Leman Sam - Kıyamam Sana
*
Akşam yalnızdım. Evin soğukluğunu bile hissedebiliyordum, kaloriferin yanıyor olmasına rağmen. Plaklarımdan birini takmış, salondaki kanepeyi açmıştım kendime. Odama gitmeyi istemiyordum çünkü. Battaniyeme sarılmış, gözlerimi kapamış Cem Karaca'dan Islak Islak'ı dinliyordum. Kayıt buğulu ve cızırtılıydı. Elimde telefon, Çağlar'ın bana yolladığı fotoğrafa bakıyordum. Başka bir an olsa o fotoğrafı poster yapıp duvarıma asar, telefonumun ekran kilidi yapardım.
Ama şuan hiçbirini istemiyordum.
Çağlar'ı kulaklarından tavana asmak istiyordum, başıma ne geldiyse suçlusu o ve onun garip bana karışma egosuydu.
Hayır başka bir evrende olsak bana Taylan'ı ayarlamaya çalıştığına inanabilirdim. Ama başka bir evrende değildik. Çağlar da çöpçatan değildi. Basbaya sevdiğim çocuğun eski sevgilisiydi. Onu sırf başka çarem olmadığı için dinlemiştim, sevgimin sömürülüp afişe edilmesi canımı yakmıştı ama kendimi bunun işe yarayacağını söyleyerek sakinleştirmeye çalışıyordum. İnsanlar dedikoduyu severdi, muhakkak işe yarayacaktı. Belki bir süre yalandan dolayı üzülecektim ama geçecekti bu da. Değil mi? Sevmediğim yalanların beni böyle takip edip kenara sıkıştırması ne kadar komikti. Bahtsız bedeviydim işte. Şansım, Selda Bağcan'ın yeni albümüne kadar geri gelmeyecekti.
Bu gece beynim ve kalbim şalterlerini indirmiş ve beni geveze düşüncelerimle beraber bırakmıştı. Şimdiden sıkılmıştım, plaktan çıkan müziği bile algılayamıyordum. Devrelerim birbirine girmiş ve tüm algılarımı kapatmıştı.
Annem kontrol için aramıştı ve bende açıp yorgun olduğumu söylemiştim. Garipti, ne yalancı arkadaşımı sormuştu ne de beni zora sokmuştu. Tüm gece kucağımda benim onu öperken ki fotoğrafımla birlikte uzanmış, gözlerim kapalı hayaller kurmuştum.
Onun beni sevdiği ile ilgili.
Ama sonra uyandım. Normalde fazla gürültülü olan sabahlarımın aksine giyinip, mutfağa dahi girmeden annemin bıraktığı parayı kapıp dışarı çıktım. Okuldaki herkesin üzerine Kemal Sunal'ın filmindeki gulyabaniyi salmak istiyor olabilirdim ama o kuruma gitmem gerekti. Fındık Gözlü'mün üzülüp üzülmeyeceğini anlamam gerekti. Daha fazla asık suratla dolaşmasını seyretmek istemiyordum.
Salih Amca geldiğinde ben dakikalardır dışarıda bekliyordum. Adamcağız beni öyle kapının önünde oturmuş görünce şaşırdı tabi. Ben binerken gözleri sanki katilini tanımaya çalışan kurban gibi kocaman büyümüştü. Eh benim tam zamanında çıkmam bile Salih Amca için mucizeyken birde kukuman kuşu gibi oturmuş bekleyen halimi görünce iyice sarsılmıştı adam. Şaşkınlığını atması yaklaşık bir dakika sürdü. Ardından gaza bastı ve bizi okula yetiştirdi. Her arşınladığımız yolda kalbim sıkışıyordu, Çağlar halledeceğini söylemişti ama nasıl halledecekti, ne yapacaktı? Ya beceremezse ne olurdu? İhtimalleri düşünmek bile istemiyordum.
Okula vardığımda hava kasvetliydi. Artık iyice kış yaklaşmıştı. Soğuğu montuma rağmen hissediyordum. Ama insanlar inatla hala bahçede dolanabiliyordu, ona şaşıyordum. Kapıda dikildim, tepkilerini anlamaya çalışıyordum. Erkekler topla oynuyor, kızlar birbiriyle konuşuyordu.
Derin bir nefes aldım, tüm cesaretimi toplamak için. Oksijeni çekerken Taylan'ı düşündüm. Ardından başım eğik ama gönlüm dik, okula girdim. Bakışlara kapalıydı gözlerim fakat bu sefer aynı muamele yoktu. Farklı bir şey vardı.
"Allah'ım lütfen..." dedim mırıltıyla. "Bir kere yüzüm gülsün, yeminle Gümüş Günü'ne gidip bebek bakacağım."
Okula girdiğim an kalbime inecekti. Birkaç kız oturmuş bir telefona bakarak hönkürüyordu. Nur'un tayfası ise koridorun sonunda ağlayan Nur'u teselli etmeye çalışıyordu. Bir erkeğin kızlara güldüğünü, ardından da bir kızın telefonunda Taylan ile olan fotoğrafımızı gördüm.
"Vay anasını," diyip ekranı küçülttüğünde ona yaklaşıp telefona baktım. O an da, Çağlar'ın mesajını gördüm.
Kimden: Bilinmeyen Numara
Multimedia
Tüm dedikodulara, tüm sorunlara rağmen Taylan&Cevahir çifti hala birlikte gibi görünüyor. Vedalaşıyorlar mı? Hayır. O zaman tutkuyla ve isteyerek sarılıyorlar. Eh, bu birlikteliği istemeyenler bir yerlerine sürdükleri kınaları keselemeye başlasın bence. Çünkü onlar sizi takmadıklarını buluşarak kanıtladı.
"Ama o paçoz ya!" diye inledi Nur karşıdan. Bir anda içimin tüm yağları eridi. Çünkü o bile ağlıyorsa, okulun neredeyse hepsi buna inanmış demekti.
ALLAH!
Kalbim bir anda uyanıp çifte telliye başladığında, damarlarıma kan değil enerji pompalandı sanki. Bir anda kendimi sağa sola sallanarak penguen dansımı yaparken buldum. Böyle kalçalarımı kıvırtıp paytak paytak yürüyordum.
Eziyet bitmiş, Cevahirlere gün yüzü doğmuştu! Taylanlar mutlu, Nilgünler huzurluydu! Sonunda Koroel kötülükten arınmıştı. Kimin sayesinde: Powerpuff Girls!
Cevahir, Damla, Berru!
Bir anda aklıma düşünce arım balım duraksadım. Birkaç kişinin bana şaşkın bakan gözlerini es geçip düzelttim kendimi ve yukarı çıktım hızlıca. Alalen laf sokmalar bittiğine göre artık daha rahat konuşabilirdim onunla. Dün çok fazla baskı vardı üzerimde, etkili olamamıştım ama bu sefer elimden kaçamazdı. Konuşacaktık uleyn!
Seviyorum, de.
Hayır.
Seviyorum, de.
Hayır.
Seviyorum, de uleyn!
Seviyorum...
Nalan söylüyorsun!
ŞLAP!
Aklıma gelen Kadir İnanır sahnesiyle gülümsedim. Derse girmeyecek olsam açardım birde Beyaz Kelebekler, ohh değmeyin keyfime.
Her işe burnunu sokuyordu filan ama girmişti gözüme Çağlar. Heyt, Taylan'ın sevgilisiydi işte, kötü kan yoktu.
Sevgilisi mi?
Beynim uyardığında hemen kulağımı çekip kafama vurdum. Ay çok tövbe ya Rabbim. Vallahi demedim ben bir şey. Eşref saati filan değildir umarım... Ay şom ağızlı ben! Ağzına eşek arıları dolaşsın Cevahir!
"Yengeeeeeeeeee!" diye inledi koridor bir anda. Tam sınıfa girmek üzereyken döndüm arkamı bir anda. Bana doğru koşan Efdal'i görünce şaşırdım tabi.
"Bismillah," İrkilip birkaç adım geri çıktım.
"Cevo, kıız!" Koştu, koştu ve bir anda üzerime atladı. Kocaman sarıldı bana. "Tüm kızlar depresyonda, Damla ise bahçede açmış mezdekeyi göbek atıyor." Gülüp aşağıya eğilmeye çalıştı. "Poponu kaşı kız!"
O eğilince dengemi kaybettim. "Ay, dur düşeceğiz! Kutlayamadan sakatlanacağım!"
Doğrulup düzeltti beni Efdal ve kollarımdan ayrıldı. Yüzü gülüyordu çocuğun. Sanki bizim değil, onun başı dertteydi de kurtulmuştu.
"Valla bende göbek atmak istiyorum şuan. Aslında attım da ama Ay Yüzlü'm beni yanından kovdu." Etrafına bakındı ve kulağıma doğru eğilip fısıldadı. "Kızlara gereken ayar verildi, artık çirkin çirkin laflar duymayacaksın."
Yeminle koruyucu melek gibiydi benim arkadaşlarım! Ay ay ay, ben yerim, ham yaparım bunları!
Ham, ham, ham!
Kendimi tutamadım, Efdal'in yanaklarını sıkıverdim. "Ay ay ay, ham yaparım ben bu yanakları! Nasıl da düşünürmüş sevgili yarısını! Yerim seni ben yerim!"
Bu hareketime karşı kahkaha attı Efdal. Ben ise hala yanaklarını sıkıyordum. "Tamam yenge tamam. Sündürdün yanaklarımı yahu."
"Sündürürüm," dedim bebek severmiş gibi. Kaptırmıştım kendimi, duramıyordum. "Ay çen beyni mi düyşündüyn. Haym yapıyoy Cevayiy, haym!" Yanaklarını bırakmayınca o da benim yanaklarımı sıkmaya başladı.
"Ay bende yerim seni, yerim! Yengem! Kurban olurum sana!" Bir anda fazlaca sıkınca inledim.
"Ayy yanağım! Acıyor, acıyor!" Yerimde tepindim. Efdal'de kaşlarını çattı.
"Bırak." dedi hızlıca.
Kovboy bakışına aynı bakışla karşılık verdim. "Önce sen."
"Tamam dostum, aynı anda."
Anlaşıp geriye çekilmek için hareket ettik. Aynı anda bıraktığımızda yanaklarımızı, işkencem sona ermiş gibi hissettim. Valla sevgiyle sömürmüştü yanaklarımı.
"Acıdı ya.." Yanağımı ovalayıp mırıldandım. Dudaklarımı büküp baktım Efdal'e. O da yanağını ovuyordu.
"Yapma öyle."
"Ne yapmayayım?" diye sordum gıcık gıcık. Bundan haftalar önce yüzüne bile bakamıyordum ama şimdi içinde olduğumuz durumu görünce gülesim geliyordu. Nasıl da alışmıştım onlara.
Dudaklarını öne doğru uzatmak suretiyle büzdü. "Böyle hmm yaparak uzatma. Öpüveririm valla."
"Sen kimin sevgilisini öpüyorsun ha?" Bir anda Taylan'ın sesini duyunca elektrik akın eti vücuduma. Kalbim güm güm diye atmaya başladı. Ayaklarım titredi yahu.
Koridordakiler bakınırken Taylan gelip kolunu omzuma attı. Efdal ise sırıtıyordu. "Kandırmak için dedim zaten. Yengeye öyle hareketler yapılmaz bizde. Rajona ters bir kere!" Yanağını ovmayı kesip maço erkekler gibi el hareketi yaptığında kıkırdadım.
Taylan'ın keyfine, ses tonuna bakarak sorunun resmen çözüldüğünü anlayabiliyordum. Böyle olunca içimden anneannemin komşuları varis çorapları koca karılar gibi göbek atasım geliyordu.
"Bu nereden çıktı bilmiyorum, kiminle oynadın bu oyunu ama...teşekkürler." Favori'm kulağıma mırıldanıp şakağımdan öptüğünde kocaman gülümsedim.