Ken'an Diyarı

By lollapallooza

2.9M 108K 12.4K

"Beni öperek, beni özlediğini söyleyerek içime saldığı muhteşem duygular her geçen gün büyüyerek beni ona dah... More

Merhaba
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53

TANITIM -

243K 3.8K 1.1K
By lollapallooza


İlerleyen bölümden...

"Sana bir soru sordum ve cevabını bekliyorum. Odamda ne işin var?" Sesini ilk duyduğumda o kadar çok öfke barındırıyordu ki korkumdan nefes dahi alamadım.

Odasında ne işim vardı?

Tabi ki onun için oradaydım ama bunu ona nasıl açıklayabilirdim ki? Ne zamandır arkamda dikildiğinin farkında bile değildim.

Gözlerimi sadece bir iki saniyeliğine açıp kapattığımda etrafımda dönüp duran o çelik iradenin buhar olup uçtuğunu hissettim. Öyle bir anda da değil yavaş yavaş, etraftaki sisin güneşin kendini belli etmesiyle dağılması gibiydi. Sonunda her yer gözle görünür berraklığa kavuştuğunda, o tüm ihtişamıyla tam karşımda duruyordu.

Arkamı dönüp, onu tüm heybetiyle kapı eşiğinde dikilirken gördüğümde tuttuğum nefesimi dışarı bırakıverdim. Ciğerlerimden kaçan havayı geri kazanmak ister gibi hızlı hızlı soluyordum.

Sessiz kaldım ve bir süre onun beni sadece bakışlarıyla yargılamasına izin verdim. Dudaklarıma kilit vuran bakışları daha da utanmama sebep oldu. Takındığı ağır başlı ifadenin altında oldukça sakin görünüyordu. Bense tıpkı bir serçenin kanat çırpışı gibi atan kalbimin uzun süre beni ayakta tutabileceğini sanmıyordum. Hiçbir şey olmamış gibi yanından geçip gitmem gerekirken utancımdan yüzüne bakamıyor, sadece etrafa göz gezdirip burada olmamın bahanesi olabilecek bir şeyler arıyordum. Odasının tahminimden daha sade olması bir yana kendime tutunacak herhangi bir bahane vermeyen düzenine sinir oldum. Dışarıdan görünen karanlığına eş odasının sımsıkı kapalı perdelerinin sağladığı karanlıkta da ruhu gibi hiçbir şey net değildi. O anda gözüme odanın duvarla ayrılmış diğer bölümünde tüm karşı duvarı kaplayan koskocaman bir kitaplık ilişti. Durduğum yerden sadece kitaplığın küçük bir kısmını görsem de belki bin belki binden de fazla kitabının olduğunu kabaca kestirebiliyordum.

Evet, ondan ödünç bir kitap almaya gelmiş olabilirdim.

O anda bulduğum bahanenin sevinciyle konuşmaya başlayacakken boğuluyormuşçasına öksürmeye başladım. Bu durum beni olmadığım biri gibi davranmaya itiyordu.

Yapamazdım.

Büyüyememiş ufak bir kız çocuğu gibi davrandığımı bilsem de konuşmadan yanından geçip, koşarcasına kendimi dışarı attım. Odasından çıkıp, olabilecek en hızlı şekilde merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. Hâlbuki odasına girerken onun evde olmadığından o kadar emindim ki. Ama bu şansla ona yakalanmayı ancak ben başarabilirdim.
Arkamdan geleceğini düşünmediğim için rahattım ama "Dur! Niye odama girdin?" diye bağırmasıyla olduğum yerde kalakaldım.

Başıma iş aldığım kesindi.

En alt basamağa gelemeden beni bileğimden yakalayıp, kendine doğru çekti. Beni yakalayınca; iç çekip gözlerimi devirdim. Merdivenlerin ortasında durmuş, sessizce cezamı kesmesini bekliyordum.

Kim bilir bana neler söyleyecekti?
Korkmaya başlamıştım çünkü ne yapacağını kestirmek pek mümkün olmuyordu. Bir gün bana ilgiyle yaklaşırken diğer bir gün tavırları buz dağını andırıyordu ve ona ne cevap vereceğim hakkında en ufak fikrim bir dahi yoktu.

"Açıklama yapmadan nereye gidiyorsun?" dedi bu sefer de. Hala bileğimden sıkıca tutuyor, vereceğim cevabı bekliyordu. Benimse söyleyeceğim tek bir şey bile yoktu. Sadece merak diyemedim ya da onu daha iyi tanımaya çalıştığımı.
Umursamaz görünmek bu durumda en iyi yöntem gibi geldi ama aklıma gelen ilk saçma şeyi söylemekse tamamen iradem dışında gerçekleşti.

Evde kimse olmamasını fırsat bilerek ona sokuldum ve "Duvarlarının rengini merak etmiştim." Diye mırıldandım. Beni duyduğundan bile şüpheliydim.

Ahh! Çok zekice gerçekten. Ben bir dahi olmalıydım.

Artık sinirden de olsa gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
Elini bileğimde daha ne kadar tutmaya devam edecekti acaba? Bana dokunmaya devam ettiği müddetçe sakinliğimi koruyamayacaktım.

"Sadece merak mı? Komik olmaya çalışıyorsun sanırım, Ela." derken zekâmla dalga geçme der gibiydi. İşte yine yapıyordu. Adımı söylerken, herkesin söylediği gibi söylemiyordu. Resmen bu adam yüzünden kafayı yememe az kalmıştı.

Cevap olarak gözlerimi suçlu çocuklar gibi tavana diktim. Bu pervasızlık bende son günlerde peyda olmaya başlamıştı ve kendimi tanıyamama sebep oluyordu. Ayrıca farkındaydım, bu tavrım onu sinir ediyordu ve benim de onu sinir etmek hoşuma gitmeye başlamıştı. En azından böyle davranmak karşısında kıvranmaktan daha iyiydi.

Yakışıklı yüzü birden otomatik yanan lambaların ışığında aydınlanınca, en azından bana sinirlenmediğini anlayıp, rahatladım. Beklediği cevap bu olmasa da duyduklarından memnun görünüyordu. Elimi yavaşça serbest bıraktı.

"Hakkımda çoğu şeyi şaşırtıcı bulacağına eminim. Ama odamın duvar rengi bunlardan biri değil." dedi dudağının kenarıyla gülümserken.

Kelime oyunları yapmaya başlamıştı yine. Birkaç saniye tek kelime etmedim. Sonra yüzsüzlüğü ele alıp, "Ne diye sırıtıyorsun?" diye sordum. O derin bakan kahverengi gözleri, korkutucu olmaktan çıkmış, gülümsemeye başlamasıyla iyice kısılmıştı. Bu halini çok sevdim. Keşke bana hep böyle baksaydı.
Bakışlarımız birbirine değerken, aklından ne geçirdiğini çok merak ettim. Birden ciddileşince, değişen ruh hali karşısında gülmemek için kendimi zorladım.

"Anlıyorum." dedi.

Ukalaca "Neyi anlıyorsun?" diyebildim.
Kavgaya tutuşmadan önce bakışlarıyla birbirlerini tartan iki savaşçı gibiydik şimdi. Birkaç saniye daha birbirimizi süzdükten sonra aramızdaki sessizliği bozan yine o oldu.

Gayet rahat bir tavırla "Senin için pek rahat bir durum değil anlaşılan." derken benim dizlerim çoktan tir tir titremeye başlamışlardı. Çünkü uzun vücudunu bana giderek yaklaştırıyor, hakkında ne düşünmem gerektiğini unutturacak kadar yakın durarak kokusunu almamı sağlıyordu. Beni köşeye sıkıştırmıştı; merdivenlerin demir tırabzanlarıyla üzerime doğru gelen bu adamın arasında kalmıştım.

Elim ayağım birbirine dolanmış vaziyete geveleyebildiğim tek laf "Neden bahsettiğini bilmiyorum." olmuştu.
Yalan söylediğimi anlamaması içinse dik dik gözlerinin içine bakıyordum ama hiç bir zaman iyi bir yalancı olamamıştım. Aslında neden bahsettiğinin gayet de farkındaydım. Beni utandırmanın peşindeydi ama bu tatmini ona yaşatmayacaktım.

Başını yana doğru eğmiş, kıstığı güzel gözleriyle beni süzerken "Bence ne demek istediğimi gayet iyi anladın." dedi. Gözlerimi hapsettiği bakışlarında hala bana meydan okuyan bir tavır vardı. Bu adam kesinlikle kendini beğenmişin tekiydi. Odasında beni öyle dikilirken bulduğu için utancımdan yerin dibine girmiştim ama bu saatten sonra geri adım atmaya hiç niyetim yoktu. O yüzden ben de onun üzerine gidip, utancımı saklamaya niyetlendim. Ama nafile çabam sonuç vermeyecekti.

"Odana izinsiz girdiğim için kusura bakma. Sadece merak." diyerek saçma sözlerime devam ettim. Ellerimi sağa sola amaçsızsa savurunca inandırıcılığım da buraya kadar dedim.
Bu kadar mantıksız bir bahane olamazdı ama inansa da inanmasa da bahane bahaneydi. Saçmalıyordum; şu anki durumdan beni kurtaracak hiçbir açıklama zaten yeterli gelmeyecekti.

"Birbirimize katlanmak zorunda değiliz. Aynı evin içinde yaşasak da beni görmezden gelebilirsin. Zor olmasa gerek." dedim. Konuşurken nefesimin kesilmesine engel olamıyordum çünkü bir türlü o rahatsız edici bakışlarını üzerimden çekmemişti. Fazla ileri gidiyordum ve ilk defa ona bu kadar kendimden emin şekilde sert sözler söyleyebiliyordum.

Yüzünde tek bir kas dahi oynamıyordu. Yalan söyleme konusunda ne kadar başarılı olduğumu böylelikle bir kez daha kanıtlamış oldum.
Zaman geçtikçe bakışları da değişti, daha bir garip bakıyordu. Canı sıkılmış ya da kızgın gibi değildi ama tarif edemediğim bir şeyler vardı gözlerinde. Benimle uğraşmak istemiyorsa kendisi bilirdi. Ne bekliyordum ki; beni fark edip onun da bana aşık olmasını mı? Aptal aşıklar gibi etrafında koşturacak değildim bundan böyle. Her ne kadar ondan etkilensem de bunu itiraf edecek cesaretim yoktu. Sonuçta reddedileceğimi de biliyordum. Kafamda dönüp duran acınası düşüncelerden o boğuk erkeksi sesi bir anda beni uzaklaştırmayı başarmıştı.

"Seni görmezden gelebileceğimi sanmıyorum." diyerek beni şaşkına çevirdi.

Ondan hiç beklemediğim ve anlamlandırmadığım sözleri bir iki saniye kafamda döndü durdu.
Ne demek istediğini soramadım bile. Aklımı başımdan alan bir hareketle beni kendine çekiverdi. Elleriyle yavaşça yüzümü kavradı. Önce gözlerimin içine baktı derin derin. Yüzü bana doğru yaklaşırken, acaba hayal mi görüyorum diye gözlerimi kırpıştırdım birkaç kez. Kusursuz yüzü, yakından daha da güzeldi. Bu adam gerçek olamayacak kadar yakışıklıydı. Şimdi hafif çarpık gülümsemesi gözlerimi yummamla yok oldu. Titreyen dudaklarıma dokundurdu dudaklarını.

Bu olanlar şu anda mı oluyordu yoksa zihnim bana oyun oynuyordu?

Ne de güzel kokuyordu. Dudaklarını dudaklarıma sürttü işkence edercesine. Karakterinin zıttı yumuşak dudaklarının arasından sızan nefesi benim nefesim oldu. Kıvranıyordum şimdi karşısında. Kalbim boğazımda deli gibi atıyor, nefes almayı nasıl unutmuyordum acaba? Deliriyordum herhalde.
Sonra ellerini yüzümden indirip, belimi kavradı sahiplenircesine.

"Ela.." diye fısıldadı. Buğulu sesi beni bir girdabın içine sürüklemeye yetmişti. Her yerimi ateş basmaya başlarken, düşünmeyi bıraktım. Biraz önce beni önemsemediğini düşündüğüm adamın kollarında kendimden geçiyordum. Nazikçe tutan elleri her geçen saniye daha da sıkılaşıyordu. Hislerimle başa çıkacak gibi değildim. Dudaklarım dudaklarında kıpırdanmaya başladığındaysa çoktan onun esiri olmuştum.

Daha önce hiç öpülmemiştim. Öpülmenin ne demek olduğunu dahi bilmiyordum ta ki bu geceye kadar...

Umarım tanıtımı beğendiniz..
Hadi devam edin de ailemize siz de katılın..

Şimdiden hoşgeldiniz!!

Beni takip etmek isterseniz beklerim..

Instagram hesaplarım:

seda.meydan

Continue Reading

You'll Also Like

493K 35.8K 36
Bir Sage Taylors Romanı... Esrarengiz bir adamla tanışıncaya dek, Lucy'nin hayatında her şey yolunda sayılırdı. Paralı bir okulda okuyor, pahalı kıya...
2.2M 111K 45
Sıradan bir aile ziyareti ne kadar karışabilir ki? Peki ya sıradan bir iş anlaşması? Mercan Yavuz biraz şaşkın oldukça sakar olsa da kuzenleri, işi v...
122K 9K 47
"DUYGU" Wattpad'in ilk kitap sayfasıyla buluşan hikayesi. Doğduğu Wattpad'e geri dönüyor. Dönüşünü siz Wattpad okuyucularıyla kutluyor. *BİR TÜRK M...
5.2M 283K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...