Bölüm 33

41.8K 1.6K 135
                                    

Fırat'la buluşacağımız restorandan içeri girerken, bize doğru gelen parlak kırmızı elbiseli kadının bakışları Kenan'ın üzerinde fazla oyalanınca kadını incelemeden duramadım. Ben onu süzerken o çoktan Kenan'ı göz hapsine almıştı. Yine erkeğime hayran kalan bir kadın diye düşünürken, bakışlarında beğeniden daha fazlası olduğunu anlamıştım. Elini ben daha farkına varamadan kaşla göz arasında, Kenan'ın koluna dolamıştı bile. Yüzüne yayılan sırnaşık gülümsemesi zaten sinirimi zıplatmaya yetmişti, bir de ellerini benim olana sürünce kadını oracıkta boğasım geldi. Kenan benimle birlikte olmaya başlamadan önce her ne halt karıştırdıysa, bunları yılışık kadınlarla yaptığı belliydi.

Acaba kadın beni göremiyor mu diye yüzüne daha dikkatli bakmaya çalışıyordum. Görünmez olduğumu sanmıyordum ama kadının beni yok saydığı belliydi. Ya da bana açıkça sen gelirken biz çoktan dönüyorduk mesajı veriyordu.

"Kenan ortalarda yoksun?" derken bu sefer Kenan'dan tarafa bakmamış, bakışlarını benim üzerimde gezdirmişti. Sonunda beni fark etmesi bir mucizeydi. Seninle ilgilenmiyorum tavrına tezat olan meraklı gözlerle beni baştan aşağı süzdü. Kendince Kenan'ın yanına yakışıp yakışmadığımı kontrol edercesine beni inceliyordu.

Neyi ima ettiğini anlamak hiç de zor değildi. Beni sanırım onun vakit geçirdiği sıradan kızlardan biri sanmıştı. Göz göze gelmekten kaçınmış, sadece göz ucuyla bana bakmıştı. Bu kadının cesaretine hayran kalmıştım. Kendine güveni Everest'i aşıyordu. Kenan'ın onu umursamadığı ve sıkıldığı her halinden belli olsa da kadın inatla konuşmaya devam etti,

"Görüşelim bir ara. Özledim," dedi Kenan'a haddinden fazla yanaşarak. Yuh diyecektim neredeyse. Kenan ona hiç aldırmadan kolundaki elini nazikçe aşağıya indirince moralim birden yerine geldi. Benim olan benimdi. Başka kapıya güzelim de diyemezdim ama bu sefer sırıtma sırası bendeydi.

Kenan bu sefer karşı atağa geçti ve, "Nişanlım," diyerek beni ona tanıttı. Ne benim adımı söylemişti ne de onun kim olduğunu bana söyleme gereği duymuştu. Eliyle çenemden başlayıp nazikçe yanağımı okşadı; böylelikle bana güven vermek istediğini anlayabiliyordum.

Kadının suratı karardı bir an. "Nişanlın mı?" diye şaşkınca sorarken Kenan'a bakıyor, inanmıyormuş gibi ondan bildiği cevabı duymayı bekliyordu. Sorusu aslında beni sinirlendirmek için sorulmuş gibiydi. Öfkemin fitilini ateşlemişti. Ona doğru sertçe baksam da istediğim kadar etkili olamamıştım.

Kenan tepki vermeyince, "Şaşırdım doğrusu. Bir kadına söz verecek kadar kendine güveneceğini asla tahmin etmezdim," dedi kendinden fazla emin tavırla. Sonra da bana dönüp, "Seni tebrik etmem lazım, bu adam kolaylıkla ehlileştirilecek gibi görünmüyordu," dedi. Kıskançlıktan zorlukla konuşmuştu.

"Benden öncesinden bahsediyorsunuz sanırım. Kenan bir kadının başına gelebilecek en iyi şey," derken Kenan'a bakışlarımla da onay veriyordum.

"Ona ne şüphe! Yine de kolaylıklar dilerim sana, işin çok zor." Küstahlığı karşısında başka edecek tek kelime bulamadım. Gözlerimi kıstım.

Kenan'ın yanımızda olmasını umursamıyordu ve açık açık Kenan'ın çapkınlığına utanmadan gönderme yapıyordu.

Kenan bu sefer, "İstersen daha fazla saçmalama. Sana selam verdiğim için beni pişman etme," diyerek terslenince, münasebetsizin suratı iyice düştü. Ben de arkasını dönüp gitmeye hazırlanırken, son golü atmak istedim. Yoksa bütün gece şu ukala kadına iki çift laf etmediğim aklıma geldikçe sinir olacaktım.

İçime kaçan şirret birazdan onun saçını başını yolmak için fırsat kollarken sadece, "Düğüne de bekleriz," dedim.

Bozulsa da hiç renk vermeden, iyi akşamlar diyerek yanımızdan hızlıca uzaklaşan kadına elimi veda eder gibi sallamayı da ihmal etmemiştim. Kıskançtım ama bu kadının rahatlığı ne kadar sinirimi bozsa da Kenan'ın sevdiği tek ve son kadın bendim. Bu yüzden tehlike yoktu.

Ken'an Diyarı Where stories live. Discover now