Esmer teninde parlayan koyu yeşil gözlerine baktım ve bu zamana kadar neden korkutucu bir güzelliğe sahip olduğunu anlayamadığım için kendime inanamadım.
''Adınızı.''
Tıpkı benim gibi bu ana kadar fark etmediğini yüzüne yansıttığı ifade ile kafasını aşağı yukarı salladı. ''Cem.''
''Yasemin.''
Ellerini açarak, ''Memnun oldum. Şimdi? Ne öğrenmek istiyorsunuz?'' dedi. Bu konuşmayı bir an önce yapıp kurtulmak ister gibi bir hali vardı ve bunu saklamaktan yana değildi.
''Onun ne olduğunu öğrenmek istiyorum.''
''Ayna.'' dedi büyük rahatlıkla. Yüzündeki belli belirsiz gülümsemesiyle sanki benimle alay ediyordu.
''Bu kadar basit olmadığını ikimiz de biliyoruz.''
Konuşmak neden bu kadar zordu? Söyleyeceği üç – beş kelimeyi dile getirmek neden bu kadar zordu?
''O bir Kara Ayna.'' dedi ağır ağır. ''Normal bir ayna olmadığını başında da söylemiştim. O istediği kişiye, istediği şeyi gösterir.''
Kaşlarımı çattım. ''Bu ne demek?''
''Gayet açık konuştum.''
''Hayır.'' dedim büyük bir kararlılıkla. ''Hiç de açık konuşmadınız. Ne demek istediği kişiye? Ve istediği şeyi?''
Ellerini iki yana açarak, ''Bunu daha fazla nasıl açabilirim?'' diye sordu. ''Eğer istemeseydi o aynada gördüğünüz tek şey siyah bir yansıma olacaktı. Demek ki size bir şeyler göstermek istemiş ve göstermiş.''
Suratına uzun sayılabilecek bir süre baktım. Bu o kadar uzun sürdü ki derin sessizliğin içinde şimdiye kadar duyamadığım kadar kısık seste çalan piyanoyu duyabildim. Lucas King'in* kendimi bir korku filminin içerisinde hissettiren eserleri antikacının içinde dolanıyordu. O kadar sessizdi ki sanki kimsenin duymasını istemiyordu.
Nihayet konuşmaya başladığımda dün akşamdan beri aklımda olan o soruyu sordum. ''Neden ondan bir canlı gibi bahsediyorsunuz?''
''Belki de öyledir.''
''Beni korkutmaya mı çalışıyorsunuz?''
Tek kaşını havaya kaldırdı. ''Sizce buna gerek var mı?''
Bir anda boğazımdan yukarıya yayılan sıcaklık ile zar zor yutkundum. Ona doğru düzgün anlatmadığım halde gördüklerimin bu denli korkunç olduğunu nereden biliyordu?
''Kesinlikle yok.'' derken ürperdim.
Kollarını iki yana açtı. ''Başka?''
''Onu camdan aşağı atacakken çok güçlü bir çığlık duydum. Aynanın içinden geldi. Eminim.''
İlk defa gerçek anlamda bir tepki vererek gözlerini iri iri açtı. Başta bu tepkisinin sebebinin çığlık olduğunu düşünsem de devamında gelen kelimeler sebebin çok farklı olduğunu göstererek beni hayrete düşürdü.
''Atacakken mi?''
''E-evet.''
''Kırmayı aklınızdan bile geçirmeyin lafının neresini anlamadınız?''
Dudaklarım arasından sinirle karışık bir gülüş çıkıp gitti. ''Çok pardon. Antikacıda tanıştığım garip adamların her dediğine hemen inanamıyorum.''
Yüzünde en ufak bir tebessüm olmadan bana bakmayı sürdürdü. Kaşları hafifçe çatıldı ve çenesi kasıldı.
''Sakın bir daha denemeyin ve dediğim her şeye inanın. Aksi sizin için kötü olabilir.''
Aramızdaki tek engel olan cam tezgâha doğru iyice eğildim. ''Bunu nasıl oldu da bana musallat etmeyi başardınız? Asıl öğrenmek istediğim şey bu.''
''Ben bir şey yapmadım. Size sordum, siz de istediniz. Bu kadar.''
''Ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu!''
Bağırışım dükkânın içinde yankılanırken işaret parmağını dudakları üzerine götürdü. ''Sessiz lütfen.''
Kibirli ifadesini bir anlığına görmezden gelerek kenara ittim ve devam ettim. ''Bundan nasıl kurtulacağımı anlatmak zorundasınız.''
''Öncelikle hiçbir şey yapmak zorunda değilim, bunda anlaşalım.'' dedi. ''İkincisi, dün akşam zaten söyledim. O ancak kendisi isterse sizden vazgeçer. ''
Çenem titremeye başladığında derin bir nefes almaya çalıştım. Gözlerimi, gözlerinden bir saniye olsun ayırmıyordum. Birkaç saniye sonra ekledi. ''Benden vazgeçtiği gibi.''
Gözlerim neredeyse yerlerinden çıkacak kadar açıldığında yüzüme yansıyan şokla donakaldım.
''İ-İnanamıyorum.... İnanamıyorum! Beni resmen kandırdınız! Kendi başınızdan atmak için bana musallat ettiniz!''
Bir anlık öfkeyle oturduğum tabureden ayağa fırladım. O ise yerinden hiç kıpırdamadan büyük bir sükunetle bana bakmayı ve konuşmayı sürdürdü.
''Yalnız hiç dinlemiyorsunuz. Tekrar söyleyeyim, ben bir şey yapmadım. Benden zaten vazgeçmişti. Ben size sadece teklif ettim. Siz kabul ettiniz.''
İşaret parmağımı ona karşı uzattım. ''Siz dolandırıcının tekisiniz! Beni kandırdınız! Masum bir hediye olduğunu düşünmüştüm, nasıl aklıma böyle bir şey gelsin?''
''Bağırarak hiçbir şeyin cevabı alamazsınız.''
Eliyle kalktığım tabureyi göstererek oturmamı işaret etti. ''Anlaşacağımız ikinci şey de bu olsun.''
''Bu nasıl bir bencillik?'' dedim onun tüm sözlerini hiçe sayarak. ''Kendinizi kurtarmak için başka birisinin hayatını mahvediyorsunuz!''
Alay ve sinirle güldü. ''Gerçekten dinlemiyorsunuz.''
''Dinliyorum ya işte!'' diye bağırdım.
''Ben kendimi zaten kurtarmıştım.'' dedi zoraki bir sakinlikle. ''Sadece benimle kalmasını istemedim.''
Elimi alnıma götürüp gözlerimi yumdum. Arka arkaya derin nefesler alıp verirken kalktığım yere yavaşça geri oturdum. Dirseklerimi dizlerime koyacak kadar öne doğru eğildim. Alnımdaki ellerim usulca saçlarıma kaydı. ''Bundan öylece kurtulamayacak mıyım yani?''
''Hayır.''
Göz ucuyla ona baktım.
''Şu anda suratınıza bir tane yapıştırmak istiyorum desem çok kaba olur mu?''
Rahatsız edici olacak kadar sesli bir şekilde güldü.
''Ben hiç eğlenemiyorum ama.'' diye mırıldandım.
''Farkındayım.'' dedikten sonra eliyle başımın tam tepesini işaret etti. ''Biraz kahverengileşiyorsunuz.''
Kaşlarımı çatarken başımı iyice geriye atıp ona baktım. ''Bu ne demek?''
''Karışık duygular içindesiniz demek. Biraz da psikolojik olarak kötüye gittiğinizi gösterir. Dikkatli olun.''
Yüzüne aval aval baktıktan sonra kafamı salladım. ''Ben söylediğiniz hiçbir şeyi doğru düzgün anlamıyorum.''
''Olabilir.''
Elimi şakaklarıma götürüp alnımı ovuşturdum. ''Şimdi?''
''Şimdi?'' dedi anlamsızca.
''Şimdi ne olacak yani? Ne yapacağım?''
''Her şeyden önce ona iyi davranın.''
''Hala aynadan mı bahsediyorsunuz?'' diye sorma gereği duydum.
''Başka neyden bahsedeceğim?'' dedi.
''Bana böyle şeyler gösterirken ona nasıl iyi davranacağım?''
''Gösterdiği her ne ise, onu kendi lehinize çevirerek başlayabilirsiniz.''
Antikacının kapısından içeri giren kalabalığa kadar birbirimize bakmayı sürdürdük. Kalabalığın konuşmalarıyla oturduğu yerden kalktı.
''Merhaba, hoş geldiniz.''
İçeriye giren altı kişilik bir grubun sesleri çok uzaktan geliyor gibi boğuk ve silikti. Yerimden kalkmadan önce dakikalarca durdum. Durdum, düşündüm ve düşündüm. Ellerimle destek alarak kalkarken kendimi olduğumdan daha yaşlı ve çok daha güçsüz hissediyordum. Hala tezgâhın arkasından beni izlediğini fark etmem de bu nedenle uzun sürdü. Fark ettiğimde ise kafamı yerden kaldırıp ona baktım.
''Geri geleceğim.'' dedim.
''Şaşırmam.'' dedi gülerek.
''Bana yardım etmek zorundasın.''
Tam ağzını muhtemelen hiçbir şey yapmak zorunda olmadığını söylemek için açmıştı ki konuşmasına müsaade etmedim.
''Bana yardım etmek zorundasın dedim! Neden biliyor musun? Çünkü vicdanını rahatlatmaya ihtiyacın olacak.''
Sözlerim üzerine duraksadı. İfadesiz yüzünde silik duyguların belirip kaybolmasını izledim. Gruptaki kişiler antikacının her bir köşesine dağılıp değerli parçaları incelerken çantamı alıp çıkmak için harekete geçtim.
''Bir de yaşıt olduğumuzu öğrendim. Sizli – bizli konuşmamıza gerek yok diye düşünüyorum.''
''Nasıl isterseniz.'' dedi.
Arkamı dönecekken bir kez daha durdum. ''Bir şey daha, bana daha fazla hanımefendi deyip durma.''
''Peki, hanımefendi.''
Bir adım atmışken yeniden durmak ve ona bakmak zorunda kaldım. Yüzünde yayılan kibirli gülümsemesiyle elini kaldırdı ve neredeyse sevimli sayılabilecek bir şekilde salladı. Hiçbir şey demeden saçımı düzelttim ve bu sefer çıkmak için kapıya doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Kapıdan çıkıp dışarıya adımımı attığımda arkamdan seslendiğini duydum fakat bir kez daha geri dönmedim.
''Bu arada endişelenmeyin hala morsunuz!''
***
*Lucas King: Youtube'da kendi ürettiği müzikleri yayınlayan bir müzisyen. Kitabı genelde onun parçaları ile yazıyorum göz atmanızı tavsiye ederim kesinlikle temamıza çok uygun. Bir tanesini medyaya bıraktım zaten. 😚
Cem'in aynanın eski sahibi olması hakkında ne düşünüyorsunuz bakalım? Ve Yasemin'e söyleyip durduğu renkler hakkında teorisi olan varsa alabiliriz. 💜 Bir sonraki bölümlerde hem ayna hem Cem ile ilgili daha fazla bilgi edineceğiz, beklemede kalın. ✨🧚🏼♀️