KATİLİM vol:1 and vol:2

By s1i2b3e4l

958K 41.8K 3.3K

çünkü alex'e deliler gibi aşık da olsam onun karanlığıyla baş edemezdim kaybolurdum o karanlıkta oysa ben ayd... More

bölüm 1.
Bölüm 2
BÖLÜM:3
Bölüm 4
şafak. korku.panik.aci.
acımasız
alexsi
kapı
yalvarışlar
tekrar deneyiniz
av
çıldırış
yalvarış
gidiş
...ALEX...
fırtına
o benim
hayal ve gerçek
resim
katil ve maktül
yanlış.
karanlık
kavuşma
yaralı
bingooooo
hoçakal
3 yıl sonra
elbise
ay ve Güneş
korkulan...
...zor...
KATLİAM
acı
ızdırap
su taşı
düello
ölüm. kalım
azat
uçurum
plan
sarhoş
ayık
söz ver..... + 18 içerir:)))
mutluluk
Adsız Bölüm 45
röportaj
yeni gelen.
Adsız Bölüm 48
ŞOK.ŞOK.ŞOK
hata....
yasaklar
yolun sonu
...can bonomo....
ihanet
.yirmi dördüncü saat.
acınası
kayıp
kaybettiğim
yıllar sonra
alex...
kızçelerime.
final vol:1(hoçakal)
küçük bir süpriz
final mi oda ne:)))
son
ve final...
katilim (yolun sonu)
katilim... sonun başlangıcı
kader
kara prens
Bonnie ve Clyde
süpriz
karmakarışık
gerçekler
usoyan.
gerçek suretler
duyuru
KATİLİM
ışık
uynanış
ziyaretçiler
gecenin sonu
jingle bells
zor karar
giden ve kalan
sıradan
karşı konulmaz
hataaaaaaa
şeytan ve melek
gerçeği söyle
araf
hope(umut)
bahisler lütfen
uzaklardan gelen
duyuru
duyurucuk:))))
ayrılık
zor
kırmızı ruj
haber
yeni ben
karşı karşıya
saf gerçekler
oyun
karanlığın kadını
....alex....
heyoooooo
buraya kadar
ölüm.acı.
♥♥♥♥♥♥
hiddet
yok oluş
peçe
var oluş
reva
çöl gülü
CANLARIMA
kurt ve av
kilit
CAN KIRIKLARIM
toz ve duman
tuzla buz
düğün
YARIM.
bayanlar. baylar
balayı
küçük bir kesit.
röportaj
final vol:1
son
on dört yıl sonra
RÜZGAR VE MAVİ
mavi rüzgar:)
bela
inatlaşmak
mavi yangın
yemek
canlarım
el ele
rüzgarın mavisi. mavinin deli rüzgarı
güle güle şekerim
gece
BU GECE
benim
utanç
affet anne
mektup
canolarıma:))))
ihanet ve umut
elvede
üşüyorum.
ikizler
hoşgeldin
kapan
hu hu:)
şiddetli
duyuru
mavi masal
ölü hayatlar senfonisi
yokluğun yakar.
düğün bayram.
iki sert rüzgar
deli rüzgar.
yemin
belirsizlik
plan
finale son 2(kelepçe)
final son 1
hu hu
final(lucid dream)
supriz
lütfen okuyun.....
acaba miiiiii
kurt ve serçe
DİKKAT DİKKAT
kapak

rüzgar

4.7K 196 27
By s1i2b3e4l

selam canlarım.... finale bir kala her kez nasıl bakalım. ben çok şükür ki iyiyim umarım herkes iyidir 

işte yeni bölüm. bol rüzgarlı bol revalı bol kavgalı bir bölüm oldu. 

yorumlarınızı özlediğimi belirtmek isterim. 

sizleri seviyorum canlarım. kocaman mucuk mucuk mucuk...... sibel


mutlu sonları sevmeyen bir kadın tarafından yazılan yazımız aşkımız ebediyen gören gözlerde yaşayacaktı. 

yalvarmalı mıydım bu kadına. belkide diz çökmeliydim önünde

bize bunu yapma bize mutlu son ver diye yalvarmalıydım belki de. 

saçmalamıyorum. hayır , gayet berrak aklım. böylesine muhteşem bir aşk yaşayıp bunun gerçek olduğunu mu sandınız? 

hayır..... biz gerçek olmayacak kadar mükemmel bir aşk yaşadık. 

masallara yaraşır bir aşk yasakta bizim yazan kalem siyahtı bizi yazan yazar masal okumaktan nefret eder ve mutlu sonları sevmezdi. içimdeki cadının taaa kendisiydi bizi yazan kadın....

liseye giden yalan bir hayat yaşayan bir kez gördüğü bir erkeğin tüm hayatını değiştireceği bir rüya görüp ona rüya da aşık olan 

sonra da bir bir rüyası gerçeğe dönen. 

annem dediği, anneannem sandığı kadınlar tarafından yalan bir hayata inandırılan 

on sekiz yaşında ağzı bozuk ukala erkek vari bir kız olan ben. 

o sabah uyandığımda rüyalarıma giren ve bana hem mutluluğu hem acıyı hem göz yaşını hem aşkı hem kadınlığı öğreten adama deliler gibi aşık olarak uyandım. 

sonrası da tam bir kargaşa ölüm ve ihanetlerle çevrili bir bataklık. 

ama biz bataklığımızda aşkımızı yaşamaya zorlukların üstüne gitmeye gerçekleri hazmetmeye güven denen canavarı alt etmeyi başarmıştık. 

karanlıktan korkan ben, karanlığın taa kendisine aşık olmuş, onun olmuş ,ona ihanet etmiş yıllarca izini kaybettirmiş onun çocuğunu doğurmuştum. 

ama tüm bunlara rağmen onu sevmekten asla vazgeçmemiştim. başka kadınlara dokunduğunu baktığını bildiğimi sandığım zamanlarda bile onu sevmiş. belki bir gün diye kendimi avutmuştum. 

ondan başka hiç bir erkeğin bana bakmaması için kara çarşaflara peçelere bürünmüş bana çektirdikleri için ona bile yüzümü göstermemiş ve zeynel'in yaptığı oyunla onun öldüğünü düşündüğüm de tüm zırhlarımı indirip ona gitmiş yılların açıklarını kapatmak için günlerce aynı yatakta yatmış iki gün önce onunla evlenmiştim. 

üzerimde ince şile bezi bir elbise altımda sandaletlerim başımda hasır şapkam. 

alex'i ilk kez şortla görüyordum. ve parmak arası terlikle. 

şimdi mykonos da (yunan adası) o  ana'nın bebek arabasını sürerken ben arkada onları izliyordum. 

bu kadar muteşem bir manzara elbette gerçek olmayacak kadar güzeldi ve bizim gerçekliğimiz ellerini klavyenin üzerinde gezdiren derya deniz gibi olan hayal gücüyle bizi var eden bir kadının ellerindeydi.

içimdeki korkuyu yenemiyordum. bu mutluluk alışık olmadığımız bir durumdu. çünkü biz her zaman tamda oldu derken başımıza gelenler yüzünden üç yıllık bir kayıp yaşamıştık. tabi bu üç yıllık kayıpta benim hatalarım daha büyüktü. 

''sevgilim'' diyen adama odaklandım. ana uyuya kalmıştı. hemen bebek arabasının gölgeliğini indirdim. 

''evlendiğimiz günden beri sende bir gariplik var ezra sorun ne'' 

ahhh hayır fark etmişti. ama ona söyleyemeyecektim yoksa bana gülerdi hatta gülmez gider beni tımarhaneye yatırırdı. 

''sorun yok sevgilim bunu da nerden  çıkardım''

''yalan söylediğinde benden gözlerini kaçırdığından beri''  öyle mi yapıyordum ki 

''aslında ben dönmek istiyorum'' dediğimde bebek arabasını yol kenarına çekip ağaç gölgesine koydu. düşünceli adamım benim. 

beraber banklardan birine oturduğumuzda. hep aklımda olan bir şeyi ona söyleyip söylememek konusunda kararsızdım. korkularımı bir yana bırakıp daha büyük bir aile olmak istediğimi ona söyleyecektim. 

''burayı sevmediysen döneriz tabi hatta şimdi'' dediğinde kalkmak üzereyken onu durdurdum. 

''rusyaya değil İstanbul'a

''İstanbul mu?''

''orda birini görmem hatta onu almam gerek alex'' 

''ben anlamıyorum serçem kimi göreceksin ve alman gerekiyorsa zeynele söyleyelim biz dönmeden alıp getirsin''

''hayır ben gidip almalıyım çünkü zeynele vermezler ve ayrıca onu almak için parana da ihtiyacım olucak''

''paramıza. ayrımız gayrımız yok ben sen, sen ben demek de tamam da kimi alacağız''

''oğlumu'' dediğimde gözlerindeki ateş yaz gününde bile etrafımızda sönmeyecek bir yangın çıkardı. 

''adı rüzgar... seni rüyamda gördüğümde onu da görmüştüm yetimhanede '' dediğimde kasılan omuzlarını tuttuğu nefesini rahatlamayla bıraktığında gözlerindeki yangın sönmüştü. 

''yani sen şimdi gidip hiç görmediğin sadece rüyanda gördüğün bir çocuğu evlat mı edinmek istiyorsun''

''seni de hiç görmemiştim ama uyandığımda sana aşıktım alex ikisi de aynı şey''

''ana uyudu neden gidip ikinci, çocuk için çalışmıyoruz'' diyerek beni öptü

''sululaşma hemen. bir kaç güne kadar oğlumu almak istiyorum alex'' 

''tamam serçem merak etme direk istanbula gidiyoruz ve oğlumuzu alıyoruz ama bir şartla'' 

''tamam kabul '' dedim. içimdeki yangın alex'in sayesinde bir nebze sönecekti. 

ama ya korkumun hala içten içe yanan koru bir yerde duracaktı hep. 

''oğlumuzda olsa benden başka bir erkeği benden daha çok sevmeyeceksin söz mü''

''yemin deli yemin'' dedim...

akşam güneşi batmak üzereyken boğaz açıklarına demirlemiştik.

anaya fileli oyun parkında oynarken biz hem onu hemde boğazın akşam serinliğinin ve muhteşem görüntüsünün tadını şarap içerek çıkarıyorduk. 

''ikinci bir çocuk hemde hiç tanımadığımız bir çocuk ezra kararını kabul ettim ama tedirginim''

''ah yapma anne ve babasız olmanın ne anlama geldiğini ikimizden iyi kimse bilmez tabi bir de rüzgar. güven bana onu seveceksin şimdi muhtemelen altı yaşlarında olmalı kocaman siyah gözleri var ve uzun saçları'' dediğimde rüyam gözlerimin önüne geldi bana anne deyişi çınladı kulaklarımda. 

''şu gülümsemeni görmek için bile alırdım o çocuğu'' 

''kocaman bir aile olalım alex kocaman hemde.... kimsesizliğimizi çocuklarımızda unutalım ''

''yarın büyüdüklerinde sorunlardan bunalıp alex yardım et dersen bu sözünü hatırlatacağım''

''olsun bir ergen oğlum bir ergen kızım sonrada onların arkasında önünde koşturan ikimizlerimiz olur belki'' dediğimde gözlerinin içi gülüyordu. 

''ikiz'' dedi hayretle ve gözlerindeki gülümseme yüzüne yansıdı. 

''çok mutlu olalım alex. tartışalım kavga edelim sen kıskançlıktan canımdan bezdir beni. ben sana kafa tutayım yapma dedikçe tersini yapayım inatla ama. gecenin sonunda da böyle yatalım'' deyip kollarımı beline doladım ve başımı da göğsüne koydum. 

''bunların gerçekleşmesi için hayatımı bile veririm'' dediğinde korkularım denizin azgın dalgaları gibi coşup beni boğdu. 

''bırak'' dedim birden ama o kolarından ayrılmak istediğimi sanıp daha sıkı sarıldı

''bırakamam'' dedi 

''beni değil işini bırak'' 

''ne demek istediğini anlamıştım zaten ve cevabım aynı olucak ezra''

''neden, neden,'' dedim ve kendimi ondan çektim. 

''verelim hazineyi kim istiyorsa hatta putine verelim götüne soksun. sonrada gidelim alex''

''bu işin putinle alakası yok onu bile aşan bir durum var orta da''

''ortada olanlar umurumda değil sevdiğim adamın ailemin çocuklarımın hayatı söz konusu alex''

''Ezra lütfen...'' dedi ve oturduğu yerden kalkıp oyun parkında uyuya kalmış olan ana'yı kucağına aldı. kaçış yolunu bulmuştu nasılsa ama ben kaçmayacaktım. bu kez olmazdı bu kez kimse zarar görmemeliydi. 

daha öncede biz zarar görmeyelim diye yaptıkların nelere mal oldu biliyorsun ezra. sadece beklesen olmaz mı haa serçe dedi cadı. yine haklıydı. 

biz kez daha zarar görmeyelim diye yapacaklarım ki ne yapacağımı bilmiyordum ama bir yolunu bulacaktım.  artık yalnız kendimi düşünemezdim çünkü yalnız değildim bir kızı ve yarından itibaren bir oğlu olan bir anne olacaktım. ve yarın rusyaya döndüğümüzde artık iki çocuk annesi bir kadının yapması gerekini yapacak çocuklarımı korumak için gerekirse canımı bile verecektim. 

kamaraya indiğimde alex ve ana koyun koyuna uyuyorlardı. öyle tatlıydılar ki hep burda kalsak diyerek onların üzerlerini örttüm ve bende yanlarına uzandım...


ALEX....

karım kızım ve teknem. daha güzel daha huzurlu daha mutlu olduğum bir an bile olmamıştı. ta ki şu ana kadar. 

ezranın gerçeklerini öğrenmiştim.  hala rüyasından korkuyordu anlayabiliyordum. hala onu rahatlatamamıştım. ne yapmam gerektiğini bile bilmiyordum. 

rüyasında gördüğü adama aşık olmuş ve rüyasında gördüğü çocuğu evlat edinmek istiyordu. tamam benim için sorun yoktu çocuğu almak için mykonostan istanbula geldik. herşey istediğim gibi ilerliyordu. artık kontrol bendeydi ama karımın kontrolünü bir türlü alamıyordum. 

bir şeyi vardı bunu anlayacak kadar iyi tanıyordum onu ve sonunda bırak dediğinde ona ne dersem deyim ikna olmayacağını çok iyi biliyordum. aslında uğraşmakta istemiyordum. inatçı kadın beni bunaltacaktı ve anayı kucağıma alıp kaçtığımda kaçmanın hiç bir işe yaramayacağını da çok iyi biliyordum. ezra unutmayacaktı asla vazgeçmeyecekti. ve beni vazgeçirmek için elinden geleni yapacaktı eminim. ama anlamıyordu bir kez oturmuştum o koltuğa ben bırakıyorum diyemezdim ki zaten izin vermezlerdi. ve arkama bakmadan gidersem er geç tüm ailemi ortadan kaldırmadan peşimizi bırakmazlardı. rus tarihinde olmuştu bu mafya babası karısını ve çocuğunu alıp ortalıktan kaybolduktan beş yıl sonra izleri bulunmuş ve üçüde ortadan kaldırılmıştı. 

işte tüm bunları ezraya anlatsam daha çok korkar panikler ve çözüm aramak için saçma sapan işler yapardı ve yaptığı son saçmalıkta bana ihanet etmiş babasını, marco amcayı öldürtmüş ve benden bebeğimi de alıp yıllarca kaçmıştı. 

tekrar bir saçmalık yapmaması için ona hiç bir şey hissettirmemeliydim. normal bir aile olduğumuzu ona hissettirmeliydim. böylece oda çocuklarla ve benimle ilgilenip huzurla hayatımıza devam edebilirdik. evet kesinlikle böyle olmalıydı ve böyle olması için herşeyi yapabilirdim. 

sabah telefonumun titreşim sesiyle kendime geldiğimde canım kızım bana sarılmıştı ve ezra da yanında uyuyordu. tek hazinelerim benim. 

güverteye çıkıp zeyneli geri aradım. 

''abi affet balayındasın ama haberler ciddi'' olmasa şaşardım zaten

''söyle zeynel'' rahat yoktu bana huzur derken erken konuşmuştum 

''abi ben aslında nasıl söyleyeceğimi'' diye kekelediğinde ciddi her neyse zeyneli bile kekeletmişti

''zeynel sabah sabah kafamı sikmeden anlat şunu lannnn'' diye sessizce bağırdım. sessizce nasıl bağırılır demeyin yaptım oldu bir kere....

''meksikalılar'' ahanda bela geliyorum demişti zaten

''iki kuru yük gemimize cebeli tarık boğzında baskın düzenlemişler mürettabat kayıp gemiler batmış abi''   savaş mı istiyorlar peki ben vardım. 

''adrian tüm adamları alsın st petersburga gelin. ama ortalıkta görünmeyin depoda beni bekleyin ayrıca en güvendiğin on adamı seç  ezrayı anayı ve evdekileri koruyacaklar. ben st petersburga gelince serçeleri eve gönderdiğimde  hep beraber meksikaya kadar bir uzanacağız''

''abi akai hala burda deliriyor sinirden ve ayrıca'' dediğinde telfondaki sesi bir an kıkırdadı. kesin yine bir şey olmuştu zeynel kıkırdadığına göre ki zeynel değil kıkırdamak gülmezdi bile

''söyle zeynel de akainin hala orda ne işi var gittiğini sanıyordum''

''pek gideceğe benzemiyor abi. erinaya aşık olmuş durumda '' dediğinde kahkahayı bastım. 

aşk ve akai hayır hayır ikisi güney ve kuzey kutbu kadar uzattı birbirine

''bence yanılıyorsun zeynel ''

''abi geceleri erinanın odanın altında serenat yapıyor sabah kalktığımda erinanın kapısında uyurken buluyorum onu. dün erina eline çatal soktu yemekte'' dediğinde kahkahmın şiddeti artıyordu. 

yandın sen akai. yaktığın canların hesabını erina ödetir artık sana. 

''erinanın ondan pek hoşlandığını sanmıyorum çünkü köşe bucak kaçıryor akaiden ve ayrıca döndüğünde sana düğün hediyeni vericem abi''

''neymiş o'' 

''şimdi söylersem tadınız kaçar ve hemen dönmek istersin olmaz abi''

''zeynel sikerim tiribini anlat dedim lan''

''o burda abi''

''kim''

''revayı bulduk şuanda mahsende '' dediğinde işte en güzel ikinci hediyem bu olmuştu

''sakın dokunmayın ona ben gelene kadar hesabını ben vereceğim'' dedim ve telefonu kapattım. 

işte intikam için geri sayım başlamıştı. 

''ona dokunmayacaksın'' diyen sesle arkamı döndüm. 

''kime hayatım anlamadım'' dedim aptala yatar gibi

''kimden bahsettiğini bilecek kadar iyi tanıyorum seni alex sesinin tınısından anladım kimden bahsettiğinizi'' 

''peki bana kim engel olacak ezra hanım'' dediğimde ağzını açacak oldu ama engelledim. 

''sakın... bana revayı koruma sakın ''  

''koruyorum alex en zor zamanlarımda o yanımdaydı beni ve anayı öyle sevdi ki''dediğinde sevdi kelimesi kanımın ateşlenmesine yetmişti

''sevdi haaa çok mu sevdi'' dedim ve sinirle kollarını tuttum. canını acıtmak istiyordum. geçmiş karşıma bana birlikte ihanet ettiği adamı koruyordu. 

''evet sevdi. anaya dayılık bana kardeşlik etti''

''umurumda değil ne bok yaptığı ihanetin cezasını çekecek onu kendi kanıyla boğacağım''

''durma bana yap aynısını bende sana ihanet ettim durma '' diye bağırdı. hala kafasının dikine gidiyor beni delirtmek için uğraşıyordu ki zaten delirmeme ramak kalmıştı. 

''bana revayı mı korkuyorsun sen haaa'' gittikçe delim çıkmak üzereydi kendimi ne kadar zapt etmeye çalışsam da ezranın burnunu inatla kaldırması beni gittikçe delirtiyordu. 

''sana bize yardım etmiş yıllarca kahrımızı çekmiş geceleri ananın başından ayrılmamış bana asla adımla hitap etmemiş her yerde abimin karısı demeye devam etmiş birinden bahsediyorum. seni aptal'' deyip kollarımdan kurtuldu. 

''o bana ihanet etti seni getirebilirdi bir yerde bırakabilirdi zeyneli arayıp gel yengemi al diyebilirdi ama o ne yaptı senide peşine takıp ortalıktan yok oldu... yok oldunuz da ne oldu  bak biriniz karım oldu diğerininde eceli ben olucam '' dediğimde birden dudaklarını yukarıya kıvırıp alkış çalmaya başladı. 

''o değil ben onu arkamdan sürükledim o gelmeseydi de gidecektim seni aptal beni o halimle o evde yalnız bıraktın terk ettin beni  arkandan geldim koşarak hemde çığlık çığlığa adını haykırdım nerdeyse ana'yı kaybediyordum birazcık vijanın varsa beni iti dinle alexisis o olmasaydı bekli bende kızımda ölmüş olacaktık. sen beni o evde tek başıma bıraktın lanet olasıca''

''terk mi ettim.. ulan ne bok yaptığı umurumda değil karımın tetikçisi rusyaya döndüğümüzde ölecek. ayrıca ben seni terk etmedim. lan değil baban değil marco tüm rusyayı öldürtsen de seni bırakmazdım ama sen ne yaptın''

''kapa çeneni alex hala kendi tarafından bakıyorsun olaya. anayı kaybediyordum ayak parmaklarımdaki morluklar tam bir yıl sonra geçti biliyor musun? mama alacak paramız yoktu sütümde olmamıştı o üç kuruşluk maaşını hep ana'ya harcadı ateşlendiğinde onun başında o bekledi''

''lanet olsun benim olmam gereken yerde reva vardı o duydu doğum çığlıklarını anaya ilk kez o baktı ilk adımını o gördü ilk kelimesini o duydu elini o tuttu'' diye bağırdım tanrım kontrolümü kaybetmiştim her an ezraya zarar verebilirdim. 

''o gidip size herşeyi anlatmak istedi ölümünü sizin vermenizi istiyordu size en çokta zeynele yaptığı ihanetin altında ezildi yıllarca. bizi ihanet birleştirdi alex... ona dokunmayacaksın'' 

hala onu koruyordu. 

''Defol git başımdan elimden bir  kaza çıkmadan hazırlan ne yapacaksak yapalım akşama rusyaya dönüyoruz ''

''alex lütfen bak dinle ne olur ana onu çok seviyor''

''Sevemeyecek anladın mı sevemeyecek ne ana ne sen onu sevmeyeceksiniz ''

''sana inanamıyorum dün gece ki adam kim  şimdi karşımdaki adam kim ''

''ikiside kocan ikiside sana sahip olan adam ikiside kızının babası. ben buyum hala tanıyamadın mı beni ''

''tanıyamamışım'' dedi ve kamarasına inip gözden kayboldu. 

kahvaltıdan sonra. tekneyle karaya çıkıp istanbuldaki adamlarımın gönderdiği arabayla yurda gittik. bir kez  bana bakmayan gülmeyen hatta konuşmayan kadın. rüyasından sonra bana nasıl baktıysa etrafına da öyle tanıdık öyle içten bakıyordu. rahat olsun diye anayı bir kez bile bırakmadım. mutfağın yerini biliyordu hemen oraya indi ordaki kadınları tanıyor gibiydi onlara belli etmeden onlarla sohpet ederken öyle içten gülüyordu ki. 

anayı ona verdiğimde hemen müdürün odasına çıkıp rüzgar yılmazın koruyucu ailesi olmak istiyoruz deyince bin bir türlü bahane istek prosedür sıraladı ama paranın yüzü sıcaktır derler yaa bir çanta dolusu euro görünce yılan gibi kıvrıldı karışımda. 

ve jet hızıyla evrakları hazırlayıp önüme koydu. imzaları attıktan sonra beraber dışarı çıktığımızda bebek arabasından uyuyan ana ve rüzgara sıkıca sarılıp ağlayan serçemi gördüm. gülerken ağlıyordu resmen. 

tıpkı ezranın tarif ettiği gibi bir çocuktu. bize anlamsız gözlerle bakarken serçem göz yaşlarını silip bana baktı. başımı salladığımda onun ne demek istediğini anlamış o ne demek istediğimi anlamıştı. tek bir eşyasını bile almadan o oğlumuzun elinden tuttu bende kızımızın bebek arabasını sürdüm. 

tekneyle, yata çıktığımızda rüzgar çekingen dursa da zamanla bize alışacağını biliyordum. artık iki çocuk babası bir adamdım. onlara en güzel hayatı sunacaktım. 

''alex'' diyen kadına döndüm. tanrım ömrümce sevdiğim tek kadındı ve daha o konuşmadan ne söyleyeceğini çok iyi bildiğim için. 

''boşuna çeneni yorma serçem  kararım kesin'' dediğimde onunda kararından dönmeyeceğini çok iyi biliyordum. 

akşam yemeğini yedikten sonra rüzgar biraz daha bize alışmış hatta uzaylı gibi baktığı anayla oyun oynamaya bile başlamıştı. 

''lütfen '' diyen kadının yalvaran sesi yine canımı sıkmaya başlamıştı. o adam için bana yalvarıyordu. 

''asla'' dedim. 

bu böyle olmayacaktı beni vazgeçirmek için daha fazla dil dökecek daha fazla yalvaracak hatta o adam için ağlayacaktı bekide. 

''bu konu kapanmadı bay alex çocukları yatırıp geliyorum'' dediğinde ona daha ne kadar hayır diyebilirdim ki diye düşündüm. her an beni kandırmayı başarabilirdi hele ki kadınlığını kullanırsa beni herşeyden vazgeçirebilirdi. 

bunu göze alamazdım. revanın ihanetini affedersem adamlarımın gözümdeki yerim değişirdi ve gün gelir o dağlar kadar güvendiğim zeynel bile bana ihanet eder nasılsa abim affeder diye geçirirdi aklından. adamlarımın gözünde ne kadar yumuşak olursam o kadar emre itaatsizlik ederlerdi. ve ben bunu göze alamazdım. 

zaten babasını abisini eniştesini öldürmüştüm ha bir fazla ha bir eksik ne fark ederdi ki....

kamaraların bulunduğu kata indiğimde ezra çocuklara masal anlatıyordu. kapının önündeki anahtarla yavaşça ve ses çıkarmadan kapıyı kilitledim. 

bir kaç dakika sonra aşağıdan gelen alex diye bağırma seslerini duymazdan geldim. 

ve dümene geçip tam yol ileri olarak rusyaya yola çıktım....





Continue Reading

You'll Also Like

1.2M 27.1K 40
Tam sınıftan çıkıcaktım ki gelen sesle dikildim kaldım."sen kal ada yapamadığın son soruya bakalım" OLUR OLUR HOCAM BAKALIM. Dırırııırıırıfırı Canı...
19.2K 453 126
Bir kadın düşünün. Kimsesiz, çaresiz ve yalnız. Bir kadın daha düşünün güçlü, kendinden emin ve istikrarlı. Bir yanı masum, diğer yanı günahkar. İki...
157K 8.9K 25
"Sen onu kolların arasına alıyorken ben burada tek başımaydım."
53.2K 3.2K 25
Boğazımda oluşan yumruya rağmen gülümseyip, güzel elbisesi içindeki zarif bedenine baktım. "Belki de sana daha fazla çiçekler almalıydım, o zaman b...