Herkese merhaba!
Dün kurban bayramı arefesi olduğu için son temizliktir, alışveriştir derken bölümü atmaya vakit bulamadım.
O yüzden şimdi güzel bir bölümle gelmiş bulunmaktayım!
Hepinizin kurban bayramı mübarek olsun. Küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öpüyorum..
Hadi keyifli okumalar, sevgili okurlarım.. 💞
***
"Biraz daha sık oğlum şundan cama. Elini korkak alıştırma."
Bartu elindeki sarı bez ile sehpaları silerken, camlar ile cebelleşen Fatih'e söylenmeye devam ediyordu. Bugün ikisi amansız bir temizliğe girişmişlerdi. Normalde Bartu kendi evinin temizliğini her zaman kendi hallederdi ama bu sefer Fatih yardım etmek istemişti. Ayrıca zaten temizlik sebebi özeldi..
"Devrem yemin ederim böyle bir şey olacağını bilseydim yardım edeyim demezdim ya!"
"Kalbimi kırıyorsun ama devrem."
"Lan ne bileyim ben bunları. Sen süpürürsün arkandan ben vileda atarım sanmıştım.."
Bartu elindeki bezi Fatih'e fırlattı ve kahkaha attı. Ardından Fatih'te gülmeye başladı. İkisi gerçekten psikolojisi bozuk temizlik hastalarına dönmüşlerdi. Bartu eğilip attığı bezi aldı ve Fatih'te camdan uzaklaştı. Nasıl sildiğine bakıyordu.
"Bence okeydir. Sence devrem?"
Bartu Fatih'in yanına gitti ve tıpkı onun gibi cama baktı.
"Tamam işte oğlum. Bal dök yala."
Fatih güldü ve koltuğa oturdu. Evdeki tüm camları silme görevi ondaydı ve gerçekten canı çıkmıştı. Sanki hazırlık onun bir işine yarayacaktı!
Bu temizlik Bartu'nun pipiriklenmesindendi. Bartu, sürekli Talya'nın kendisini eve yemeğe davet etmesinden sıkıldığı için bu sefer onu ağırlamak istemişti. Bu akşam onu ağırlayacaktı.
Heyecanlıydı genç adam. Üstelik Talya onun evine girecek ilk kadındı. O yüzden bu kadar özeniyordu. Zaten her şeyden önce onu seviyordu. Ve onunla bir gelecek planlayacaksa, temiz, düzenli ve kendini bilen bir adam imajını netlemek istiyordu. Zaten hissettiriyordu ama görsün de istiyordu.
Son son elindeki sehpayı sildi ve yerine koydu. Hâlâ süpürgenin fişini toplamamışlardı. Bartu eğilip onu topladı ve Fatih'in yanına oturdu.
"Bitti sonunda."
"Aman aman bitti. Şükür. İnşallah tekrarı olmaz."
Bartu güldü ve kolunu kardeşinin omzuna attı. İkili kafalarını birbirine yasladı. Bartu tam teşekkür konuşmasına girecekken Fatih yüzünü buruşturdu ve güldü.
"Oğlum leş gibi ter kokuyoruz.."
Bartu kendi tişörtünü kokladı ve o da yüzünü buruşturdu.
"Seriden duş almam lazım.. Daha yemekleri halledicem."
Fatih gülerek kalktı oturduğu koltuktan. Kardeşi gerçekten heyecanlıydı. Yemekten sonra bu halleriyle dalga geçmek için sabırsızlanıyordu.
Fatih misafir, Bartu ise kendi banyosunu kullandı ve ikili kısa süren bir duş aldı. Bartu kendi kıyafetlerinden verdi kardeşine ve ikili bu sefer de mutfağa girdi.
"Ee? Nasıl zehirliyoruz şimdi yengemi?"
Bartu ters ters Fatih'e baktı. Ne zehirlenmesi yani?
"Bozma da moralimi."
"Tamam tamam.." dedi ve ağzına hayali bir fermuar çekti Fatih.
Bartu hem konuşuyor hem de malzemeleri tezgaha çıkarıyordu.
"Annesinden öğrendim."
"Hm.."
"Pirinç pilavı ve tavuk sote. Böyle körili kremalı. Bayılıyormuş. Ondan yapacağım."
Fatih emir almış gibi kafa salladı ve o bir bardağa kola döküp masaya oturdu. Bartu yemekleri kendi yapmak istediği için ona ellettirmiyordu. Talya'yı ilk davet edişinde her şeyi kendi yapmak istiyordu.
Bartu önceden ısladığı pirinci süzüp güzelce yıkadı ve kenara koydu. Çözülen tavuk göğsünü aldığı tahtanın üzerine koydu ve serçe parmak uzunluğunda doğramaya başladı. Bartu bunları yaparken Fatih aklına gelen şeyle gülümsedi.
"Hatırlıyor musun devrem.."
Koşuyolu Erkek Yetiştirme Yurdu / 2005
Kısa kısa iç çekişlerle açmıştı gözlerini küçük çocuk. Tam da yanındaki yatakta yatan çocuk sürekli ağlıyordu. Uyurken biraz susmuştu ama yine ağlıyordu. Zaten yemeğe de inmemişti. Neyi vardı ki?
Sonunda dayanamadı ve kalktı küçük adam yatağından. Ona arkasını dönen çocuğun önüne geçti yatağın dibine çöktü.
"Hey.." dedi kısık sesle. Omzuma dokundu. "Neyin var? Neden ağlıyorsun?"
Küçük çocuk içli içli ağlarken gözlerini açtı ve karşısındaki kişiye baktı. Ardından eliyle gözlerini sildi. "A..acıktım ben.." dedi. "Çok acım."
Küçük Bartu sinirle kaşlarını çattı. İçerideki diğer çocuklar uyanmasın diye ses tonuna dikkat ederek konuştu. "Acıkırsın tabii. İnmedin ki yemeğe.."
Bartu karşısındaki çocuğun ağlamasına daha fazla dayanamadı ve üstündeki ince yorganı çekti. "Hadi kalk." dedi.
Yatakta yatan minik, afalladı ve yaşlarını sildi. Tekrar tekrar akan yaşlarını.
"Nereye?"
"Nereye olacak mutfağa."
"Kızarlar."
"Umurumda değil. Ben tokum ama sen açsın. Uyuyamam ben."
Onu yavaşça yataktan kaldırdı ve beraber odadan çıktılar. Parmak uçlarında mutfağa gittiler ve açtıkları gibi kapıyı kapattılar. Kimseye yakalanmamaları lazımdı.
Küçük Fatih hızla bir kenara geçti ve çöktü. Bartu ise etrafa bakınıyordu. Hayatında ilk defa böyle bir şey yapacaktı.
Ekmeklikten bir parça ekmek aldı ve dolaba yöneldi. Orada peynir ve domates gördü. Aldı ve parmak uçlarına çıkıp tezgaha koydu.
"Yakalanacağız.." dedi Fatih fısıldayarak. Korkuyordu. Müdüre eğer öğrenirse çok büyük ceza verebilirdi.
Bartu uzanabildiği kadar bir bıçak aldı ve domatesi acemice kesti. Ardından yıkamadığı aklına geldi ve içine su deydirmeden dışına su tuttu. Ses yapan musluğu hemen kapattı. Aldığı ekmeğin arasına hem domatesi hem de peyniri koydu ve kapatıp Fatih'e döndü. Elindekini ona uzattı.
Fatih hızla ekmeği aldı ve ısırdı. Yerken gözlerini kapatıyordu çünkü hem uykulu hem de aşırı şekilde açtı.
"Nasıl yediğine bir bak.." dedi Bartu çatık kaşlarıyla. "Bir daha yemeğe gelmemezlik yapma."
Fatih ağzındaki lokma ile kafa salladı ve ekmeğini yemeğe devam etti. Kısa sürede yeyince elini peçete ile sildi ve Bartu'dan o arada kirlettiği yeri silip topladı. Ardından ikili hemen yatakhaneye döndü. Bartu tek kelime etmeden yatağına girdi ve üstünü örttü. Fatih'te ardından aynısı yaptı. Ama bu sefer ikisi yatarken birbirine bakıyordu.
"Ağlamazsın değil mi?" dedi Bartu sessizce.
"Hayır. Ağlamam." dedi Fatih gülümseyerek.
"Kendini aç bırakma yine söylüyorum." dedi Bartu. Ve Fatih gülümsedi. "Gülme. Söz ver bana." dedi Bartu bu sefer.
Fatih kafa salladı. "Söz."
"Ne sözü?" dedi Bartu. Fatih tekrar gülümsedi ve yorganı üzerine iyice çekti. "Polis sözü.."
Günümüz
"Polis sözü." dedi tekrardan Fatih ve gülümsedi. Bu arada Bartu sote işini halletmiş, pilava geçmişti.
"Ne günlerdi ama.." dedi Bartu.
"Evet. O yıkık dökük binada çocukluğumuz, gençliğimiz geçti." dedi Fatih ensesini kaşırken.
Bartu kafa salladı ve pilavın altını kısıp tezgaha yaslandı. Fatih'e döndü. "O günden sonra hep benimle geldin yemenlere. Çabuk adam olmuştum aferin." dedi gülerek. Fatih'te güldü ve başını iki yana salladı.
&
Fatih gideli birkaç saat olmuştu ve Bartu hemen ardından masayı kurmuştu. Beyaz ve kırmızı ağırlıklı çok romantik olmayan ama sıradan da kaçmayan bir masa kurmuştu. Son olarak kadehleri de koydu ve masaya uzaktan baktı.
"Muazzam.." dedi ve gülümsedi. Bu bakışmayı çalan telefon bozmuştu. Hızla mutfağa gitti ve arayan kişiyle gülümsedi.
"Alo?"
"Efendim canım.."
"Şimdi çıkıyorum evden.. Haber vermek istedim.."
Onun mahçup çıkan bu sesine karşı gülümsedi ve konuştu.
"Tamam güzelim.. Her şey hazır, sadece seni bekliyor olacağım.."
Bartu görmesede Talya telefonun diğer ucuna gülümsedi.
"Tamam o zaman.. Görüşürüz.." dedi Talya.
"Görüşürüz."
Telefonu kapatıp koltuğa koydu ve ardından odasına geçti Bartu. Dolabını açtı ve Fatih'e zor bela ütülettiği spor gömleği ve pantolonu aldı. Hemen üzerini giydi. Banyoya girdi ve dişlerini fırçalayıp, saçlarına şekil verdi. Ardından elleriyle dağıttı. Talya dağınık seviyordu çünkü saçlarını..
Etrafta hiçbir dağınıklık olmamasına özen göstererek salona döndü ve tekrardan masaya baktı.
"Peçete.." dedi ve hızla mutfağa gidip peçete aldı ve katlayıp tabakların yanına koydu. Ardından zil sesini duyması bir oldu.
Hızla kapıya gitti ve sonkez aynada kendine bakıp kapıyı açtı. Açtı ve hemen dili lal oldu.. Konuşamayacağım sandı bir an.
Şuan karşısında kırmızı bir elbise içinde dünyanın en güzel kadını, en güzel annesi ve en güzel sevgisi duruyordu. Hayranlıkla gülümsedi ve yana çekildi.
"Bu-buyur.. Buyur lütfen." dedi ve kekelediği için kendine binlerce kez küfür etti. Oysa Fatih ile çokkez pratik yapmıştı!
"Hoş geldin.." dedi Bartu onun üstündeki inceliği alırken. Hızla onu askıya astı.
Talya mahçup şekilde gülümsedi ve "Hoş buldum.." dedi. Ardından Bartu elini Talya'nın beline koydu ve sarıldı. Kokusunu gözlerini kapatarak içine çekti. Bu gece sarhoş olmasa iyiydi..
Sarıldıktan sonra Talya çekingence içeri girdi ve Bartu da arkasından devam etti. "Şu taraftan.." dedi ve eliyle gösterdi. Talya onun işaret ettiği yere doğru ilerledi. Aynı zamanda evi de keşfediyordu.
Cok mütevazı ve sakin bir ortamı vardı evin. Tam bi' bekar erkek eviydi.
"Şey.. Ben bir ellerimi yıkasam yemekten önce."
"Tabii koridorun en sonunda." dedi Bartu ve masaya geçip eksik aramaya başladı. Talya'nın bu kadar tatlı oluşuna arkasından bakıp iç çekti.
Talya banyoya girdiği zaman kapıyı kapattı ve sırtını kapıya yasladı. Kalbi ağzında atıyordu ve bu gerçek olamayacak kadar mutlu ediyordu. Aynada kendine baktı ve bir sorun olmasa bile eliyle saçlarını düzeltti. Elbisesine baktı. Abartmış mıydı acaba? Sadece bir yemekti.. Kötü olan her şeyi başından kovması lazımdı yoksa, bu gidişle gecenin tadını çıkarmayacaktı.
Ellerini biraz ıslattı ve boynuna tuttu ıslak ellerini. Derin bir nefes alıp verdi ve kuruladı. Ardından banyodan çıkıp salona geri döndü.
Bartu mutfaktaydı, yemekleri ısıtmıştı şimdi servise geçecekti. Talya sesleri takip edip mutfağa geçti ve Bartu'yu izledi.
Geniş omuzlarına denk olan kaslı kolları vardı. Koruma duygusuna aşikar hisler bahşeden göğsü heyecanla inip kalkıyordu. O da en az onun kadar heyecanlıydı. Hatta belki de daha fazla..
Bartu elindeki salata ile arkasını döndü ve onu izleyen Talya'yı görünce gülümsedi.
"Yardım edilecek bir şey var mı şefim?" dedi Talya muzip bir gülümsemeyle. Bartu güldü ve çenesiyle yaptığı sos tabağını gösterdi. "Onu alabilirsiniz şefim.." dedi. Talya gülümsedi ve tabağı alıp Bartu'nun arkasından salona geçti. Tabakları masaya koydular ve Bartu sonkez göz gezdirdi. Ve Talya'ya baktı.
"Buyurun artık hanımefendi.." dedi. Arkasına geçip sanki lüks bir yerdeymişler gibi sandalyesini çekti. Talya mahçup şekilde gülümsedi ve teşekkür etti.
Bartu servise başladı. Talya yemekleri görünce gözleri kocaman açıldı.
"Tavuk sote mi o?" dedi heyecanla. Bartu güldü ve tabağına dolu dolu koydu. "Evet, sote. Hem de kremalı.." dedi. Talya gülümsedi ve heyecanla onun da oturmasını bekledi. Bartu ona kıyasla kendine az koydu ve masaya oturdu.
"E buyur o zaman.. Afiyet olsun." dedi gülümseyerek. Talya yemeğin tadına bakarken Bartu içecekleri doldurdu. Kendine az şarap koydu. Talya'nın kadehine meyve suyu. Talya ise sorgular gibi ona baktı.
"Sen bebek emziriyorsun hiç bakma öyle.."
Talya güldü ve başını iki yana salladı. "İlk defa içeceğini göreceğim için öyle bir afalladım."
"Rahatsız olacaksan içmem ben." dedi hemen Bartu. Talya gülümsedi ve elini tuttu. "Problem yok canım.. Rahatsız olmam." dedi gülümseyerek. Ve yemek yemeye koyuldular.
&
"O gün biraz daha anlamıştım hayatı işte. İnsan belirli bir yaştan sonra zorunlu olarak sorumluluk alıyor.. Yetimhanede zaten 18'inden sonra kendi ayakların üzerinde durmak zorundasın."
Talya, Bartu'nun kendisini bu denli açık anlatmasına mutlu oluyordu. Aralarında anlatılmayan bir şeyin kalmaması güzel bir histi. Hoş bir ilişkinin temelini atıyorlardı. Bartu bardaklara su doldururken konuşmaya devam etti.
"Ben aslında biraz şanslıydım. Fatih gibi bir arkadaşa sahiptim. Onunla beraber yaptık her şeyi. Yetimhanede beraber yaşadık, beraber oradan ayrıldık. Beraber okuduk. Beraber askere gittik ve beraber polis olduk. O benim en güzel şansım oldu.."
"Evet çok güzel bir arkadaşlığınız var. Gerçekten aynı anadan babadan gibisiniz.."
