𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?

By buneyinkafasiamk

5.9M 304K 215K

Kayra, gerçek ailesine alışabilecek miydi? Daha doğrusu abileri ve kardeşi Kayra'ya ısınabilecek miydi? 17 y... More

Tanıtım
Bir
İki
Üç
Dört
Beş
Altı
Yedi
Sekiz
Dokuz
On
On iki
On üç
On dört
On beş
On altı
On yedi
On sekiz
On dokuz
Yirmi
Yirmi bir
Yirmi iki
Yirmi üç
Yirmi dört
Yirmi beş
Yirmi altı
Yirmi yedi
1 Milyon 🙏🏻
Yirmi sekiz
Yirmi dokuz
Otuz
Otuz bir
Otuz iki
Otuz üç
Otuz dört
Otuz Beş
Otuz altı
Otuz yedi
Otuz sekiz
Otuz dokuz
2 Milyon 🙏🏻
Kırk
Kırk bir
Kırk iki
Kırk üç
Kırk dört
Kırk beş
Kırk altı
Kırk yedi
Kırk sekiz
Kırk dokuz
3 Milyon 🙏🏻
Elli
Elli bir
Elli iki

On bir

135K 6.3K 3.2K
By buneyinkafasiamk

Medya: Poyraz Barutçu

🍒

"Kendinize dikkat edin. Eğer bir şey olursa bizlerden birini arayın. Kayra buna sende dahilsin."

"He he kesin ararım." Diye geçiştirerek arabanın kapısını açıp indim. Sarı çiyan 2'ye bak sen. Sanki benim başıma bir şey gelse benim elim armut toplayacak.

Zaten yol boyunca sürekli beni dikizleyip sinirlerimi bozmuştu. Sanki kardan adamım ben aq? Altıncı his diye bir şey vardı. İnsan izlenildiğini hissederdi herhalde. Hayır o kadar baktı ki, kaza yapma korkusunu geçin bir ara mükemmel suratıma nazar değdirecek diye korkmuştum.

"Tamamdır abi. Ben zaten ablamı korurum." Diyerek arabadan inen Efe'yle abartılı bir şekilde gözlerim devirdim.

Bak hele bak bir de beni koruyacakmış.

Gülümseyerek yanıma geldiğinde omuzunu tutarak ki aramızdaki lanet boy farkı tekrardan sinirlerimi bozsa da bunu şimdilik görmezden gelerek okulu gösterdim "İki gün önce kantinde olanları hatırlıyor musun aslan parçası?"

"Evet beni korumuşt- Ne alaka o farklı bir durumdu." Diyerek omuzlarını düşürüp suratını astı.

Ya salak çocuk seni bozuldu hemen. Yüzünü assa da gözüme tatlı gözükmüştü bir an. Şöyle bir bakıyordum boy pos maşallah. Aslında şaşırmamak gerek. Sonuçta damarlarında benim gibi müthiş bir şahsiyetin genlerini taşıyordu.

Çirkin olması söz konusu bile olamazdı.

Gülerek Efe'nin yanağından makas aldım "Hiçte farklı bir durum değildi. Yani burada korunması gereken kişi kimmiş koçum? Senmişsin."

Umursamazca gibi omuzlarını silkti "Yok öyle bir şey. Bikere sen benden kısasın ve ben daha güçlüyüm. Yani anca ben seni korurum."

Baygınca ona baktım. Bu sırada hala yanımızda arabanın camını açmış bizi izleyen Adal'ın gülüş sesi kulaklarıma dolmuştu.

Gözlerimi devirdim "Tabi canım tabi zaten bende Tony Stark'ın kızıydım." Diye dalgaya alarak okula doğru ilerlemeye başladım.

Ne var sanki boyum onlara göre kısaysa? Sonuçta boy değil işlev önemli derler. Tabi onu başka şey için söylerler ama neyse tövbe lan. Zaten bir ayağım çukurda yaşıyorum gider ayak günah kasmayalım.

"Beni de bekle ya!"

Efe'yi sallamadan bahçeden içeri girip Baran'ı aramaya başladım. Bahçenin en uzak kamelyalarının birinde yalnız oturan yakışıklı aynı zamanda tatlı ve bir o kadar sinir bozucu çocukla göz göze geldiğimizde çoktan onun Baran olduğunu anlamıştım.

Gülümseyerek ayağa kalktı. Hızla ona doğru koşarak boynuna atladım. Çok özlemiştim keratayı. Neredeyse her gün buluşan biz kaç gündür buluşamıyorduk.

"Sonunda be kızım!" Geri çekerek yanaklarımı öptü. Gülerek gamzesini dokundum. "Hayırdır? Özlemimden isyanlara bağlayıp, intiharlara kalkıştın değil mi gamzeli?"

Saçımı çekti hafifçe "Hemen cıvıma ama evet özlemiş olabilirim." Diyerek çektiği yeri öptü.

Ya seni salak şey öyle dersen cıvırım ama ben.

Sırıtarak kolluna sarıldım ellerimle "O zaman bu bol özlemeli yıllar sonra ki buluşmamızı gidip çikolata yiyerek kutlayalım!"

Kabul et, kabul et, kabul et...

Alayla sırıttı "Bak bakalım benim alnımda keriz yazıyor mu? Ayrıca seni şapşal dün hastanelik olduğunu biliyorum. Ulan aptal mısın sen? Ha?kendini öldürmeye mi niyetlisin?!" Diye sonlara doğru bağırmıştı.

Ulan çağrı haini hemen barana mı ispitledin beni? Abi dedik kalleş çıktı.

Hızla geri çekilerek hafifçe öksürdüm "Şimdi şöyle oldu benim hiçbir suçum yok. Yani kimse beni engellemedi bende yedim. Ne yapayım yani sen keriz değilsin de ben keriz miyim? Sırf bu sıçmıklı hastalık yüzünden çikolata da mı yemeyelim?"

Allah Allah.

Haklıyım oğlum. Bu zamana kadar hayatımın her anında ne zaman elim tatlıya gitse sürekli biri engelliyordu. Hazır iki üç gün boyunca kimse beni engellemezken keyif çatalım dedik.

"Sen cidden en sonunda beni delirteceksin kızım. Hastasın ulan hasta. Yememen gerekiyorsa yemeyeceksin! Kendi canını düşün biraz onu da geçtim bari bizi düşün ya bizi." sinirle arkasına dönerek yüzünü sıvazladı.

Dudaklarımı ısırdım. Bu sefer baya sinirlendirmiştim gamzeliyi ama ne yapabilirim ki? Onlarda beni anlamıyordu.

Bu hastalıkla yaşamak çok mu kolaydı? Herkes istediğini yerken benim yediklerim hep sınırlıydı. 'Ondan uzak dur Kayra! İlaçlarını iç Kayra! Daha fazla yemek ye Kayra! Kan şekerini ölç Kayra!'

Sanki her gün bunları dinlemek benim için bir zevk!

Gözlerimi devirerek sakince bir nefes aldım. Tam ağzımı açıp konuşacakken kolumdan tutulup arkaya çekilmiştim.

Efe veleti önüme geçmiş beni arkasına almıştı. "Sen kimsin ki benim ablama bağırıyorsun lan?! Hastaysa hasta! Sana ne, sen kimsin?!"

Efe'nin barana bağırışıyla duygulu bir şekilde arkasından ona baktım. "Ama ağlatacaksın şimdi beni şapşik şey."

Üç gün öncesine kadar bana çemkiren velet şimdi beni korumaya çalışıyordu. Bak ya. Duygulandım.

Baran kaşlarını çatarak anlamsızca Efe'ye baktı "Asıl sen kimsin ufaklık? O arkandaki kız benim kız kardeşim."

Gülümseyerek elimle öpücük attım ona. Sende benim kardeşimsin baranım. Gülümsedi o da.

Efe çattık kaşlarıyla bana döndü. Sinirlenmişti sanırım. Onu omuzlarından tuttum "Tamam beyler sakin olun. Baran, bu da benim kardeşim Efe." Çatık kaşları anında yok olurken mavi gözleri parıl parıl olmuştu.

Nasıl tersleyebilirim ki şu çocuğu? Baksanıza bir lafımla nasıl mutlu oldu. Çok duygusaldı gerçekten. Ayrıca ne yalan söyleyeyim kanım gerçekten ısınmıştı Efe'ye. Evet başta az da olsa ön yargılı davranması sinirlerimi bozsa da onu da anlayabiliyordum. En azından abileri gibi değildi. Hatasını anlamış ve özür dilemişti.

Sırıtarak kafasını salladı ve Baran'a döndü "Evet, ablam." Dedi kendinden emin bir şekilde.

Baran emin olmak için gözlerime baktığımda kafamı salladım gülümseyerek. O zaten tek bakışımdan anlardı ne demek istediğimi.

Efe'ye baktı ve elini uzattı "Kayra'nın kardeşi benim de kardeşimdir." Efe birkaç saniye tereddüt etse de karşılık vermiş ve erkekçe selamlaşmışlardı.

Sırıtarak ellerimi çarptım "O halde sizin tanışmanız şerefine bir çikolata gömer miyiz?"

"Kayra!"

"Abla!"

Gözlerimi devirdim "He he ondan." Onlara arkamı dönüp okula ilerlemeye başladım.

İkiydiler şimdi oldular üç, eh bir de kendini özel doktorum sanan Aral vardı etti dört. Allahım sen beni beşincisinden koru yarabbim.

•••

Oldukça sıkıcı, boğucu ve lanetli geçen okul sonunda bitmiş ve kendimi direk kurs binasına ışınlamıştım. Ya da eşek gibi 50 dakika yürümüştüm. Her neyse.

Suç bende değildi çünkü bu okul kursuma epey bir uzaktı. Efe ne kadar biz seni bırakalım diye ısrar etsede hava almak istiyorum diye tutturup yürümek istemiştim.

Hayır yürümek senin neyine neyine? Üşengeç insansın kızım sen. Ayaklarıma kara sular inmişti kursa ulaşana kadar lan.

Neyse ki bir daha ki sefere mallık yapıp yürümek yerine taksiyi ya da Efe'nin teklifini kabul etmeyi tercih edecektim. Aslında Baran da benimle gelecekti ama sonradan işim çıktı diyerek satmıştı beni gamzeli hain.

Efe'yle de tahminimden daha iyi anlaşmışlardı. Efe, Baran bana her sarılıp öptüğünde gereksiz kıskançlık yapsa da onun dışında ilk gün için oldukça iyilerdi.

"Artık gerçekten mükemmele yakın çalıyorsun, Kayra. Ne kadar seninle ayrılmak istemesem de biliyorsun son üç dersimiz kaldı." Kaan abinin sesiyle düşüncelerimden ayrılarak ona baktım.

"Dersimiz bitecekse ne olmuş canım, ben her zaman gelirim buraya. Benden kurtulabileceğini sanıyorsan çok büyük yanılıyorsun Kaan efendi." Dedim gülerek.

Kaan abi bu kursun sahibi aynı zamanda hocalarından biriydi. Daha doğrusu buranın sahibi teknik olarak babası Hasan amcaydı. Beraber yönetiyorlardı. İkisininde çocukluktan gelme aile geneli olarak müziğe yatkınlıkları vardı.

Gerçekten mükemmel ve samimi insanlardı. Bu zamana kadar bana her şeyi öğreten Kaan abiydi. Çok eğlenceli biriydi.

"Senden kurtulmak isteyen kim? Tabiki de geleceksin. Sen gelmezsen kime bulaşıp sinir edeceğim ben?" Diyerek yanaklarımı sıktı.

Gülerek ellerini itekledim "Aşırı gıcık biri olduğunu daha önce söylemiş miy-"

"Ne oluyor burda?!" Poyraz'ın sert sesi kulaklarıma geldiğinde oturduğum yerde sıçramıştım.

Hızla ona döndüm. Kapının önünde her zaman ki çatık kaşlarıyla sinirle bir şekilde bize bakıyordu.

Lan ben unutmuşum onu!

İyi de buranın yerini nerden biliyor? Ne zaman geldi? Nasıl geldi?

Dudaklarımı ısırarak hızla ayağa kalktım. "Kayra, bu adam kim?" Diye sordu Kaan abi.

Ne diyecektim şimdi? 17 yıl sonra ortaya çıkan gerçek ailemde ki biyolojik abim mi?

"Abisiyim." Dedi poyraz.

Gözlerimi büyüterek ona baktım. Ciddi miydi o? Bana sert bir bakış atarak tekrar Kaan abiye baktı.

Kaan abi şaşkınca bana döndü "Abin mi? Bir tek çağrı abin var diye biliyo-"

Poyraz sinirle sözünü kesti "Çağrı diye biri yok." Bana çevirdi siyah gözlerini "Yürü, gidiyoruz."

Nasıl çağrı diye biri yok?! Bir de bana emir veriyor! Ulan korkudan üç buçuk atmasam ağzının ortasına bir tane çakardım da çok pis bakıyor işte.

Masanın üstünde duran çantamı ve gitarımı alarak Kaan abinin yanına ilerledim "Olaylar biraz karışık Kaan abi. Söz veriyorum diğer gelişte her şeyi anlatacağım."

"Pekala ama kesin anlatıyorsun." Diyerek bana sarıldı. Bende kollarımı beline dolayarak sarılışına karşılık verdim. Fakat sarılışımız birkaç saniye bile sürmemişti çünkü poyrazın sesiyle ayrılmak zorunda kalmıştım.

"Kayra!"

Gözlerimi devirerek geri çekildim. Geberirsin değil mi iki dakika beklesen? Kaan abiye el sallayarak hiç poyraza bakmadan kurs binasından çıktım.

Geçen gün bindiğim arabasının yanına giderek arka kapıyı açtım binmek için "Öne bin!" Dedi.

Sinirle bir nefes alarak ona baktım "Bana emir verme!" Dedim bağırarak.

Yeter ama bende o kadar sabırlı bir insan değilim.

"Sesini yükseltme!"

Pardon?! Başka emrin var mıydı paşa hazretleri? Onu umursamadan gitarımı ve çantamı arka koltuğa koyup ön tarafa bindim.

Hiçbir şey demeden sürücü koltuğuna oturarak arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

Cam tarafına birazdaha yapışarak ondan olabildiğince uzaklaştım. Bu manyağın sağı solu belli olmazdı.

Yandan yandan ona baktım. Direksiyonu öyle sıkı tutuyordu ki elleri beyazlaşmıştı. Sinirlenmişti sanırım.

Beni bağlamaz.

Madem böyle triplere girecekti o zaman gelip almasaydı beni, seri katil.

Beş on dakika sonra araba sahilin önünde durduğunda kaşlarımı çatarak ona baktım "Niye buraya geldik?"

İnşallah beni öldürüp denize atmayı düşünmüyordur? Ya da düşünüyor mudur? Kesin düşünüyor ya.

Hiçbir şey demeden arabadan indi. Acaba arabayı çalıp gitse miydim? Sonuçta bir arabayı sürmek ne kadar zor olabilir ki?

Arabanın kaputuna yaslandı.

Pekala, yapabilirsin Kayra.

"Allahım sen beni koru yarabbim. Kafamı çikolata şelalesine gömmeden ölmeyi nasip etme amin." Diye son duamı da ederek arabandan indim.

Yavaş adımlarla yanına ilerleyerek birkaç adım uzağından ona baktım "Neden buraya geldik? Gerçekten hakaret falan edeceksen dinleyecek havada değilim."

Gözlerini dalgalı denizde gezdirdi. Saat akşam sekiz olduğu için hava biraz serindi.

Siyah gözlerini bana çevirdi "O kız gibi değil misin yoksa tüm bunlar rol mü?"

Gerçekten bana bunu sormak için mi getirmişti. Hayretle suratına baktım "Neden rol yapayım? Sizin için mi? Umrumda olduğunu mu düşünüyorsun? Benim zaten bir abim var."

Kaşlarını çattı "O herif senin abin falan değil!" Diye tısladı adeta.

Alayla güldüm "Öyle mi? Kim o zaman? Sen misin? Siz misiniz? Büyüyüp koca adamlar olup ama hala ön yargılı olmayı beceremeyen sizler? Hadi Aral'ı anlarım. Peki siz? Eve girer girmez bana hakaret eden sizdiniz! Hani nerde abiliğin?!" Dedim sinirle.

Geçmiş karşıma bir de o senin abin değil diyor. İnsan bunu derken utanır biraz.

Sinirle güldü. Siyah gözleri yine koyulaşmıştı "Bizim için kolay mı sanıyorsun her şeyi?! O kızın bize neler yaptığını biliyor musun sen? Hayatımızı sikip attı o kız bizim! Ailemizi dağıttı!"

