selam sürpriz:))))) bilirsiniz ki sürprizlere bayılırım.
artık gerçekler gün yüzüne çıktığına göre. daha fazla gerçeğe ihtiyacınız var diye düşünüyorum. bu bölüm ezelin bölümü.
bu bölümde şok olacağız şeyler olacak..... hadi okumaya :) in in aşağıya çabuk:))))
sizleri çok seviyorum unutmayın canlarım.... öpücükler.....sibel.....
EZEL.....
kim için neyi göze alırsınız.....
arkadaşınız, sevdiğiniz, aileniz, peki ya ikiziniz.
adım ezel aksoy.
intikam için ne kadar ileri gidersiniz.
sonuna kadar diyeni duyar gibiyim.
bende sonuna kadar gitmeye yemin etmiştim.
biz ikimizle öyle sağlam bir yakınlığa sahiptik ki. tek yumurta ikizi olmasak da birbirimizin yarım cümlelerini tamamlar birbirmize hava yoluyla izler bırakırdık.
nasıl mı.... cama. sıcak nefesimizi üfler sonrada birbirmize mesajlar bırakırdık.
ikizim liseyi akyaka da okumak istediğinde ben fen lisesi için aydına gitmiştim. ona o kadar yalvarmıştım ki beraber okuyalım diye. ama o kabul etmedi hatta annemler zorla götürmek istediler ama intihar edeceğini söylediğinde bizimkiler koşulsuz kabul ettiler.
lise bire başlamak için yola çıkmadan yatağımızın yanında ki cama okuduğumuz kitabın sayfasından ve paragrafının olduğu sayfa adını yazdım ve daha aydına varmadan ağlayarak beni aradığında hıçkırarak ağlamıştık.
o akyaka da kalmak istemesini tahmin ediyordum...... rüzgar....
ona duyduğu saplantılı hislerin onun sonu olacağını bilemezdim ki.
evet ben efsunun ikizi ezel.
hayatımız mükemmeldi bizim. mükemmel bir çocukluk geçirmiştik. hiç kimseye ihtiyacımız olmamıştı çünkü biz zaten birbirimize sahiptik.
ama yıllar geçtikçe efsunun takıntısı artmıştı. günlüğünün her sayfası rüzgarla doluydu.
lise dörtte yarı yıl tatline geldiğimde efsunu bulamadım.
annem ağlamaklı babam perişandı. tek laf etmeden arabayla manisaya doğru yola çıktık.
ve onu beyaz bir odanın içinde yatağa zincirli buldum. sonunda rüzgara duyduğu takıntılı hisler onu tımarheneye kadar götürmüştü
benim canım bitanem. bir deri bir kemik kalmıştı. ve hala rüzgar diye sayıklıyordu.
doktorlar ilaç tedavisini ağırlaştıracaklarını söylüyordu.
''gitti ona gitti onu seviyor beni hiç sevmedi asla sevmeyecekmiş oysa ben onu kimsenin onu seveceği kadar çok seviyorum '' diye sayıklıyordu.
yarı yıl tatilimi onun yanında geçirdim. tek konumuz rüzgar ve anastasiaydı.
doktorlar çok uzun bir süre burda kalacağından bahsediyorlardı. intihara meyilliydi.
babalar efsuna daha yakın olabilmek için tainlerini manisaya istemişlerdi.
eve döndüğümde tüm günlüklerini alıp aydına geri döndüm.
bir gecede tüm günlüklerini okuduğumda. intikam için yanıp tutuşan bir mahluk haline gelmiştim.
acı ve intikam insana neler yaptırır şaşırırsınız. izmir aydın arası iki saat. her gün izmire gidip onu takip ettim. pek bir bok yapmıyordu sadece dershane ve ev arasında mekik dokuyordu.
önce kendimi altına atacağım bir adam bulup intikamım için bakireliğimi adamın birine verip geçtim. adam peşimi bırakmıyordu oysa tek istediğim hamile kalabilmekti.
onunla aynı dershaneye yazıldım. arkadaş olunması zor biriydi ama intikam için en zor olanı yapıp pis bir adamın altına yatmıştım onunla arkadaş olmak zor olsa da imkansız değildi.
iki ayın sonunda arkadaşlığımız ilerlese de hep kapalı bir kutu gibi davranıyordu. fazla samimi olmuyor fazla konuşmuyordu. umurumda mıydı. asla...
altına yattığım kağan peşimi bırakmayınca üç haftalık hamile olduğumu öğrendiğimde ona hamile olduğumu söyledim. koşarak kaçıp beni bir daha aramadı. (:ip ucunu yakalayan parmak kaldırsın:)
sıra küçük beyin koynuna girmeye kalmıştı.
eczacı arkadaşımdan ilerleyen saatlerde etkisini gösterecek bir uyku ilacı aldığımda onu kahvesine dershanede koyduğumda ve o afiyetle içtiğinde adım adım onu takip edip o evinin köşesine girmeden ben kendimi kapıya attım.
