Selamın aleyküm hatunlar:))))) Nasılsıniz umarim hersey yolundadır. işte yeni bölüm. yorumlarınızı ve votelerinizi dört gözle bekliyorum.... lütfen şarkıyı açarak okuyun:)))
hepinizi çok seviyorum. öpücükler.... sibel
&&&&&&&&
"Ne olur gitmeyelin" dedim yatakta onu koynunda olmaktan bana dokunmasindan beraber olmaktan o kadar mutluydum ki bu anın bozulmasını istemiyordum. Ama o inatçı keçi dediğim dedik çaldığım düdük diyordu.
Ona engel olamazdım. Çünkü beni ne kadar severse sevsin karar verdiyse asla yolundan dönmezdi. Bunu bilecek kadar tanıyordum onu.
Ama onu kararından vazgeçilmek icin her yolu kullanacağımi da biliyordum.
Ve ilk yok icin üzerinde doğruldum.
"Gercekten gitmek istiyor musun? " dedim ve ona küçücük bir öpücük verip çıplak vücudumu gözlerinin onune serdim.
"Burda bu evde kalmak varken sen ve ben " dedim ve onu irilesen ispirto mavisi gözlerindeki şehveti gördüm.
Doğru yoldasin kızım devam et dedim kendi kendine.
"Birlikte olmak varken saatlerce günlerce yataktan çıkmamak varken" dedim ve tırnaklarımi pürüzsüz göğsünde gezdirdim.
Ic çekimleri hafif bir inlemeye dönüşünce tırnaklarım aşağıya doğru kaydı. Nefesini tutup ne yapacağımi merakla bekliyordu.
"O eve gidip kargaşa yaratıp olay çıkarmak niye sonuçta uso yok "
"Ama bu gun dönüyor" dediğinde yaptığımin boşa olduğunu anladım ve tırnaklarımi göğsüne sapladim.ve sapladığım yere kan oturana kadar sıktım.
"Canımı acıtacagini saniyorsan yanılıyorsun sercem bu beni daha çok azdırıyor" dedi ve beni kendiyle beraber çevirip altina aldı.
"Ona borçluyum ezra hayatımı bana sunulan serveti yaşam istikrarimi okulumu hatta seni bile ona borçluyum cennet gözlüm anlamak bu kadar mı zor"
Ne anlatmaya çalışırsa çalışsın anlamıyordum. Bir kez bizi ayırmışti bunu yine yapabilirdi.
"Ona olan minnet borcun yüzünden beni bile terk ettin sen bunu anlamami bekleme" dedim ve onun sert göğsünun altindan kayıp çıktım.
Onun gömleğini üzerime geçirip aşağıya inip su ısıtıcısıni çalıştırdım.
Arkamdan gelen adam kot pantolonunu giymiş ama düğmelerini ilikleme zahmetine girmemişti.
Iki tane sert kahve yapıp birini ona uzatıp masadaki sigaraya uzandım.
"Hadi konuşalım her şeyi var mısın? " dediğinde ona baktım.
"Varım seninle herşeye varim"
"Farkındamisim biz hiç doğru düzgün konuşmadık ya kavga ettik yada"
"Sevistik" dedim birden onun sözünü keserek. ve o bana yine ışıl ışıl ispirto mavisi gözleriyle baktı.
yatağa geri mi dönsek acaba...
"İşte bunu seviyorum sende buna bayılıyorum kadın daha ben ne diyeceğimi bilmeden sen cümlemi tamamlayabiliyorsun tıpkı beni tamamladığın gibi"
"Neden beni bu kadar çok seviyorsun" dedim
"Ne kadar çok seviyorum tahmin edemezsin"
"Tarif et"
"Hani derin bir nefes alırsın da Ciğerlerin havayla dolar ya işte öyle derin....aliyorum ama öleceğimi bilsemde veremiyorum"
Ahhh tanrım bu adam. Bu adam benim. Sadece benim.
" seni ilk gördüğümde bana öyle bir baktın ki sanki delip geçtin beni öyle bir özlem vardı ki gözlerinde öyle bir tanidiklik ne oluyor ya dedim kndime yersiz saçma bir korku belirdi içimde birden ama sonra o korku yerini bilmediğim bir duyguya bıraktı. Kıskançlık. Sonra özlem geldi sonra bi baktım gözlerim seni arıyo her yerde. Gülüşünü kahverengi yeşil gözlerini utanmani kızmani saçma sapan konuşmani''
alllahım daha fazla aşık olabilir miyim bu adama derken hep daha fazla aşık buluyorum kendimi.
daha fazla özleyebilir miyim diyorum bakıyorum ki o yanımdayken bile özlüyorum.
''minnet duygusu çok ağır bir duygudur serçem beni anlaman gerek. her ne yapmış olursa olsun emine büyüttü seni baktı okuttu onunla geçen zamanlarına şahit oldum mutluydun inan bana şimdi olduğundan daha mutluydun sana hiç bir şey hissettirmeden huzurla büyüttü seni belkide bu yüzdendir huzur isteyin ''
haklı dedi iç sesim
haaa bi sen eksiktin gel gel sende gel gerizekalı.
ağzını topla valla yırtarım o ağzını
sanki bu mümkünmüş gibi konuşmayı kes ve sus ömrümle konuşuyorum.
''ezra... serçem''
hahaha yerim senin ömrünü
kapat çeneni diye bağırdığımda içimden bağırdığımı sanmıştım ama sessiz salonda sesim yankılanınca ve alex'in garip bakışlarını görünce ne diyeceğimi bilemedim.
''bazen bu hallerin beni korkutuyor''
''ben seni korkutuyorum öylemi '' dedim gülerek
''her zaman değil ama bazen kendi kendine konuşuyorsun ve öyle bir konuşuyorsun ki sanki yanında benim göremediğim biri var''
bak bak bak beni o bile fark etmiş ama senin kadar rahatsız değil benden serçe dedi iç sesim
onu duymazdan geldim.
''inan bana senin beni korkuttuğun kadar ben seni korkutamam'' dediğimde elindeki fincanı bırakıp gözlerini gözlerime sabitledi.
''seni korkuttuğumu bilmiyordum ''dedi lanet olsun onu kırmış mıydım ? acaba.
''söyle bana neyim korkutuyor seni anlat değişmeye çalışırım''
işte ben bu adama deli oluyordum. bana zarar gelmesin diye kendiyle çevresiyle dünyayla savaşır benim huzurm için herşeyi göze alır ve değişmeye çalışacak kadar bana değer verir.
''ben değişmeni istemiyorum ki seni olduğun gibi sevdim ve sevmeye de devam edeceğim. sadece bazen kokuyorum. o gün desteyi öldüreceğini sandım. sonra o bardaki iki adam ve sergienin boğazını kestiğin an '' dediğimde gülümsedi ne söyleyeceğini çok iyi biliyordum.
''onların hepsi seni korumak için ve benden gitmemen içindi'' dedi ve sustu. o susunca tekrar ağzını açınca neler söyleyeceğinide biliyordum.
''o kadınlar yani destenin söylediği kadınlar aslında bana'' off sıkılıyordu anlatmak isteyip anlatamadığı bir şey için kıvrandığını ilk kez görüyordum.
''zorlama kendini konuşmak zorunda değiliz''
''hayır zorundayız. o kadınlara birebir zarar vermek istemedim ama hepside bir amaç için yanıma yaklaştılar ilkinde on dokuz yaşındaydım usonun bana saklamam için verdiği belgeleri isteyen teriani koynuma birini yollamıştı gece uyandığımda onu kasamı kurcalarken yakaladım ve inanmayacaksın ama şanslı olmasam kadın beni öldürecek kadar iyi kunfu biliyordu. diğeri KGB (rus gizli servisi) bu kez uso için koynuma ajan soktu onunlada sert bi kavganın sonucunda onu bir hastanenin önüne atıp geçtim ama o sürtük televizyonlara konuştu. ''
ahhhh içimdeki rahatlamayı anlatamam üstümden kocaman dağlar kalkmıştı sanki.
''peki ya diğeri yani ölen'' dediğimde yüzünde garip gölgeler gördüm beni korkutan gölgeler
''o iyi kızdı güzeldi masumdu üniversite birinci sınıfta tanıştık beraber yaşamaya başladık ama kıskançlıkları paranoyaklıkları dengesiz hali beni bunalttı ayrılmak istedim kabul etmedi evi ona bıraktım çıkıp gittim sonra intihar etti diye yanında olmak istedim ama o silahı çekip beni öldürmeye çalıştı ama bana değil kendini vurdu''
ahhh tanrım kendini suçluyordu bu suçluluk duygusunu çok iyi bilirdim. yıllarca annemin evlenmemesinin suçunu kendime atıp durmuştum hep.
''işte hepsi bu evet şiddet bağımlısıyım ama bana dokunmayana dokunmak gibi huyum yoktur asabiyim evet ama bana yada sana yada ailem zarar vermek isteyenlerin üzerine ölüm olup yağarım''
ve o an nerden geldiğini bilmediğim bir şarkı yankılandı salonda.
''dans et benimle bu kadar uzaklık yeter'' dedi ve elini uzattı. hem dengesiz aynı anda kıskanç aynı derece aşık ve romantik olabilir miydi ? evet olabilirdi.
''bu şarkı'' dediğimde cebindeki telefonu çıkardı zeynel arıyor yazıyordu.
''bizim şarkımız olsun olur mu ?'' olmaz mı be olmaz mı ömrüm.
vurgunum Sana Bir Mahkum Gibi
Uykular Haram Bir Zehir Gibi
Aşığım Fakat Hasretin Deli Ezelden Beri
Bir Hadise Var Kimse Bilmiyor
Olmuyor Bende Deprem Olmuyor
Birbir Şey Beni Böyle Sarsmyor Bir Senin Gibi
Mühürledim Seni Kalbime
Kurşunlar işlemez ciğerime
Zincirledim Seni Kalbime
Anqahtarları Yok Denizlerde
Şeytan Diyor Ki Tövbeler Etmeli
Uğrunda Yüz Kere Bin Kere Ölmeli
Cehennemde Bile Zulmetsen De
Yok Bir Seni Sevmeli
Gözlerin Hoyrat ihanetler Gibi
Ellerin Soğuk Zamheriler Gibi
Kalbin Buz utmuş Son Nefes Gibi Soğuk Olsa Da
Bir Hadise Var Kimse Bilmiyor
Olmuyor Bende Deprem Olmuyor
Hiçbir Şey Beni Böyle Sarsmıyor Bir Senin Gibi
elini belime koyup beni kendine çektiğinde avazım çıktığı kadar bağırmak istedim. daha fazla aşık etme kendine yapma bunu demek istedim ama o benden önce davrandı.
''aşığım'' gözlerine bakamıyordum. ağlamak istiyordum. aptaldım işte bu güzel anda bile ağlayacak kadar aptaldım. ve aynı derecede şanslıydım.
''ölüyorum'' yapma bunu yapma işte. öyle bakma koklama saçlarımı
''cehennemle savaşmaya razıyım serçem. bir şeytanın karısı olur musun? aydınlık için savaşan tek iblis ben olacağım ama karanlığımın aydınlığı olur musun? bu karanlık adamın aydınlık karısı olur musun?''
''karanlığına alıştı gözlerim. artık aydınlık istemiyorum. sen karanlıksan bende karanlığım''
ve ben zifiri karanlıkta onunla yürümeye yemin ettim.....