Sosyetik Güzel - 46. Bölüm

5.3K 406 30
                                    

Arkadaşlar şu bölüme kadar gelip de hala Lara için niye böyle denilmesini gerçekten anlayamıyorum. Bu kadın hikayenin adında da yer aldığı üzere 'Sosyetik Güzel' o yüzden de böyle. Ben de her bölümde deli manyak gibi kombin veya marka araştırıp yazmaya, sürekli kendini öven narsistlik seviyesinde kendine aşık bir kadın yazmaya bayılmıyorum ama konusu bu. Kafa yapısı size uygun değilse, beğenmiyorsanız okumak zorunda değilsiniz. (Karakterlerin düşüncelerini Allah aşkına yazarla özdeşleştirmeyin. Onlar adı üstünde 'karakter'.) 

Bu şekilde düşünmeyenler üzerinize alınmayın lütfen, keyifli okumalar! :)

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

*** 

İki gecedir rüyamda terk ettiğim için pişman olup kovaladığım Saint Laurent çantalarımı, Prada ayakkabılarımı ve Gucci gözlüklerimi yakalamaya çalışırken birden düştüğüm boşluktan irkilerek uyanıyordum. Bu gece de aynısı olmuştu. Nefes nefese gözlerimi araladığımda elimle altımdaki yatağı yokladım. Hala yatakta olduğumu hissedince, rahat bir nefes aldım. Sırtım Erkan'a dönüktü, ılık nefesini ensemde hissedebiliyordum. Derin bir nefes aldım ve gördüklerimin sadece bir rüyadan ibaret olduğunu fark ederek önce mutlu oldum ama sonrasında somurttum. En azından Louis Vuitton cüzdanlardan birini kapabilseydim, fena olmazdı.

Ah, ben onların peşinde koşacak hale ne ara gelmiştim, eskiden bu markalar benim peşimde koşardı. Eskiden dediğim yaklaşık birkaç sene öncesiydi. O zamanları düşünce derin bir iç geçirdim. O zamanlar bu zamanlarımı düşünürken, kendimi Henry Cavill ile Chris Evans arasında kalmış ikisinin de tekliflerini değerlendirirken hayal ederdim. Kardashianlara komşu olduğumu düşünür, Kylie'ciğime gidip Kardashianların dedikodusunu yapacağım zamanların ne zaman geleceğini hayal ederdim. Bir de şimdiki halime bakın, ay ışığının altında üzerimde eskimiş gri bir tişört ve altımda basketçi şortuyla Osmanbey'de mahalle arasında bir apartman dairesinde sevdiğim markaları kovalarken uyanıyordum. Üstelik arkamda kollarını bana ahtapot gibi dolamış sevgilim ne Henry Cavill ne de Chris Evans'tı. İkisinin de olmaması konusunda beni teselli eden şeyler de vardı mesela onun onlarla kapışacak kadar şahane bir vücuda ve gülüşe sahip olmasıydı. Geniş omuzları, dar kalçaları, sert gövdesi, mükemmel dudakları... Bunları hayal ederken bile ateş bastı, yerimde kıpırdandım. Ayrıca bunca yıldır bekar kaldığım halde ikisi de beni bulmadığı için şanslarına küssünler, artık gönlüm başkasındaydı.

Hayallerimde kendimi teselli etmeye çalışırken sıkıntıyla nefesimi verdiğimde, onun sesini duydum. "Uyuyamadın mı?" sesi sıkıntılı geliyordu. Başımı usulca salladığımda benden uzaklaştı. Benden uzaklaşmasını fırsat bilerek sırt üstü dönüp bakışlarımı tavana diktim. Onun da uyuyamadığını fark ettim, nasıl uyuyabilirdi ki Giray yüzünden dün işinden olmuştu. O adi herif tam da tahmin ettiğim gibi darp raporu alıp Erkan'ın öfke sorunun olduğunu herkese ilan etmişti. Böyle birinin spor eğitmeni olmasının doğru olmayacağını düşündüklerinden işine son verilmişti. İkimizde tam tabiriyle 'boka' batmıştık. Şu aralar hanımefendiliğimden fazlasıyla ödün verdiğim için rahat rahat bu kelimeyi kullanabilirdim.

"Sen de mi?" diye sordum uyuyamadığını bilsem de.

Sorum cevap vermediğinde başımı kaldırıp ona baktım. Epey düşünceli duruyordu. Birden, "Sıçtık!" dedi, bu kelime ağzından dolu dolu çıkmıştı. Bu beklemediğim bir şeydi. Afalladım ve bana geçen gün asansörün orada verdiği sözü hatırlattım. "Hani bundan sonra hayallerimiz olacaktı?"

Derin, sıkıntılı gece kadar kasvetli bir nefes alıp bakışlarını bana çevirdi. "Onu kast etmiyorum." dedi. Ya neyi kast ediyordu ki?

Sosyetik GüzelWhere stories live. Discover now