𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?

By buneyinkafasiamk

5.9M 304K 215K

Kayra, gerçek ailesine alışabilecek miydi? Daha doğrusu abileri ve kardeşi Kayra'ya ısınabilecek miydi? 17 y... More

Tanıtım
Bir
İki
Üç
Dört
Beş
Altı
Yedi
Sekiz
Dokuz
On
On bir
On iki
On üç
On dört
On beş
On altı
On yedi
On sekiz
On dokuz
Yirmi
Yirmi bir
Yirmi iki
Yirmi üç
Yirmi dört
Yirmi beş
Yirmi altı
Yirmi yedi
1 Milyon 🙏🏻
Yirmi sekiz
Yirmi dokuz
Otuz
Otuz bir
Otuz üç
Otuz dört
Otuz Beş
Otuz altı
Otuz yedi
Otuz sekiz
Otuz dokuz
2 Milyon 🙏🏻
Kırk
Kırk bir
Kırk iki
Kırk üç
Kırk dört
Kırk beş
Kırk altı
Kırk yedi
Kırk sekiz
Kırk dokuz
3 Milyon 🙏🏻
Elli
Elli bir
Elli iki

Otuz iki

86.1K 5.6K 4.3K
By buneyinkafasiamk

Medya : Aral Barutçu

🍒

Mahkeme salonunda öyle bir sessizlik olmuştu ki şu an kalbimin atış seslerini ve yan tarafımdandan gelen sinirle alınan nefesleri çok iyi duyabiliyordum.

Dişlerimi sıktım ve gülümseyerek Hakime döndüm. Diğer yandan da oturduğum yerden kalkıp sakin adımlarla Hakan'a doğru ilerliyordum. "Öncelikle baş hakim olmak üzere burada bulunan bütün makam yetkilerinin hepsinden bolca özür diliyorum. Belki de bu yapacağım şey çok uygunsuz olarak ve şunu bilin kesinlikle şiddete karşıyım. Onda hiçbir şüpheniz olması. Fakat bu herif karşımda on karış açık ağızıyla sırıtırken ben bunun ağzıyla burnunu yer değiştirm-"

Bir anda belimden tutulduğum gibi geri çekilmiştim. "Sen dur, güzelim." Aral beni sıkıca tutarken aynı süre zarfında Hakan'ın suratına inen yumruk benden değil Poyraz tarafından atılmıştı. Hakan tek yumrukla sülük gibi yere yığılırken Poyraz üzerine çıkmıştı bile.

"Sen kimsin lan?! Kimsin ki kardeşimi bizden ayırmayı arz ediyorsun şerefsiz! Sikerim lan senin arzını! Or-" Aral hızlıca kulaklarımı kapatmış ve salonda büyük bir karmaşa çıkmıştı.

Kapıda ki güvenlik görevleri içeri girmiş ve Poyraz'ı Hakan'ın üzerinden almaya çalışıyorlardı. Hemen yanlarında ki Ateş ise Poyraz'ı ayırma bahanesiyle avukata kafayı gömmüştü. Avukat geri savurlurken hızlıca kolundan tutmuş ve yanlışlıkla oldu gibi bir şey zırvalamaya başlamıştı. Fakat arkasından attığı tekme hiçte yanlışlıkla olmadığını göstermiyordu...

Daha fazla izleyemeyeceğime karar verip Aral'a dönerek kollarımı beline sardım. "Sorun yok yavrum, hiç kimse seni bizden alamaz." Dedi. Sesi sinirli duruyordu. Saçlarımın üzerine bir öpücük kondurdu. Hiçbir şey demeden kafamı boynuna gömdüm.

Sorun vardı.

İşler daha da boka sarıyordu.

•••

"Şu bileklerin haline bak!"

Baran'ın bileklerimi inceleyerek sövmesini umursamayarak kan görmüş bir vampir edasıyla gözümü dahi kırpmadan altı metre ilerimdeki tasdikli şerefsize bakmaya devam ettim. Bir yandan hayatımın bütün nostaljik küfürlerini sıralarken, diğer yandan aradaki altı metreyi kaç saniyede aşabilirimin hesaplamasını ve dişlerimle kulaklarını kopartırsam mı daha az hapis hayatı yerim yoksa parmaklarımla gözlerini deşersim minin hesaplamasını yapıyordum.

Poyraz, dehşet yumruklarıyla çirkin burnuna mükemmel şekiller çevirmişken bende o sırıtkan ağzını tutup ortadan ikiye ayırarak kellesini uçurmayı öyle içten istiyordum ki Thor'u görme istediğimle bile yarışabilirdi şu an.

Mahkemeden ne sonuç çıkarsa çıksın o sevinmeyecekti. Sevindirmeyecektim ve benden önce bunu isteyen çok kişi vardı. Sıranın başını babam ve Poyraz'ın çektiğini varsayarsak mahkeme sonuçsuz bile yargılansa o gerçekten iyi şeyler yaşamayacaktı.

"Boynuna da bakacağım!" bileklerimi bırakıp boynuma geçen Baran'la bakışlarımı ona çevirdim. Tişörtünün ucuyla hızlı hızlı boynumda ki fondöteni silmeye başlamıştı.

"Saçmalama Baran." Geriye kaçacakken Hakan'a saldırmamam için hemen dibimde oturan Demir onun elini iteklemiş ve kolunu belime sararak kendine doğru çekmişti "Dokunma." Dedi dişlerinin arasından.

Baran hızla Demir'e döndü "Asıl sen dokunma lan. O kadar adamsınız daha korumayı bile beceremiyorsunuz kızı!" Boşta ki elimi tutarak yanına çekecekken Demir bir anda ayağa kalkıp yakasından tuttuğu gibi geri iteklemişti onu. "Bana bak çocuk sinirimi senden çıkarttırma köşene git, kapa çeneni otur!"

"Sakin ol Kayra, yapabilirsin. Sen hala hayatta kalmayı başarmış bir insansın. Kesinlikle sakinde kalkabilirsin..." diyerek kendime teselli verirken tekrardan Hakan'a göz göze geldik.

"Yok ben sakin falan olamıyorum!"

Demir'in yanımdan kalkmasını fırsat bilerek hızlıca ayağa kalktım. Babam ve Adal avukatla konuşuyordu. Poyraz zaten duruşma sırasında Hakan'a saldırması sonucu dışarı çıkartılmıştı. Ateş ve Aral ise tahminimce onunla beraberdi.

Çağrı abim ise neredeydi hiç bilmiyorum. Duruşma ara verilince bana tek bir şey demeden salondan ayrılmıştı. İrem çiyanı da ortalıklarda gözükmüyordu. Avukatı, Hakan ve karısı yan yanaydı.

Ona doğru ilerlerken alayla güldü "Ne oldu yoksa biricik abin gibi sende mi o ünlü yumruklarından atacaksın?" Güldüm "Yok ya yumruk eskidi bence. Hem biricik abim güzel oturtmuş sana, bana gerek yok."

Biricik abim... hemde Poyraz!

"Kayra!" 

Arkadan ismimi duysam da beklemeden üzerine doğru koşmaya başladım. Ayağımı kaldırıp karnına tekmeyi basacakken o geri kaçmış ve olduğum yerde havalanmıştım.

"Sakin ol." Poyraz'dı. Arkamdan belime sarılı havaya kaldırmıştı. Sinirle ayağımı iterek tekme atmaya çalıştım.

"Ödlek! Seni hapse tıktırmamızdan ölümüne korkuyorsun değil mi, o yüzden bu hazımsızlığın. Şiddetmişmiş! Herkesi kendin gibi şerefsiz mi sanıyorsun sen, at hırsızı! Bir de bizi takip edip ses kaydına almış ne yaptın canım, filimlerde ki gibi kafana da kadın çorabı geçirdin mi tanınmamak için? Teneke! Şempanze suratlı, bok çuvalı, beynine kaktüs sok-" Poyraz koca eliyle ağzıma kapattı hızlıca.

Nefesi saçlarıma çarpıyordu. Kulaklarıma kısık gülüşü doldu. "Tamam küçük şampiyon, sakin ol." Büyüğü de sen oluyorsun herhalde. O vurunca sorun yok ama ben vurunca sakin ol. "Bırak bak yemin ederim kolunu ısırırım!" Dedim belime sarılı kolunu iteklemeye çalışarak.

"Bu mahkemenin ertelenmesi için istediğiniz kadar uğraşın asla ertelenmesine izin vermeyeceğim." Dedi pişkin pişkin.

"Hah, zaten bizde onu istiyoruz aptal herif!" Dedim sinirle gülerek. Suratı bozulduğunda gülüşüm daha da arttı. Yemin ederim sinirlerim aşırı boşalmıştı. Eğer bugün kafayı yemezsem bir daha asla yemezdim.

Poyraz tekrar eliyle ağzımı kapadı ve arkasını döndü "Onunla konuşma." Dedi dişlerinin arasından. Gözlerimi devirerek kolları arasında tepinmeyi kestim.

Babamların yanına geldiğimizde yavaşça yere indirdi bedenimi. "Kızım manyak mısın sen iki saniye yanından kalktım hemen saldırı modunu açtın." Dedi Demir. Omuzlarımı silktim bir şey demeden. Ateş kolunu omuzuma sardı "Abisine çekmiş işte aferin güzelim."

Abisine mi?

"Haklısın, aynı ben." Dedi Adal. Ona baktığımda sırıtarak göz kırptı.

Adal'da ki azim takdir edilesiydi cidden...

"Keskin saçmalamayı!" Poyraz'ın yükselen sesiyle ona döndük. Her zaman ki gibi çatık kaşlarıyla dik dik bize bakıyordu. Nemrut suratlı. Ateş'e yandan bir bakış attı ve avukata döndü.

"Şimdi ne olacak duruşma ertelenmiyor mu?"

"Daha doğrusu nasıl böyle bir şey isteyebilirler? Buna hakları nasıl olabilir?" Diye sordu Aral'da.

Avukat kafasını iki yana salladı  "Böyle bir şeye hakları olmadığının onlarda farkında. Aptal değiller. Bunu tersini kanıtlayacağımızı da biliyorlar. Bilerek yaptılar. Şiddet görmediğini ispatlasak bile bire bir ağzından çıkan cümleler hakimin kafasında karışıklık yaratacaktı. Tek amaçları sizin onlara saldırmanız ve hakimin bunu görmesiydi. Siz de istediklerini yaptınız." Dedi sitem ederek.

Haklıydı. Bariz bir şekilde istediklerini vermiştik. Kesinlikle sakin bir aile değildik.

"Şansımıza mahkemenin ertelenmemesi için bizim bir şey yapmamıza gerek kalmadı. Bu bizim işimize gelir çünkü mahkemenin ertelenmesi büyük risk yaratırdı. Şimdi içeri gireceğiz. Kayra, ne olursa olsun sakin olmanı ve son savunmanı yapmanı istiyorum. Her hareketin hakimin kararını etkileyebilir. Cümlelerini düzgün seçmelisin."

Kafamı salladım onaylayarak. İstediğim tek şey onun ceza almasaydı. Sosyal hizmetler tarafından alınmak benim için sorun değildi. Tamam belki ucundan sorundu ama o adam yeterki ceza alsın.

Babam yanıma geldi. Ateş'i hafifçe itekleyerek beni kolları arasına aldı. Bende hemen kollarımı boynuna sarıp sıkıca sarıldım. "Sakın korkma meleğim benim. Hiç kimse seni bizden alamaz tamam mı? Asla izin vermem." Dedi alnımı öperek.

Düşen modum hemen yükselirken sırıtarak daha da sıkı sarıldım. Şu adama düştüğüm kadar hiç kimseye düşmüyorum be. Yakışıklı herif, babam olmasa yürürdüm. Mavi gözleri bile var. Parmak uçlarımda yükselerek bende yanağını öpüp geri çekildim "Ben bu gazla varya değil hakimi, Hakan'ı bile ikna ederim içeri girmesi için."

Hepsi gülmüştü.

"Babana da yükselmezsin be."

"Sana ne Demirciğim, babam değil mi?" Diyerek nispet yaparmış gibi tekrar yanağından öptüm babamın.

"Doğru, babasıyım." Dedi babamda eğlenerek. Güldüğünde mavi gözleri kısılmıştı. Yaşı ellilerinin başında olsa da yüzünde çok az kırışıklık vardı. Sarı saçları henüz beyazlaşmamıştı sadece aralarda hafif grilikler vardı ve aşırı karizmatik duruyordu. Hala spor yaptığını varsayarsak kasları Demir ve Adal'ı sollardı.

Anne ne şanslı karısın be.

Allah dedemden başlayarak bütün sülaleye sarı genleri serpiştirmiş, Poyraz ve bana gelince de avucunuzu yalayın demiş.

"Davacı Kayra Barutçu, Davalı Hakan Soydan mahkeme salonuna!" Mübaşir'in seslenmesiyle derin bir nefes aldım.

Avukat'ım olan bey Melih abiciğim yanıma gelerek kolunu omuzuma koydu "Sana güveniyorum ve söz veriyorum ne olursa olsun alacağız bu davayı." Dedi kendinden emin bir biçimde.

Kafamı salladım onaylayarak. Umarım alabilirdik. Başta ikimiz olmak üzere peş peşe içeri girdik. Çağrı abim ve İrem çiyanı da yetişmişti. Hakan'ın yanında ve bizimkilerin oturduğu yerde ikişer polis memuru bekliyordu ayakta.

Hakim duruşmaya kaldığı yerden başlattı. Melih abi ayağa kalkarak elinde ki dosyaları kürsüye hakimlerin önüne koydu ve tekrar yerine geçti

"Öncelikle söze, karşı tarafın iftiralarıyla başlamak istiyorum. İddia ettikleri gibi müvekkilimin ailesi tarafından şiddete maruz kaldığı yalanının kanıtları önümüzde ki belge de raporlarından tarihlerine kadar içinde bulunmaktadır. Başka ve kapanmış bir dosyada bulunan darp raporlarını önünüze şimdiye ait gibi göstererek ve iftira atarak kendi suçlarını kapatmaya çalışmalarını kınadığımı yüzlerine karşı da belirtmek isterim." Dedi gülümseyerek.

Dostum, sen bir Alfa olarak doğmuşsun.

"Ayrıca yıllardır müvekkilime uyguladığı şiddeti videoda da izlediğiniz gibi kendi ağzıyla itiraf ederken başkalarına kolaylık böyle bir iftira atması gerçekten korkutucu. Her şeyden öte bunu takıntı haline getirmesi, müvekkilimi alenen takip ederek özel hayatını işkal edip ses kaydına alması da büyük bir suçtur."

Hakimler önlerindeki dosyayı inceleyip kafalarını sallayarak konuşmaya başladı.

Dudaklarımı ısırarak yerimde kıpırdandım. Hadi be alacağız gibi sanki... alırız değil mi? Alırız canım alırız!

"Diğer yandan duruşmanın başından beri ne kadar bastırılmaya çalışsa da Hakan Soydan'ın sadece müvekkilimi değil kendi kızı İrem Soydan'ı da ne kadar madur ettiğine de değinmek istiyorum. Henüz daha yeni doğmuşken kendi elleriyle başka bir aileye vermenin de ötesinde, akli dengesi tam oturmayan ve ergenlik çağına yeni girmiş bir çocuğa zorla yaptırımlar uygulayarak kötüye teşvik etmiştir." Dedi avukatçığım.

Bakışlarımı İrem'e çevirdim. Kafasını eğmiş tedirgince elleriyle oynuyordu.

"İsterseniz bunu İrem Soydan'da dinleyebiliriz." Gözlerimi büyüterek Melih abiye döndüm. Sonra İrem'e, cidden mi? Konuşacak mı? Melih abi bana bakarak göz kırptı. Hadi lan.

"İrem Soydan'ı tanık kürsüsüne alalım."

İrem oturduğu yerden ayağa kalktığında o an Hakan'ın gözlerinden geçen korkuyu öyle net görmüştüm ki çikolata yemekten sonra hayatımda tattığım en mükemmel his olabilirdi.

"Bu iddialara ne cevap veriyorsun? Baban seni gerçekten bunun için zorladı mi?" Diye sordu yardımcı hakim.

İrem tedirgince Hakan'a baktı yandan bir şekilde sonra hızlıca hakime döndü. Elleri titriyordu. Hadi be kızım, biraz insansan itiraf edersin.

"B-ben 15 yaşınayken bir gün okul çıkışı yanıma gelmişti. Başta ne olduğunu anlamamıştım. Sonra her şeyi anlatı bana. Bebekleri bilerek değiştirdiğini söyledi. Çok kızdım bende. Ama beni çok sevdiğini, o kızı yani Kayra'yı asla kendi sevmediğini ve yıllarca eziyet ettiğini söyledi." Dedi titreye titreye.

Poyraz yerinde kıpırdanmaya başladığında ona döndüm. Yanında ki polis kolunu tutuyordu "Tamam çek elini bir şey yapmayacağım." Diyerek hırsla kolunu çekti.

"Sonra?" Diye sordu hakim.

"Benimle bir anlaşma yapmak istediğini söyledi. Bu bilgiyi saklamamı ve istediklerini yapmalıymışım. Birkaç yıl daha dayanmam gerekiyormuş. Ben hemen sizinle yaşamak istiyorum dedim. Ama tehdit etti beni, eğer istediklerini yapmazsam asla yanıma almam annenle abinle görüşemezsin dedi."

"İtiraz edi-"

"Sessizlik!" Hakan itiraz edemeden hakim susturmuştu. Zevkle sırıttım. Nah itiraz edersin! Nasıl tutuştu ama nasıl tutuştu.

"Sen neden hemen gitmek istedin? Barutçu ailesi sana iyi bakmıyor muydu?"

İrem hemen kafasını iki yana salladı "Hayır, beni güzel büyüttüler. Hepsi çok iyi insanlardı. İstediğim her şeyi alıyorlardı ama hiçbir zaman onlara karşı çok sevgim olmamıştı. Gerçek anne ve babam da olmadıklarını öğrenince onların yanından gitmek istedim."

Aferin sana İremciğim, keşke bu bokları yemeden önce gitseydin.

"Senden ne yapmanı istedi?"

"Her şeyi bir anda istemedi. İlk evlerinde huzursuzluk çıkartmamı istedi. Sürekli kavga çıkartmamı ve hepsini birbirine düşürmemi söyledi. Daha sonra Efe'yle başladı. Ona baskı uygulamak daha kolaydı. Kapalı yerlere kapatıyordum, bazen okulda onu dövdürtmemi istiyordu, yaptığı ödevleri yırtıp sürekli azar yemesine sebep oluyordum. Tehdit ediyordum. Daha küçüktü o zaman, korktuğu için sesi çıkmıyordu, söylediğinde de inanmıyorlardı."

Anlattıkları gözlerimin önünde canlandığında  gözlerim dolmuştu. Neler yaşatmıştı küçücük çocuğa? Bir kere Efe duygusaldı, nasıl kaldırdı o kadar şeyi? Elimle suratımı sıvazlayarak derin bir nefes aldım.

"Biraz böyle gitmişti sonra istekleri daha arttı. Bu sırada ev iyice karışmıştı. Sürekli kavgalar tartışmalar oluyordu. Evde huzur diye bir şey kalmamıştı. O zamanlarda Demir üniversite sınavına girmişti. Aslında deli gibi Tıp okumak istiyordu. Puanı da neredeyse Türkiye'deki bütün en iyi üniversitelere yetiyordu. Son gün kala onun tercih listesini değiştirdim gizlice. Şirkette çalışmak istemediği için en nefret ettiği bölüm olan mimarlık yazmıştım okuyamamaması için."

Şaşkınlıkla kalakalmıştım. Demir'e döndüm. Yumruklarını şıkmış İrem'e bakıyordu. Böyle bir şeyi nasıl yapardı? Daha neler yapmıştı bilmediğim? Allah'ım bu nasıl insanlık ya.

"Sonra Adal'ın çok önemli bir dönem sınav ödevi vardı. Aylarca o ödev için çalışmıştı. O ödevi yok etmiştim. Aral'ın da ders notlarını yırtıyordum. Tıp okuduğu için onun daha düzenli olması gerekiyordu. Sınavlara girmesini engelliyordum. Zaten bunlardan  sonra işler çığrından çıkmıştı. Kavgalar artmış Sevgi ve Cihan boşanma seviyesine gelmişti."

Yutkunarak babama baktım. Tepkisizce karşı duvara bakıyordu.

"Mahkemeye gidecekleri gün benden arabalarının frenlerini kesmemi istedi. Yemin ederim yapmak istemedim, katil olmak istemedim. Tehdit etti beni, kesmek zorunda kaldım. Sadece Ateş'in bineceği arabayı kesmiştim. Demir'de binmişti. Onlar ç-çok kötüydü." Dedi hıçkıra hıçkıra ağlayarak.

"İtiraz ediyorum! Öyle bir şer is-"

"Bir daha izinsizce konuşursan atılırsın. Anlatmaya devam et." Dedi hakim.

"Neyse ki ikisi de ölmemişti. Sadece psikolojik ve fiziksel hasar almışlardı. Bir süre sakinleşmiştim. Cihan ve sevgi de bu kararlarından vazgeçmişti. Daha sonra babamla buluştuğumuzda bana bir kutu ilaç vermişti. P-poyraz'da orta düzey sinir ve anksiyete bozukluğu vardı. Bu yüzden ilaç kullanıyordu ve..." diyerek korka korka Poyraz'a dönüp baktı. Hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu.

Gerçekten delirtmişlerdi onu.

"Ve onun kullandığı ilaçları değiştirmemi istedi. Hastalığını ilerletecek ve bir çeşit halüsinasyonlar, hayali insanlar görmesine neden olacaktı. Başarmıştı da. Akli dengesini tamamen yitirmişti. Bu son oyundu. Babam benden yaptığım her şeyi itiraf etmemi istedi."

O kadar ince detayına kadar planlamıştı ki, planda tek bir kusur yoktu. Başarmıştı gerçekten. İstediğini elde etmişti.

"Her şeyi itiraf ettim. İşte o zaman en büyük kavga çıktı. Poyraz'ın zaten aklı yerinde değildi. Hepsi evi terk etti ve yurt dışına çıktılar. Öyle böyle aradan neredeyse bir yıl geçti. Cihan, Sevgi, ben ve Efe evde yaşıyorduk ama hepsi benden nefret ediyordu. Poyraz, Ateş ve Demir tedavi gördüğü için hep orada kakıyordu. Aral ve Adal dönüyordu arada sırada."

"Yaptığım her şeyi itiraf ettikten sonra neden 1 yıl daha beklediniz?"

Titreyen gözleriyle bana baktı yavaşça "Bana Kayra'nın birazdaha zamanı olduğunu ve onu tamamen bitirmesi gerektiğini söyledi." Gözümden bir damla yaş düştüğünde hızlıca sildim.

O beni bitiremezdi bir kere o kim ki?

"Son bir yılda ben durulmuştum ve onun Kayra'ya olan şiddetleri artmıştı. Her buluştuğumuzda anlatırdı bana. Hem psikolojik hem fiziksel şiddet uyguluyordu. Şeker hastası olduğu için ilaçlarını döküyor, bazense dozlarını arttırıp kriz geçirmesine sebep oluyordu."

"Öldüreceğim lan bu pez-" Poyraz tekrardan ayağa kalkmaya çalıştığında yanında ki iki polis tekrar oturtmuştu. "Bir kez daha uyarmadan dışarı atılırsın."

