kapı

10.7K 386 2
                                    

Pislik... adi... hayvan.... orospu çocuğu... gerizekalı... diye bagirdim bilmem kaçıncı kez. Saatler ama kac saattir bu haldeydim uyuyamiyor kıpirdayamiyor nefes bile alamamıyordum. Pencereden süzülen gun ışığı kndini alacakaranlık bir zamana biraktiginda korkum yine yanıbaşında beni bekliyordu. O pislik evime gitmiş annemi görmüş anneanneme zarar vermiş olabilirdi. Allah'ım lütfennn lütfen onlara tek dayanağım olan aileme zarar gelmesin dayanamam.

Islik sesi ve parke zeminde yankilanan ayak sesleri uyusan bedenimin gerilmesine yorgun bedenimin canlanmasina neden oldu. Sabah kapıyı kırdığı için açmasına gerek kalmadan iceriye damladi.

"Naber fındık" dedi elindeki bavulu köşeye biraktiginda.

"Çöz beni hemennnn" diye bağırdim. Hala bagirabiliyordum ilginç.

"Bni özlediğini görmek ne guzel" dedi ve yavaş adimlarla yanima yaklaştı.

"Annenin selamı var" dudaklari yukarıya kıvrılmışti benimle korkularimla dalga geçmekten zevk aldığı belliydi.

"Ona dokunduysan seni dişlerimle parçalarım" dedim yanima gelip tek dizini yatağa bastırdı. Gözleri alacakaranlık havanin hapsoldugu odada burnumun dibinde mavi değil simsiyah görünüyordu.

"Dislerinin vücudum da olmasina Hayır demem" dedi piskince ve ellerini sertce kelepceye koyup canımı daha çok acıtmak için uğraşmasina gerek yoktu zaten canim acıyordu. Parmaklarindaki küçücük anahtar karanlıkta parladiginda bilegimi daha sert cekince çığlık attim. Bileklerimdeki gri metal çıktığında suratinin ortasına tokadı yapıştırdim. Bunu hak etmişti beni kaçırmış yataga bağlamış annemle tehtit etmisti. Siddetle yanağına degen elimin parmaklari açmışti. Sola dönen yüzünü bana döndüğünde gozlerindeki ifade karanlik odada parladi. Mavi gozlerindeki bakış kaslarinin catikligi dişlerini sıktıgi için cenesinin kasılması yaptığım yanlışın kanıtıydi ama artık cok gecti. Tek bir soz soylemeden bilegimden yakaladı ve beni sürükleyerek yataktan indirdi. Ayağa kalkmaya çalıştım ama imkânsızdı cok güçlüydu. Kelepçeler yüzünden aciyan bileklerim onun tutuşuyla daha çok acıdı.

"Seni bana bulasmaman konusunda uyardim fındık ama sen beni dinlememeyi seçtin" dedi beni hala bilegimden sürükleyerek götürüyordu. Merdivenlerden inerken bile ayağa kalkmama izin vermemişti.


''bırak beni adi pislik sen herşeyi hak eden bi piskopatsın'' diye çığlık attım. bir den ne olduysa durmuştu salonun tam ortasındaydık bileğimi bırakıp birden saçlarıma yapıştı ve beni saçlarımla beraber çığlık çığlığa ayağa kalkmaya zorladı. okul formamın yakasını tutup göz bebeklerine bakmam için beni yukarıya çekince ayak parmaklarımın ucunda yükselmek zorunda kaldım. gözlerim gözlerine bakmadan önce yakası açık gömleğinden korkunç bir manzara olan sol göğsüne takıldı. üsten üç düğmesi açıktı gömleğinin ve göğsü nerdeyse burnumun dibindeydi. kocaman bir kurt döğmesinin kırmızı gözleri bana bakıyordu. bu bir saniyelik bir bakıştı ama kanımın damarlarımda donmasına neden olmuştu.


''haklısın'' dedi gözlerini yüzümde gezdirip en sonda gözlerime kilitledi bakışları


''piskopatın tekiyim. benimle iyi geçin yoksa o piskopat sana piskopatça şeyler yapar emin ol'' dedi ve ayağıyla parke zemine üç defa vurdu. beni nasıl bir geleceğin beklediğini bilmeden parke zenmin ayaklarımın altında kaydığında istemsizce ona sarıldım. burnuma gelen yakıcı bir kokuyla kafamı gömdüğüm göğsünden kaldırdım kokunun ondan geldiğini anlamıştım. beni kendinden uzaklaştırdıktan sonra ellerindeki saçlarımı çekerek beni yine bağırtarak arkamı dönmemi sağladı. bu ev bu adam nasıl bir düzenekle çalışıyordu böyle. salonun ortasında yer altında bir oda vardı ve eğer piskopat ayağıyla vurup odanın açılmasını sağlamasaydı asla bulunmazdı. saç diplerim onu sert çekişiyle yine dayanılmaz bir acıyla dalgalandı. biraz daha böyle sıkmaya devam ederse kafa derim elinde kalacaktı.


''benden kaçmanın vokta şişemi kırmanın ki başımdaki yaradan bahsetmiyorum bile bana vurmanın en önemlisi uslu bir kız olmamanın cezası'' dedi ve ellerini saçlarımdan gevşetip beni 6 basamaklı merdivenden itti. nefes almanın bile zor olacağı bir mahsene girmiştim ve piskopatımın canı ne zaman isterse o zaman çıkmama izin vereceği bir yerdi asıl soru canı istermiydi beni burdan çıkarmayı.


''ben. ben . bur. burda. kalm. kalmak iste. istemiyorum'' dedim etrafıma bakınarak artık konuşma yetimide kaybediyordum. bu aptal herşeyi tek tek elimden çekip alıyordu. özgürlüğüm gitmişti ve benden alacaklarının sadece özgürlüğümle kısıtlı kalmayacağı belli olmuştu


'' bunu onları yapmadan düşünecektin fındık kurdum ama senin için bir güzellik yapabilirim'' dedi ve bana göz kırpıp


''biraz yalvarırsan belki fikrim değişir ama belki'' dediğinde gülümsüyordu bende duyduklarım karşısında ondan daha çok güldüm. gülüşüm nefret doluydu. ve sesimdeki nefreti yüzümdeki delirmiş ifadeyi anlayacak kadar zeki bir adam vardı karşımda.


''kapıyı kapat'' dedim. bir kaç saniye yüzümü inceleyip ciddileşti. ve tekrar ayağıyla üç defa vurdu. parkelerin altına gizlenmiş kapı yavaşça kapanırken başımın sıkışmaması için yere oturdum. ve kapı kapana kadar ne o gözlerini benden çekti ne de ben...

KATİLİM vol:1 and vol:2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin