Bölüm 11

72.7K 2.6K 277
                                    

Kenan

Gelen telefonla aceleyle evden çıkmak zorunda kaldığım için her zaman sığındığım işime bile lanet edesim vardı. Gitmezsem eğer çoktandır beklediğimiz sevkiyat yüzünden zaten zararda olan ve geciken proje, bir de eksik gelen malzemeler yüzünden iyice çıkmaza girecekti. Malzemelerin kontrolünü yapıp, limanda daha fazla bekletmeden üretici firmaya geri göndermeliydim. Yoksa ciddi bir sorunla daha karşı karşıya kalacaktım.

Evden çıkarken aklım Ela'da kalmıştı. Onu bir başına öylece bırakıp gitmek onu tanıdığım bu kadarcık zamanda bana neden böyle zor geliyordu, kendime şaşırıyordum. Güçlü duyguların etkisine girmiş, büyülendiğimi hissediyordum. Hep âşık olduğunu iddia eden arkadaşlarımı zayıflıkla suçlayan ben, içime işleyen bu kız yüzünden kendim ne haldeydim düşünemiyordum bile. Yol boyunca onun geceki halinin hayalini yaşatıp durdum kafamın içinde. Gözlerinin yeşilinde kaybolduğumu tekrar tekrar hayal ettim. Öptüğüm teninin yanışını, sıcaklığında eriyip bitişimi hâlâ hissedebiliyordum.
Telefonum aniden çalmaya başlayınca, bu saatte kimin arayacağını düşünüp endişelenmeden duramadım. Nedense aklıma hemen Ela gelmişti.

Ekranda Alin'in adını görünce ise sıkıntıyla iç çektim. Bu kadından kurtulmaya çalıştıkça bana daha çok sarıyordu. İlk başta aramayı açmadan, reddetmiş, telefonu sanki Alin'in kendisinden kurtulmak istermiş gibi koltuğa fırlatmıştım ama ısrarla aramaya devam ediyordu. Telefonu tamamen kapatmak istemiyordum ama sinirlerime hâkim olamayıp, onunla konuşursam ağzımdan çıkacaklar hiç iyi şeyler olmayacaktı.

Sonunda aramalarına daha fazla kayıtsız kalamayacağımı anladım ve, "Ne istiyorsun?" diye bağırarak telefonu açtım.

"Kenan niye telefonlarıma cevap vermiyorsun?" deyince iyice hiddetlendim.

"Hâlâ anlamıyor musun?" dedim soluk soluğa.
"Anlamıyorum evet. Bu sen değilsin, aşkım. Beni niye görmezden geliyorsun?" dedi acıklı ama bir o kadar yapmacık sesiyle. Bana âşık olduğunu söylüyordu her defasında ama yalancı zehirli bir yılan gibiydi. Oyununda bir sonraki aşamaya geçmeye karar vermişti. O zaman ben de laflarımın sivriliğini bir üst seviyeye taşıyarak canını istediğim gibi yakabilirdim.

"Bana âşık mısın?" diye sordum. Karşılığında soluksuz, "Evet," dedi.

"Âşık mısın? Güldürme beni, Alin. Sen bana değil benim gücüme âşıksın," diyerek karşısında gülmeye başladım. Sonunda ondan gelecek tepkiyle istediğimi elde edebilecektim. Söylediklerim yüzünden benden nefret edecek olsa da.

"Terbiyesizlik yapıyorsun ve beni inanılmaz üzüyorsun. Ne oldu da beni bir anda silebildin böylesine?" dedi. Sakin kalmaya çalışıyor ama öfkesinin kavurucu ateşi telefondan bile hissedilebiliyordu.

Konuşmamız esnasında huzursuzca koltuğunda kıpırdanıp duran Rıza'yla dikiz aynasından göz göze geldim. Hemen bakışlarını kaçırdı. Özel hayatımın çirkinliğini en az benim kadar iyi biliyordu ve şu anda öfkeli bakışlarımla karşı karşıya gelince, onun da olacaklardan endişelendiğini anlayabiliyordum. Ela'yla son zamanlarda fazla zaman geçiriyordu ama bu gece hakkında onunla asla konuşmayacağını biliyordum. O yüzden rahattım.

"Başka biri mi var, söyle bana? Bu kadar hakareti hak etmek için ne yaptım ben, seni memnun etmekten başka ne yaptım?" dedi ısrarla. Alin artık bağırarak ağlıyor ve giderek katlanılmaz oluyordu. Telefonuna cevap verdiğim için pişmandım ama bu işi kökünden söküp atmak için bu konuşma belki de son şansımdı.

"Bu konuşmayı daha fazla uzatmayacağım! Senin başından beri neyin peşinde olduğunu gayet iyi biliyoruz,"

İstediğim zaman karanlık tarafımı ortaya çıkartıp gerçekten zalim biri olabiliyordum.
Beklediğim tepkisi çok geçmeden geldi. "Sen adi herifin tekisin, Kenan. Senden nefret ediyorum," deyip, kesik kesik ama kızgınca adeta hırladı.

Ken'an Diyarı Where stories live. Discover now