Sosyetik Güzel - 45. Bölüm

Начните с самого начала
                                    

"Sonuçta bir yerden başlamam lazım,"

"Sen çalışmak nedir bilmezsin ki?" dedi annem. "Daha önce hiç çalışmadın bile," İkisi de benim de alay ediyordu. Erkan'a baktığımda sakinliğini güçlükle koruyormuş gibi derin bir nefes aldı, başını olumsuz anlama gelecek şekilde sağa sola salladı. İkisinin de tavrını onaylamadığı belliydi.

"Bu yemek bunun için miydi?" diye sordu annem. "Doğru düzgün bir işi olmayan adamla aklı bir karış havada olan kızımın uçuk hayalleri için mi?" dediğinde çorbasına bakarken yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Bu tepkiyi asla hayal etmediğim için afallamıştım. Dişlerimi gıcırdattım. Gözlerimin dolmasına engel olmaya çalıştım. Beni desteklemedikleri yetmezmiş gibi Erkan'ın karşısında küçümsüyorlardı. "Gerçi evlilik haberi gelmediğine veya Lara'nın hamileyim demediğine sevinmemiz gerekir." dediğinde anneme tiksinerek baktım. "Ne saçmalıyorsun sen?" diye sordum.

"Ne mi saçmalıyorum? Asıl sen ne saçmalıyorsun bir adamın aklına uyup kendine saçma sapan bir iş bulmuşsun ve çalıştıracağından söz ediyor, biz ise ailen olarak sana Giray ile evlendiğinde eski hayatını vadediyoruz. Elinin tersiyle ittiğin hayatın farkında var, ah benim aptal kızım. O kadar kör olmuş ki gözlerin bunu göremiyorsun. O senin aptal hayallerinden dünya üzerinde yapmaya çalışan kaç kişi var senin haberin var mı? Bir sen mi bunu buldun zannediyorsun." dediğinde günlerdir yaptığı meditasyonla aslında içini daha da kinle beslediğini fark ettim. "Yalan mı?" diye sorduğunda Erkan daha fazla dayanamayarak araya girdi. "Size baktığımda Lara'yı daha iyi anlıyorum." dedi önce anneme sonra da babama bakarak, "Ama Lara sizin yetiştirmeye çalıştığınız bir robottan daha fazlası," dedi.

"Robot mu?" diye sordu babam. "Sen evlat yetiştirmekten ne anlarsın ki?"

"Haklısınız evlat yetiştirmekten anlamam ama insanları dinlerim ve anlarım." dediğinde bu sefer annem itiraz etti. "Biz kızımızı bu zamana kadar prenses gibi yetiştirdik. Her ihtiyacına koştuk, onu her konuda destekledik. Bu zamana kadar yanında biz vardık. Sen daha düne kadar kızımla nişanlı taklidi yapmak için babasından bir şey koparmaya çalışan adam değil misin? Ne zamandan beri bize akıl verir oldun." dediğinde masadaki muhabbetin iyice çirkinleştiğini fark ettim. Annem ve babam, ikisi de resmen günlerdir içinde tuttukları nefreti kusuyordu. Ailemin gerçek yüzünü bu şekilde göreceğim aklıma hiç gelmezdi.

"Siz de dışarıdan aman laf söz gelmesin diye o doğru düzgün işi olmayan adamla nişanlı rolü yapmasını isteyen Lara'nın çok sevgili ebeveynleri değil misiniz?" diye sordu. "Prensesinizi bu şekilde mi yetiştiriyorsunuz? Elin adamın iki dudağının arasına veya cüzdanına bakar şekilde mi? Ayrıca çok merak ediyorsanız söyleyeyim sizden isteyeceğim tek şey kızınızdı. Ben kızınızı seviyorum, Lara da beni seviyor. Siz de gözünüzü paradan çekip etrafınıza bakarsanız aramızda olanları görürsünüz. Ben Lara'nın hayallerini destekliyorum ve ileri başarılı olsa da olmasa da onu desteklemek için hep onun yanında olacağım." dedikten sonra masadan hışımla kalktı. Erkan'ın arkasından ben de ayağa kalktım ve "Size afiyet olsun." dedikten sonra peşinden gittim. Evden çıkmadan önce ona yetişebilmiştim. Beni kapının önünde beklemesini rica ettim. Sinirden titrediğini görebiliyordum. "Eşyalarımı almam lazım, lütfen." dediğimde başını salladı.

Ona söylediğim gibi çok kısa bir sürede ekipmanlarımı ve çantamı aldım. Evden çıkacağım sırada babamın sesini duydum. "Lara o kapıdan çıkarsan," dedi ve durdu. "O kapıdan çıkarsan bir daha bu eve gelemezsin, yaptığım şımarıklıklar yetti artık!" dediğinde onu duymazdan geldim. "Benim paramla aldığın eşyalarını da unut, kıyafetlerini, takılarını, elindekileri üzerindekilerini... Hepsini sana ben aldım." dediğinde bana bilerek blöf yaptığını biliyordum. Eşyalarım için Erkan'dan vazgeçeceğimi düşünüyordu. Kıyafetlerim, takılarım için onu bırakacağımı düşünüyordu. Elimdekilere saniyelik bir bakış attım sonra da düşünmeden hepsini yanımdaki duvarın dibine bıraktım. Çantamı açıp içindekileri döktüm. Eğildim, cüzdanımı elime alarak içinden sadece kimliklerimi aldım. Erkan'ın bana aldığı kolyenin kutusu aldım. "Bunu Erkan almıştı." dedikten sonra başka hiçbir şeye dokunmadan çantayı ayağım ucuyla ittirdim. Elveda Saint Laurent çantam seninle bu şekilde vedalaşacağım aklımın ucundan geçmezdi. Ona bakarken saniyelik içimden bir pişmanlık geldi ama sonra beni dışarıda bekleyen adamın yüzü zihnimde canlandı. Bana bakışı, gülüşü, dokunuşu, bana hissettirdikleri hiçbiri eşya bana böyle hissettirmemişti. Hiçbir sahip olduğum şey beni öylesine sarıp sevmemişti. Hiçbiri beni savunmamış, benim için mücadele etmemişti. "Kıyafetlerin parasını yollarım." dedikten sonra arkama bakmadan aralık kapıyı çekip çıktım. Oradaydı. Beni beklemişti. Elimde takı kutusu, nüfus cüzdanım ve ehliyetimden başka hiçbir şeyim yoktu ve karşısında öylece duruyordum. Elimdekileri pantolonun cebine tıkıştırırken ona doğru yürüdüm. Elveda Versace, Armani, Fendi, Burberry, Gucci, Dior, Prada ve dahası sizi özleyeceğim ama merak etmeyin çok yakında yeniden kavuşacağız. Bu ayrılığın uzun süre kalmasına dayanamazdım.

Sosyetik GüzelМесто, где живут истории. Откройте их для себя