Sosyetik Güzel - 14. Bölüm

7.6K 461 63
                                    

Keyifli okumalar!

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın! :) 

***

Sonraki iki gün boyunca kalabalık devam etti. İnsanların ilgisi hoşuma gitmeye başlamıştı ve hakkımızda çıkan yalan yanlış dedikodulara da cevap vermiştik. Tek sıkıntı yanımdaki adamdı. Her defasında sinirimi bozmayı başarıyordu. Üstelik kadınlara bana davrandığından daha kibar davranıyordu. Bir tek bana garezinin olduğunu düşünmeye başlamıştım. Sanki ben ona ne yaptıysam? O ne kadar mecbursa ben de o kadar bu ilişkiyi dışarıya karşı sürdürmeye mecburdum. Elimdeki tepsiyi tezgâhın üzerine bıraktım. Eskisi kadar yorulmadığımı fark ettim. Sanki zamanla alışıyordum. Çalışmaya alışmak düşüncesi hâlâ bana uzak bir kavramdı. Belki de oluşan minik hayran kitlem sayesinde, onlardan aldığım enerjiyle kendimi motive ediyordum. Alice, ödemeyi almak için kasanın karşısındaki iki kadına bakıyordu. Anne kız olduklarını düşünüyordum çünkü birbirlerine çok benziyorlardı ve ikisi de balıketliydi. Genç olan, yanındaki annesi olduğunu düşündüğüm kadını dürttü. Aynı şekilde yanındaki kadın da onu dürttü. Aralarında bir çeşit anlaşma şekli gibiydi.

Yaşlı olan, genç kadının kulağına bir şeyler fısıldadı ve ikisi birden Alice'i alıcı gözle süzmeye başladılar. Alice'e baktığımda onların bakışlarına çok anlam verememiş duruyordu ama ben burada bir tezgâh döndüğüne adım kadar emindim.

"Milleti dikizlemeyi kesip masalarıma mı baksan?"

Ensemde duyduğum sesle yerimden sıçradım. Orman kaçkını, ödümü patlatmıştı.

"Öff, daha önemli bir işim var şu an." dedim maşalı saçlarımı omzumdan geriye doğru savurarak ve tekrardan bakışlarımı kadınlara çevirdim.

Ödemeyi yapmışlar ve hâlâ kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. Kadınları dinlemek için peşlerinden yürümeye başladım. Çok yakınlarına girememiştim ama kapıya yaklaştıklarında seslerini kısma ihtiyacı duymadan konuşmaya başladılar.

"Ağabeyin gelsin buraya, gelsin. Gül gibi kız hem işinde gücünde." diyordu yaşlı kadın. Vay çöpçatan teyze, ben arkadaşımı sizin gibilere yedirir miyim? İkisinin de yüzlerini hafızama kazıdım ve sonra olay yerinden uzaklaşarak, geri tezgâhın başına döndüm. Gün içinde kafeye gelen insanlara özellikle baktım. Alice, biraz fazla saf durduğu için böyle insanlara aldanabilecek duruyordu. Kendi başımdaki dert yetmezmiş gibi onun başına gelecekler için endişe ediyordum. Sadece iyiliğini istiyordum.

Daha saat üç olmasına rağmen tüm tatlı çeşitlerimizi tüketmiştik, müşteriler isyan etmeye başlamıştı. Müşterileri geri çevirmek zorunda kalmıştık ve en sonunda dükkânı erken kapatmaya karar verdik. Alice artık yetişemez hale gelmişti. İki gecedir uyumadan çalıştığını biliyordum. Kasanın başında göz kapaklarını güçlükle açık tutuyordu. Erkan'ın bugünkü ekstra yardımından anladığım kadarıyla onun da bundan haberi vardı. Alice'e yardım edebilecek, tatlı konusunda uzman birine daha ihtiyacımız vardı. İnsanlar, artık eve servis bile istiyordu. Bunu Erkan'a söylemeye karar verdim. Sonuçta buranın sahibi oydu, biri alınacaksa buna o karar verirdi. Onunla konuşmak için istemeye istemeye yanına gittim. Hâlâ aramızda soğuk rüzgârlar esiyordu.

"Alice çok yoruluyor, ona yardımcı olabilecek birini alsan mı?" diye sordum. Masadaki boşları, elindeki tepsiye yerleştiriyordu. İşine devam ederek konuştu, bana bakmadı bile, "Olabilir."

Tam arkamı dönüp gidecektim ki, tekrar sesini duydum. "Geçen gün söylediğim şey için özür dilerim." dedi. Bu özrü beklemiyordum. Bakışlarımı ona çevirdim. Bana bakıyordu ve gerçekten içten duruyordu. Kafasından ne geçtiğini anlamaya çalıştım ama böyle bir şey mümkün gözükmüyordu. Dengesiz herif...

Sosyetik GüzelWo Geschichten leben. Entdecke jetzt