Kollarımı iki yana açarak kendimi gösterdim "Ben ne yapayım? Benim ne suçum var? O öyle diye bende mi öyle olmak zorundayım?! Onun yaptığı şeyleri benden çıkarmak zorunda mısınız?!" Diye bağırdım.

Yaslandığı yerde dikleşti.

Derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. Yok olmuyor. Artık dayanamıyorum.

"Benim çok mu mükemmel bir hayatım vardı? O baba dediğim adamdan kaç tokat yedim ben senin haberin var mı? Kaç kez dövülmenin kıyısından kurtardı abim beni biliyor musun?"

Yine gözlerim dolduğunda hızla arkamı döndüm. Gözlerimi kapayarak göz yaşları geri yollamaya çalıştım. Şimdi sırası değildi.

"Ne? Ne dedin sen?" Bozguna uğramış sesi kulaklarıma dolduğunda sinirle gülerek tekrar ona döndüm.

"Ne oldu şaşırdın mı? Şaşırma. Ben bunca yıl görmediğim babalığın suçunu dönüpte bir gün Cihan bey'in üzerine yıkmadım. Sende onun gibisin demedim. Çünkü dünyada hiç kimse aynı değildir. Başka birine olan hırsını kinini dönüpte başkasından çıkartamazsın."

Ve onlar tam da bunu yapıyordu. O kıza olan hırslarını dönüp benden çıkarıyorlardı.

Hiçbir şey demeden suratıma baktı. İlk defa çatık kaşları ve sinirle değilde şaşkın, acı ve hüzünle bakıyordu gözlerimin içinde.

"Bu yüzden o lanet ön yargını da al benden uzak dur." Dedim sakince.

Empati yapmaya çalışıyordum kendimi onun yerine koymaya çalışıyordum. Karşımda ki bu sert ve sinirli adam neler yaşadı da bu hale geldi. Neler yaşadı da bu kadar önyargılı oldu? Ya da oldular?

Bütün çektikleri acıya, hüzüne ya da her şeye sonsuz saygım vardı.

Ama her seferin de üzerime bu kadar gelemezlerdi.

Çünkü bana da ağır geliyordu. Bu olayları yaşadıktan sonda, ağladıktan sonra dönüp tekrardan gülüp her şeyi dalgaya almak artık canımı sıkmaya başlamıştı.

Hala öylece bana bakmaya devam ediyordu.

Derin bir nefes aldım. "Beni eve götür. Hava soğuk, üşümeye başladım." Diyerek arabanın kapısını açtım.

Karşımda öylece dururken daha fazla üstüne gidemezdim.

"Ben... tamam."

Bu sefer arka kapıyı açarak hiçbir şey demesini beklemeden oturdum. O da arabaya binerek dikiz aynasından birkaç dakika yüzüme bakmıştı. Yine sessizce arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

Kafamı cama yaslayarak dışarıyı seyrettim. Klimayı açmıştı sanırım. Vücudum ısınmış ve mayışmıştı.

Uyku ve yorgunluk iyice üzerime çöktüğünde kendimi daha fazla tutamayarak kapadım gözlerimi.

Onun bakışlarını hala üzerimde hissedebiliyordum. Yine de bir kez bile dönüp bakmamıştım.

Uyku tamamen beni kendi içine çekerken aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama arabanın durduğunu hissetmiştim.

Yaslandığım kapı yavaşça açıldığında bedenimin yere düşmesini beklerken birden havalanmıştım.

"Arabanın içindekileri eve getir, Volkan."

"Peki poyraz bey."

Soğuk hava yüzünden titreyerek gözlerimi araladım hafifçe. Poyrazın yüzü hayal meyal gözlerimin önüne gelmişti.

Umarım şu an kucağında olduğum kişi Volkan denilen şahıstır.

"Kapat gözlerini."

Sanki bunu demesini bekliyormuş gibi gözlerimi kapayarak kafamı boynuna yasladım. Burnuma dolan hoş ağır erkek parfüm kokusuyla kucağında olduğum kişiye birazdaha sokularak kendimi tamamen uykuya bıraktım.

🍒

• Bölümü beğendiniz mi?

• Neyse diğer bölüme kadar byees ☘️

Continue Reading

You'll Also Like

25.3M 902K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
608K 18.5K 54
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
155K 10.5K 19
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
2.3M 74.1K 58
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...