedim telaşla. 


KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin