Vücudumu yaslandığım duvardan ayırdım ve bana doğru gelen devreme baktım.
"Var mı bir haber?" dedim. Kafa salladı. Saate baktığımda on dakikamız vardı.
Bugün açılan boşanma davasının üzerinden bir hafta geçmişti. Bugün de duruşmaları vardı. Faruğa tutuklama kararı çıktığı için iki kolunda jandarma kenarda bekliyordu.
Bana ve devreme ölümcül bakışlar atmak ile meşguldü. Yersen.
"E ne zaman gelir o zaman?" dedim ve derin bir nefes alıp verdi. Konuşmaya başladı. "Gelemeyecek devrem." dedi ve elindeki hastane raporlarını gösterdi.
"Sabaha karşı fenalaşmış, hastanedeymiş şuan." demesiyle kaşlarım çatılmıştı istemsiz.
"Ne olmuş?" dedim hemen.
"Vallaha bana da tam bilgi vermediler. Sadece duruşma için sunulacak belgeleri alabildim. Duruşma iptal olmasın diye. İfadesi de burada, boşanma isteğini beyan ettiği imzalı kağıtta." deyip elindekileri bana uzattı.
Kağıtları alıp baktım ama anlamadığım tip terimleriyle doluydu kağıt. Sıkıntıyla bir nefes alıp verdim ve kafa salladım.
Zamanın geçmesiyle avukat geldi ve kağıtları verdik. Kendisinin halledeceğini söyledi ve bana bırakın dedi. Ardından duruşma saati gelmişti ve isim söylemiyle içeri girdiler. Biz de devremle. bitmesi bekledik.
Aklım Talya'da kalmıştı. Nesi vardı acaba? Neden fenalaşmıştı? Aklıma gebe olduğu gelince daha da merak ediyordum. Keşke hangi hastane olduğuna baksaydım diye geçirdim içimden.
Sıkıntıyla nefes alıp verdiğim için devremin dikkatini çekmiştim.
"Noldu Devrem?" dedi merakla. Bir şey anlamında kafa salladım amansonrasında konuştum. "Kadına takıldı aklım. Sen fenalaştı falan dedin ya hamile ya hani bir de. Ondan." dedim.
Yüzüme baktı ve kafa salladı. "İyidir devrem merak etme. Şu boşanma bir sonuçlansın, gideriz sorarız." dedi. Kafa sallayıp önüme döndüm.
Aradan geçen bir yıl gibi olan bir saatten sonra kapılar açıldı ve Faruk sinirli bakışlarını direkt bana çiviledi. "Siz çeldiniz lan benim karımın aklını! Siz yoldan çıkardınız!" dedi sinirle.
Kendime hakim olmayıp konuştum. Adım atmıştım ki devrem tuttu kolumdan. "Hadi lan oradan! Kadına çektiren sensin, o boşanmak istedi diye yardımcı olduğumuz için suçlu biz miyiz!?" dedim sinirle.
"Sizinle isim bitmedi! O Talya'da kurtuldum sanmasın! Hepinizi mahvedeceğim!" dedi sinirle.
"Elinden geleni ardına koyarsan şerefsizsin!" dedim ben de ve yanımıza gelen Talya'nın avukatına baktım.
"Boşandılar. Şu anlık bir problem yok ama Faruk içeride fazla durmaz. Birkaç haftaya çıkar. Delil yetersizliği var. Evirip çevirene kadar göbeğim çatladı. Koruma ve uzaklaştırma olması rahatlığına kapılmayın. Kadın cinayetleri bu rahatlık yüzünden oluyor. Faruk'un eski sabıkalarını didiklemek istiyorum. Böylece daha fazla ceza alacaktır. İçeride siz yoktunuz ama. ben Gördüm. Bu adamın akıl sağlığı da yerinde değil. Lütfen bunun peşini kolay bırakmayın. Zira ben bırakmak istemiyorum." dedi ve her kelimeyi derimize derimize işledi.
Her dediğine karşın küçük bir sohbet ettikten sonra herkes dağıldı. Ben de devremle hastaneye doğru yol aldım.
Hastaneye vardığımız zaman kalbim bir değişik atıyordu. Sanki kötü bir şey olacakmış gibi ya da başka bir şey.
Danışmadan isim soy isim vererek odasını öğrendik ve asansörü kullanarak kata çıktık. Odasının önüne geldiğimizde kapıyı tıklattım. O. gün gördüğümüz kadın açtı kapıyı, annesi. Artık aşina olmuştu bize. Şefkatle gülümsedi.
"Bartu oğlum, Fatih oğlum. Hoş geldiniz." dedi. gülümseyerek. Sırayla elini öptük. Eli öpülesi pamuk gibi bir kadındı.
"Biz Talya Hanımı merak ettim teyzem." dedim ve heyecanlanan kalbimi duymamaya çalıştım. "Fenalaşmış sanırsam sabah." dedim ve kadının yüzü düştü ve kafa salladı. "Ciddi bir şey yok inşallah." demiştim ki konuşmaya başladı.
"Sabah gelecektik oğlum biz adliyeye. Ama bayıldı kapıda oğlum. Nasıl endişe ettim anlatamam. Az çok biliyorsunuz. Ben, beyimi kaybedeli çok oldu. Komşular yardım etti de götürdük hastaneye. Yemeden içmeden kesildi talihsiz yavrum. Hâliyle dayanamadı artık. Bebesini rahatsız etmeyecek kadar serum verdiler. Şimdi biraz iyi ama yine de üzgün. Ağzını bıçak açmıyor. Mutlu olur, sevinir dedim ama hâlâ aynı hatta daha kötü. Meğer yavrumun ne acıları varmış da ben görememişim." dedi dolan gözleriyle.
"Sen üzülme Teyzem. Müsaitse ben bir konuşayım onunla olur mu? Polis olarak değil de bir abi olarak konuşayım onunla." dedim.
Kadın kafa salladı ve içeri girdi. Kapıyı örtmemişti ve içeri baktıktan sonra bize gelin işareti yaptı. Ben girecekken devrem kolumu tuttu. "Devrem emniyetten arıyorlar ben bir bakayım geleceğim." dedi ve kafa salladım.
O çalan telefona bakarken bense içeri girdim.
İçeri girdiğim zaman gördüğüm manzara içimi acıtmıştı. Üstünde bu sefer yeşil tonlarında düz bir elbise vardı. Sol kolunun dirsek bitiminde morluklar varlığını sürdürüyordu. Sağ eline serum takmışlar. Gözleri baygın bakıyordu. Boşta kalan eliyle yine her zaman ki gibi karnını okşuyordu.
Beni görünce bakışlarını kaçırdı ve yatakta doğruldu.
"Lütfen rahatınızı bozmayın." dedim hemen. Annesi ise "Bartu bey oğlum seninle konuşmak istedi yavrum." dedi ve başından öptü onu. Talya ise akan gözyaşlarıyla beraber başını salladı. Annesi odadan çıktı ve ben avel avel kaldım öyle.
Beynim bir şeyler yap sinyalleri verirken yandaki sandalyeyi çekip oturdum.
Karşımda duran bedene nasılsın demek yapacağım en büyük aptallık olurdu ama ben yine de yaptım o aptallığı.
"Nasılsınız Talya hanım?" dedim. Bir süre yüzüme baktı ama bir şey diyemedi. Eliyle usul usul karnını okşamaya devam etti.
Cevap vermeyeceğini anladığım zaman ellerimi kütletip geri yaslandım. Avuç içleri terleşmişti. Ellerimi dizlerime silip tekrar konuştum.
"İyi olmadığınızı biliyorum. Lafa girmek için sormak istedim. Boş boğazlık oldu biraz kusuruma bakmayın." dedim. Yüzünde yine mimik oynamamıştı.
"Yemek yemediğini söyledi anneniz. Bunu yapmayın Talya Hanım. Sizin düşünmeniz gereken bir canınız daha var. Hamilesiniz. Yemek yemeden, içmeden olmaz. Değil mi?" dedim ve gözlerime baktı. Usulca bakışlarını karnına çevirip okşadı.
"Size buraya ikaz vermeye gelmedim asla. Sadece konuşmak istedim." dedim ve devam ettim. "Bakın Talya Hanım hayat çok garip. Siz belki de sizinle o gece büfede karşılaşmasaydık, yaşadığınız hayatın sonunuz olacağına emindiniz. Fakat hayat o kadar garip ki tek gece de değişti her şey. Siz artık evli olmayan, hamile ve güçlü bir kadınsınız. İçinizde ki can size anne demek için gün sayıyor."
Gözlerime bakıp beni dikkatle dinlemesi hoşuma gitmişti. Kahve gözleri umut arıyordu bir yerlerde.
"Sadece bebeğiniz için var olun artık. Doğduktan sonra da ikiniz için. Size her zaman imkan sunmak için yanınızda olacağım. Meslek hayatım boyunca çok fazla buna benzer olay gördüm ama hiç şiddet gören hamile bir kadınla karşılaşmadım. Ben ne yaptıysam o doğmamış can için de yaptım." dememle gözünden akan yaşı sildi.
"Demem o ki bana bir söz verin ve artık yemeniz içmenize dikkat edin. Bebeğiniz için yaşamalısınız, direnmelisiniz. Tek gece de değişen hayat gidişatına bakıp şunu düşünün; hayat gerçekten mucizelere gebedir. Ve siz de karnınızda olan mucize için çabalayın." dedim.
"Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim fazla vaktinizi almak istemiyorum. Dinlenmeniz gerek." dedim ve ayaklandım.
Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadı. "Artık gideyim. İş beklemez. Söylediklerimi düşünün lütfen. Siz çok güçlü bir kadınsınız." dedim ve kapıya doğru yürüdüm.
Tam kapıyı açacaktım ki duyduğum ses beni yerime çiviledi. "Bartu Bey." dedi Talya. İsmim hiç böyle güzel süzülmemişti, kulaklarıma doğru.
Ona dönüp baktığım zaman gülümsedi ve tekrar konuştu. "Teşekkür ederim, her şey için." dedi. Bende ona minnetle gülümsedim ve elimle baş selamı verip odadan çıktım.
Bir gülümsemenin bana bu denli iyi geleceğini asla bilmezdim.
***
Oy vermeyi unutmayın 💖