hayal ve gerçek

8.5K 407 12
                                    

Hala kollarindaydim ayrılmak istemiyordum beni kendinden uzaklaştirmasinida istemiyordum.  neden böyle hissediyordum ki .

"Iyi misin? " dedi bana hep esip gürleyen hakaret edip alnıma silah dayayan gırtlagımı sıkan beni mahsene kapatan adam simdi geçmiş karşıma iyi misin diye soruyor hemde yumuşak kaygılı korkmus bir sesle.
Yo yo kesin ruyadayim ben. O şimdi Rusya'da herhangi bir faisenin uzerinde zevkle bağırıyor dedim kndime ama neden böyle bakıyor bir hayal bir rüya bu kadar mı güzel bakar be allahım uyandırma bni.

"Ezra"

Umut insanin en büyük düşmanıdır. Umut eden her zaman hayal kırıklığına uğrar. 

"Sen yoksun burda değilsin ben sadece hayal görüyorum" dedim ve elimdeki mumlari mutfak tezgahina bırakıp ısınan suyla kendime bir kahve yaptım.  Ve umut etmemek için hayalime bakmamak için delice bi savaşa girdim ve kazandım kndimi odama kapattığımda yine sessizliğe büründü ev.

Hayallerim bile çabucak terk ediyordu beni.  Elime aldığım kitabi okumak ne mümkündü ki kafam bu kadar soruyla kalbim bu kadar aşkla doluyken.  Evet galiba aşıktim galibasi fazla düpedüz aşıktım. Hayal kuruyor dalıyor gerçekleşmesi için  sadece dua ediyordum ve o kahrolası umutsuzluğa doğru suruklenmemi sağlıyordu. 

Kapının ısrarla çalışını duyduğumda kapidakinin kim olduğunu tahmin etmek zor değildi. Ikimizin bir parolası vardı ve cem suanda iki defa zile bir defa kapının tokmağına vuruyordu. 

"Onu burda istemiyorum gönder hemen"

Odamdan çıkmış salona gelmiştim onu koltukta otururken buldum.  Bacaklarini açmış omuzlarini düşünmüş ellerini birbirine kenetlemisti. Kurduğum hayal bile bu kadar cool duruyordu onun üzerinde. 

"Cık aklımdan" dedim. Aklım ruhum kalbim bedenim herseyim ondayken hayalide Peşimi bırakmıyordu.

"Nerdesin be kızım iki saattir kapıyı yumrukluyorum"

"Kes de içeri gir ıslanmışsın" dedim o uzerindeki yağmurlugu çıkarıp içeri girdi bnde ayakkabılarını vestiyere koydum. Kapıyı sıkıca kilitledikten sonra salonun ortasında dikilen cem'in yanina gittim.

"Bu adamın burda ne işi var be"  diye soran cemle hayalim birbirine bakıyordu. 

"Sen onu görüyorum musun?" Dedim hayretle

" manyak misin kızım" diye bağırdı cem.  Hayalim çatık kaslariyla sinirden kasılan suratiyla ayağa kalktı.  Ve galiba dualarimin kabul olduğunu anlamıştim.

"O ses tellerini koparırım konuşurken ses tonuna dikkat edeceksin bir daha nefes almak istiyorsan burayı terk edeceksin"

"Gidiyoruz" diyen cem hayalimin tehtiti karşı tek bir laf etmeden bilegimi tutmasıyla bırakması bir oldu. Daha iki adım dahi atmamistik ki hayalim cem'in yakasına yapıştı.

"Ona dokunur onu bakar aklından bile geçirirsen once bakan gözlerini sonra dokunan ellerini sonrada düşünen beynini vücudundan ayırırım"  dedi ve cem'in yakasını birakmadan onu sürükleyerek kapıdan fırlattı arkasından da ayakkabılarını atıp kapıyı sertce kapatti.  Donmuş bir vaziyette olanları seyrediyordum. Aklımda nasıl bir hayal dünyası varsa artık baya saçmalamıştı beynim.

