Sosyetik Güzel - 3. Bölüm

13.8K 515 86
                                    

Meydada Lara'nın alışveriş merkezine giderkenki şıklığı var.

Keyifli okumalar!

***

O adam yemekte tam karşımda oturuyordu. Suratına çatalla patates püresi fırlatmamak için kendimi zor tutuyordum. Bakışlarından onun da benden pek hoşlanmadığı anlaşılıyordu. Suratına bakarken olmayan iştahım sanki mümkünmüş gibi daha çok kapanmıştı. Bir de onun için mahzenden şarap açtırmıştık ama beyefendi su harici bir şey içmiyormuş. Bugün mü başladı bu alışkanlığı acaba? Bana da, ailemin yanında olmama rağmen, alkol yasaktı o yüzden suyumdan ufak bir yudum aldım. Babam adamı tanımak ister gibi sorular sormaya başlamıştı. Hemen konuya girmek istemediğinin farkındaydım ama bu adam da hiçbir şey anlatmıyordu ki, böyle bir sonuca varamayacağımızı anlamıştım. O yüzden "Senin ailen ne diyor bu konuya?" diye sordum elimin altındaki gümüş yemek bıçağıyla oynarken. Masada kimse benim konuşmamı beklemiyor olacak ki ben konuştuğumda herkes şaşkınca bana döndü. Erkan önce bana baktı sonra babama döndü ve sert bakışlarını biraz olsun yumuşatarak, "Ailemle görüşmüyorum." dedi.

"Niye?" diye atıldım.

"Ailevi bir mesele." diye kestirip atacağını düşündü.

"Biz de aileden sayılırız artık, müstakbel sahte nişanlım." dedim alaylı bir şekilde.

"Lara'cığım istersen Erkan Bey'i rahat bırakalım da yemeğini yesin." dedi babam kibarca beni uyararak. Omuz silktim. "Tüker ailesine, ailesini bilmediğimiz birini mi dahil edeceğiz babacığım?"

Babam sadece derin bir nefes aldı, orman kaçkını konuşmaya başladı. "Önemli değil. Annemi hiç tanımadım ben küçük yaştayken vefat etmiş. Babam da yakın bir zamanda öldü." Babasından bahsederken tiksinir gibiydi.

"Allah rahmet eylesin." dedi annemle babam aynı anda. Babamın gözlerindeki merakı ve daha çok da rahatlamayı görebiliyordum. "Bir de kardeşim var. O İzmir'de yaşıyor."

"Hmm..." dedim sadece. Masadaki herkes bana niye gıcık olmuş gibi bakıyordu ki? "Ne? Sadece müstakbel sahte nişanlımı tanıyorum. Merak ettiysen biz de gördüğün gibiyiz işte. Bu kadar." dedim sahte bir sevimlilikle.

"Allah size sabır versin" diye mırıldandı ve babam ona sessizce "Amin!" diyerek karşılık verdi. Dünkü adamla gözümün önünde beni çekiştiriyordu. Ben bunun hesabını sormasını bilirdim.

***

Yemekten sonra kahve için büyük salona geçtik. Orman kaçkını babamların yanında hareketleriyle tam bir İngiliz asilzadesi gibiydi. Babamlar ise sabahki terbiyesizliğini çoktan unutmuşlardı. Ortam gayet resmi, sıkıcı ve aşırı sıkıcıydı. Dışarı çıkmak, eğlenmek veya kızlarla buluşmak istiyordum. Burada ruh yaş ortalaması 95 olan insanlarla oturmak için fazla genç bir ruha sahiptim.

"Yakın zamanda bir basın açıklaması yaparız diye düşünüyorum ve sizin nişanınızı da böylelikle duyururuz. Çok fazla geciktirmeye gerek yok. 6 ay kadar nişanlı kalsanız yeterli sonrasında bir bahane buluruz." dedi annem.

Orman kaçkını ile aynı anda "6 ay mı?" dedik.

Onunla aynı fikirde olmak bile beni sinir etmişti. "Sürekli beraber olmak zorunda değilsiniz canım. Birkaç poz verirsiniz. Bir fotoğrafçı tutarız peşinize olmadı, o fotoğraflarınızı çekip basına verir. Bu kadar basit şekerim."

İkimizde rahat bir nefes almıştık. "Onun dışında dışarıdan kimsenin bunu bilmemesi gerekiyor. Kimseye güvenemeyiz ve bu süreçte ikinizin de başkası ile görüşmemesi gerekiyor. Saçma sapan bir aldatma haberi görmek istemiyorum." diye ekledi annem. Sanki babamla bunun üzerinde çokça düşünmüş gibilerdi. Mecbur ikimiz de onayladık. Onun dışında tüm akşam odada iş görüşmesi havası vardı. Tüm yapmamız gerekenler, hareketlerimiz, mimiklerimiz her şey bir kurguydu ve biz de karakterler gibi oynayacaktık. Tıpkı bir film veya dizi gibi tek farkı... Burada oynadığımız roldeki karakterler yine bizdik. Sahte bir romantik komedi...

Sosyetik GüzelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin