ARMAĞAN (Tamamlandı)

By aleynahirik

245K 17.9K 3.7K

*WATTYS 2023 KAZANANI* Eski hayatından kaçıp onu terk etmeye hazırlanan erkek arkadaşıyla beraber İstanbul'a... More

UYARI!
Her Şeyin Başlangıcı
BÖLÜM BİR | Bağ Bozumu
BÖLÜM İKİ | Soğuk Yalnızlık
BÖLÜM ÜÇ | Aynadakiler
BÖLÜM DÖRT | Aynadakilerden Biri Olmak
Felaketin Yansıması
BÖLÜM BEŞ | Tekrarlanan Ziyaretler
BÖLÜM ALTI | Sükûnet
BÖLÜM YEDİ | Sosyal Medya Laneti
BÖLÜM SEKİZ | Bir Garip Randevu
BÖLÜM DOKUZ | Etraftaki Renkler
Karanlıkta Yalnız Olmak
BÖLÜM ON | Beklenen Telefon
BÖLÜM ON BİR | Zarif Bir Sihir
BÖLÜM ON İKİ | İyi Olmadığımı Biliyorsun
Karanlığa Fısıldanan Dilek
BÖLÜM ON ÜÇ | Yansımanın Diğer Tarafı
BÖLÜM ON DÖRT | Kısa Uzun Bir Yol
BÖLÜM ON BEŞ | Klasik Bir Lanetli Ev
Nergisler ve Yaseminler
BÖLÜM ON ALTI | Eve Ait Olanlar
BÖLÜM ON YEDİ | Sızlanan Kadın
Yavaşça Ölmek
BÖLÜM ON SEKİZ | Ölüler Konuşamaz
Tünelin Sonu
BÖLÜM ON DOKUZ | Ölüm Soğukluğu
BÖLÜM YİRMİ | Son Mektup
Sonun Başlangıcı
BÖLÜM YİRMİ BİR | Nasır Tutmak
BÖLÜM YİRMİ İKİ | Kıyıya Çıkmak
BÖLÜM YİRMİ DÖRT | Arafta Kalanlar
BÖLÜM YİRMİ BEŞ | Çoban Yıldızı'na Kavuşmak
BÖLÜM YİRMİ ALTI | Döngü
BÖLÜM YİRMİ YEDİ | Ölülere Hükmeden Hel*
BÖLÜM YİRMİ SEKİZ | Visal
BÖLÜM YİRMİ DOKUZ | Ölüme Geç Kalmak
BÖLÜM OTUZ | Kara Bir Toz Bulutu
BÖLÜM OTUZ BİR | Herkes Son Bir Vedayı Hak Eder
BÖLÜM OTUZ İKİ | Yaşamın Yeni Günü
BÖLÜM OTUZ ÜÇ | Bir Mum Geceyi Aydınlatabilir {FİNAL}
YAZAR NOTU
WATTYS 2023 🥳

BÖLÜM YİRMİ ÜÇ | Bir Ölüyle Uyumak

4.2K 404 61
By aleynahirik

*Medya: Yasemin ve Cem'e çok benzemiyor mu? 🥹💗

Tüm ev karanlığa esir olmuşken uykulu gözlerle koltuktan kalktım. Yan koltuktaki Cem, derin bir uykudaydı. Yukarıdan başka biri tarafından kontrol edilen ipli kuklalardan farksızdım. Ellerim karanlığın içinde hemen aynayı buldu. Aynayı sıkı sıkı kucağımda tutarken hiçbir ışığı açmadan önce salondan ayrıldım, ardından merdivenleri çıkmaya başladım. Kapılar açık odaların pencerelerinden içeriye düşen ay ışığı ve cılız sokak lambasından düşen sarı ışık dışında hiçbir ışık oldu. Her bir basamakta beni uyandırmayı başaran sesi daha net duyuyordum.

Bir kadın sesiydi. Kulağa hoş bir ninni gibi gelen mırıltıları beni ona çekiyordu. Kara Ayna'yı sıkı sıkı tutmaya devam ederken merdivenleri çıktım. Son basamakta durduğumda sesin geldiği yöne, sola döndüm.

Şu an uyuyorum.

İçimden geçirdiğim cümle buydu. Şu an muhtemelen uyuyorum. Bu bir rüya.

Birkaç adımla Nergis Hanım'ın odasının önüne geldim. Onu da tam o an gördüm. Pencerenin önündeydi. Üzerinde bebe mavisi bir gecelikle uzun dalgalı saçlarıyla oynuyordu. Bu haliyle masal kitaplarındaki prenseslerden bir farkı yoktu. Mırıldandığı şarkıya devam etti. Saçlarıyla oynadı ve bir an kafasını kaldırıp pencereden dışarıya, ardından bana baktı.

Yüzü tıpkı Nalan gibiydi.

İrisleri solgun, yüzü bembeyazdı. Göz kapaklarının etrafında yayılan gri renk, güzelliğini örtmeye yetmiyordu. Bana uzun uzun baktı. Gözleri yavaşça kucağımdaki aynaya kaydığında ben de onunla beraber aynaya baktım. Aynada gördüğüm tek şey kendi yansımamdı. Başımı kaldırdım ve yeniden ona baktım.

Elini çok yavaş hareketlerle kaldırdı ve gel işareti yaptı.

Sorgulamadan odaya girdim. İlk yöneldiği yer çalışma masası olmuştu. Aynayı, sanki yerini biliyormuşçasına çalışma masasının bir köşesine yerleştirdim. Uzaktan ona baktığımda olması gerektiği yerde gibiydi. Yeniden Nergis Hanım'a döndüm. İfadesizce beni seyrediyordu. Bu görüntünün beni korkutup kaçırması gerekirken hissettiğim tek şey o soğukluk oldu.

Bu oda çok soğuk.

Kollarımı birleştirip elimle kolumu sıvazladım. Soğukluğun biraz olsun dağılmasını bekledim ama hiç de öyle olmadı. Odanın içinde birkaç adımla gezindim. Pencerenin önünde beni izleyen bir hayalet yokmuşçasına rahattım.

Kesinlikle uyuyorum.

''Diğer mektuplarını okumak için sabırsızlanıyorum.'' deyiverdim. ''Bu odada neler yaşadın, merak ediyorum doğrusu.''

Bana bakmaya devam etti.

Çünkü o konuşamaz, unuttun mu?

Etrafımda bir tur döndüm ve yüzüm kapıya dönük durduğumda gözüm çatı katına çıkan merdivenlere takıldı. Adımlarım hızlandı ve beklemediğim bir hamle yapıp odadan çıktım. Odadan dışarı adım attığım an Nergis Hanım'ın mırıldanmaları tekrar başladı. Yukarı dönüp üst kata çıkacağım esnada Cem'in odasının önünden geri döndüm.

Odadaki oyuncak tahta at ileri geri sallanırken üzerinde onu hareket ettiren kimse yoktu. Birkaç adımla ilerleyip odayı görüş alanımdan çıkardım ve ardından tekrar geri geldim. Bu sefer atın üzerinde dört yaşlarında olabilecek bir kız çocuğu vardı. Onu görmemle irkildim. O ise sallanmayı kesti. Yüzüme ifadesizce bakarken sanki benim onu görüp göremediğimi anlamaya çalışıyordu. Göz temasını kesemeden geri geri yürüdüm. Çatı katına çıkmaktan vazgeçip Nergis Hanım'ın odasına geri döndüm.

Artık pencerenin önünde değildi.

Beyaz örtü özensizce çekilip yere doğru kaymış yatağın üzerinde oturuyordu. Saçlarıyla oynamayı bırakmış, yalnızca Kara Ayna'ya doğru bakıyordu. Ağır adımlarla aynaya doğru yürüdüm. Yaşadığım derin korkudan geriye hiçbir kırıntı kalmamıştı. Aynayı altın çerçevesinden tutup kendime çevirdim. Sağ arkamda kalan Nergis, aynada gözükmüyordu. Bunu teyit etmek için bir ona bir aynaya baktım. Yoktu. Aynada ise şimdiden siluetler belirmeye, kıpırdanmaya başlamıştı. Başımı çevirip O'na baktım.