"Boş boş bakmaktan vazgeç bana" diye gürledi hayalim.

"Benim hayalimi cem nasıl görebilir anlamadım"

"Ne hayalinden bahsediyorsun sen" dedi yakınlığı aci veriyordu. 

"Sen benim hayalimsin" dedigimde önce boş boş bana baktı ve başını yukarıya kaldıracak şekilde kahkahayi bastı.  Kahkahasi hayranlıkla ağzımi dibe düşürsede kaslarımi cattirdi bana. Hayalî kuran benim ama hayalini kurduğum adam bile bnimle dalga geçiyordu.

Güçlü kahkahasi yavaşça solduğunda bana bir adım daha yaklaştı. 

"Sence hayal miyim? "  dedi ellerimi tutarak.

"Hayal sana dokunabilir mi?" Dedi ve dokunuşları kollarima çıktı.  Çıkarken tum kollarim karincalaniyor alev alip yanıyordu. 

"Hayal olsam sana dokunduğumda titrermiydin?"

"Hayal olsam gozlerinde kndimi gorebirmiydim" dedi bacaklarım diz kapaklarimdan aşağıya doğru hissizlesmeye başlamıştı.  Kalbim ritmik bir şekilde ramazan davulu gibi atmaya başlarken göğüs kafesim ağrıyordu. Hayal değildi bilinçsizce mırıltılarla ettiğim dualar kabul olmuştu. Olmuştu işte olmuştu gelmişti.  Kurduğum hayaller gerçekleşmis Tuttuğum dilek kabul edilmişti.

"Şimdi sana yapacak olduğum seyi hayal yapabilir miydi?" Dedi ve  dudaklarini dudaklarimin üzerine kapatti. Dokunuşu karda yanmak gibiydi güneşte donmak,  denizin en dibine tüpsüz dalmak ve vurgun yememek kadar imkânsızdı.  Bir an tüm vucudum elimde olmadan kollarının arasından kayıp düşecekti ki kollari buna izin vermedi.  Ciğerlerimdeki tüm nefesi yutmustu ve dudaklarini dudaklarimdan cektiginde ciğerlerim nefes almak icin çırpınıyordu.

"Bu..bunu..ne...neden...yapi...yapiyorsun" dedim acaba diyebildim mi dediysem bile bu o kekelemelerden ne anlamışti. Bu ikinci Öpücügumuzdu ve ilkinde kalbimi kırmıştı beni o adama vererek ikincisinde konuşma yetimi elimden almıştı.   Ben böyle kekeleyince  dudaklari havaya kalktı. 

Bakma be öyle bakma şu adamin dudaklarina sakin ol ezra sakin ol

Öylece Birbirinize bakıyorduk ne o tek kelime etti nede ben. Aramızdaki sessizliği telefonunun sesi bozdu. Arayanin kim olduğuna baktığında birden o gülümseyen adamin yerine duvar gibi soğuk bir adam gelip yerleşti. Benden bir kac adim uzaklaşıp pencere kenarina gidip hangi dil olduğunu bilmediğim bir dille  konuştu ama sesi oldukça sinirli çıkınca beni kaçırdığında gırtlagımı sıktiğı geldi aklima. Elim istemsizce boğazıma gitti ve birden  yutkunuşum gibi zorlaştı. Bir kaç dakika sonra telefonu kapatip bana döndüğünde ispirto mavisi gözleri siyaha yakın bir tonla koyulasmisti. İşte şimdi korkmaliydim.

"Gitmem gerek" dedi yüzü gözleri ve tum vücudu sesindeki sakinlige tezat oluşturacak kadar gergin görünüyordu. 

"Seni ona vermicem dedim ben sözümü er yada geç tutarım fındık seni ona vermicem söz veriyorum" dedi tekrar.  Ve...

Dudaklarimi yağmurun ve rüzgarın yıkıcı gücünden daha sert bi şekilde öptü. Dudaklarimdan ayrilan dudaklari son kez avucumun içini öpüp beni kndine daha çok aşık etti...


KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin