Merhabalar efendim!
Kısa ve tatlış bir bölümle geldim.. Bugünü kurtarır. İşlerim olduğundan yazamıyorum.. Mazur görün. Ayın otuzundan sonra bomba bölümler gelecek..
E haliyle otuzuna kadar da her gün bölüm var.
Talya, Elis ile eve döndüğünde
asıl kaosları izleyin.🤭
Bölümü Talya'nın ağzından okuyacaksınız..
İyi okumalar.
***
Bir insan tekrar doğmadan, hayata yeniden gelmiş gibi hissedebilir miydi? Ya da yeniden nefes almaya başlayabilir miydi?
Evet. Doğabilirdi de, hissedebilirdi de..
Ben bugün yeniden doğdum ve yeniden nefes almaya başladım. Ve bunu minicik, küçücük ve masum bir beden sağladı.
Elis. Benim Elis'im.. Canım kızım. Masum evladım.
Kucağıma verildiği an, yeniden bir kalbim olduğunu hissettim ve ciğerlerimi delip geçen oksijenin anlamını kavradım.
Hayatımın tam ortasına, rastgele, ağlamaktan ve bağırmaktan içimin çıktığı bir gece de girdi. İstemediğim, bağıra bağıra reddettiğim bir durumun sonucu oldu.
O ani gelenlerin en anlamlısı oldu. Benim hayatıma anlam kattı.
Benim güzel prensesim..
✨
Elis'i getirip giden hemşire geri geldiğin de bana birçok şey hakkında bilgi verdi.
Nasıl emzirilir? Nasıl tutulur? Nasıl yıkanır? Nasıl altı alınır? Nasıl gazı çıkarılır? Hepsini güzel bir şekilde anlattı.
Hemşire bilgilendirme yaparken Bartu'dan yanımızdaydı ve hemşire ne derse telefonuna not aldı.
Şaka yapmıyorum gerçekten yaptı.. Görmeliydiniz. Sınavı için son ders kopya hazırlayan öğrenciler gibiydi.. Ellerini hızlı hızlı kullanıyor ve hemşirenin hiçbir lafını kaçırmıyordu.
Ara ara birbirimize bakıp gülümsemiştik. O söz vermişti.. Ve o, sözünü tutacak kadar da mert bir adamdı.
Hemşire odadan çıktıktan sonra Bartu'da annemi karşılamak için gitti. Ben de odada yalnız kalınca kızımı emzirmek için kucağına aldım. Ama öylesine heyecanlıydım ki ellerim titriyordu. Yardım için hemşire çağırdım.
Kızımı ilk kez emzirecektim ve korkuyordum.. Birkaç kez göğsümü sıktım ve sütümün damlıyor oluşunu görmek benim için dünyalara bedel oldu. Evladımı emzirebilecektim.
Yavaşça hemşireden Elis'i aldım ve göğsüme hizaladım. Minik ağzı göğsümü bulur bulmaz emmeye başladı.
Ben anne olmuştum ve kızımı ilk kez emziriyordum. Öylesine iştahla emiyordu ki, sanki önünden alan varmış gibi..
O sütünü iştahla emerken ben de onun pürüzsüz yüzünü inceliyordum. Kusursuzdu. Yavaşça elini tuttum ve eğilip öptüm. Emerken bana bir gülümseme bahşetti.
Tuttuğum elini ufak ufak okşarken birden baş parmağımı tuttu, sıkı sıkı avcuyla. Gülümsedim ve konuştum.
"Buradayım annem.. Buradayım güzel kızım.."
Beni anlıyormuş gibi mırıltılar çıkartmaya başlayınca güldüm. "Sen anneyi anlıyor musun.. Hm? Elis'im.."
Dakikalar sonra göğsümde hissettiğim dille göğsümü ağzından itti ve süt damlayan dudaklarıyla bana baktı. Kocaman gülümsedim ve kenardaki bebek mendiliyle ağzını sildim. "Doydu mu benim kızım? Hm? Doydu mu benim prensesim..?"
Parmağımla ağzına hafif hafif dokundum ve komik komik sesler çıkarttım. Beni anlıyor gibi mırıltılarına devam etti. Ardından tek elimle göğsümü kapattım ve yatağına yatırdım. Ardından gazını alıp sırtını okşadım güzelce.
Hemşireye de teşekkür ettikten sonra yeniden odada kızımla kaldım.
Yatağa geçtiğimde kapı yavaşça açıldı ve içeri annemle Bartu girdi. Peşi sıra Fatih ve tanımadığım bir kadın daha geldi.
Annemi görmek yetmişti. Hemen bana sıkı sıkı sarıldı. "Annesinin canı.. Anne mi oldun yavrum sen..?" Dolu dolu gözlerle bana baktı ve gülümsedi.
"Evet anne.. Anne oldum ben. Baksana kızıma.."
Hemen yandaki beşiğe baktı ve yavaşça eğildi. Herkes gülümsüyordu odada. Sebebi benim Elis'imdi.
"Ananesinin canı.. Hoş geldin yavrum.. Hoş geldin canım torunum.." Uyuyor olduğundan fazla ellemedi ve hemen yanıma oturdu. Fatih bana bir şey söylemek istermiş gibi bakıyordu. Ben konuştum.
"Fatih.. Bu güzel kadın kim?"
Fatih kocaman gülümsedi ve yanındaki kadının elini tuttu. "Burçak. Burçak benim sevgilim Talya.."
Öyle mi der gibi baktığımda isminin Burçak olduğunu öğrendiğim kadın gülümsedi. Ve ürkek bir sesle konuştu. Ama konuşurken bana bakmıyordu.
"Me-merhaba.. Burçak ben.. Evet."
"Memnun olduğum Burçak. Talya ben de.."
"Ben de memnun oldum.." Konuşmak için kıvranıyordu resmen. Gözlüklerini çıkardı ve mavi mavi olan hazelerini bize bahşetti. "Ben görme engelliyim. Zaten anlamışsınızdır.." dedi. Kısa şekilde sohbet ettik ve ben bunu asla sorun etmemesi gerektiğini söyledim. Benim parfüm ismimi sordu..
Ardından Fatih Burçağın kulağına bir şey dedi. Burçak hemen sordu. "Ben.. Göremiyorum ya hani.. O yüzden şey bebeğin kokusunu duyabilir miyim? Olur mu?"
Ben hemen Fatih'e baktım ve o çoktan hüzünlü gözlerle sevgilisine bakıyordu.
"Ne demek olur mu?.." dedim gülümseyerek. "Hadi Fatih, getir Burçağı."
Burçak Fatih'in yardımıyla beşiğe yaklaştı ve yavaşça eğilip kızımın kokusunu içine çekti.
"Şuan uyuyor.." dedim. Fısıldayarak konuştu. "Aman Allah'ım.. Fatih. Çok güzel kokuyor.. Bu kokuyu ilk defa duydum.."
Fatih gülümsedi ve sevgilisi alnından öptü.
Her şey bir yana Bartu elinde tuttuğu şeylerle öylece kapı kenarında duruyordu.
"Elindekileri şöyle bırak istersen Bartu.." dememle kendine geldi. Elis'e dalmıştı.
"Ha. Doğru. Bırakayım.." dedi ve aldıklarını dolaba koydu. Ardından bana döndü, "Ben doktorla görüştüm sabaha doğru taburcusunuz hayırlısıyla.."
Gülümsedim ve kafa salladım.
Sonra Fatih hepimize çay getirdi ve beraber sohbet ettik. Şuan sahip olduğum bu aile ortamı her şeye bedeldi.
Eskiden sadece ben annem ve kızım vardık. Şimdi ise kocaman bir aile olmuştuk. Bunların yegane sebebi.. Bartu. Hayatıma öyle güzel geldi ki, ben tekrardan güzel bir şeyler olabileceğine inandım. Bana söz verdi ve ona güvendim.
Yarının bize ne getireceği bilinmez ama şimdiden güzel günler için heyecanlıydım. Elis'im için heyecanlıydım. Kızım bana iyi gelmişti ve Bartu ile beraber daha da hayata inanmıştım. Her şey güzel olacaktı. Ve ben artık acı çekmeyecektim.
Çekmeyecektim. Değil mi?
✨
Herkes teker teker dağıldığında sadece ben, Bartu ve annem kalmıştık yine. Üzerimde o kadar yorgunluk vardı ki, gözlerim benden istemsiz kapanıyordu.
"Haydi sen dinlen artık yavrum.." dedi annem. Geldi ve üzerimi örttü. Gülümsedim ve kafa salladım. Bartu'da dinlen der gibi bakıyordu gözlerime.
Rahatça uzandım ve gözlerimi kızımın yanında huzurla kapattım.
Gözlerimi açtığım zaman karşımda uyuyan annemi gördüm ilk. Ardından sol tarafımdaki Bartu'yu. Önünde Elis'in beşiği vardı ve onunla konuşuyordu. Uyandığımı fark etmediğinden söylediklerine devam etti.
Duvardaki saat yediyi gösteriyordu.