''Neden dışarıdasın?''

Elbette bana cevap vermeyecekti ama bu soru kafamın içinde dönüp durmaktan yorulmuştu. Bir şekilde cevabını aramaya ve mümkünse bulmaya ihtiyacım vardı. Aynadan ve içindekilerden uzaklaşıp odanın ortasına doğru ilerledim.

''Anlayamıyorum, neden böyle? Nalan da dışarıda olmalı çünkü banyonun aynasından gördüm.''

Teorik olarak kendi kendime konuşmuyordum. Yalnızca dışarıdan gören birisi için deli gibi görünüyor olabilirdim.

Beni kimse göremez çünkü uyuyorum, diye geçirdim içimden ve bu beni biraz olsun rahatlattı.

''Nalan'ın ve sizin çok acı bir ortak noktanız var. Keşke olmasa ama var.'' dedim. ''Şirkette gördüklerimin ve şimdi içerideki çocuğun da sizinle bir ortak noktası olmalı ki dışarıdasınız. İçeridekilere göre biraz daha normal gözüküyorsunuz. ''

Yatak odasında volta atıp dururken gözüm ara sıra ona kayıyordu. Aynı ifadesizlik ve donuklukla beni seyretmeye devam etti. Ben soruların içinde boğuldum, geri çıktım ve tekrar boğuldum. O ise seyretmeye devam etti.

Ayak bileklerimden yayılan acıyla nihayet durdum. O kadar hızlı ve sürekli yürümüştüm ki neredeyse nefes nefeseydim.

''Siz... Siz biliyor olabilirsiniz. Bana işaret yollayabiliyorsunuz! Söyleyebilirsiniz.''

Yüzüme uzun uzun baktıktan sonra kafamı iki yana salladım. Saatler geçmiş kadar yorgun hissediyordum. Ellerimi iki gözümün arasına götürdüm ovuşturdum. Karanlık görüş alanımdan geçen ışıklardan sonra gözlerimi açtım. Yatağın üzerinde oturmaya devam ediyordu. Elini yavaşça yatağa götürdü ve iki kez vurdu. Bu bana gel demekti. Ayaklarımı süre süre yürüdüm ve yatağa geldim. Günlerdir uykusuz bir halde gibi yatağa sırt üstü uzandım.

Sağımda oturmayı sürdürürken kafasını bana çevirdi. Ben de ona baktım. Ancak bir hayal olabilecek bir anı paylaştık ve bana gülümsedi.

Göz kapaklarım kapanırken sağ tarafıma döndüm.

#

Gözlerimi açmadan hemen önce sesler duymaya başladım. Bir ileri bir geri giden adım seslerine karışmış bıkkın ve biraz da kızgın bir ses.

''Bak oğlum, beni oraya getirtme! Müdür ve öğretmenler ne diyorsa odur işte, şansını zorlama beni de sinirlendirme.''

Kısa bir anlık sessizlikten sonra Cem'in ses tonu sertleşirken, desibeli de yükseldi.

''On sekiz yaşına bile gelmeden, başımda bir sürü dert varken, en karmaşık zamanda o piercing'i taktırdın ve arada kaynadı, bunu geçiyorum. Şimdi okulda yasaksa yasaktır. Evet, onun senin eğitiminle bir alakası olmadığının farkındayım. Ne yapmamı istiyorsun, anlamadım. Gelip müdürle mi tartışayım?''

Kısa bir an telefondan yükselen Cihan'ın anlamsız bağırışlarına kulak verdikten sonra Cem, yeniden konuşmaya başladı.

''Bunun onunla ne alakası var lan? Özgürlük bu demek değil! Ne? Tüm bu isyanın seni dedemle bırakıp gitmem yüzünden mi yani?''

Duraksadı.

''Hayır, Cihan. Paris'e gittiğimde de buraya geldiğimde de kendim için bir şey yapmadım. Hatta ben tüm hayatım boyunca kendim için bir şey yapmadım.''

Aralanan göz kapaklarım arasından Cem'in bir hışımla odaya girdiğini görmemle gözlerimi tam anlamıyla açmam bir oldu. Kaşlarımı çattım. Odaya mı?

Cem benim açık gözlerimi gördüğü gibi duraksadı.

Bir anda nerede olduğumu idrak etmemle yerimden fırlamam bir oldu. Belime kadar örtülü eski tip yatak örtüsü içinde, Cem'in annesinin yatağındaydım. Ayaklarımı kendime doğru çektim. O kadar hızlı kalkmıştım ki şakaklarımdan itibaren giren ciddi bir zonklamayla gözlerimi yumdum.

Burada ne işim var?

''Tamam, kapat şimdi. Seni tekrar arayacağım, bu konu burada bitmedi. Doğru düzgün yemek ye, dışarıdan saçma sapan şeyler yeme. Tamam mı? Kendine dikkat et, görüşürüz.''

Gözlerimi açarken ellerim istemsizce şakalarıma gitti. Cem telefonu kapatırken mahcupluğumu yenip bir süre daha yüzüne bakamadım. Burada ne işim vardı? Neden buraya gelmiştim ki?

Zihnimin önüme sunduğu birkaç sahneyle gözlerimi kırpıştırdım. Bakışlarım hemen çalışma masasına ve üzerinde beni bekleyen Kara Ayna'ya kaydı.

Rüya değildi.

Cem birkaç adım atıp iyice odaya girdiğinde elinde tuttuğu kâğıdı bana uzattı.

''Bu mesaj ne zaman geldi?''

Yüzümü ona dönmek zorunda kaldım.

''H-Hangi mesaj?''

Kâğıdı sabırsızca bana doğru salladı. ''Bu.''

Elinden çekip alırken baş ağrım şiddetlenmeye başlıyordu. Kâğıdın üzerinde yine kısa ve uzun işaretlerden oluşan bir mesaj vardı ve bu karalamanın benim elimden çıkmış olduğundan yana hiç şüphem yoktu. Bir süre kâğıda bakakaldım. Henüz dün geceki her anımın bir rüya değil, gerçek olduğunu bile beynime inandıramamışken ne zaman yazdığımı bilmediğim bir mesajla karşı karşıyaydım.

''Bilmiyorum.''

Ellerim kanıksamaya başlayacağım soğukluğa teslim olurken Cem'e baktım. Yüzünde gördüğüm ifade midemi düğüm düğüm etti. Korku muydu bu? Yoksa rahatsızlıkla süslenmiş öfke miydi? Kaşları hafif çatıktı. Çenesinin gerildiğini, ellerini cebine yerleştirdiğini gördüm. Apar topar ayaklarımı yataktan dışarı sarkıttım ve oturur pozisyona geldim.

''Özür dilerim.'' dedim alelacele. ''Ben ne zaman geldim, hiç hatırlamıyorum. En son... En son rüya görüyordum. Buradaydım ve...''

Duraksadım.

Annesini gördüğümü söylemeliydim? Ya da onun annesi olduğunu nereden biliyordum ki? Annesini daha önce hiç görmemiştim. Dün gece kafamda yüksek sesli bir müzik gibi tekrarlayıp dururken düşünmek hiç kolay değildi. O kadar emindim ki onun Cem'in annesi olduğuna, hiç sorgulamamıştım. Onun karşısında durup konuştuğumu hatırladığımda ürperdim. Cem'in odasındaki çocuğu hatırlamak ise neredeyse titrememe, bir şeye sarılmak istememe sebep oldu.

''Buradaydım ve rüya görüyorum sanıyordum. Uykumda geldim sanırım, bilmiyorum.''

Dişlerim birbirine vurmaya başlarken kollarımı göğsümde kavuşturdum. Cem'in kaşları biraz daha çatıldı ve bana doğru bir adım attı.

''Yasemin? İyi misin?''

''Gerçekten seni üzecek bir şey yapmak istemezdim. Neden yaptığımı bilmiyorum. Çok tuhaf şeyler ol-''

Ben henüz konuşmaya devam ederken birkaç adımla dizlerimin dibine geldi. Ellerini dizlerime koyup yüzüme eğildi. İlk baktığı şey, etrafımdan yayılan rengim olmuştu tabii ki.

''S-Siyah mıyım? Yine?''

Dizlerimden tuttu ve bacaklarımı yatağa çıkardı.

''Hayır hayır, Siyah değilsin. Hatta parlıyorsun, sorun yok.''

Bedenim kaskatı kesilmişti. Cem başımı nazikçe tutup fırlayarak kalktığım yatağa geri yatırdı.

''Seni üzdüm mü?''

Yorganı tutup üzerime örterken, ''Hayır.'' dedi. ''Şimdi bunu düşünme. Sana ne oluyor, önce bir onu anlayalım.''

Ellerimi yorganın altında tutmaya devam ederken titriyordum. Hemen önüme diz çöktü. 

''Dün gece normalden farklı bir şey yaptın mı?''

''B-Bilmiyorum.''

''Seni zorlamayacaksa düşünmeye çalış.''

Gözleri yüzümde gezinirken yüz ifadesi tamamen değişmişti.

''N-Ne oluyor?'' diye sordum.

''Dudakların morarıyor ve bembeyaz oldun.'' dedi.

Tıpkı bir ölü gibi.

Gözlerim iri iri açılırken zihnimden geçen bu cümleyle dizlerimi kendime çektim. Sanki daha çok titriyordum.

''Yasemin, aynaya bir şey yapmış olabilir misin?''

Kafamı zar zor 'hayır' anlamında salladım.

Endişesini, benim endişemi körüklememek adına bastırdığını gördüm. Gayet normal gözükmeye çalışırken elini saçlarıma getirdi. Sıcak parmaklarını saçlarımda gezdirirken biraz daha yaklaştı.

''Sakin ol.'' diye mırıldandı. ''Önemli bir şey yok, sakinleş. Sahip olduğun bu gücün her köşesini bilmiyoruz ama böyle böyle öğreneceğiz. Değil mi? Bir şey yok.''

Rahatsızlığını bir şekilde bastırmış ve tıpkı Cihan'da olduğu gibi arada kaynamıştı. Öyle ya da böyle, şu an rahatsızdan ziyade oldukça anlayışlı gözüküyordu.

''Hala Mor'sunuz, hanımefendi. Endişelenmeyin.'' dedi tebessümle ve benim de morarmış dudaklarım arasından bir gülümseme çıkıp gitmesini sağladı.

''Sana sıcak bir şeyler getireyim, hemen dönerim. Sen de o ara zihnini boşalt ve dün gece her zamankinden farklı bir şey yapıp yapmadığını düşün. Tamam mı?''

''Tamam.'' diye mırıldandım.

Elini saçlarımdan çekip odadan çıkmaya hazırlanırken gözü hep üzerimdeydi. Odadan son adımını atana dek bana bakmayı sürdürdü. O çıktığı gibi ise cenin pozisyonunda iyice küçüldüm.

Evet her zamankinden farklı bir şey yaptım, diye geçirdim içimden. Bir ölüyle saatlerce konuşup onunla uyudum.

***
Selam! Yasemin güçlerinin farklı yönlerini keşfetmeye devam ediyor. Sizce bir ölüyle uyuduktan sonra bedeni neden böyle bir tepki vermiş olabilir? Tahminleri alalım. 🫢

Haftaya yeni bölümde görüşmek üzere 👋🏻

Continue Reading

You'll Also Like

21.5K 10K 30
Mafya, Jitem ve Aşk Üçgeni
913K 49.7K 35
İki ayrı klan, farklı topraklarda hüzünle dalgalanan iki ayrı bayrak. İki renk. Kırmızı ve mavi. Lanetlenmiş iki düşman halkın üzerine güneş gib...
577K 27.9K 49
Lidya bakıcılık için gittiği evde beklenmedik olaylar yaşar.. 2 KİTAP BİR ARADA. Lucas ilk kitap bölüm sayısı. - 36 bölüm. Tamamlandı. Lucas"Yeniden...
222K 23K 45
• Tamamlandı • • İmperium - II • Melek Dokunuşuna sahip bir İmperium, en kötüyü devirecekti. Kötülüğün ta kendisi olan Evelyn, bu kehaneti görmezden...