Bonnie ve Clyde

4.6K 221 2
                                    

selam kızçeler yeni bölüm karşınızda yorum ve voteler için çok thanks.... seviliyorsunuz....öpücükler




Ne biçim bir kız bu nasıl bir ruh haline sahip anlayamıyorum. 

Korkmuyor kaçmiyor aksine daha da yaklaşıp tozumu dumanima karıştıyor.

Bazen öyle bir bakıyor ki gözleri ruhumun en derinliklerinde sakladığım alex'i görüyor.

Bazen öyle bir cümle kuruyor ki sanki hep yanıbaşındaymista beni en iyi tanıyan oymuş gibi.

Bazen dik kafalıligi tutuyor yapma dedikçe üstüme geliyor ve o Her adımda üstüme geldikçe delice hoşuma gidiyor. 

Bazen adimi o dolgun dudaklarına öyle bir yerleştirip söylüyor ki onu içime koyup kaybolsun istiyorum.

Bazen inatçıligi beni delirtsede sanki onu yıllar öncesinden tanıyorum gibi geliyor. 

Baba dediğim beni sahiplenen adamin gerçek kızı ondan uzak durmam için bu yeterli bir sebep zaten ama karşı koyamiyorum bakısına gülüşüne salınışına öylece durup dışarıyı seyreden yüzüne bakmaya doyamıyorum. 

bana yaklaşmasa korksa kaçsa gitse diye içimden bağırıyorum ama o korkmuyor kaçmıyor gitmiyor iyi ki de gitmiyor çünkü farkındayım ki o nereye giderse gitsin hep peşinden gideceğim. 

neden bu kadar garip. kendime ve başkalarına asla neden diye sormam hiç bir zamanda sormadım çünkü beni nedenler değil sonuçlar ilgilendirir ama bu kız nasıl yapıyor bilmiyorum ama bana daha önce yapmadıklarımı yaptırıyor.

bir kadına aşkla bakmayı öğretiyor bana birini özlemenin ne demek olduğunu günü birlik yatak ilişkileri yaşayıp adını ve simasını hatırlamayacağım kadınlar geçmişken hayatımdan şimdi yıllarca aynı kadınla aynı yatağı ve hayatı paylaşmayı düşündürüyor bana. birini kıskanmanın ne demek olduğundan bir haber olan beni kısknaçlıktan deliye çevirebiliyor. sözümün dinlenmesine alışığım ama o her arkamı döndüğümde o güzel başını belaya sokuyor. 

yanına yaklaşmaya çalışıyorlar ya o zaman içimdeki o vahşi ve dengesiz adam ortaya çıkıyor onun gözleri önünde iki tane adamı parçaladığım da gözlerinde çok şey gördüm ama korku denilen o zayıflatıcı duygu yoktu göz bebeklerinde. 

oysa kan gölüne dönmüş yüzüme bakarken bile sadece ışıltıyla gözlerini ayırmadı gözlerimden. ne vardı bu kızda beni çeken diye soruyorum kendime. 

güzel bir kere narin bi yapısı var sanıp aldanıyorum güçlü hemde yaşından beklenilmeyecek kadar güçlü bana kafa tutacak kadar cesur benden kaçmaya çalışacak kadar aptal bazen. uso'nun yeşil gözlerine benzeyen kahverengi yeşil karışımı gözlerinin irislerinin içinde kayboluyorum. 

kocaman dibi görünmeyen ama berraklığı baki olan okyanus gibi. hırçın bazen, bazen de olabildiğine sakin ama bazen ve bu çok sık oluyor sanki tanıyor beni nasıl hareket edeceğimi nerde ne yapacağımı biliyor. bakışları beni yıllar öncesinden tanıyormuş gibi bakıyor. 

dedim ya bu kız bana neden diye sormaya itiyor ama susuyorum. 

gitmeyelim alex dediğinde yerimden bir adım daha atamadım ve anladım ki onla atmaya başlayan göğsümde ki organ meğerse kalp imiş. bir kalbim olduğunu bile bilmiyordum. 