Bartu gülümsedi ve suyundan bir yudum aldı. Artık yemek yemişlerdi ve tatlı şekilde sohbet ediyorlardı. Bartu masada duran elini tuttu Talya'nın. Baş parmağı ile elini okşadı ve gözlerine baktı.
"Sen de benim şansımsın Talya." dedi Bartu tek nefeste. "İyi ki karşıma çıktın."
Talya gözlerine böylesine derin bakan adamın gözbebeklerinde kayboluyordu. Hızla maraton koşan kalbi birazdan ağzından fırlayabilirdi. Soluklandı ve gülümsedi. Gözleri ellerine düşünce elini daha bir sıkı tuttu Bartu.
"İnan bana.. Sen benim daha çok şansımsın. Beni ve kızımı öylesine bir silsilenin içinden aldın ki.. Seni sevdiğim içinse asla pişman değilim. Sen benim kalbimin misafir edeceği son kişisin. Ben böylesine duyguları sayende keşfettim. Sen beni hep sev olur mu? En çokta Elis'i.. En çok onun ihtiyacı var."
"Seni hep seveceğim.. Elis'i hep seveceğim. Sen ve kızın içi-"
"Kızımız."
Bartu Talya'ya baktı ve yutkundu. Hızla hareket eden ademelmasından belliydi heyecanı. Pusuya düşüyordu gözleri. Gözlerini yumdu ve derin bir nefes alıp verdi. O arada Talya diğer elini de ellerinin üzerine koydu.
"Sen bizim şansımızsın Bartu. Lütfen hep bizimle kal. Bizi çok sev.."
Talya'nın gözleri doluyordu. Burun çekti ve konuşmaya devam etti. "Elis'in baba demesini istediğim kişi sensin. Ben onu Faruğun insafsızlığına emanet edemem. O iyi bir insan değil.." dedi başını iki yana sallarken. "Ben bir gün gitsem bile gözüm arkada kalmaz, sen varsan."
"Öyle söyleme."
"Seni seviyorum." dedi Talya birden. Onun gözlerine bakarken birkaç damla yaş firar etti yanaklarına. Pare pare olan kirpiklerinin ardından bakıyordu karşısındaki adama.
Bartu duyduğu şeyle duruldu. Duymayı deli gibi istediği şeyi duymak onu şuan amansız duygulara hapsetmişti.
Oturduğu sandalyeyi Talya'nın yanına çekti ve dibine oturdu. İki elini sıkıca tuttu. Sevdiği kadının yüzünü incelemeye başladı. Aslında hep izlerdi ama şimdi daha yakından bakıyordu. Kalp atışları için bir şey söylemek imkansızdı artık.
Talya burun çekti ve gözlerini kaçırdı. Acaba çok mu hızlı oldu diye düşündü. Ama içinde tuttuğu her şeyi söylemekse ona bir huzur vermişti. Derin bir nefes alıp verdi ve karşısındaki adamın gözlerine baktı.
Bartu yavaşça elini kaldırdı. Talya gözlerini yumdu. Bartu sevdiği kadının saçlarını usulca okşadı ve yanağına dokundu. Baş parmağı ile usul usul okşadı. Talya gülümsedi. Ardından Bartu daha da yaklaştı ve alnını onun alnına yasladı.
"Meslek hayatım boyunca yapmadığım delilik, meydan okumadığım kişi kalmadı. Deliyim, dediğim dediğim, hırslıyım, gözü karayım ama ben bir tek sana yenik düştüm. Utanmasan ağlıyacağım."
Talya gözlerinde yaşlarla güldü ve ardından gülümsedi. Bartu Talya'nın alnını öpüp doğruldu.
"Ben de seni çok seviyorum güzel gözlüm." dedi. "Seni, evine gelip ifadeni aldığımız dakikadan beri seviyorum.."
Talya, Bartu'nun gözlerine baktı.
"Böyle bakarsan erir giderim ama.." dedi gülümserken. Talya utançla kızardı ve başını eğdi.
&
Masada yaşanan güzel dakikalardan sonra masayı toplamışlardı ve salonda oturuyorlardı. Bartu yine çok güzel bir atıştırmalık masası kurmuştu. Alkolsüz bir masaydı ve elindeki son tabaklarla içeri geçti. Talya elindeki telefonu bıraktı ve gülümsedi.
"Elis huysuzlanır sandım ama uyuyormuş uslu uslu.." dedi Talya.
"E birazcık paylaşımcı olmalı değil mi?.." dedi Bartu, güldü.
Talya'nın yanına oturdu ve onu kolunun altına aldı. Başından öptü ve saate baktı. Saat dokuza geliyordu. Televizyondan açtıkları romantik bir filmi izlemeye koyuldular. Bartu Talya'nın elini sıkı sıkı tutuyordu.. Sanki gidecek gibi.
Filmin ortalarına doğru ikisi de sıkılmıştı ve Bartu Talya'ya baktı. "Sevmedin değil filmi güzelim?" Kafa salladı Talya. "Ne yalan söyleyeyim bende." dedi Bartu ardından ve filmi kapattı. Masanın üzerindeki bardaktan su içti ve geri yaslandı.
"Sezin Hanım'dan haber alabildin mi hiç?" diye sordu Talya. Uzun zamandır sormak istediği bir soruydu. Çünkü kadın o gün ki konuşmadan sonra ortadan kaybolmuştu.
"Yurt dışına çıkmış gibi söylemler aldım ama bir fikrim yok. Araması devam ediyor." dedi Bartu. Bir yandan Talya'nın saçını okşuyordu. Talya anladığına dair birkaç ses çıkarttı ve iyice o mabet bellediği göğse sığındı.
Bartu titreyen telefonuna baktı. Mesaj Fatih'tendi.
Fatih: Naber Light errrrrrrrrkek. Beni değil Talya'yı yemeğe aldığın için intikam alıcam senden.
Bartu çok umursamadı ve göğsündeki güzelliğe odaklandı yeniden.
"Bugün çok güzel olmuşsun.." Kafasını kaldırdı ve Bartu'ya baktı. "Gerçekten mi?" Kafa salladı Bartu.
Gözleri elbisede (biraz da Talya'da) gezerken konuştu. "Nefes kesici görünüyorsun.."
Talya eliyle yüzünü kapattı ve güldü. Bartu'dan başını geriye yaslandı. Kahkaha attı.
"Öyle söyleme utanıyorum.."
"O zaman alış güzelim.. Çünkü ben sana hep böyle sözler söyleyeceğim."
Talya gülümsedi ve Bartu'nun dudaklarına kayan bakışlarına izin verdi. İkili yavaş yavaş birbirine yaklaşırken Talya gözlerini kapattı. Bartu elini Talya'nın yanağına koydu ve destek aldı. Tam öpecekken dışarıdan gelen ses ile ayrıldılar. Şarkı sesi geliyordu. Yüksek şekildeydin hem de..
"Kim bu, bu saatte?" dedi Bartu ve kaşlarını çattı. Balkona çıktı ve ardından Talya geldi. Gördükleri manzara Talya'nın kahkaha atmasına neden oldu. Bartu eliyle alnına vurdu.
Fatih arabanın içinde son ses müzik açmış ve üst cama çıkmıştı. Son ses açtığı şarkı ise ona göre son aylardaki Bartu'nun özetiydi..
(...)
Ula ula ula ula
Sen bir kalori bile etmeyusun
Ula ula ula ula
Bu alemin light erkeğusun
Ne oldi sana
Ne oldi böyle
Ne oldi sana
Ne oldi böyle
Nerde o eski taş fırın erkeği
Bir anda oldun light erkeği
Ne oldi sana
Ne oldi böyle
Ne oldi sana
Ne oldi böyle
Nerde o eski taş fırın erkeği
Bir anda oldun light erkeği
(...)
Bartu gülerek başını ovdu ve sessizce konuştu. "Ulan Fatih.. Ulan Fatih.."
***
Light erkek ahahwbzwkdnriffk
Çok eğlendiğim, hüzünlendiğim ve keyifle yazdığım bir bölüm oldu. 🤭
Gelecek bölümde görüşmek üzere sevgili okurlarım.. 🤍 Hatalarım var ise affola..
&&&
O geceden küçük bir kare 🤍