Sosyetik Güzel

Sosyetik Güzel - 20. Bölüm

Merhaba,

Keyifli Okumalar! :)

***

Keyifle tokuşturulan kadehlerin seslerine karışan uğultu kulaklarıma doldu. Sırasıyla; bir günde yarı evrim geçiren yanımdaki adama, parmağımda parlayan yüzüğe ve karşımdaki gereksiz kalabalığa baktım. Boğaz manzaralı bahçede, beyaz ve mor ağırlıklı çiçeklerle süslenmiş masalar ve onlarla uyumlu tüllerle süslenmiş sandalyeler... Masadaki mumların cılız ışığını örten aydınlatmalarla her şey çok sıradandı biz hariç. Sadece sevdiği adamla yuva kurma hayali olan sıradan âşık genç bir kadın olsaydım bu ortama uygun olurdum. Kafamdaki melankolik düşünceleri bir kenara bıraktım. Neyse ki gecenin yarısı bitmişti. Yüzüklerimiz takılmıştı, artık resmen nişanlıydım hem de yanımdaki adamla... Ona baktığımda gözüme hiç olmadığı kadar düzgün geldi. Sakallarının kaba duruşu gitmiş ve saçları rüzgârdan dağılmış, bu haliyle daha havalı duruyordu. Tek eliyle dağılan saçlarını düzeltti. Ne kadar çok sıkıldığını bilsem de bunu asla dışarı belli etmeyen bir gülümsemeyle mutlu gözükmeye çalışıyordu. Tebrikleri kabul etmeye başlamıştı.

Yanımızdan ayrılan ünlü medya patronu ve genç sevgilisinin arından bana döndü.

"Gözlerini benden alamadığının farkındayım ama biraz da etrafına bak." dedi ve ardından gülümsedi. Kulağında gözünün olduğunu düşünmeye başlamıştım. Zorla sırıttım ve dişlerimin arasından konuştum. Dışarıdan iki âşık, bu mutlu günlerinde kendi aralarında şakalaşıyor gibi gözüküyor olmalıydık. "İlk söylediğin beni güldürdü."

"Çok teşekkür ederiz." dedi babamın yakın bir arkadaşına. "Teşekkürler." dedim Erkan ile aynı gülümsemeyle, adamın ne dediği umurumda değildi.

Adam yanımızdan uzaklaştığı anda Erkan'a döndüm.

"Yaptığım hatayı düşünürken gözüm sana kaymış."

Yanımıza yaklaşan genç çifte gülümsedi. "Sen kendini kandırmaya devam et." dedi onları selamlamadan önce. Bu adam kendini ne zannediyordu? Alt tarafı bedeninden birkaç tüy eksiltti diye onu dünyanın en yakışıklı erkeği olarak gördüğümü falan mı? Mutlu gözükmem gerektiğini söylerken bile beni sinir ediyordu. Benden daha güzel rol yapıyordu, tanımasam benimle nişanlandı diye mutlu zannedecektim.

Genç çiftin arkasından Giray, şebek şebek yanımıza geliyordu. Bu şebekliğin koluna taktığı kızdan kaynaklandığını düşünüyordum. Yanındaki kız geçen alışveriş merkezinde karşılaştığım, üniversitede bir dönem arkadaş olduğum kızdı. Adı neydi bu yapma bebeğin? Deren miydi, Derin miydi? Daha geçen gün söylemişti.

"En içten tebriklerim bu muhteşem çifte!" dedi gür sesiyle, bir elinde içki bardağı vardı boştaki eliyle de bize işaret etmişti. Alkolü biraz fazla kaçırmıştı anlaşılan. Yanındaki adını hatırlamadığım kız, Giray'ın bu haline kıkırdadı. Anlaşılan o da Giray'a eşlik etmişti.

Onun bu haline sadece gülümsedim. "Gelin sizi bir öpeyim, kuru kuru tebrik olmaz." dedi, önce Erkan'a sarıldı ve yanaklarından sesli sesli öptü. Aynı şeyi bana da yaptığında elimin tersiyle yanağımı silmemek için kendimi zor tuttum. Mutlu gözükmeye çalıştım ama yanağımdaki ıslaklıkla ister istemez kaşlarım çatıldı. Yanındaki kızın da onun gibi yapmasından çekinerek Erkan'a sokuldum. Neyse ki o sadece, Erkan'la tokalaştı ve bana da sahte bir sevgi gösterisiyle sarıldı. "Tebrik ederim, tatlım." dedi.

"Sağ ol canım."

"Ayy darısı başına desene!" diye çemkirdi birden. Bunu beklemediğimden afalladım.

"Çok istiyorsan darısını başına!" dedim. İçimden 'Daha beteri inşallah!' demeyi ihmal etmedim, hak etmişti. Onların gitmesine şükreder gibi arkalarından baktım ve başımı geri çevirdiğimde Erkan'ın uzattığı peçeteyi gördüm. Nereden aldığını görmemiştim ama "Teşekkür ederim." diyerek büyük bir minnetle, uzattığı peçeteyle yanaklarımı sildim.