"....eee işte öyle Elis hanım, hiçbir sevgi karşılıksız kalmamalı bu yüzden. Mesela ben seni hemen sevdim. Umarım sen de beni seversin. Büyümeni büyük bir merakla bekliyorum. Biliyorum ki çok güzel bir kız olacaksın.. İsmin gibi güzel kokuların olacak.."
"En çok annene benze olur mu? Onun gibi güzel, onun gibi merhametli, onun gibi tatlı.. Onun gibi sevgi dolu ol.. Bu arada söylemesi ayıp anneni çok seviyorum.. İlk itiraf edecekken gelmek istedin sen, böyle bir kıskançlık sezdim ama olsun.. Anneni paylaşabiliriz.."
Malum cümleyi fısıltı şeklinde söylemişti. Gülümsedim ve oturduğum yerden doğruldum. Bartu'nun gözleri hemen beni buldu. Gülümsedi.
"Günaydın Dünyanın en güzel annesi.." dedi.
"Günaydın.." dedim gülümseyerek.
"Ne konuşuyordunuz?"
Hafif güldü ve Elis'e baktı. Ardından beşiği yanıma yaklaştırdı. Hemen kucağıma aldım kızımı. Kokusunu içime çektim. Rahatsız etmeden hafif hafif öptüm. Gece de sürekli kalkıp emzirmiştim zaten. Bartu'da hecenin her saati uyanıktı.
"Öyle havadan sudan sohbet ediyorduk.. Emniyete gideceğim için son son hasret giderdik."
Aklıma gelen şeyle hemen Bartu'ya baktım. "Evet. Bartu. Senin işin?"
Kafa salladı problem yok şeklinde. "Fatih beni idare etti. Ama şimdi gitmeliyim, çok iş vardır.." Kafa salladım.
Elis'e baktı ve uzanıp yanağından öptü. "Görüşürüz prenses.." Ardından bana baktı. "Ben gidiyim artık.."
Uzun uzun gözlerine baktım ve gülümsedim. O da benimle beraber gülümsemeye başladı. "Her şey için sağol.. Kısa süre de görüşmeliyiz.."
Kafa salladı. "Tabii ki. Söz verdim. Bartu Ekin sözünde durur.." Elimi tuttu ve ucuna öpücük kondurdu. Kollarımı boynuna dolayıp sarıldım. Karşılık verdi. Sonra ayrıldık. "Bir iki saate Fatih gelecek ve sizi evinize bırakacak. Haberin olsun."
"Tamam. Sağol her şey için.."
"Ne demek.." Gülümsedi ve gitti.
Arkasından gülümseyerek baktım. Bu adam farklıydı. Seviyordu ve sevilmeyi de sonuna kadar hak ediyordu.
Bartu, geçmişine dair hiçbir şey bilmediğim kapalı bir kutu olsada.. Önemsizdi. Ben onunla gelecek bakmak istiyorum.
Faruk'tan göremediğim her şeyi onda görmüştüm.
Mesela bir şey aşerdiğim zaman bana kızmamıştı ya da ricada bulunduğum da bana hiç bağırmamıştı. Sancılandığım zamanlarda bile beni çok güzel teselli etmişti.
Faruk karnımda taşıdığım yavrumuz hiç önemsemezken, bebeğimin adını Bartu koymuştu. Bana, kızıma, Elis'ime değer vermişti. Hor görmemişti.
Açık olan ve kanayan tüm yaralarımı sarmıştı. Sarıyordu. Ve saracaktı. Kucağımdaki kızıma baktım ve bana boncuk boncuk bakışını izledim.
"Sen de sevdin mi annem onu? Bakma bana öyle boncuk boncukkk.." dedik ve gülümsedim. "Çünkü ben sevmeye başlıyorum.."
Mırıl mırıl sesler çıkarıyordu ve çok tatlıydı. Burnundan öpüp göğsümü açtım ve acaba emer mi diye kontrol ettim.
Emmeye başladığı zaman usulca şarkı mırıldandım.
Küçücüğüm, her şeyim
N'olur çok uzaklara gitme
Gidersen öleceğim
Karanlığa döneceğim
Küçücüğüm, her şeyim
N'olur çok uzaklara gitme
Gidersen öleceğim
Karanlığa döneceğim..
Göğsümü ağzından itince süt damlayan ağzını sildim ve gazını aldım. Beşiğine koymadan doya doya öptüm ve kokladım.
Kapanan gözlerine baktım. "İyi uykular annecim.. İyi uykular.."
***
Oy vermeyi unutmayın lütfenn🌼