selam kızlar sizleri ihmal ettiğimi düşünmeyin elimden gelenin en iyisi için yazıp karaladığım sildiğim o kadar oluyor ki:) yine ve yine şok olacağız bir bölümle karşınızdayım.
yorumlarınız ve voteleriniz için çok mersi
sizleri seviyorum canlarım:)))) kocaman öpücükler.... sibel....
EZRA.....
Kafamda kalbimde hatta tüm vücudumda kocaman bir cephanelik vardı ve tek tek patlayarak beni yerlere atmıştı. ölmüş müydüm? galiba evet.
marco amca... hayır allahım hayır bunun altından kalkamam lütfen
''amca hayır babam'' diye bağırdı telefondaki zeynele ve bana dolu dolu mavi gözleriyle baktı
''ellerine kan bulaştı ezra artık benden daha karanlıksın'' dediğinde yere yığıldım
''hemen revayı gönder buraya '' dedi telefondaki zeynele ve bana bir kez bakmadan koşarak evin içinden tünellere açılan kapıya koşup gözden kayboldu.
hayır... gidiyordu.. beni bırakıyordu. lanet olsun.
gidemezdi giderse dönüşü olmazdı. neden anlamak istemiyordu herşeyi üçümüzün huzuru için yaptığımı neden anlamıyordu.
lanet olsun teriani bana ihanet etti.
sende alex'e ihanet ettin hemde ikinci defa diye bağırdı beynimdeki ses.
duymazlıktan geldim onu ve yerdeki cesedimi kaldırıp hemen arkasından koştum. gidemezdi izin vermeyecektim. giderse biterdik giderse aydınlık kaybolurdu.
ellerinde kan var diyen sesi çınladı kulaklarımda.
allahım affet beni sadece usonun ölmesi gerekiyordu. marco amcanın orda olmaması gerekiyordu. zaten terianiyle yemek yiyeceklerdi neden marco amcada ordaydı ki.
onu seviyordum. nazik kibar ve iyi bir adadı nasıl aklım almıyor allahım affet beni ne olur.
lanet olsun sana uso senin kanını taşıdığım güne lanet olsun.
tüneller karanlıktı ama arkasında bıraktığı ormansı kokusunu takip ettim ve koşarak dışarıya çıktım. şafak sökmek üzereydi.
kar.. her yerde bembeyaz olmuştu ve o gitmişti beni bırakmıştı.
o hiç hata yapmamış mıydı? beni anlamak bu kadar mı zordu herşeyi daha iki gün öncesine kadar her acıyı beraber yaşamıştık uso yüzünden neden beni anlamıyordu ki
peki nasıl büyük bir hata yaptığını kabullenmek bu kadar mı zor ezra dedi içimdeki şom ağızlı.
kapat çeneni diyerek karlı yola adım attım. aslında kar o kadar yoğundu ki yol görünmüyordu sadece alex'in ayak izleri vardı ve yolumu bulmamda bana yardım edecekti.
onu bulmalıydım bana geri dönmesini sağlamalıydım buna mecburdum. elim ister istemez her seferinde haberi aldığımdan beri karnıma gidiyordu.
babanı geri getireceğim mercimeğim korkma diye mırıldandım.
sen ona ihanet ettin aptal diye yankılandı ses kulaklarımda ama duymadım duyamazdım. şimdi sırası değildi. alex'i bulmalıydım ama inanmalı güvenmeliydi
aptal sen sana o kadar şey yapan yardım eden adamında ölümünden sorumlusun
biliyorum lanet olsun biliyorum nasıl çaresizim görmüyor musun? evet lanet olsun ben babamın katiliyim ve marco amcanında.
nedense pişman olmadığını hissediyorum dedi ve onu beynimin en ücra köşesine fırlatıp yürümeye devam ettim.
yürümeye mecburdum alex gitmeden eve ulaşmadan onu yakalamalıydım.
marco amcanın sesi yankılandı kulaklarımda. üzülme kızım diye beni teselliye çalışıyordu. lanet olsun bana soğuktan kıpkırmızı olan ellerime baktım. onun da kanı vardı artık ellerimde. sevdiğim birinin katili olmuştum.
allahım beni affet. şu anda içimde bir canlı olmasa kendimi bu dondurucu soğukta ölmeye bırakırdım ama yapamazdım içimde alex'in bir parçası vardı hayata tutunma nedenimdi.
kahroluyordum ama artık sadece kendimi düşünemezdim ellerimde kanlar vardı ama yürümeliydim buna mercimeğim için mecburdum.
''alex'' diye bağırdım ama duyulan geri gelen sesim boş ormanda yankılandı.
evde bulup ayağıma geçirdiğim ayıcıklı ponduflar sırılsıklam olmuştu üşüyordum hemde iliğime kadar saplanan keskin bir soğuk vardı. başımı yukarı kaldırıp gri bulutların çevrelediği solgun gökyüzüne baktım. burnuma düşüne kar tanesi dur daha bitmedi daha beteri geliyor der gibi erdi burnumun üzerinde.
üzerimde sadece ince bir kazak ve pijama vardı. üşümüyorum dedim dişlerim birbirine vura vura.
böyle devam edersem onu asla yakalayamazdım yürümemeli koşmalıydım ama dizime kadar kara saplanmıştım yürümek bu kadar zorken nasıl koşacaktım ki.
birden kasıklarıma giren derin sancı bağırmama neden oldu.
ve rahmime tutunması gerekenin aşağıya kaydığını hissettim.
hayır allahım hayır lütfen bunu bana yapma beni böyle cezalandırma alllahım yalvarırım lütfen onu benden alma tek sebebimide benden alma allahım.
düşüyordum. tutunabileceğim tek bir dal parçası aradım ama yoktu. düşersem yolumu kaybederdim düşersem onu kaybederdim düşersem mercimeğimi kaybederdim.
damarlarım yırtılıyordu ve ben o yırtılma seslerini duyuyordum. kasıklarımdaki ağrı genişliyor nerdeyse tüm vücuduma yayılıyordu.
artık benden daha karanlıksın ezra. diye bağırdı kulaklarımda.
hayır alex hayır ben aydınlığım hala senin aydınlığın güneşin.
bembeyaz karlara değdi sırtım. gri bulutların yorganım olduğu kocaman beyaz bir yatak gibi sardı bedenimi karlar. gözlerim gri yoğun bulutlara takıldı ve ellerim karnımdaydı.
beni bırakma mercimeğim bırakma beni baban gibi terk etme beni yalvarırım diye inledim. göz yaşlarımın her damlası kara karışıyordu.
anneni bırakma canım ne olur dayan kalkacağız burdan babanı bulup çok uzaklara gideceğiz mutlu olacağız güven bana sen bari güven.
birden gri bulutların içinden yüzüme vuran cılız bir güneş ışığı belirdi gözlerimde.
gördün mü bak güneş doğdu mercimeğim bizim için dedim ama bir anda gri bulutlar güneşi kapattı ve zifiri karanlık beni yuttu.
baban yoksa sen yoksan bende yokum dedim ve mücadele etmeyi bıraktım.
kendimden geçmeden önce duyduğum son ses bir arabanın motor sesiydi. gitmişti işte bizi bırakmıştı sende gidersen dedim ve elim bacaklarımın arasına kaydı zorlanarak elimi kaldırdığımda kıpkırmızı olduğunu gördüm. kanıyordum. lanet olsun beni bırakma ne olur dediğimde tekrar şiddetli bir ağrıyla haykırdım.
gitme diye bağırdım ama beni kimsenin duymayacağını biliyordum.
karanlık.. gel ve al beni seninim dedim ve kendimden geçmek üzereyken son kez gökyüzüne baktım ve
yenge diye bağıran ses yankılandı kulaklarımda sonra ezra diye bağırdı ses sonra tekrar yenge dedi ve karanlık beni kucaklayıp sonsuzluğa taşıdı.....
ALEX.....
inanamıyordum. benim küçük masum serçem bunu yapmış olmazdı ama yapmıştı ellerini kan bulamıştı. babasının katili olmayı hiç düşünmeden bu kararı terianiyle vermiş ona hazinenin anahtarlarını sunmuş babasını ve marco amcamı öldürmüştü.
tanrım birazcık ya birazcık huzur ve mutluluk istiyordum sadece birazcık.
lanet olsun neden yaptın bunu bize sonunu hiç düşünmeden neden yaptın. ben bilmiyor muydum usoyu öldürmeyi neden yapmadığımı sanıyordu ki ona bir şey olursa ben geçecektim başa zaten yeterince berbat haldeyken tamamen batacaktım çamura. ve artık bunu asla engelleyemezdim.
yine lanet olsun ki yine herşeye geç kalmıştım. hepsi benim hatamdı.
onu değiştirmiştim kana susamışlığım onuda etkilemişti. karanlığım onu yutmuştu da farkına varmamıştım. üzerindeki etkim gün yüzüne çıkmıştı. aydınlığını karanlığa çevirmiş tüm ışıklarını kapatmıştım. o ilk tanıdığım okul formalı kızla bu kadın aynı değildi. ne kadar uzak tutmaya uğraştıysam başaramamıştım ona yaptıklarım verdişğim zararlar gördükleri ve usonun kanını taşıması onu sonunda bu kadın haline getirmişti gözünü bile kırpmadan babasının ve marco amcanın infaz kararını vermişti.
daha ne kadar batabilirdim çamura daha ne kadar boğulabilirdim kanda peki huzura erişmek için daha kaç tane can almam gerekiyordu.
ve şu andan itibaren asla aydınlık olmayacak hayatımda hep karanlık.
hayaller kurmuştum aptal gibi hemde herşeyin altından kalkarım karım için dünyaya gelecek prensesim için herşeyi yaparım derken herşey mahvolmuştu. lanet olsun ezra lanet bana seni bu kadar çok sevip seni kendimden karanlığımdan koruyamadığım için lanet olsun bana.
gözlerim yolda aklım olacaklarda kalbim serçemdeydi onu affedebilir miydim? karanlık bir adamın karısı olamayı bile başaramamışken şimdi zifiri karanlık kan gölünde yıkanan rus mafyasının liderinin karısı olabilir miydi?
İMKANSIZ bırak gitsinler diye bağırdı içimdeki adam.
asla diye yumrukladım direksiyonu. asla gidemezdi benden bir adam uzaklaşmasına izin vermeyecektim gerekirse onu herkesten herşeyden saklar bir eve kapatırdım ama gitmesine izin vermezdim vermeyecektim de. çünkü ne yapmış olursa olsun ona delice aşıktım ve o bana aitti.
malikanenin önüne geldiğimde sayısız arabanın park edildiğini bazılarının yeni geldiğini gördüm arabadan inenler koşarak eve girenler korumalar ve kocaman bir gazeteci topluluğu vardı evin önünde. beni gördüklerinde koşarak yanıma gelen gazeteciler içeriye girmeme izin vermeden bay alex diye diye bağırıyorlardı. sonunda içeriye girdiğimde büyük kapı kapandı.
lanet olsun evde ölüm sessizliği vardı. o kadar kalabalıkta bunu nasıl sağlıyorlardı ki.
giriş kapısında adrian karşıladı beni arkasından da zeynel geldi.
''nerdeler''
''morgtalar abi öğlen yakılacaklar bizde seni bekliyorduk'' dediğinde arabanın içine bakıyordu kimi merak ettiği belliydi.
''saat kaç''
''sekize geliyor abi''
''revayı gönderdin mi eve?''
''evet abi ama ulaşamıyorum telefonu kapalı ama yoldayken varmak üzereyim demişti''
''beni morga götür zeynel'' dediğimde zeynelin yüzü gerilmişti
''ne. ne var'' dediğimde arabamın arkasında ki siyah arabayı gösterdi
''onlar geldiler '' dediğinde kurt ahırıma giren üç adamı son anda fark etmiştim lanet olsun hiç gecikmiyorlardı. bana kan dökmem için izin vermeye geldikleri intikamım için zemin hazırlamaya geldikleri belliydi. yardımlarına tek bir şey için ihtiyacım vardı oda keskin nişancıyı bulmama konusundaydı.
rus mafyasının hesap verdiği tek bir yer vardı oda KGB rus gizli örgütüydü. bizler onların bize ihtiyacı olduğunda yardım ederdik onlarda bizlere karışmazlardı bir nevi devlet çete bağlantısını kullanıyordu. ama bundan kimse şikayetçi değildi
kara para kadın uyuşturucu kaçakçılık tehtit adam öldürme adam kaçırma ve genel evler babama bağlıydı ve artık o yoktu. ona hala baba diyorum ne yapmış olursa olsun bana verdiklerini ve sağladıklarını asla unutamazdım. kendi ailemden görmediklerimi ondan görmüştüm ve şimdi ona son görevimi yerine getirmek zorundaydım.
layık oldukları gibi yakılmaları külleri vasiyetinde neresi yazılıysa ordan savrulmalıydı ve bunu yapacak olan da bir sonra ki lidere düşüyordu. tabi oda bendim.
bundan iki yıl önce babam ölümcül bir saldırıda yaralandığında kgb ajanları beni davet etmişler intikam almam için izin vermişler bana saldırıyı yapanların işsim ve bulundukları yerleri söylemişlerdi şimdide aynısını yapmaya gelmişlerdi biliyorum.
''vasiyet açıldı mı?''
''hayır abi avukatlar henüz gelmedi aslında abi yengeminde burda olması gerekmezmiydi sonuçta o usonun ''
''katili '' dediğimde zeynel Muhammet aliden yumruk yemiş gibi oldu.
''abi sen ne diyorsun''
''beni duydun terianiyi aramış ve rus hazinesine karşılık babasını öldürtmüş bonus olarakta marco amcayı öldürmüşler bi neyi ikramiye gibi''
''abi bu imkansız''
''imkansız olan çok şey gördük zeynel. neyse revaya bir adamı gönder eğer o serçe tek bir tüyünü dahi dışarı çıkarırsa hepinizin kafasını keserim'' dedim ve kurt ahırıma doğru yürüdüm. yüzlerini hiç görmediğim adamlarla bu gün tanışacaktım ve benden ne isteyeceklerini çok iyi biliyordum. intikam alınacak sonra da yemin için huzura çıkacaktım ve o yeminden sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.
serçe sayesinde üzerimdeki aydınlık yerini kara simsiyah bulutlara bırakacaktı ve o dakikadan sonra hayatımda gri renge bile yer kalmayacaktı tamamen batacaktım karanlığa.
''orda kal'' diyen sesle kapının eşiğinde durdurulmuştum galiba yemin edene kadar onları yine göremeyecektim.
'' kaybın için üzgünüz kurt nasılsın''
''nasıl görünüyorum ''
''yorgun '' diye cevapladı soldaki adam ahırın en karanlık bölümünde duruyorlardı tıpkı baba filminden fırlamışlar gibiydi.
''buraya kadar zahmet etmenize gerek yoktu isteseydiniz ben gelirdim''
''uso gibi büyük bir adamımızı eşsiz bir dostumuz olan marcoyu kaybettik kurt saygı kurallarını unutmuş gibisin'
''neyse konumuza dönelim teriani için ne planlıyorsun kurt '' dedi sağdaki adam
''size söylersem ne anlamı kalır onun için planladıklarımın ''dediğimde ortada ki adamın altın dişi parladı loş ortamda.
''güzel cevap'' dedi ardından.
''keskin nişancıyı bulmama yardım edin yeter'' dedim çünkü keskin nişancılar asla görünmezlerdi kim oldukları asla bulunamazdı her kılığa girebilirler aslanın inine bile kolaylıkla sızabilirlerdi.
''bence kendin bulabilirsin çok uzağa bakman gerek yok'' bu adamların lafları dolandırmalarından nefret ediyordum neden direk olaya dalmıyorlardı ki
''sen gerçekten saf mısın? yoksa numara mı yapıyorsun'' sabrım tükenmek üzereydi üzerlerine kan kusacaktım haberleri yoktu
''artık konuya gelsek yapacak işlerim var''
''terianin oğlu nicolai ve diğer oğlu alexander planladı suikastı zaten bir kaç ''
''durun durun terianin iki değil bir oğlu var ve tabi birde allen var kızı''
''yanılıyorsun kurt kafanı meşkul eden serçeden kurtul ve gerçek dünyaya dön'' tanrım bunların bilmediği bir şey yok muydu acaba?
''alexander'ın rusyayla ve ailesiyle pek alakası yok onlarla görüşmüyor on dört yaşında annesinin babası onu yanına aldı annesi azeriydi ve alexander de azarbeycanda yetişti eğitimini orda aldı şimdi 21 yaşında ''
''nereye varmaya çalışıyorsunuz''
''bu sabırsız halin sana hata yaptırıyor kurt ''
''neyse '' diye araya girdi diğer adam
''terianin telefonlarını dinliyorduk zaten dün gece usoyla buluşacaklardı ama ondan önce teriani uzun bir süre telefondaki kızla konuştu sesi oldukça cılız çıksa da bir kadın olduğu belliydi usoyu öldürmesi karşılığında ona hazineyi teklif etti ki terianide zaten uzun yıllardır bunun peşindeydi fırsatı değerlendirmek onun hakkıydı . kızın kim olduğunu henüz bilmiyoruz ama öğrenmemiz an meselasi'' ahhh ezra ahhh nasıl çıkaracağım ikimizi bu bataklıktan nasıl
''konu keskin nişancıdan neden buralara geldi anlamadım''
''sahiden anlamadın mı demekki o kadar zeki değilsin'' bu adamlardan biraz daha böyle konuşursa ecelleri olacaktım haberleri yoktu.
''neyse teriani oğluyla anlaşamıyor ama alexander'in ablası için yapamayacağı şey yok teriani kızını onunla konuşması için gönderip suikastı yapmasını söylediler ''
''anlamıyorum bu çocuk kim''
''buluşup yemek yendi ve çıkışta uso ve marco tarandı ikisi de olay yerinde öldü ve nişancı kayıplara karıştı zaten kimsenin tanımadığı tek kelime bilmediği bir çocuk ''
''kim ''
''sabır kurt sadece sabır'' ahhh işte bende olmayan tek şey
''bu çocuk yok olmakta usta Azerbaycanda sıkı bir gerilla eğitimi almış on dört yaşından beri zaten annesinin babası da azarbeycanda düst düzey bir gerilla. dikkatli olman gerek ve herkesi yanına almandan geçmişini araştır yoksa ''
''yoksa'' dedim bu cümle bende öldürme istediğini tetikliyordu.
''elindekileri kaybedersin'' dediklerinde önüme bir yığın fotoğraf attılar
ve ben resimlere baktığımda gözlerime inanmadım
hayır bu imkansızdı bu mümkün olamazdı.
''lanet olsun zeynel'' diye koşmaya başladığımda zeynelde koşarak bana geliyordu
''abi ne '' diye bağırdı
''reva zeynel reva terianin oğluymuş ''
lanet olsun..... ezra onunla hemde yalnız.....
tamam sakin.... sok oldunuz biliyorum relaks:))))
bu yeni gelişme sonunda sizce ne olur yorumlarınızı bekliyorum:)))
öpücükler.....