Sosyetik Güzel

Sosyetik Güzel - 9. Bölüm

(Brooklyn nine-nine batağına düştüm gecikme için kusura bakmayın)

KEYİFLİ OKUMALAR :)

***

Dükkânı biraz erken kapattık ve sonra da sabahki masaj hayallerimi gerçekleştirmek için Beyoğlu'ndaki, her ay geldiğim, spa ve sağlık merkezine geldik. İçeriye girdiğiniz anda sizi saran huzur ve sandal ağacı kokusu vardı. Müzikleri ile sizi gevşetiyor ve kokularla ruhunuzu ele geçiriyordu. Daimi müşteri olmanın avantajlarından biri çat kapı geldiğinizde bile size özel hazırlık yapılmasıydı. Önce güzel bir sırt masajı istiyordum sonra da ayak ve kulak, dekolte, baş masajı alsam hiç fena olmazdı. Aynısını Alice için de istemiştim. O etrafı şaşkın bakışlarla izlerken hazırlanma odasına gittik.

"Buraya hep mi geliyorsun?" diye sordu üzerimizde bornozla masaj odasına yürürken.

"Genelde ayda bir gelirim."

Bizim için hazırlanan loş odaya girdiğimizde burnuma vanilya kokusu doldu. Vanilya kokusunu çok severdim. Huzurlu, sade ve bir o kadar ferah gelirdi. Odaya yerleştirilmiş mumların verdiği koku beni bir haftanın stresinden uzaklaştırmaya yetmişti.

Masaj yatağına uzandım ve masaj terapisti kadının ellerine kendimi bıraktım.

***

Alice, "Ben şu an uçuyorum galiba." dedi sesi huzurlu ve bir o kadar da mayışmış gibi çıkıyordu.

Ona aynı şekilde karşılık verdim. "Ben de."

Her bir kasım kadının parmakları arasında pamuk gibi yumuşacık olmuştu. Stresten kasılan kaslarım artık tatile çıkmışlardı. Hayatımda uzun zamandır aradığım huzuru bulduğumda Alice'in sesini duydum. "Aklıma ne geldi?"

"Ne geldi?"

"Erkan'a da böyle bir şey lazım, onun negatif enerjiden kurtulmasına yardımcı olur hem." Adamın adını duyduğum anda tekrar gerilmiştim. Adı batasıca...

"Ay sus anma şunu şurada, bari burada rahat edelim."

Adam hem kıro, hem maço, hem dediğim dedik çaldığım düdük...

"Ya aslında öyle durduğuna bakma, pamuk gibi bir kalbi var da... Kafadan biraz kırık işte..." demek ki böyle düşünen bir tek ben değilmişim.

Biraz sonra Alice tekrar huzurumu bozdu. Bu kızı seviyordum ve kırmak istemiyordum ama bazen şansını fazla zorluyordu. Ağız tadıyla günlerdir ilk defa kendime vakit ayırıyordum ve bana şu adamı hatırlatıp duruyordu.

"Nasıl tanıştığınızı hatırlıyor musun?"

"Hayır, Alice'ciğim sana geçende de söyledim aklım başımda olsa, dünya üzerindeki kalan tek erkek de olsa Erkan'ı öpmem."

"Demek ki o zaman öyle düşünmemişsin."

Bu kadar mantıklı konuşmak yeterliydi. "Alice!" dedim kafamı kaldırıp ona bakmıştım. O hiç istifini bozmadan "Tamam tamam." diyerek sustu. Ona Erkan'dan hoşlanmadığımı söylemiştim bu konuda ısrarcı olması canımı sıkıyordu.

***

Masaj sonrası maskemizi yaptırmış oturuyor ve ananas baharat karışımlı smoothielerimizi içiyorduk. Oturduğum yerde arkama yaslanmış fonda çalan müziğe kulak vermiştim. Pipetle önümdeki bardaktan bir yudum çektim. Alice de benimle beraber bir yudum aldı ve sonra püskürtmeye benzer bir ses çıkarttığını duydum. "Böğğğ bu ne? Sen buna nasıl katlanıyorsun?"

"Sağlık için katlanıyorum."

"Ama bu çok iğrenç." hâlâ dili dışarıda dilindeki tadı götürecek bir şey arıyordu.