Bölüm 31

42.4K 1.9K 136
                                    

Hafta sonunun bu kadar çabuk geldiğine inanamıyordum. Kenan'a babasının yemek teklifini geri çevirmememiz gerektiğini ama eğer orada kendimizi rahatsız hissedersek, hemen evden ayrılabileceğimizi söylemiştim. Gitmek istediğimi söylediğimde önce buna temkinli yaklaşmış, bundan pek memnun olmamıştı ama şu an oturduğumuz masada kendini kapana kısılmış gibi hisseden görünen o ki sadece bendim. Kenan halinden oldukça memnun görünüyordu ya da mükemmel bir profesyonellikle rol yapıyordu.

Yemek başta sakin bir havada geçerken, fırtına öncesi sessizlik misali herkes birbirini süzüyordu. Ali bu akşam bakıcı ablasıyla dışarıya çıktığı için sadece dördümüz vardık masada. Oysa hazır buraya kadar gelmişken Ali'yi de görürüm diye düşünmüştüm. Bahaneyle onu da görecek; en azından annemin üzerimde yarattığı baskıyı bir nebze olsun hafifletebilecektim. Ama bilinçli olarak evden gönderilmişti.

Birkaç haftadır Ali'yi göremiyordum; bu uzaklık canımı sıkıyordu. Bu evde yaşarken sadece onun varlığıyla huzur bulabiliyordum ama evden gidişimle onun da benim gibi yokluk çektiğini tahmin etmek zor değildi. Bana çok bağlıydı. Her gün telefonla konuşuyor olsak da yanında olup kokusunu duyarak ona sarılmak apayrıydı. Onun yanımda olmasına ihtiyacım vardı.

Yemeğimizi yerken bakışlarımı önümdeki tabağımdan kaldırmıyordum, sadece arada Ali Kemal Bey'in başlattığı zorlama sohbete dâhil oluyordum. Annem geldiğimizden beri adeta ruh gibiydi. Benimle arada konuşuyor ama Kenan'ı yok saymayı yeğliyordu. Onun beni etkileyip kandırdığını düşünüyordu şüphesiz. Artık annemin ne zaman çözülüp patlayacağını kestirmeye çalışıyordum. Ufaktan meraklanmaya da başlamıştım, çünkü tahminimden daha uzun bir süredir sessizliğini koruyordu. Sonra, fırtına öncesinde esen hafif rüzgâr misali annemin sesi kulaklarıma doldu.

"Kenan... Babanın holdingden ayrılacağı yönünde anlattıkları doğru mu? Ayrılacak mısın gerçekten?" diye imalı şekilde sorunca, doğru mu duydum acaba diye bakışlarımı Kenan'a çevirdim. O ise bana bakmamayı tercih ediyordu. Anneme doğru döndü ve, "Evet, ayrılıyorum ama her zaman yönetim kurulu üyeliğim devam edecek, Ceyda," demekle yetindi. Kendinden emin ses tonu, bilmesem annemle yakın arkadaş olduklarını düşünmeme sebep olacaktı.

Kenan'ın yüzünden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Bu geceye tamamen hazır olduğu daha evden çıkmadan kendini belli etmişti. Olmaması gereken bir normallikteydi tavırları. Annemin ona sataşacağını, benim kalbimi kırmak için can attığını biliyordu.

Annem sorduğu soruyla onda beklediği etkiyi yaratamamıştı. Tatmin olmamış olacak ki ısrarla konuşmayı sürdürdü.

"Aslında üzüldüm. Bu yaştan sonra yeni bir iş kurmak senin için büyük risk değil mi? Hem de aile kurmayı planladığınız düşünülünce. Maddi olarak alıştığın düzen bozulmaz umarım," derken ses tonunu ne kadar umursamaz tutmaya çalışsa da alttaki sinirli tınıyı hissedebiliyordum.

Dalga mı geçiyordu yoksa bizim için gerçekten endişeleniyor muydu dışarıdan bakan birisi için kestirmek güçtü ama ilk düşündüğüm daha makul ve gerçekti. Son ettiği lafın ardından bana göz ucuyla bakmayı ihmal etmemişti. Benim alışık olduğum bir zenginlik söz konusu değildi. Kenan'dan o konuda hiçbir beklentim yoktu. Ama bu annem için oldukça önemli bir konuydu.

Kenan hâlâ istifini bozmadan ona bakıp açıklama yapmak için hazırlanıyorken, Ali Kemal Bey lafa girdi.

"Alınan kararların bazı sonuçları elbette olacaktır, Ceyda. Kenan da Ela da bunun farkında olacak kadar aklı başında insanlar. Bize de onların kararlarına saygı duymak kalıyor," derken anneme katılmadığını belli edercesine ciddiydi.

"Ben her zaman onlara destek olacağım. Zaten bu yeni işte de tek başına değil," diyerek annemden yana sıkıntı duymamamız gerektiğini her ikimize de anlatırcasına gülümsedi. Kenan bunun karşılığında sadece kaşlarını sertçe çattı.

Ken'an Diyarı Where stories live. Discover now