''mavim'' dediğini duyduğum her an ama her an efsun için onun koynuna girdim.
ha bir fazla ha bir eksik erkek. hiç bir şey ifade etmiyordu benim için.
hayatını cehenneme çevirmeye yemin ettiğim adam sabah uyandığında benden kurtulacağını sanıp beni evden kovdu.
o kapıdan çıktığımda zeynel denen adamı gördüm ve ağlama numarası yapıp koşarak evden çıktım. sahte göz yaşlarım kahkahaya dönüştüğünde peşini asla bırakmadım her fırsatta beni aşşağılaması umurumda değildi. bir kaç hafta bekleyip karşına çıktığımda hamile olduğumu söylediğimde
ortalığı ayağa kaldırdı ama benden kurtulamayacaktı yapacaklarımın sınırı yoktu.
sonunda akyakaya geri döndüğümde onu perişan halde takip ettim. mavisi sevdiği onu terk edip kaybolmuştu. kendini alkolde boğduğunda zevkle izledim çöküşünü.
sonunda alex ve ezranın karşısına çıktığımda onlarıda alt edebilir miyim diye düşünürken onların zaten kızları yüzünden bitik halde olduğunu gördüm.
işler planlar o kadar ince işlenmişti ki bu aptalları parmağımda oyuncak etmem hiçte zor olmamıştı.
ezra hanım beni yan evlerine aldığında bana bakarken ne kadar tiksindiğini görebiliyordum ama masum oğulları tarafından kandırılmış kız numaramı da harika oynuyordum oscarlık bir performanstı benimkisi.
bir gün rüzgar ortalıktan kaybolduğunda alex ve ezrayı konuşurlarken duydum.
mete diye bir çocuktan bahsediyorlardı. işte o çocuk alex'in anastasiayı koruması için ana'nın yanına koyduğu çocuktu.
şaşırıyordum adam hiçte aptal değildi ama ezra için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. benim için nerdeyse kızından vazgeçiyordu.
aptal mı ne diye aklımdan geçirirken mete denen çocuk alex'i aramıştı ve ana ve rüzgarın kaçacağını söylemişti. onlar hazırlanırken gidip arabaya oturdum beni gördüklerinde önce indirmek için elinden geleni yapan kadın sonunda pes etti ve beni de yanlarına alarak istanbula gittik.
sadece bir kaç resmini gördüğüm kıza baktım. güzeldi hemde çok güzeldi.
rüzgarın ona neden aşık olduğunu anlayabiliyordum çünkü zifiri karanlık bir geceyi bile bölen mavi gözleri dehşet güzeldi.
ama ellerimin altında büyüyen karnımı görünce bayılması fazla çocukçaydı.
önümdeki engel tek bir hareketimle kalktığında doğum zamanım yaklaşmıştı ve benim acil birşeyler yapmam gerekiyordu. rüzgarın dna testi için ısrar etmesine tamam yaptır ama sonuç gelince benimle evleneceksin dediğimde kabul etti.
doğumdan bir kaç hafta sonra aslı kendini toparladığında dna testi için ezra hanımın göz kamaştırıcı mücevherlerinden bir kaç tanesini yürütüğüm de aptal kadın eve hırsız girmiş diyerek gözünün önünde ki hırsızı göremeyecek kadar kör olduğunu ispatlamış olmuştu. lohusa bir kadından şüphelenecek değillerdi sonuçta. ama ben olanlarımı tek tek domina taşları gibi sıralıyordum.
muğla eğitim araştırma hastanesinde içinde olduğu üç hastanede peş peş yapılan dna testleri sonucu çok fazla paralar yedirsem de sonuçta aslının rüzgarın kızı olduğunu onların gözünde ispatlamış olmuştum.
bir kaç ayın sonunda aslı yedi aylıkken rüzgar ve ben evlendik. rüzgar polis akademisinde okuyordu evlendiğimizde.
ne o ne ailesi nede çevresi beni asla sevmedi. beni seven tek biri var oda kızım.
rüzgarın hayatını cehenneme çevirmek için elimden geleni yapıyorum ve çoğu zamanda başarıyorum. bir kez bile dokunmadı bana. baktığında nefret dolu gözleri ama umurumda değil.
efsun hala o hastanede ailemle görüşüyorum ama benim çalıştığımı sanıyorlar evlenip bir kızım olduklarından haberleri yok. efsunla ilgilenmekten bana zaman ayırmıyorlar. oldun ben şikayetçi değilim. efsun iyi olsaydı bana yetecekti ama o yıllar sonra bile gelişme göstermiyordu.
bundan bir kaç ay önce aklıma ansızın mete düştü. alex'in telefonunu yürütmek oldukça zor olsa da içinden metenin numarasını alıp onu aramıştım ve para lafını duyan piç koşarak buraya gelmişti.
ve o gün öğrenmiştim her şeyi.
rüzgarın anastasiadan bir oğlu vardı. aklıma yıllar önce kapıya kadar gelip beni ve aslıyı görünce çekip gittiği gün gelmişti.
rüzgar hala onu seviyordu ama benimle evliydi ve hayatını kabusa çeviren kadını asla bırakamayacaktı çünkü aslıyı bir iğne oyası gibi işliyordum.
rüzgar aslıya düşkündü hemde çok. o yüzden ona kan kusturmama rağmen bir kez bile boşanalım diyememişti.
intikam. acılı sancılı geçmişti ama hırsım ve zekam sayesinde
rüzgar karısı
ezra ve alex'in gelini
demir ve marconun yengesiydim.
bunu da asla ama asla kimse değiştiremezdi.