Bölüm 42

40.1K 1.4K 150
                                    

Kenan

Geceden beri kendimi patlamaya hazır bir bomba gibi hissediyordum. Tüm gece Ela'ya sinirimi yansıtmamak için çok çaba sarf etmem gerekmişti. Onun bir suçu olmadığını bilsem de başta Ela'ya çok kızgındım. Onu o adi herifle konuşurken gördüğümde yapmak istediğim ilk şey Mert denen pisliğin suratını dağıtmak olmuştu. Gece karanlığı gibi üzerime çöken intikam onu yere sermek için gereken tüm dürtüyü bana veriyordu. Layığını böylelikle bulurdu ama bu kolay yoldan olan olurdu. Ayrıca milyonluk bir işin öncesinde hoş olmayacak görüntüler yaşanması bütün şirketi tehlikeye atmama sebep olacaktı. Kimsenin ekmeğiyle kendi özel meselem sebebiyle oynayamazdım. O yüzden onu bu yaptığına daha incelikli bir plan yaparak pişman edecektim.

Rıza beni arayıp Mert'in davette olduğunu söyleyince, apar topar yemekten ayrıldım ve arabaya atladığım gibi yanlarına gittim. Neyse ki yemek yediğim adamlar bunu fazla takacak tipte kişiler değillerdi. Onlara, yemekten böyle aniden ayrılmamı gerektirecek kadar önemli mazeretimi açıklamadan bir yemek sözü daha verdim.

Kokteyl salonundan içeriye girer girmez Ela'nın yanında Mert'i görünce bir anda ellerim titremeye başlamıştı. Ela'nın can alıcı güzelliğinin üzerine bir karabasan gibi çökmüş, yanında dikilen Mert'e sağlam bir yumruk atmak istiyordum ama bu dürtüme engel olmam gerekliydi. Ellerimi sıkarak, neredeyse koşarcasına yanlarına gittim. Ela'yı onun yanından uzaklaştırmak için başta kolundan tuttuğum gibi salondan çıkarmak istemiştim ama onun ne kadar hassas olduğunu bildiğimden onu korkutmamak için kendimi yine frenlemem gerekmişti.

Ela hiçbir zaman beni kendimi kaybetmiş halde görmemeliydi. En önemlisi de onun öfkesini kazanmak en son isteyeceğim şeydi. Beni bu yaptığım şey için muhtemelen affetmesi uzun zaman alırdı.

Tabii bu, onun hiçbir şeyden habersiz Mert'le böyle rahatça konuşmasını kaldırabileceğim anlamına gelmiyordu. Ona da dediğim gibi, keşke elimden gelse onu herkesten, tüm dünyadan saklayabilseydim. Bencilce duygularımın sınırı yoktu. Bu yıllardır aşamadığım bir duyguydu. Yıllarca terapi görmüştüm, belki kontrol edilmesi zor öfkemi bastırmayı öğrenmiştim ama bu kaybetme duygumun tetiklediği kıskançlıktan bir türlü kurtulamıyordum. Ve bunu dizginlemeye çalışırken Ela'ya zarar vermekten, bu sebeple beni itmesinden çok korkuyordum. Ama Mert söz konusu olduğunda vukuatlarının sonu yoktu ve tamamen benim için suyu artık kaynamış bir istisnaydı.

Bugün sonunda onun defterini dürme günüydü. Cüret etmeyi göze aldıkları için onu büyük bir zevkle pişman edecektim. Ona fazlasıyla müsamaha göstermiştim. Sırf geçmişimden uzak kalmak için, yıllar önce yaşananları silerek olanları görmezden gelmek istemiştim ama Ela'ya yaklaşmaya cüret etmişti. Bu da affedebileceğim bir şey değildi.

Onun Ela'ya kafayı bu kadar taktığını tahmin edememiştim. İlk tanıştıkları geceden sonra Mert, onun peşine düşme hatasında bulunmuştu ama o kadar yaşanandan sonra şimdi vazgeçtiğini düşünüp demek ki yanılmıştım. Yaklaşık sekiz dokuz ay önce tesadüf eseri babamdan, o sünepenin Ela'yla buluşmak için Ceyda'yı arayıp izin istediğini öğrenmiştim. Ceyda tabii ki bu teklife balıklama atlamıştı. Öğrendiğim anda deliye dönmüş, hemen babama Ceyda'yla konuşmasını ve ona Ela'nın haberi olmadan bu yemeğin yenemeyeceğini söylemesini istemiştim. Tabii başta Mert'le kızını bir araya getireceğine sevinen Ceyda, hemen bunun benden kurtulmak için iyi bir fırsat saymıştı ama şans eseri babamla konuşmalarına denk gelince, engellemeyi başarabilmiştim. Mert'in Ela'ya uygun olmadığı konusunda babamı ikna etmek için çok uğraşmıştım. Ela'nın bu konudan haberi olmaması için de ayrıca babamı tembihlemem gerekmişti. Tabii onun da Ceyda'yı tembihlemesini umarak. Durumu biraz manipüle etmiş bile olabilirdim. Babam benim tepkimi gördüğü anda ne kadar ciddi olduğumu anlamış ama nedense bunu pek sorgulamamıştı. Muhtemelen nedenini açıkça görebiliyordu. Hemen yanımda karısını aramıştı. Ceyda olanlara anlam veremese de yarım saat içinde babama geri dönerek yemeği Ela'ya duyurmadan iptal ettiğini söylemişti. Bunda benim parmağımın olduğunu hiçbir zaman da öğrenememişti. Artık öğrenmesi umurumda bile değildi.

Ken'an Diyarı Where stories live. Discover now