ARMAĞAN (Tamamlandı)

By aleynahirik

243K 17.7K 3.6K

*WATTYS 2023 KAZANANI* Eski hayatından kaçıp onu terk etmeye hazırlanan erkek arkadaşıyla beraber İstanbul'a... More

UYARI!
Her Şeyin Başlangıcı
BÖLÜM BİR | Bağ Bozumu
BÖLÜM İKİ | Soğuk Yalnızlık
BÖLÜM ÜÇ | Aynadakiler
BÖLÜM DÖRT | Aynadakilerden Biri Olmak
Felaketin Yansıması
BÖLÜM BEŞ | Tekrarlanan Ziyaretler
BÖLÜM ALTI | Sükûnet
BÖLÜM YEDİ | Sosyal Medya Laneti
BÖLÜM SEKİZ | Bir Garip Randevu
BÖLÜM DOKUZ | Etraftaki Renkler
Karanlıkta Yalnız Olmak
BÖLÜM ON | Beklenen Telefon
BÖLÜM ON BİR | Zarif Bir Sihir
BÖLÜM ON İKİ | İyi Olmadığımı Biliyorsun
Karanlığa Fısıldanan Dilek
BÖLÜM ON ÜÇ | Yansımanın Diğer Tarafı
BÖLÜM ON DÖRT | Kısa Uzun Bir Yol
BÖLÜM ON BEŞ | Klasik Bir Lanetli Ev
Nergisler ve Yaseminler
BÖLÜM ON ALTI | Eve Ait Olanlar
BÖLÜM ON YEDİ | Sızlanan Kadın
Yavaşça Ölmek
Tünelin Sonu
BÖLÜM ON DOKUZ | Ölüm Soğukluğu
BÖLÜM YİRMİ | Son Mektup
Sonun Başlangıcı
BÖLÜM YİRMİ BİR | Nasır Tutmak
BÖLÜM YİRMİ İKİ | Kıyıya Çıkmak
BÖLÜM YİRMİ ÜÇ | Bir Ölüyle Uyumak
BÖLÜM YİRMİ DÖRT | Arafta Kalanlar
BÖLÜM YİRMİ BEŞ | Çoban Yıldızı'na Kavuşmak
BÖLÜM YİRMİ ALTI | Döngü
BÖLÜM YİRMİ YEDİ | Ölülere Hükmeden Hel*
BÖLÜM YİRMİ SEKİZ | Visal
BÖLÜM YİRMİ DOKUZ | Ölüme Geç Kalmak
BÖLÜM OTUZ | Kara Bir Toz Bulutu
BÖLÜM OTUZ BİR | Herkes Son Bir Vedayı Hak Eder
BÖLÜM OTUZ İKİ | Yaşamın Yeni Günü
BÖLÜM OTUZ ÜÇ | Bir Mum Geceyi Aydınlatabilir {FİNAL}
YAZAR NOTU
WATTYS 2023 🥳

BÖLÜM ON SEKİZ | Ölüler Konuşamaz

4.3K 390 66
By aleynahirik

Medyaya bıraktığım müzikle okumanızı tavsiye ederim, iyi okumalar!

Gözlerimi yağmur damlalarının ahenkli sesiyle açtığımda oda neredeyse karanlıktı. Yattığım yerden doğrulurken alnımı kırıştıracak kadar kaşlarımı çattım. Etrafı görmek için gözlerimi kıstığımda ev derin bir sessizliğe gömülmüştü. Sehpanın üzerinde duran telefonuma uzandım. Ekranı açtığımda saatin 6.40 olduğunu gördüm.

Koltuktan yavaşça kalkarken gözlerim evin üzerine çöken gri bulutların getirdiği karanlığa alışmış gibiydi. Üzerimdeki battaniyeyi bir kenara bıraktım. Diğer koltuğa doğru eğilirken orada Cem'i görmeyi bekledim fakat kenara bırakılmış bir başka battaniye dışında bir şey yoktu. Salondan çıkmak için kapıya doğru yürürken evden gelecek herhangi bir ses duymayı bekledim. Karanlığa bırakılmış merdivenlerden yukarıya doğru kafamı uzattım. Cem'in banyoda veya başka odada olma ihtimaline karşılık basamakları çıkmaya başladım.

''Cem? Evde misin?''

Kendi sesim bana dönecek kadar yankılandığında ürperdim. Merdivenlerin korkuluklarını sıkı sıkı tutarak ikinci kata çıktım. Aralık çocuk kapısından dışarı çok ince bir ışık vuruyordu. Evde kendi nefes sesim ve yağmurun sesi dışında hiçbir şey duyulmaması öyle bir boşluk hissi yaratmıştı ki. Yavaş adımlarla banyoya doğru döndüm. Banyonun kapısı kapalıydı ama içeride birinin olabileceğine dair ne bir ışık ne de bir hareketlilik vardı. Banyonun bitişinde duran odaya yaklaşmışken kulağıma dolan yeni bir sesle durdum. Bu düşük frekanslı bir cızırtı bu kocaman sessizlikte kulağımın içine içine işleniyordu. Yavaş hareketlerle arkamı döndüm ve koridorun diğer ucuna baktım. Tereddütlü adımlarla ilerledim. Her adımda koşarak aşağı inme isteğim katlanarak artsa da onu bir şekilde bastırmayı başardım.

Sesin geldiği yere, çalışma odasının önüne geldiğimde kafamı kapıdan uzattım. Oda, dün ilk defa gördüğüm gibiydi. Tek farkı, masanın köşesinde kalmış radyodan yükselen sinyal sesleriydi. Radyoyu dün fark etmemiştim bile. Odaya ilk adımımı atarken eve girdiğim andan beri üzerimde dolanan o elektrik akımı hissi şiddetlendi. Masaya yaklaştım ve eski tip radyoya yakından baktım. Hala çalışıyor olması normal miydi yoksa aslında hiç çalışmaması mı gerekiyordu?

Şüpheyle gelen sinyalleri dinledim. O kadar kısıktı ki biraz daha ve biraz daha yaklaşmak zorunda kaldım. Bir kısa bir uzun sinyaller birbirini tamamlaması gerekiyor gibiydi. Öylesine gelen sesler değildi, mesaj içeren anlamlı sesler olması gerekiyor gibiydi.

Birkaç saniyenin ardından gözlerim iri iri açıldı. Kafamın içinde yanan ampulle hemen harekete geçtim. Çalışma masasının arkasına geçtim ve çekmeceleri açmaya başladım. Eski defterler, dolma kalemler ve sararmış kağıtlar arasından boş bir kâğıt ile tükenmez bir kalem çekip aldım. Kalemin neredeyse yapışmış kapağını açıp kâğıda eğildim. Kulağım hala radyodayken nereden başlamam gerektiğini bilemiyordum. Cem'in bilgili olabileceğine güvenerek duyduğum ilk sinyalden yazmaya başladım. Bir kısa bir uzun ses, ardından bir uzun ses daha. Bir kısa ve iki uzun ses. Bir uzun ve bir kısa. Yeniden bir kısa ve bir uzun. Elimi alnıma götürüp kaşıdım. Doğru yazıp yazmadığımda veya doğru yerden yakalayıp yakalamadığımdan emin olamamakla beraber yazmayı bırakamıyordum. Bir uzun, tek bir kısa ve tekrar uzun bir ses. Ardından tekrar eden yeni bir kısa ve bir uzun ses. Bir kısa, bir uzun ve bir kısa daha derken sinyaller bozulmaya, frekans cızırdamaya başladı.

''Hayır hayır hayır.'' derken radyonun içinden tuhaf hışırtılar geldi. Alabildiğim son doğru düzgün ses bir kısa ve bir uzundu. Kalemi tutan elim havada kalırken kaşlarımı çattım. Birileri fısıldaşıyor, mırıldanıyor ve hatta sessiz sessiz bağırıyordu. Radyodan ve masadan uzaklaşırken kâğıdı elime aldım. Birkaç adım geri giderken radyonun tüm sinyali kesildi ve kendiliğinden kapandı. Zar zor yutkunurken geri geri odadan çıkmaya başladım. Karanlığın içerisinde her an bir şey görme ve duyma korkusuyla hızla odadan çıkıp kapıyı ardımdan kapattım. Koridorun ortasında kalakaldığımda çatı katından bir gürültü koptu.

Dudaklarım arasından bir çığlık çıkıp giderken sırtımı kapıya yasladım. Bir şeyler döküldü. Etrafa saçıldı ve hatta kırıldı. Gözlerim fal taşı gibi açılırken ayaklarım yere çivilenmişti. Ne odaya geri girebiliyordum ne de önümdeki merdivenlerden aşağı inebiliyordum. Olduğum yerde kalakalmıştım. Çatı katının gürültüsünün bitmesi neredeyse yarım dakika buldu. Sesler bir bıçak gibi kesilirken nihayet ileri doğru ilk adımımı attım. Adımımla birlikte bir gıcırtı duydum. Kafamı kaldırıp yukarı bakarken koridorun ortasında avize ileri geri sallanıyordu. Göğüs kafesim inip kalkarken kendi nefes sesim beni rahatsız edecek kadar yükseldi. Çok yavaş ve temkinli adımlarla merdivenlerin başına kadar geldim. Sol elimi atıp merdivenin korkuluğuna yapışırken gözüm hala avizedeydi. Aynı ritimle bir ileri bir geri sallanmaya devam ederken yavaşladı. Aşağıya gidecek ilk adımlarımı arka arkaya attım. Bir yandan avcumun içindeki kâğıdı tutarken bir yandan düşmemek için sıkı sıkı tutunuyordum. Bir adım daha ve bir adım daha. Arkamı dönüp koşarak aşağı inmeyi planladığım o anda yavaşlayan avize kendinden daha büyük bir gürültü ile kopup yere düştü. Çıkan sesle sendelerken neredeyse düşecektim. Bir elimle korkuluğu tutarken diğer elimle sağ tarafımda kalan duvardan destek aldım. Hava aydınlanmaya başlasa dahi yağmur bulutlarının karanlığı hala evin içerisinde hüküm sürüyordu. Önümü görmek için ciddi bir çaba harcayarak alt kata inmeyi başardım. Merdivenlerden uzaklaşmadan önce gördüğüm son şey merdiven boşluğundan beni izleyen bir çift göz olmuştu.

Yuvarlak aradan çıkıp salona girerken evin kapısı sessizce açıldı. Kapıdan içeri giren kişi, ona doğru koşan birinin görmeyi ben ise kapının tam o anda açılmasını beklemeyerek aynı anda yerimizde sıçradık.

Kasketinin altından dökülen ıslak saçlarından beni görmeye çalıştı.

''Yasemin?''

Nefes nefese kalmış halde elimde tuttuğum kâğıdı uzattım.

''Mors alfabesi biliyor olma ihtimalin yüzde kaç?''

Kapıyı kapatıp içeriye geçti. Kafasındaki kasketini çıkarıp saçlarını dağıttı ve bir eliyle ışıkları bulmak için duvarı yokladı. Salonun ışıkları açıldığında ikimiz de gözlerimizi kıstık.

''Ne oluyor?''

''Biliyor musun bilmiyor musun?''

Üzerindeki gömlek sırılsıklam olmuştu. Elindeki poşetleri bırakmadan bana doğru geldi.

''Biliyorum.'' dedi beni hiç şaşırtmayarak. ''Ama neden?''

Elimdeki kâğıdı ıslak elleriyle alırken köşesinden tutmaya çalışıyordu. ''Bu ne?''

''Radyodan geldi.''

''Hangi radyodan?''

''Yukarıdaki çalışma odasındaki radyodan.''

Kaşlarını çatarken kafasını kâğıttan kaldırıp bana baktı. ''O çalışmıyor diye biliyorum.''

''Ama çalıştı! Mors alfabesi olduğuna çok eminim ama doğru yakalayıp yakalamadığımı bilmiyorum. Ne yazıyor? Hemen bak.''

Bir kez daha kâğıda bakarken yüzünde ciddi ve şaşkın bir ifade vardı. Karman çorman yakalayabildiğim işaretleri bir süre inceledi.

''Ayna.'' dedi. ''Ayna yazıyor, ardından K-A-R var ama oradan sonra kesilmiş sanırım.''

''Kara.'' dedim basitçe. ''Kara yazıyordur başka ne olacak?''

''Evet.'' derken işaretlere bakmaya devam ediyordu.

''Neden bana böyle mesajlar gönderiyorlar?''

''Çünkü ölüler konuşamaz.'' dedi. Kâğıda bana uzatırken derin bir iç geçirdiğini gördüm. Kâğıdı elinden aldım. Benim için karman çorman görülen işaretlere bakarken, ''Aynaya bakmalı mıyım?'' diye sordum. ''Ondan bahsediyor olabilirler mi?''

''Ölü birisinin neyden bahsedebileceği konusunda en ufak bir fikrim yok.''

Elindeki poşetlerle salondan çıkmaya hazırlanırken peşine düştüm.

''Ayrıca yukarıda birisi var.''

Bunu bir anda, öylece söyleyivermiştim. Öyle ki henüz mutfak kapısındayken durup bana dönmek zorunda kaldı. Ben bile kendi sesimdeki vurdumduymaz tınıya inanamayarak duraksadım.

''Ölü birinden mi bahsediyorsun?'' diye sorma gereği duydu.

''Evet, çatı katında. Koridordaki avizeyi tuzla buz etti.''

Cem şaşkınlık ve hayret karışımı bir gülüşle karşılık verdi.

''Yasemin, arkadaşların eve yerleşiyor sanırım.''

Mutfağa girerken ben de peşinden gitmeyi sürdürdüm. ''Evin cinli olduğunu sen söyledin. Zaten burada olmadıklarını nereden biliyorsun? Ben mi getirdim yani?''

''Öncelikle, cinli dedim hayaletli demedim. İkisi aynı şey değil. İkinci olarak da evet, tabii ki sen getirdin. Çantanda taşıyorsun ya.''

Didişmemizin orta yerinde dün bana karşı takındığı güven verici, hoş ve sıcak tavrını hatırlayıp yüzüne bir süre bakakaldım. Bu göstermekten hiç çekinmediği uyuz ve alaycı maskesinin altındaki kişiyi görebildiğim için garip bir haz duydum.

''Çay?'' dedi oldukça normal bir sohbetin ortasındaymışız gibi.

''Alırım.'' dedim ve aklımda kalan yerden devam ettim. ''Dün için teşekkür ederim.''

Çaydanlık altına su doldurmadan hemen önce bana baktı.

''Bir şey yapmadım, dileme.''

''Bu kadar mütevazı olma inanıveririm.''

Gülerken, ''Hayır, bu sefer gerçekten yapmadım.'' dedi.

Kaynaması için suyu ocağa koyup altını yaktı. Aynı zamanda getirdiği poşetleri açmaya başladı. Kalçamı tezgâha yaslayıp konuşmaya devam ettim.

''Ben çok uzun zamandır bu konu hakkında konuşmuyorum.''

Tek bir cümle ve cümledeki ses tonumla normal görünmeye, normal davranmaya ara vererek yeniden dün akşama dönmüştük.

''Tahmin edebiliyorum.'' dedi. ''Çok zor olduğuna da eminim. Üzerine gelmek istemiyorum eğer anlatmak istersen dinlerim.''

''Biliyorum.'' dedim küçük bir tebessümle. ''Dün akşam gördüm.''

İşine bir süreliğine ara vererek bakışlarını bana çevirdi. Saçları evin sıcaklığıyla yavaş yavaş nemli bir hal almaya başlamış, gömleği ise hala rahatsız edici olacak kadar ıslaktı.

''Kabullenmen çok büyük bir şeydi, bunu da biliyorsun değil mi?''

Parmaklarımı birbirine geçirirken, ''Ben zaten kabullenmiştim.'' dedim. ''Sadece... Ne bileyim işte. Dile getirmeyince, öyle değilmiş gibi davranınca sanki acısı hafifliyordu.''

Tüm işini bırakıp tam anlamıyla bana döndü.

''Hafiflemesi için dibine kadar yaşaman ve bitirmen gerekiyor.''

Başımı yerden kaldırıp ona baktım. ''Sadece kızgın olup olmadığını öğrenmem gerekiyor. '' diye düzelttim. ''Zaten en dibi gördüm.''

Kafasıyla beni onayladı.

''O zaman öğreniriz.''

Antikacıya üçüncü gidişimdeki o çocuğu anımsadım. Tamamen bencilliğiyle bezenmiş duruşunu ve gözlerine yansıyan kayıtsızlığı anımsadım. Öncelikle hiçbir şey yapmak zorunda değilim, bunda anlaşalım.

Aynen böyle söylemişti. Beni bu dertten kurtarmak için hiçbir şey yapmak zorunda olmadığını düşünen adamla karşımda duran adam aynı kişi değildi sanki.

Tüm bu düşüncelerle gülümsedim. ''Öğreniriz.''

***
Merhaba! Bölümü nasıl buldunuz? Buraya kadar okuduysan oy verip yorum yapmayı unutma ❤️ Haftaya görüşürüz! 😚

Continue Reading

You'll Also Like

3.7M 21.6K 6
/Kitap Oldu!/ Yalım, Çiçek ve annesi gidince kendini tekrardan koltuğa attı. Bir ara cebine tıktığı telefonunu çıkararak bakmadığı WhatsApp mesajları...
6.1K 867 1
!!Kitapta kan, işkence, yasaklı maddeler ve yetişkin içerikli sahneler mevcuttur bunu bilerek okuyun lütfen!! Yaş farkı içerir! [Kitabın Şarkısı : E...
2.5M 57.1K 35
O sokağa tekrar girerdim. Tekin görünmeyen o çocuğu tekrar kurtarırdım ve ona aşık olma hatasını tekrar yapardım. Ve hiçbir şey değişmezdi. Öyleyse b...
21.5K 10K 30
Mafya, Jitem ve Aşk Üçgeni