𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?

By buneyinkafasiamk

5.9M 304K 215K

Kayra, gerçek ailesine alışabilecek miydi? Daha doğrusu abileri ve kardeşi Kayra'ya ısınabilecek miydi? 17 y... More

Tanıtım
Bir
İki
Üç
Dört
Beş
Altı
Yedi
Sekiz
Dokuz
On
On bir
On iki
On üç
On dört
On beş
On altı
On yedi
On sekiz
On dokuz
Yirmi
Yirmi bir
Yirmi iki
Yirmi üç
Yirmi dört
Yirmi beş
Yirmi altı
Yirmi yedi
1 Milyon 🙏🏻
Yirmi sekiz
Yirmi dokuz
Otuz
Otuz bir
Otuz iki
Otuz üç
Otuz dört
Otuz Beş
Otuz altı
Otuz yedi
Otuz sekiz
Otuz dokuz
2 Milyon 🙏🏻
Kırk
Kırk bir
Kırk iki
Kırk üç
Kırk dört
Kırk beş
Kırk altı
Kırk yedi
Kırk sekiz
Kırk dokuz
3 Milyon 🙏🏻
Elli
Elli bir

Elli iki

53.3K 2.9K 1.3K
By buneyinkafasiamk


Medya: Asal Deniz Demirkan

🍒

"Yardım edeyim mi?"

"Bana bak çocuk o iğneyi kıçına saplarım görürsün ebeni, dellendirme beni çık git başımdan. Konuşmuyorum ben seninle!" Elimden çektiği insülin kalemini geri alarak cebime koydum.

"Kızım sen kendine vuramazsın biliyorum ben, bırak ben vurayım."

Yürümeyi keserek, koridorda sülük gibi peşimde gezip sinirlerimi vakumlayan Baran'a döndüm. Elimi kaldırarak saçlarına yapışacakken hızla geri kaçmıştı eşek. Sırıttı "Erkeğe şiddete hayır ama güzelim."

"Erkek olsan ne olacak Barancığım, sen daha adam olamamışsın ki! Gelme peşimden yemin ederim Yağmur'dan hoşlandığını gider herkese söylerim!" Diye tehdit ettim.

Sırıtışı anında silinirken şaşkınlıkla ağzı açıldı.

Keyifle sırıttım. İşte böyle göt gibi kalırsın, gerzek.

Onu öyle bırakıp, sınıfa doğru yürümeye başladım.

Tamam belki de hoşlanmıyordur. Benimki sadece bir tahmindi. Çünküsü aklı elli karış havada arkadaşım Yağmur'la oturmaya başladığından beri ona karşı farklı davranmaya başlamıştı.

Yaptıkları dünyanın en rezalet şakasından sonra ne kadar Baran'la konuşmasam da birkaç gündür gözlerimi onlara dikmiş bir Sherlock edasıyla dikizlemeye başlamıştım.

Zor ve sancılı bir süreçti doğrusu.

Ama elbette ki yer yer şekerimi yükselten yer yer 'aşk inşallah böyle bir şey değildir' dedirten ve bazen de 'bunlardan güzel çift olur' dediğim aşk dolu bakışmaları, utanç verici ergen liseli halleri ve kör edici flörtleşmeleri cin gözlerimden kaçmamıştı.

Ya bir kere dersi daha iyi öğrenebilmemi bahane ederek asla ödevlerime yardım etmeyen hain çocuk, Yağmur'un ödevlerine yardım ediyordu ulan! Bu kalleşliğin sebebi ya Yağmur'a karşı ilgisi olmasından ötürüydü ya da ben geri zekalıydım ve ödevlerimi tek başıma yapmaya ihtiyacım vardı.

Tabiki de eşsiz zekama laf etmeyeceğim için ikinci şıkkı elemiştim.

Bu yüzden benim tahmin ettiğim gibi bir şey yoksa bile kesinlikle bir şeyler vardı!

"Dur dur dur! Ne hoşlanması kızım. Sakın öyle bir şey yapayım deme!" Sınıfa girmeden kollarımdan tutup geri çekmesiyle sırıttım. "Hayırdır canım? Bi götün tutuşmuş sanki senin?" Dedim kaşlarımı indirip kaldırarak.

"Ne tutuşması lan, öyle bir şey yok. Sakın bak Kayra!" Dedi telaşla.

"Seve seve yaparım Yağmur, takıldığın bir yer olursa bana sorabilirsin Yağmur, istediğin zaman mesaj atabilirsin Yağmur, sonunda da sana aşığ-" diye taklidini yapmaya devam ederken hızla eliyle ağzımı kapatmıştı.

"Sen benim hangi günahımın kefaretisin acaba Kayra! Sussana kızım!"

Kötü kötü suratına bakıp elini itekledim"Niye öyle diyorsunuz beyfendi, alındım gücendim."

Tabiki de beni umursamadı mı? Asla. Kolumdan tutup boş sınıflardan birine sürükledi. Kapıyı ardımızdan kapattığında imayla suratına baktım. "Yani Yağmur'a deli dehşet aşıksın!"

"Hayır! Deli dehşet aşık falan değil-"

Hevesle "O zaman aşkından ölüp bitiyorsun?" Dedim.

"Hayır Kayra-"

"O zaman aşkınd-"

"Hayır Kayra!" Diye sabırsızca bağırdı.

Kaşlarımı çattım "Ne bağırıyorsun be! Sadece seçenek sunuyordum."

Yanıma gelerek ellerimden tutup sıralardan birine oturttu ve sıranın masasına oturarak derin bir nefes verdi "Yağmur'a aşık değilim. İlk önce bunda bir anlaşalım. Sadece hoşlantı."

Gözlerimi büyüterek heyecanla tekrar ayağa kalktım "Harbi mi lan?"

Gülerek kafasını salladı.

Çığlık atarak omuzuna yapıştırdım bir tane "Biliyordum be! Benim gözümden kaçar mı hiç ha kaçar mı?! Ee ne olcak şimdi? Nasıl söyleyeceksin? O da senden hoşlanıyor mu? Kesin hoşlanıyordur! Sen ne zaman anladın? Ne zaman istemeye gideceğiz?!"

"Abart Kayra birazdaha abart güzelim. İki vakte kadar düğünümüzü de yaparsın sen." Dedi alayla.

Gözlerimi kıstım "Nankör! Seninle konuşmamama rağmen bunca yıllık arkadaşlığımızım hatırına sana yardım ediyorum, minnet duy." Dedim cık cık cıklayarak.

Hiç kimse benim gibi perfect birinin değerini bilmiyordu, Allah'ın cezaları.

Hayır ben gerçekten artık anlamıyordum. Yani beni elmaslarla kaplı bir kolye gibi düşünün. Hayatlarına bu kadar değer katan birini kullanmak varken nasıl bu kadar önemsemezsiniz?

Gerçi önemsemeyi de geçtim bu dangalaklar bana adi şakalar yapmayıp düzgün davransalar o bile yeterdi yani.

Gözlerimi devirerek tekrar sıraya oturdum ve heyecanla konuştum "Şimdi en başından anlatıyorsun. Neden hoşlandın, nasıl hoşlandın, niye hoşlandın çabuk!"

Ölecektim heyecandan. Gamzeli çocukluk arkadaşım birinden hoşlanıyordu yahu! Nasıl benim hiç sevgilim olmadıysa Baran'ında hiç olmamıştı. Tabi konuştukları, kısa flörtleri olmuştu ama hiç birine hoşlandığını ya da aşık olduğunu şahit olmamıştım.

"Neden hoşlandın diye soru mu olur, Kayra? İnsan seveceği insanı seçemez."

Suratımı ekşiterek omuzlarımı silktim "Çok saçma gayette seçersin. Şirret bir kıza aşık olmayı tercih etmekle, kendi karakterine uyumlu birine aşık olmak senin elindedir. Mesela ben, hala koluma takıp gezdireceğim o mükemmel insanla karşılaşmadım. Tabi Thor bebeğim dışında." Dedim sırıtarak.

Gayette haklıydım.

Bıkkınca nefes verdi "Her karakterine uyumlu insana aşık mı olacaksın, Kayra? Yanında mutlu olduğun, eğlendiğin, zamanın nasıl geçtiğini bile anlamadığın, kalbinin atışlarını hızlandıran biri olur. O hayatına girdiğinde bunu hissedersin. Diğer insanlardan daha farklı olur senin için."

Dudaklarımı büzdüm. "Yani Yağmur için böyle hissediyorsun?"

Ellerine saçlarına daldırarak utana sıkıla kafasını salladığında duygulu duygulu suratına baktım "Sen bildiğin aşık olmuşsun oğlum. Ağlatacaksın şimdi beni bak!"

Yavrusunun evlendiğini gören analar gibi hissetmem ne kadar normaldi?

Sırıtarak yanağımı sıktı "Sana gelin getiriyorum işte kızım daha ne istiyorsun?"

Kendime gelerek hemen tripli bir şekilde elini itekledim "Sen gitte birlikte eşek şakaları yaptığın en sevdiğin kankaların Yiğit'lere götür gelinini canım. Biz sana seninle barışmadık. Allah bilir sen gidip ilk Yiğit'lere anlatmıştırsın Yağmur'u sevdiğini de. Birde söz vermiştik aşık olursak ilk birbirimize söyleyeceğiz diye. Ben fark etmesem anlatmayacaktın bile hain!"

Çevremdeki herkesin hainlik yapıp sırtımdan vurması şaka mıdır?

Güveneceğim hiç kimse kalmamış be yazık.

Öyle mi dermiş gibi baktı suratıma "Sizden de hala bir şeyler dayamadık, Kayra hanım. Gerçi sen hala kendin bile farkında değilsin ya Leyla." Dedi gülerek.

O ne demekti be?

"Asal Deniz diyorum güzelim... hani bu doğum günü şakasını planlarken o da dahildi ya. Neden bize hala trip atılıyorda Asal'a atılmıyor. Sorayım dedim." Dedi imalı imalı gülümseyerek.

Ne alakaaa yani şimdi? Konumuz ne ara Deniz'e gelmişti pardon da. Hem ben ona da gayet küsmüştüm. Hatta baya hayatımdan çıkartmaya çalışmıştım... gerçi olmamıştı ama.

Bir dakika ya... harbiden ben neden Deniz'le konuşuyorum ki? O da bu planın içindeydi. Hatta seni affettireceğim kendime demişti. Ama hala orta da bir icraat yoktu.

Beni sinir edip konuşturuyordu anca.

Baran hala imalı imalı bana bakarken kaşlarımı çattım "Yoo ben Asal'a da yeterince tepkimi ortaya koymuştum. Ama siz benim daha yakınım olduğunuz için böyle bir şaka yapmamamayı akıl etmeniz gerekiyordu. Yiğit'ler benim kuzenim sense çocukluk arkadaşımsın. Tabiki de ondan fazla tepki göstereceğim!" Diye kaçmıştım sorusundan.

"Ha yani Deniz'le yakın değilsiniz? Allah Allah. Dışarıdan hiçte öyle gözükmüyorsunuz nedense."

"Evet muhtemelen dışarıdan birbirini gırtlaklamaya çalışan iki insan olarak gözüküyoruz." Diyerek hızla ayağa kalktım.

Konuşma yavaştan yavaştan başka yerlere gidiyordu ve bu konuşmayı ben kendi kendime bile daha yapamamışken başkasından duymak en son isteyeceğim şeydi.

"Derse geç kalıyoruz!"

Kapıya doğru ilerlerken elimi tutup durdurdu beni. "Ben de olanların..." parmağıyla kalbimin üzerine dokundu "Burada da olduğunu görüyorum. Bunları gözardı etme, Kayra."

Şu an gözardı etmek benim için en iyisiydi.

"Kaçmaktan yorulduğunu biliyorum, her şeyden hemde. Bitik bir halde olduğunun farkında değil miyim sanıyorsun? Herkes farkında. Bu noktaya gelmende bizim de suçumuz olduğunu biliyoruz. Eğer o gün şaka planı olmasaydı seni, birbirimizi koruyabilirdik. Sana kaçırılma korkusunu tekrar yaşatmaya hakkımız yoktu ki gerçeği zaten peşimizi bırakmadı. Hakkındır, bizimle konuşma."

İsteğim şey bunu anlamalarıydı.

Bu sefer gülüp geçemediğimi, gerçekten hissettiklerimi görebilsinler istemiştim.

"Eğer Asal sana iyi geliyorsa durma, devam et. Sana psikoloğa git diye baskı yapamam. Ama sana ne iyi geliyorsa onun peşinden git, Kayra. Rahatla istiyorum artık. Kaçtığın, içine attığın her şeyin bir gün seni bulacağını söylemiştim. Yüzleş artık. İçinde sıkıştığın bu şeylerden kurtul. Çünkü çocukluk arkadaşımı geri istiyorum."

Gözlerim dolu dolu olurken kolumu hızlıca boynuna sardım. "Zaten şurada iki gram gözyaşım kalmış onu da idare kullanıyorum, ağlatacaksın şimdi beni, gamzeli." Gülerek kollarını belime sararken o fark etmeden gözümden akan bir yaşı sildim.

Değerli gözyaşlarım son zamanlarda beynime darbe gerçekleştirmiş iyice bağımsızlığı eline almıştı. Benden bağımsız takılıyordu haytalar.

Hayır yani ağlamaktan çok ağlatmayı seven ben için racona çok tersti bu iş.

Saçlarımı öperek geri çekildi "Rahatlayacaksan ağla fıstığım."

Kafamı iki yana sallayarak sırıttım "Ağlamak değilde bir çikolata gömsek mesela hiçbir şeyim kalmaz." 

Gözlerini devirerek saçımı çekti hafifçe "Hayır Kayra!"

Kaşlarımı çattım "İyi, defol git o zaman başımdan!"

•••

Yanağımda hissettiğim sıcak elle homurdanarak kıpırdandım elini çekmesi için.

Uyku da bile rahat yok aq.

El bu sefer alnıma doğru kaydığında hareketsiz kaldım, tövbe bismillah biri beni elliyor lan!

Hızla gözlerimi açtığımda yabancı bir surat beklerken üzerime doğru eğilmiş Asal'ın suratı ve endişeli gözleriyle karşılaşmıştım. Yutkunarak nefesimi tuttum. Napıyor oğlum bu?

Şaşkınlıkla suratına bakarken "Anlıyorum dayanılmaz derecede güzelim ama o elini çekmezsen asal çarpanlarına ayıracağım seni, Deniz." Dedim titreyen sesimle.

Elini çekti yavaşça "Buz gibi olmuşsun, titremeye başlayınca ateşin mi var diye baktım." Dedi hala koruduğu ciddiyetiyle suratımı incelerken.

Arkadaşlar...

Herneyse.

Ciddili götüm donuyordu şu an. Yattığım sıradan dikleşirken omuzlarımdan aşağı düşen montu gördüm. Deniz'in montuydu. Sırıtarak montu kucağıma aldım "Demek üşümeyeyim diye montunu üzerime örttün?"

"Kim olsa aynısı yapardım. Sana özel değil yani." Dedi göz kırparak.

Kim olsa aynısı mı yaparmışmış?!

Gözlerimi kısarak suratına baktım "Her uyuyan kızın üstüne montunu mu örtüyorsun sen, Deniz?"

Şaşırdı başta sonra kısıkça güldü dişlerini göstererek "Arada vardır biraz öyle huylarım."

Hızla montu üstüne attım. "Al şu montunu Allah'ın cezası ya!" Her kızın üstüne örttüğü montu üzerime örtmüş, bir de eşek gibi sırıtıyor ağzına sokacağım şimdi görecek ebesinin kızını.

Keyifle gülerek yüzüne gelen montu yakalayıp sıraya koydu "Şaka yapıyorum güzelim, şaka."

Gözlerimi devirdim "Aman ne komik şaka! Gül gül öldüm Deniz, görüyor musun?" Masanın üzerinden kafamı koyduğum kendi şişme montumu alarak giydim.

İçim titriyordu lan.

"Kıskanınca aşırı hırçın oluyorsun ama hoşuma gitti biliyor musun?" Dedi bana doğru yaklaşırken. Kalp atışlarım anında hızlanırken hemen geri çekildim. "Şöyle elimin ters tarafıyla bir tane yapıştırırım o zaman hırçın ne demekmiş aynadan yanağına bakar bakar izlersin Asalcığım. Ne kıskanacağım seni be, pis montunu uzak tut benden."

Önüme dönerek gözlerimi sınıfta gezdirdim. Öğle arasından son dersimize kadar 3 ders boş olduğu için sınıfa gelir gelmez sıraya yayılmış Deniz'e çok hareket etmemesi ve asla beni uyandırmaması, son dersten daha önce uyandırırsa başına gelecekleri içeren uzun bir konuşma çekmiş ve uyumuştum.

Saate bakacak olursak şu an son saatteydik ve zil çalmış olmalıydı ki herkes içeri geliyordu.

Sırıttım. Demek ki uzun konuşmam Deniz'i tutuşturmuş.

"Hala titriyorsun." Montumun içine sıkışmış saçlarımı dışarı çıkarttı nazikçe. "İyi misin?"

Sırıttım zar zor "Severim titremeyi." Aynen bayılırım hatta.

Sınıfa Yağmur, Baran ve arkalarından Yiğit Arda girmişti. Baran'ı görmemle gözlerim kocaman açıldı.

Sıçtı Cafer bez getir!

"Noldu?" Diye sordu Deniz.

Sıçtım da sıçtım.

Ulan ben öğlen tuvalete iğnemi vurulmayı gidiyordum sonra bu safozun aşk hayatı yüzünden vurulmayı unutmuştum.

E o zaman bana esselaa... zaten şekerden olmasa doktor kekim yakında beynimi neşterle kesip içine insülin iğneleri sokacaktı aga.

"Uyanmış bizim uykucu, günaydın Kayra hanım inşallah güzel bir uyku çekmiştirsiniz efendim."

Yeni uyandık iyi hoş yaptıkta inşallah birazdan da ölüme uykusuna yatay geçiş yapmazdık.

Donuyordum, başım zonklamaya başlamıştı ve dilim damağım kupkuruydu. Hızla elimi montumun cebine attım. İnsülin kalemim oradaydı.

"Suratın bembeyaz olmuş, bir şey mi oldu?" Diye sordu Arda. Yutkunarak ayağa kalktım "Öğlen iğnemi vurulmayı unutmuşum. Onun etkisi oldu biraz yoksa sorun yok yani."

Aynen, hiç sorun olur mu... şöyle alt tarafı bi nur içinde yatasım var kenara bir yere.

"Siktir ya! Biz onu unuttuk."

"Nasıl böyle bir şeyi unutursunuz! Kafayı mı yediniz lan siz?"

"Kayra iyi misin?"

Başım dönmeye başladığında Asal'ı önümden itekledim "İğnemi vurup geleceğim ben." Sınıfın ortasında asla vurulmazdım.

Hızlı hızlı kapıya yürürken bir anda içeri giren hocayla çarpıştık. Çüş! İnsan diye Buldozer'e mi çarptım lan? Küçücük kadın göbeğinde sektirdi beni. Sendeleyerek yere doğru uçuşa geçmişken arkadan biri belimden tutmuştu. Gözlerimi kırpıştırarak beni tutan kişiye baktım. Deniz'di.

"Napıyorsun, kızım? Zil çalmış nereye çıkıyorsun sen, kitaplarımı da yere düşürdün."

Hocanın sözleri bir kulağımdan girip diğerkinden çıkarken şu an sadece Deniz'in gözlerine odaklanmıştım. "İyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?" Belimden tutup dikleştirerek kendine yasladı.

"Hocam müsaadenizle ben bir şekerimi yükseltip geleceğim." Dedim kafam omuzuna düşerken. "Duydunuz hocam, bize müsade." Deniz beni kucağına alırken çoktan koridorda yürümeye başlamıştı bile.

"Hemen iğneni vurulup derse geliyorsunuz, Kayra! Siz dördünüz de sıralarınıza."

Güzel rabbim vicdan dağıtırken acaba sen ne yapıyordun kurban olduğum fizikçisi. Lan ölsem mezarımda fatiha okumak yerin derslerin özetini geçecekti bu kadın.

"İyi misin?" Kolumu boynuna sararak kafamı omuzuna yasladım. Adem elmasıyla bakışıyorduk şu an "Bir kere daha iyi misin diye sorarsan üstüne kusarım Deniz ve inanki bunu seve seve yaparım. Hem zaten senin yüzünden iğnemi vurulmayı unuttum ben, IQ'suz balık hafızanı bana da bulaştırdın!"

"Çenemizden de pek bir şey kaybetmediğimize göre iyiyiz."

Elimi saçına atarak ensesinden bir tutamı koparırcasına çektim. Acıyla inledi "Elin ayağın rahat dursun atarım yere görürsün gününü yaramaz kız." Yav he he dermiş gibi kafamı salladım.

Bir tarafların yemez atmaya canım.

Hızlıca müzik odasına girip bedenimi sıranın üstüne bıraktı. Montumun fermuarını indirerek tek tek kollarımdan çıkardı "Bırak sen ben yaparım."

"Tabi yaparsın."

"Evet yaparım! Eskiden bu anlarımda Çağrı abim hep yanımda olmazdı. Ya da şimdiki gibi etrafım insanlarla dolu değildi. Kendim halletmeye alışığım."

Birkaç saniye durarak gözlerime baktı. Biliyordum bu bakışı. Ama onun gözlerinde bu bakışı görmek istemiyordum.

Titreyen ellerimle kapüşonlumu çıkartırken ellerimi itekleyip kendi çıkardı "Artık yalnız değilsin. Tek başına çabalamana gerek yok."

Kısa kollu tişörtümün kolunu omuzuma kadar sıyırdı ve insülin kalemimi elimden çekti. Yuh, iğnemi de vuramazdı herhalde. "Vurmayı biliyor musun?" Diye sordum titreyen ellerimi sıkarak.

Cc'sini ayarlarken kafasını salladı "Öğrendim."

Parmağıyla kolumda vuracağı yeri ayarladıktan sonra bana baktı. Kafamı salladım vurması için. Her türlü acıyacaktı zaten. İğneyi yavaşça koluma sapladığında gözlerimi kapatım.

İğneden nefret ediyordum.

Hatta o kadar nefret ediyordum ki Hakan'a olan nefretimi bile sollayabilirdi.

"Bitti." Diyerek iğneyi çıkarttı. "Canını yaktıysam özür dilerim."

"Yakmadın." Diye mırıldanarak, sırtımı ve kafamı duvara yaslayıp gözlerimi kapadım.

Ne kadar geçti bilmiyorum belki on - on beş dakika sessizce insülinin etki etmesini bekledim. O montumu üzerime örtmek dışında hiçbir şey yapmamış, sessiz kalmıştı.

Saçlarımda ellerini hissetim. Yüzümü kapatan tutamları arkaya doğru itekledi "İyi misin?"

Gözlerimi araladım. Tedirgince suratımı inceliyordu. Oturduğum yerde dikleştim zar zor "Kayra Barutçu'nun kötü olması gibi bir durumu söz konusu olamaz, Deniziciğim. Taş gibiyim hem de."

Azrail'le bakışmıştık yine şöyle bir ama Allah'a şükür o an bu an değilmiş.

Sadece kafamda Thor aşkımın yıldırım'ı düşmüşcesine derin bir ağrı vardı. Yorgundum ve mental durumumun yirmi bardak içki gömmüş sarhoştan hiçbir farkı yoktu.

Neyse düzelicez inşallah ya.

Ayağa kalktım yavaşça. Tedirgince bana bakıyordu hala. "Bunu ilk ve son kez diyeceğim. İstediğin kadar dalga geçme hakkı veriyorum sana. Teşekkür ederim Deniz."

Son derece gıcık olup, bana laf sokma çabaları sinirlerimi bozsa da kötü biri olmadığını biliyordum. Aramızda olan durum, her neyse işte farkındaydım ama yine de böyle telaşlanıp yardım etmesi şaşırtmıştı.

Gülümseyerek kafasını iki yana salladı. "Önemli değil, Kayra."

Kaşlarım havaya kaldırdım "Yani sana teşekkür etmemle ilgili dalga geçmeyeceksin?" Masanın üstünden kapüşonlumu eline aldı "Bugünlük hastalığına veriyorum. Yarın kaldığımız yerden devama edebiliriz."

Yazık sana, iki dakika hastalanınca bunun çenemi durduracağına inanman... büyük acemilik.

"Sen nasıl istersen." Sırıtarak elinden kapüşonlumu aldım "Ama çok üzüldün dimi bana bir şey olacak diye? Ne, hiçte öyle bakma doğruya doğru. Ölüp bittin bana bir şey olacak diye."

Ben sinir olmasını beklerken hayretle güldü "Ne olursa olsun hiç böyle olmaktan vazgeçmeyeceksin, değil mi?"

"Maalesef be Deniz."

Yüzüme doğru eğildi yavaşça "Telaşlandım."

Ay noluyor noluyor.

"Sana bir şey olacak diye korktum. Her zaman gülen yüzünü görmek yerine acı çeken seni görmek canımı sıktı. Sinirlendim. Sağlığına dikkat etmemene, bu kadar kötü olabilmene rağmen hala çikolata peşinde düşecek kadar canına değer vermemene sinirlendim. Eğer merak ettiğin cevaplarsa, aldın. Ama bu cevapların hiçbir önemi yok, gerçekten halimi göremeyecek kadar kör müsün, Kayra?" Dedi sinirle soluyarak.

Yapma Deniz, yanarız be...

Birazdaha yaklaştığında nefesi şimdi suratıma çarpıyordu "Yoksa kör taklidi mi yapmayı tercih ediyorsun?"



•••

"Yani kısaca Baran, Yağmur'a aşıkmış işte. Ay iyi ki de Yağmur'a aşık olmuş abi. Ya şirret bir kıza olsaydı? Ya kız Baran'ı benden kıskanıp aramızı bozmaya çalışsaydı? Parçalardım o kızı!"

"İyi olmuş güzelim."

"Tabi ki." Dedim elimde kestiğim kartonu da diğerinin yanına atarak. "Sonracıma..." aklımda hiçbir şey gelmeyince durdum "Evet, bugünlük yaşadığım ve öğrendiğim dedikodular bu kadardı."

Tabi Deniz'le aramda geçenleri ve şekerimin yükselmesini es geçerek her şeyi anlamıştım.

Aramızda tekrar uzun soluklu bir sessizlik oluştuğunda sıkıntıyla kıpırdandım "Abi bu mimarlık hiç çekilecek bölüm değil ben sana söyleyim. Bu ne yahu! Saatlerdir karton kesip ev yapıyoruz. Bak bak KayraSu bile sıkıntıdan beni dürtüyor kalk gidelim diye." 

Yemin ederim elimdeki makasla kendimi deşecektim şimdi.

Asal'la fazlaca kritik konuşmamız koridorda zeballak bekçisi gibi gezinen hizmetli ablalar tarafından kesilince sınıfa gitmek zorunda kalmış. Sonrası zaten çıkıştı ve tekrar konuşamamıştık.

Eve gelir gelmez Demir beni kolumdan tuttuğu gibi odasına götürmüş önemli olan bu ödevinde ona yardım etmem için el koymuştu bana. 4 saattir abartmıyorum 4 saattir karton kesip yapıştırıyorduk.

Yapıştırıcı kokusundan zaten kafam on milyon olmuş uçmuştu aga.

"Ben de yoruldum, bugünlük bu kadar yeter. Azat ediyorum seni yavrum bırak makası." Demesiyle hızla yerden kalktım "Sonunda, yerde oturmaktan kıçım düzleşti be!" Kendimi çift kişilik büyük yatağına bıraktığımda KayraSu'da hemen yamacıma yanaşmış ve beni birkaç kez hapşırtmıştı.

KayraSu'ya olan alerjimi saklamakta şu anlık çok iyi gitsem de son zamanlara iyice artmıştı bu alerji. Özellikle annem çaktı çakacaktı.