kalbimi bana asırlar önce gelen zamanda söküp atmıştım. annemin o aşşağılık türk kocasını bana tercih ettiği gün kalbimle de vedalaşmıştım ama şimdi bu kız kalbimin tekrar var olduğuna olan inancımı kuvvetlendiriyor. 

ona dokunduğumda ilk kez arabadayım ve o an geri dönüp onu almanın kıyısından dönmüştüm ve rusyay gidip işlerimi yoluna koyduğumda ve gerçekleri öğrendiğimde onu da annesini de alıp rusyaya dönmem gerekiyordu ama yapamıyordum. 

emine hanım artık ne yaptıysa uso ona delice kin besliyordu emine umurumda değildi ama usonun kini ezraya zarar verirse donmuş bir kan gölüne çevirirdim rusyayı. 

şimdi benim yatağımda yatan huzurla nefes alan kızı bir kaç dakika önce yine öpmüştüm ve dudaklarımda hala onun tadı vardı. ergen tiplere dönmüştüm bu kız beni tepetaklak etmişti. 

karşısındaki koltuğa oturmuş göğsünün düzenli iniş ve kalkışlarını izliyordum. cebimde titreyen diğer telefonuma baktığımda zeyne'in aradığını gördüm. eski dostum görüşmesekde hep iletişim halindeydik ve onun istikbaratı tüm dünya istihbaratından daha güçlüydü. 

sevdiğim türklerin arasında zeynel ve ezra vardı. osman yüzünden hepsinden nefret ediyordum. 

''uzun zaman oldu zeynel''

''evet abi uzun zaman oldu ben hep arkandaydım ama sen kayıtın ''

''konu ne''

''ezra'' dediğinde iç güdüsel olarak arkama baktım sanki kaybolmuş gibi geliyordu ama hala mışıl mışıl uyuyordu. offff odaklan alex dedim kendime

''ne olmuş ona''

''uso arkanızdan sergiye'i yolladı abi gelmeleri an meselesi galiba seni izletmiş ve olanlar''

''tamam zeynel anladım telefon başında bekle sana ihtiyacım olabilir''

''her zaman abi.. dikkatli olun '' dedi telefonu kapatmadan önce. 

uso bana güveniyor sanıyordum ama peşime adam takacak kadar bile güvenmiyor galiba. 

''alo bay alex bu ne şeref'' dedi reva onunlada uzun zamandır görüşmüyorduk 

''reva yardımına ihtiyacım var''

''ne emredersiniz''

''bir ev biraz yiyecek ısınmak için odun 38 beden 18 yal kıyafetleri 38 numara ayakkabı muhtemelen spor. benim içinde rahat kıyafetler ''

''hemen efendim ne kadar zamanım var''

''bir kaç saat  belki daha az''

''yarım saat içinde sizi arayacağım efendim'' dediğinde bu adamı neden sevdiğimi anlamıştım fazla pratik fazla hızlıydı. 

hemen yukarıya çıktığımda onu uyurken bulacağımı sanıyordum ama yatağı boştu. içimde yükselen öfke banyo kapısının açılmasıyla yerini rahatlamaya bıraktı. 

''gidelim'' dedi ve beni yine şaşkınca bırakıp aşağıya indi. konuşmalarımı mı dinlemişti bu. 

ben aşağıya inene kadar çoktan çıkıp arabaya binmişti bile. beni en son şaşırtan kadın kim diye hatırlamaya çalıştım ama bulamadım. peki beni en son hangi kadın güldürmüştü onu da hatırlayamadım. 

''ben 38 numara değil 39 numara ayakkabı giyiyorum '' dedi evet beni dinlemişti. 

''o zaman 38 numara biraz ayağını sıkacak '' dedim ve ikimizde gülümseyerek yola koyulduk...

bu yol karanlık acımasız ama onun yüzünde herhangi bir tereddüt yoktu gülümsemem yayıldı ve anladım ki  yeni çağın bonnie ve clyde biziz.....





KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin