ÖLÜM YILDIZI

By Svpethit

446K 22.9K 1.5K

Zaman ilerliyor. Her dakika, zihnimin kanlı rahminde bir intihar doğuyor. Şeytan gülümsüyor. Ben seyrediyorum... More

Ölüm Yıldızı
1.BÖLÜM: "YÜZLEŞME''
2.BÖLÜM: "SÖNMÜŞ RUH''
3.BÖLÜM: "ZİYARET"
4.BÖLÜM: "EV"
5.BÖLÜM: "AİLE"
6.BÖLÜM: "MİSAFİR"
7.BÖLÜM: "HAZIRLIK"
8.BÖLÜM: "OKUL"
9.BÖLÜM: "BEKLENMEYEN"
10.BÖLÜM: ''TANIŞMA''
12.BÖLÜM: ''DUYGULAR''
13.BÖLÜM: ''YAĞMUR''
14.BÖLÜM: ''SEVGİLİ''
15.BÖLÜM: ''PARTİ''
16.BÖLÜM: ''ÇOBAN YILDIZI''
17.BÖLÜM: ''KAHVALTI''
18.BÖLÜM: "DÜŞÜNCE"
19.BÖLÜM: ''HASTA''
20.BÖLÜM: ''SARHOŞ''
21.BÖLÜM: ''YENİ OKUL''
22.BÖLÜM: ''YOLCULUK''
23.BÖLÜM: ''DENİZ FENERİ''
24.BÖLÜM: ''KAYIP''
25.BÖLÜM: ''EZİYET''
26.BÖLÜM: ''GEÇMİŞ''
27.BÖLÜM: "BOŞLUK"
28.BÖLÜM: ''SIRLAR''
29.BÖLÜM: ''ANLAŞILMAYAN''
30.BÖLÜM: ''KORKU''
31.BÖLÜM: ''KAPALI KUTULAR''
32.BÖLÜM: ''KARMAŞA''
33.BÖLÜM: ''CEHENNEM''
34.BÖLÜM: "UMUT"
35.BÖLÜM: "TÜKENİŞ"
36.BÖLÜM: ''SAVRULUŞ''
37.BÖLÜM: ''DİKENLİ TELLER''
38.BÖLÜM: ''SAKLI''
39.BÖLÜM: ''TEKERRÜR''
40.BÖLÜM "MAZİ"
PS
41.BÖLÜM ''ANILAR'' PART:1
42.BÖLÜM "ANILAR" PART 2
43.BÖLÜM: ''ZİHİN YANILSAMASI''

11.BÖLÜM: ''NORMAL''

10.3K 665 20
By Svpethit

Oynadığım oyunda birkaç bölüm atladığımda, oyunu kapatıp babamla bir sorun yaşamamak adına okuldan çıktığımı haber vermek için aradım. Telefonu açtığında boğazımı temizledim.

''Baba?''

''Bir şey mi oldu?''

''Hayır. Okuldan çıktım ve hastaneye gidiyorum, haberin olsun.''

''Ceylan Hanımla seansınız bugün müydü?''

''Hayır?''

Bir süre susup derin nefes aldı.

''Neden gidiyorsun o zaman? Oradan çıkmayı isteyen sendin. Şimdi de okuldan çıkıp oraya mı gidiyorsun?''

Acaba bugün herkes anlaşıp benim üzerime mi geliyordu yoksa ben mi abartıyordum?

''Baba, fazla abartmadın mı? Kıvanç'ın yanına gidiyorum.''

''Kapatıyorum.''

''Tamam.''

Babam telefonu kapattıktan sonra çantaya atıp başımı geriye doğru attım. Kazağımın yukarı çıkan kollarını biraz daha aşağı indirip dışarıyı izlemeye başladım. Işıklara geldiğimiz de yanımızda duran motoru görünce sabah fotoğrafımı çeken kişi aklıma geldi. Fotoğrafımı neden çekmişti gerçekten merak ediyordum. Ne işine yarayabilirdi ki? Suratsız, şaşkın ve bir o kadar da sinirli bir yüz. Boşuna vakit harcamıştı.

Beş dakika geçtikten sonra hastanenin önünde duran durağa gelmiştik. Buraya gelene kadar otobüsün içi dolduğu için aralarından geçip inene kadar bir asır geçmişti sanki.

Hastanenin kapısından girip Kıvanç'ın odasının olduğu kata çıkmak için asansörü beklemeye başladım. Düğmesine ne kadar bassam da aynı katta duruyordu. Gözlerimi devirerek merdivenlere yöneldim.

Bu arada koridorda Ceylan Hanıma rastlamıştım. Ben sadece gülümseyip geçmeyi planlarken, o her daim yüzünde olan gülümsemesiyle karşıma geçmişti bile.

''Eftelya! hoş geldin.''

''Merhaba.'' Hafifçe gülümseyip çantamın sapını elimle kavradım.

''Neden buradasın?''

''Kıvanç için.''

''Forma giymişsin. Okula mı gittin?'' dedi şaşırarak. Bunda bu kadar garip olan neydi?

''Evet.''

''İlk günün nasıldı? Biliyorsun seansımız iki gün sonra ama istersen daha erkene alabiliriz.''

Şu an sadece Kıvancın yanına gitmek istiyorum.

''Hayır,gerek yok.'' dedim gülümseyerek.

''Pekala. O zaman iki gün sonra görüşürüz.''

''Hoşça kalın.''

Ceylan Hanım gittikten sonra arkama bile bakmadan koşar adımlarla Kıvancın odasının olduğu kata çıktım. Kapısını çalmadan açtığım da Kıvanç ve babası aynı anda bana çevirdi bakışlarını. Kıvancın babası buradaydı!

Onu neredeyse bir aydır görmemiştim. Kıvancı çok az ziyaret ediyordu. Yinede her zaman ki takım elbiseli, saçları özenle şekil verilmiş ve o korkutucu bakışlarıyla orada duruyordu.

Elimi kaldırıp ''Çok özür dilerim,burada olduğunuzu bilmiyordum.'' dedim. Kıvanç'a baktım. Elinin tersiyle yanağını siliyordu. Ağlamıştı. Ağladığını gördükten sonra sinirle babasının karşısına geçtim.

''Ne oldu ona?''

Bana cevap vermeden, Kıvanç'a bakmayı sürdürdü. Onunda gözlerinin dolu olduğunu sonradan fark etmiştim.

''Şu an bu durumda olmanın sebebi sensin.''

''Ben isteyerek yapmadım.'' dedi Kıvanç. Aynı zamanda ağlıyordu ve sesi titriyordu. Onun bu görüntüsüne karşı benim de gözlerim doldu ve bir anda boğazımda beliren yumru, Kıvanç ağladıkça daha da büyüyordu.

Yataktan kalkıp babasının yanına gitti.

''Baba?''

''Baba, yalvarırım bak bana. Böyle davranma.'' Burnunu çekti. Babası cevap vermediği için bir adım geriye gitti.

''İyi o zaman, git. Defol!''

Babası yine cevap vermeden kafasını iki yana sallayarak odadan çıktı. Kıvanç bir süre ayakta durdu. Tekrar burnunu çekip yatağa oturdu. Bende sessizce yanına oturdum. Hala ağlıyordu. Belki de Kıvanç'ın en sevdiğim yönü buydu. Duygularını saklamıyordu. İstediği gibi davranıyordu.

Bense çoğu zaman içime atıp kimsenin olmadığı dakikalar o içime attıklarımı kendi kendime yok ederdim.

''Kıvanç?''

Gülümseyerek bana baktı.

''Efendim?'' Gülümsüyordu ama konuşurken hala sesi titriyordu.

''Ne oldu?''

Bir süre yere bakıp derin nefes alıp verdi. Tekrar bana döndü.

''Eftelya.'' Adımı söyledikten sonra yutkunup daha fazla ağlamaya başladı.

Kollarımla başını sarıp saçlarını okşamaya başladım. Ağlamasını istemiyordum. Mutlu olmasını istiyordum. Hayatının neredeyse her dakikasını sorunlarıyla uğraşarak geçiriyordu. Mutlu olmayı herkesten çok hak ediyordu belki de.

''Tamam, buradayım.'' Boğazımda ki yumrunun geçmesi umuduyla bir kaç kere yutkundum. Kıvanç her ağladığında üzerimde böyle bir etkisi oluyordu.

Gözlerini sıkıca kapatıp ''Babamın beni sevmesini istiyorum.'' dedi.

Ve işte en kötüsü. Babasının onu sevmediğini düşünüyor. Zaten babası da bunun aksini iddia eden hiç bir şey yapmamıştı. Kıvancın babasının karşısına geçip onu sevmesini istediği, hatta yalvardığı zamanlar olmuştu. Bir çocuğun sevilmek için yalvarması...Ve hala da babasından nefret etmiyor. Babası ne yaparsa yapsın ona olan sevgisinden vazgeçmiyor. Bir gün bunun ona zarar vermesinden korkuyorum.

Hiçbir şey söylemeden ağlamasına izin verdim.

Bir süre ağlamasının şiddeti azaldığında, başını kaldırıp gözlerini sildi ve yavaşça yatağa uzanıp sırtını yatak başlığına yasladı.

Gülümseyip ''İyi misin?'' dedim.

''Daha iyi.''

''Anlatmak ister misin?''

Başını geriye atıp derin nefes aldı.

''Annemin ölümünde hala benim suçlu olduğumu düşünüyor.'' dedi. Yine gözyaşları durmadan dökülüyordu.

Bacaklarını karnına çekip çenesini dizine yasladı. ''Ona gördüğüm kabusları anlattım. Annemi gördüğümü anlattım. Bana ne dedi biliyor musun? Zaten normal olmadığımı bununla beraber daha da berbat hale geldiğimi söyledi. Ben zaten normalim. Öyle değil miyim?''

Tekrar gözleri dolmaya başlamıştı.

''Normalsin, Kıvanç.''

''Buradan çıkmak istiyorsam eski halime dönmeliymişim. Bu halde dışarı çıkıp onu rezil edemezmişim.''

''Buradan çıkmak istiyor musun?''

Küçük bir çocuk gibi kafasını salladı. Bir süre gözleri kollarında kaldı.

''Ama sonra onlar aklıma geliyor. Kollarımın haline bak. Her yer o izlerle dolu. Babam haklı bu halde insan içine çıkmamam lazım.''

''Halinde bir sorun yok.'' dedim. Sesim sinirli çıkmıştı.

''Biliyor musun, araştırdım ve bu izlerin geçmesi için cerrahi tedavi varmış. Eğer tedavi olursam bunlardan kurtulabilirim v-ve sonra babam beni sever ve buradan çıkabilirim ve-''

Birden sağ eliyle kolunu silmeye başladı. İzlerin üstünü defalarca eliyle ovmaya başladı. Yeni yeni kapanmaya başlayan kesikler kanamaya başladı.

''O zaman normal bir hayatım olabilir.''

Elini tutmaya çalıştım ama hala kolunu ovmaya devam ediyordu.

''Kıvanç sakin ol. Kıvanç bırak şunu. Bana bak. Kıvanç!''

Derin nefes alarak elini serbest bıraktı. Kolu kanla kaplanmıştı.

''Ne yapıyorsun?''

''O izleri istemiyorum. Normal olmak istiyorum.''

''Beni iyi dinle, Kıvanç. Sen normalsin! Anladın mı? Sen normalsin.''

Koluna bakarak yüzünü buruşturdu. Sanırım acısını yeni hissetmeye başlamıştı.

''İyi ki buradasın.''

Yatağa düzgün bir şekilde yatırıp üzerine yorganı örttüm. Koridora çıkıp hemşire aramaya başladım. Televizyon odasında bir tane bulduktan sonra malzemelerini almasını bekledim. Malzemeleri hazırladıktan sonra Kıvancın odasına çıktık. Ben yatağın yanındaki koltuğa otururken hemşire şaşkınca Kıvancın koluna baktı.

''Ne oldu burada?''

''Hiçbir şey.'' dedim omuz silkerek. Eğer Kıvancın nöbet geçirdiğini öğrenirse Kıvancın psikiyatrist'i olan Merve Hanıma haber verirdi. Onun haberi olduğu zaman da burada kalma süresi daha da uzardı muhtemelen. O yüzden hemşirenin garip bakışlarına tepki göstermeden Kıvancın koluna pansuman yapıp sargı beziyle sarmasını bekledim. En sonunda işi bittiğin de bir şey demeden odadan çıktı.

''İlaçların nerede?'' dedim saate bakarak. İlaç saati gelmişti.

Yanında duran çekmecede ki kutuları çıkarıp elinde salladı. Sürahiden su doldurup getirdikten sonra iki tanesini içip tekrar yattı.

''Okula mı gittin?''

''Evet.''

''Nasıldı?''

''Özlediğim söylenemez.'' dedim omuz silkerek.

Bir süre sonra ilaçların etkisiyle gözleri kapanmaya başlamıştı.

''Şu ilaçlardan nefret ediyorum. Uyumak istemiyorum.''

''Zorlama kendini,uyu hadi. Yarın tekrar gelip kafanı olabildiğince şişiririm.'' dedikten sonra çantamı koluma asıp yanına gittim. Saçlarını hafifçe karıştırdım.

Elimi itip gülerek ''Yapma şunu.'' dedi.

''Yarın yine uğrarım.''

''Bugün için özür dilerim.''

Kapıdan çıkarken ''Uyu.'' dedim. Arkamdan güldüğünü duyup bende gülümsedim.

Continue Reading

You'll Also Like

726K 49K 32
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
5.9M 193K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
1.6M 86.8K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
25.3M 901K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...