Öne doğru eğildim "Bir kere o dangalağın beni bitirmesi, Thor'un prenses kıyafeti giyerek beni görmeye gelmesi kadar imkansız bir şey." Dedim alayla.

Hakan sinirle bana baktığında dudaklarımı büktüm "Çikolata yememek bile senin attığın tokatlardan daha çok koyuyordu. Kriz geçirmek mi? Ölüm bile seninle aynı evde yaşamaktan daha iyidir."

Salonda büyük bir sessizlik olduğunda gülümseyerek arkama yaslandım.

Hakimler bir süre kendi aralarında konuştu. Kafamı babamların olduğu tarafa çevirdim.  Kocaman gülümseyerek göz kırptı bana. Sırıtarak bu sefer en arkalarında Baran'ın yanında oturan Çağrı abime baktım. Gülümseyerek kafasını iki yana salladı.

Büyük ihtimalle duruşmadan sonra beni Allahım'a kavuşturacaktı ama iyi tarafından bakalım en azından gülümsüyordu.

"Davacı Kayra Barutçu'yu kürsüye alalım."

İrem titreye titreye kalktığı yere geri oturmuştu. Ben ayağa kalkarak ortadaki kürsüye geçtim.

Hakim bana baktı "Gerçek ailene kavuştuktan sonra şiddete maruz kaldın mı? Sana baskı uyguladılar mı?"

Derin bir nefes alarak kafamı iki yana salladım "Bana hiçbir zaman şiddette bulunmadılar. Hele baskı? Asla. Zaten yapamazlarda. Ben çirkef bir kızım, büyük ihtimalle günün sonunda birbirimizi öldürmüş olurduk." Dedim gözlerimi devirerek.

Evet, çok kez de bunun ucundan dönmüştük bence. "Videoda dinledikleriniz kafanızı çok karıştırmış olmalı. Sadece... açık konuşmak gerekirse eve ilk girdiğimde annem, babam ve Aral abim dışında hepsinin benden nefret ettiğini itiraf edebilirim." Diyerek onlara baktım.

Hepsi gerilmişti ve bana 'Ne yapıyorsun Allah'ına cezası?' Dermiş gibi bakıyordu.

Tekrar hakime döndüm "Yanlış anlamayın. Sadece benden hoşlanmadılar. Aslında hala bunu garip buluyorum. Sonuçta ben tatlı, yeterince sevimli, mükemmel ve oldukça müthiş biriyim. İlk görüşte bütün insanlar beni sever. Kesinlikle sorunun onlarda olduğuna eminim. Sizce de öyle değil mi?"

Yardımcı hakimler kıkırdarken arkamdan da gülüş sesleri gelmişti.

Bende gülerek parmaklarımı şıklattım "Kesinlikle sorun onlarda, biliyordum. Her neyse aslında konu bu değildi. Konu şu ki onlar gerçekten bitmişti. Çok yaralılardı. Dağılmışlardı, güvenleri bitmişti. Bense çok yanlış zamanda aralarına dahil olmuştum. Aslında bakarsak bu dangalak bir şeyleri başarmıştı."

Tam istediği gibi olmuştu çünkü. Her şey tıkır tıkır ilerlemişti.

"Onlar bir kardeşe daha hazır değildi. Birbirimizi çok kırdık hatta baya kırdık. Geri dönülmez şeyler söyledik. Aslında onlar söyledi ama olsun, onların sözleri benim kadar kendi canları da yaktı sonradan."

Öyleydi.

"Tabii pişman oldular sonra ama bir görseniz ayaklarıma nasıl kapandılar. Aman lütfen affet beni Kayracığımlar mı dersiniz, prensesimiz sen bir tanesin mi dersiniz, sen bizi affetmesen biz ölürüz mü dersiniz bildiğiniz affetmem için kapımda köle oldular o derece. Eh, haklılarda yani." Diyerek otuz iki diş sırıttım.

Salla kızım, yiyorsa kalkıp itiraz etsinler.

Hakimlerden tekrar gülüş sesleri yükselmişti. Arkamdan da öyle.

"Tabii ki affetmedim. Aslında affettim ama hala süründürme aşamasındayız. Sanırım sonsuza kadar süründüreceğim çünkü onların çabalarını izlemek çok eğlenceli." Gülerek onlara baktım. Hepsi bana 'seni şeytan' dermiş gibi bakıyordu. Ateş sırıtarak parmağını bana doğru salladı.

Omuzlarımı silkerek tekrar hakime döndüm.

"Yine de ne kadar inkar edersem edeyim Çağrı abimle beraber artık altı abim olmuştu. Kulağa çok korktucu geliyor değil mi? Kabus gibi lan. Sanırım buna alışmam uzun bir süre alacak." Dedim dehşetle.

İlk defa bunun kabullenmesini yapıyordum ve söylemesi bile dehşet bir şeydi. Altı abi ne lan? Artı bir de kardeş...

Arkamdan öksürük sesleri arttığında tekrar onlara döndüm. Babam gülerek yanında krize giren Adal'ın sırtına vurdu. "Abi mi? Biz yani? Ben mi?" Diye sordu. Hepsi şaşkınca bana bakıyordu. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Cidden az önce onları kabul etmiştim!

Bir anda olmuştu. Ve bunu hakimi ikna etmek içinde söylememiştim. İçimden gelmişti. Pişman mıydım? Sanırım değildim. Artık mutlu olmayı hakediyorlardı.

Tekrar hakime döndüm.

"Kısaca şu ki ailem tarafından hiçbir zaman şiddete maruz kalmadım. Evet, çok zorlu şeyler yaşadık. Birbirimizi yeni bulduk ve  toparlanmaya çalışıyoruz. Bir aile olmaya çalışıyoruz. Emin olun beni sosyal hizmetlerin almasına karar vermeniz sadece bizim için zaman kaybı olur. Çünkü onlardan asla ayrılmayacağım. Her şeyden öte sadece iki hafta sonra reşit olacağım ve bu kararınızın içinden geçeceğim."

Son dediğimle Melih abi hafifçe öksürdü "Yani iki hafta sonda reşit olunca ailesinin yanında döneceğinden bahsediyor." He he ondan işte.

"Yerine görebilirsin." Dedi Hakim bey.

Kafamı sallayarak arkama döndüm. Abi tayfası sırıtarak -Poyraz hariç- bana bakıyordu. Poyraz ise hafifçe gülümsüyordu.

Önlerinden geçerken Adal yanağımdan makas aldı "Kardeşim?" Dedi imayla gülerek. Gözlerimi kısarak elini ittim "Sus be, bak kararımdan vazgeçerim görürsün."

"Yioo! Vazgeçemezsin. Bundan sonra öyle bir olasılık olamaz. Kardeşimizsin bitti. Töreden dönülmez." Dedi sarı kafa Demir.

Sırıtarak Melih abinin yanına gittim. Allah belamı verdi sanırım. Başıma büyük bela almıştım. Hemde bir iki tane değil. Yedi sekiz tane büyük belalardan.

"Kazanır mıyız?" Diye sordum Melih abiye.

Gülümsedi "Şüphem yok."

Bende gülümseyerek karşıma döndüm. Hakan kaşlarını çatmış telaşlı ve sinirli bir şekilde yanında ki avukatla konuşuyordu. Çaresizdi ve dibe batmıştı. En yakını, kızı onu satmıştı.

"İrem ne oldu da konuştu?" Diye sordum Melih abiye. "Bilmem, arada kendi gelip konuşmak istediğini söyledi. Para teklif etmiştim onun içinde olabilir. Ayrıca ceza da almayacak. İyileşene kadar hastanede zorunlu tedavi görecek. Belki de onun için en iyi karar budur. Çünkü akli dengesi gerçekten de yerinde değil."

Haklıydı.

Hala oturduğu yerde titriyordu. Gözlerinin altı mosmordu. İyi değildi. Hakan, bir intikam uğruna kendi ailesini bile mahvetmişti.

Hakimler uzun bir süre kendi aralarında konuştuktan sonra bize dönmüştü. "Karar verildi!" Heyecanla oturduğum yerden ayağa kalktım. Salonda bulunan herkes benimle beraber kalkmıştı.

"İki taraf da usulen dinlenilmiş, tanıkların görüşleri ve deliller göz önünde bulundurulmuştur..." diyerek durdu.

Hadi be, ne bu aksiyon amcacığım söyle gitsin işte lan!

"Bunların sonucunda Davalı Hakan Soydan'ın Anayasanın 231. Maddesine göre Kayra Barutçu ve İrem Soydan'ın soybağını alenen değiştirmeden 6 yıl, özel hayata aykırı olarak davacının sesini kayıt altına almaktan 5 yıl, alanen iftiradan 4 yıl, adam öldürmeye teşebbüs ve teşvik etmeden 18 yıl, Anayasanın 104. Maddesine göre Davacı Kayra Barutçu'ya yıllar boyunca uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddete karşı ağırlaştırılmış olarak 32 yıl olmakla beraber Davalı Hakan Soyadanın 65 yıl hapis hayatına çarptırılmasına karar verilmiştir!"

Katip gözlerimin önünde hakimin söylediklerini çat çat yazarken yavaşça gözlerimi büyüttüm ve ardından ağzım irice açıldı.

Babamlar sevinçle birbirine sarılırken hala sakinleşmemiş kalp atışlarımla Hakime bakıyordum.

Hassiktir...

"Ciddi misin lan?"

•••

Çığlık atarak evin içinde koşturdum. "Anne! Efe!" İçimde dolup taşan heyecanla üstümde ki kapüşonluyu çıkartarak yere fırlattım.

"Koşma kızım düşeceksin." Diye bağırdı arkamdan babam.

Onu umursamadan salona girdim. Efe ve annem dehşetle bana bakıyordu. "Ne oldu? Kazandık mi? Girdi mi hapise?" Diye sordu Efe aceleyle. Koşarak üstüne zıplayıp boynuna sarıldım "65 yıl girdi 65! Böyle bildiğin direk gibi girdi yani! Kazandık lan!" Diyerek yüzünü tutup sulu sulu alnından öptüm.

Allah'ım çıldıracaktım lan sevinçten. Kafayı yiyeceğim şimdi. Mutluluk komasından ölecektim.

Efe'yle aynı anda koltuğa düşerken hiç üstünden kalkmadan mutlulukla yanaklarını da öptüm sulu sulu. Gülerek kollarını belime sarıp sıkıca sarıldı. "Biliyordum ki."

Annemde benim gibi sevinçle yanımıza oturarak ikimize birden sarıldı "Allah'ım sana şükürler olsun." Bir kolumu Efe'den çekerek onu boynuna sardım sıkıca "Kurtulduk annem bitti." Diyerek saçlarımı öptü.

Bitmişti. Kurtulmuştuk. Gözlerimin önünde ellerine kelepçe takılmış ve gitmişti. Özgür hissettirmişti ki hayatımda ilk defa rahatlamıştım.

O kadar sevinmiştim ki o an Çağrı abim bile çekeceği azarı sonraya ertelemişti. Gerçi yanıma gelemeden Ateş tarafından yaka paça arabaya çekilmiştim. Planımızda iptal olmuştu ama olsun. Artık rahat rahat görüşebilecektik.

"Az bir geri çekil anne." Annem kollarım arasından geri çekildi. Mükemmel sarılmamızı bozan Demir'e baktım dik dik. 'Hayırdır?' dermiş gibi salladım kafamı. Efe'ye ve kucağında ki bana baktı ardından kaşlarını çattı "Tamam yeter bu kadar sevinme." Diyerek kollarımdan tuttuğu gibi kucağına almıştı.

Ellerimi saçlarına atarak çekiştirdim "Hadi bırak beni Demirciğim bak aşırı sevinçliyim, sevinçten saçını başını yolasım var!"

İnci tanesi beyaz dişlerini göstermek güldü "Ben de çok sevinçliyim güzelim, mükemmel haberi annem ve Efe'ye vermeye ne dersin?" Diyerek yanağımı öptü. Somurttum.

Şimdiden ağzıma sıçmışlardı. Arabada gelene kadar aralarında kalmıştım. Artık abinim şöyle, ilk bana abi diyeceksin, hadi abi de, hemen şuraya gitmeliyiz, hemen uyumalıyız, cart curt.  Ulan bir tane de değillerdi ki!

"Ne haberi ki kızım?" Diye sordu annem.

"İlk önce kardeşimi kucağına almayı kes gerizekalı..." diyerek beni Demir'in kucağından almıştı Adal -ve sanırım yere bırakmayı unuttu- ardından otuz iki diş sırıtarak anneme döndü "Kayra beni abisi olarak kabul etti!" Dedi heyecanla.

Elimle alnıma vurarak bezgince bir nefes verdim.

"Ne?!" Efe dehşetle ayağa kalkarak bize baktı. "Hepsini mi? Yoksa sadece Adal abim mi? Lütfen sadece Adal abim olsun."

"Kes zevzek..." diyerek Efe'nin kafasına vurdu Ateş, ardından bize yaklaştı "Kıza öküz gibi davranmayı da kesin aptallar!" beni Adal'ın kucağından almış ve yere indirmişti.

"Sonunda!" Dedim yakınarak. Güldü ve kolunu omuzuma atarak sarıldı bana. "Bir tek bu gereksiz Adal'ı değil hepimizi kabul etti."

•••

[ 3635 kelime bence iyiydi ]

• Nasıldı bölüm? Sonunda o çoook istediğiniz bölümleri rahatlıkla okuyacaksınız.

• Abileri kabul etmesine ne diyorsunuz? Zamanı mıydı?

•Sizce Kayra ilk kime abi der? Ya da demeli?

• Diğer bölümde görüşmek üzere

Continue Reading

You'll Also Like

102K 4.4K 22
~Yeşim Deniz ~ Kendisi hayatını yaşıyor sanarken daha gerçek hayattı ile bile tanışmaması gerçeği fakat hayatı olan adam Alaz Karadağ onu 7 yıldır ta...
803K 52.4K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
5.9M 193K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
1M 13.9K 35
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...