Bölüm 28

48.9K 1.9K 202
                                    

Kenan

Adeta 20'li yaşlarımın başına yeniden dönmüş gibiydim. Onu kaybetmenin acısını sarhoş olarak dindirebileceğimi düşünüp her gece içiyor, içtikçe de onu daha fazla özlüyordum.

Sonunda uyuşmuş bir vaziyette yatağıma yatıp uyuduğumda acı bir süreliğine kayboluyordu. Ama bu geçici bir çözümdü ve tamamen unutmama yetmiyordu. Onun güzel, yeşil gözleri baktığım her yerdeydiler.

Benim gibi duygusuz bir adama sırf varlığıyla bile dünyaları vermişti. Ruhumdaki kilitli kapıyı araladığının farkında bile değildi. İyileşebileceğimi, tekrar birine değer verebileceğimi hayal etmeye hakkım yokmuş gibi gelirken, bir armağan gibi bir anda kucağıma düşüvermişti ve bu kadarı bile ona bağlanmam için yeterli olmuştu.

Şimdiye kadar kadınlar ve onlarla ilişkilerim söz konusu olduğunda tam bir pislik gibi davrandığım su götürmez bir gerçekti ama bu kadınlar arasında şimdiye kadar popüler olmamı hiçbir zaman engellememişti.

Karşımdaki kadına, önce ne istediğimi ondan ne beklediğimi söyler, gerisine karışmazdım. Onlara nasıl davranırsam davranayım hep bemim istediğimin fazlasını vermek için hazırdılar. Acı çekmeyi kendilerine görev edinmiş birer asker gibi emrime amadeydiler. Ben kartlarını her zaman açık oynayan bir adamdım; bu yüzden de zerre pişmanlık duymazdım. Ama ilk defa elimdeki kartlara güvenememiş; onunla ilişkimde kaybeden taraf ben olmuştum.

"Ne duymayı bekliyorsun?" dedim yanımda oturan çocukluk arkadaşıma. Uzun yıllardır kendime ne bir arkadaş edinmiş ne de insanların yanıma fazla yaklaşmalarına izin vermiştim. Bunun tek istisnası Fırat'tı. Çünkü o benim çocukluktan beri güvendiğim, beni yarı yolda bırakmayan tek insan, tek dostumdu.

"Berbat görünüyorsun." Fırat'ın gerçekleri haykıran tok sesi fonda çalan müziği bastırıyordu. Konuşmasa da sadece yanımda içkisini içse olmaz mıydı sanki?

"Bilmediğim bir şey söyle!" dedim. Neyi ima etmeye çalıştığıyla ilgili söylemlerini kulak ardı etmek için omuzlarımı silkerken yılların çapkınına aşk acısı çekmediğimi kanıtlayacak halim bile yoktu. Ela yüzünden çektiğim acıdan bile gurur duyuyordum.

"Şu haline bak! Bir kadın yüzünden enkaza dönüşmüşsün," dedi kanayan yarama sözleriyle daha da basmak ister gibi. Bunu bilmediğimi mi sanıyordu? O yanımda olmadığı her dakika daha da kötü olacaktım. Muhtemelen gözlerimin altı morarmış, birkaç günlük sakalımla hissettiğimden daha berbat görünmeyi başarıyordum.

"Telefonda sesin biriyle konuşmaya ihtiyacın varmış gibi geliyordu ama istemiyorsan susarım," derken elindeki içkisini şakağına dayamış yan gözle bana bakıyordu. Lafını bitirince bardağındaki içkiyi tek seferde içti ve bardağı masaya sertçe bıraktı. Ben de sarhoş halimle onu izliyordum. Bar taburesinde yana doğru kayıp barmene içtiği içkiden iki tane daha getirmesi için işaret edince, iyi ki onunla buraya gelmişim diye içimden geçirdim.

Biraz önce susma vaadiyle son sözünü söylediğine inandığım arkadaşım beni yanıltmış, yine bana saldırmaya başlamıştı. "Ben burada yokken âşık olmayı nasıl başardın anlamıyorum, tabii bir de ayrılıp böyle sürünmeyi."

"Başım çatlıyor zaten. Bir de böyle uzun cümleler kurup iyice sinirimi bozuyorsun," diye ona diklenmeye çalıştım ama dilimin dönmediğinin farkına yeni yeni varıyordum. En son böyle kendime zorum varmış gibi içeli iki sene oluyordu. O da yine Fırat'la eğlendiğimiz bir gece, sadece keyiftendi.

Şu anda ne kadar susmasını istesem de benim aksime her zaman geveze bir adam olmuştu ve biliyorum ki uyarmama rağmen konuşmaya devam edecekti.

"Babam evlendi dediğinde şaşırmıştım ama şimdi anlattıklarınla küçük dilimi yuttum resmen," dedi ve nefes almadan barmenin getirdiği içkisinden bir yudum daha aldı. Bu arada barın sağ tarafında kıkırdayan iki kızdan sanırım sarı saçlı olanı da kesmeyi ihmal etmiyordu. Son yarım saattir oraya baktığının farkındaydım. Kızların da arandığı her hallerinden belliydi ama düşüncelerim, tenim, vücudum Ela'yı arzularken hiçbir kadınla göz göze bile gelmeye katlanamıyordum. Kimse onunla kıyaslanamazdı.

Ken'an Diyarı Where stories live. Discover now