Ama o çakmadan ben gidip Aral abime suçluyum doktor bey temalı biraz duygu sömrüsü birazda üste çıkma çabalarımla bu mevzuyu konuşacaktım.

Çünkü internette detaylıca aratmış ve bunun için ilaçlar olduğunu öğrenmiştim. İlaçları kullanırsam hiçbir problem kalmazdı.

Demir, KayraSu'yu yataktan alıp yere koyduktan sonda yanıma yattı. Hemen beni kolları arasına aldığında keyifle ben de ona sarıldım. "Oh be, kaç gündür sınavlardan dolayı göremiyorum özlemişim kızım."

Sırıttım "Ben de Demirciğim." Yanağını uzattı öpmem için. Hemen yanağını öpüp geri çekildim.

Bana Thor'u aldıkları için Adal ve Demir şu an best abimdi. O yüzden her türlü yalakalığa online'dım.

O da saçlarım arasında bir öpücük kondurarak kollarını sıklaştırdı. "Adal şerefsizi gelse de ikimizi böyle görüp sinir komasına girse keşke." Dediğinde kahkaha attım. "Çok kötüsün."

"Aldığım duyumlara göre Poyraz abimle yine bozuşmuşsunuz."

Kaşlarım çatıldı hemen "Kimden almışsan çok doğru almamışsın abi, çünkü kendisini abilik mevkinden reddettim!"

O artık sadece korkutucu bir seri katildi gözümde...

Güldü dediğime "O kadar diyorsun yani?"

"O kadar diyorum!"

Lan beni sürükleye sürükleye psikoloğa götürdüler bundan ötesi mi var?

"Psikoloğa gitmek o kadar kötü bir şey değil biliyorsun, değil mi? Ben de gidiyorum güzelim ve bu çok normal bir şey." Geri çekilerek ciddi ciddi suratına baktım "Zaten gidenlerle ya da psikologlarla bir derdim yok abi, sorun ben şu an bunu istememe rağmen beni zorla götürmeleri. Ve Poyraz abim sürekli bunu yapıyor. Önce abimi hayatımdan çıkartmaya çalıştı sonra zorla psikolog. Ben bunlar olsun istemiyorum."

Kafamı tekrar göğüsüne yaslayarak sarıldım. Hep affetmem gerektirecek şeyler yapıyordu. Bıkmıştım artık affetmekten.

"Haklısın ama birazd-"

"Haftasonu lunapark'a gidelim mi? Ama sadece Adal, Efe, sen ve ben tamam mı?"

Bu aralar fazla inişli ve çıkamayışlıydım. Tökezlemiştim. Ve sanki Sokrates benmişim gibi düşünmem gereken bir sürü de soru vardı kafamda.

Bu yüzden manyak eğlenip kafa dağıtmaya aşırı ihtiyacım vardı ve şu an o ortam benim kafayı biraz toplardı gibi geliyor.

"Gidelim yavrum. Yeter ki sen iste."

Heyecanla dikleştim "Gidiyoruz o zaman?"

"Gidiyoruz güzelim, gidiyoruz."



•••

Öncelikle musmutlu, sağlıklı, ailenizle bir arada olduğunuz bütün ülkemiz için hayırlı olacak bir yıl diliyorum herkese. Benim için berbat bir yıldı. Umarım gelen gideni aratmaz. Umarım bu yıl bize uğulu gelir. ❤️‍🩹

• Nasıldı bölüm? Kısa ve geçiş bölümüydü birazcıkta. Kayra'nın kademe kademe çöküşünü yazmak hoşuma gitti. Büyük patlama yaşanmalı bence artık.

• Kitap final olmadan Adal, Demir ve Efe'yle geçireceği manyak bir gün kesinlikle olmalı.

• Asal Deniz?

• Abilerle sahne azdı biliyorum. Önümüzde ki bölümlerde çokça olacak. Kayra tarafında da bir şeyler netleşecek. Bakalım.

• Diğer bölümde görüşmek üzereee

Continue Reading

You'll Also Like

730K 49.3K 32
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
117K 8.4K 87
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
1.6M 87.2K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
1.7M 161K 81
Gök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefka...