Sosyetik Güzel -35. Bölüm

ابدأ من البداية
                                    

***

"Günaydın, Lara Hanım!"

Nevi'nin sesi kulağıma çalındığında güçlükle gözlerimi araladım. Saat kaç olmuştu. Camın önündeki koltukta uyuyakalmıştım. Boynum tutulmuştu. Doğrulmaya çalışırken boynum acıyla sızladı. "Of!" dedim kendi kendime söylenerek, bedenimi esnettim. Her hücrem can çekişiyor, her yerim ağrıyordu. Oturduğum yerden güçlükle kalkmaya çalıştığımda Nevi'nin parmakları engel oldu. O sırtıma masaj yaparken yavaş yavaş uykum açılmaya da başladı. Aklıma ilk gelen şey Erkan oldu. Nevi onu görmüş müydü? Kısa, tombul parmakları omuzlarımı yoğururken, "Nevi!" dedim birden. Gözlerim kocaman açılmıştı ve omuzlarımı parmaklarının arasından kurtararak ona döndüm.

"Sen ne zaman geldin?"

"Yaklaşık 10-15 dakika oluyor." dedi ve kolundaki saati baktı. "Geç mi kaldım?" diye kendine kendine sordu sonra da kendi cevabını yine kendi verdi. "Yok, her zamanki saatimde geldim." dedi. Onu görmüş olsa bunu söylerdi hatta şu an kahvaltı hazırlığında olurdu. Oturduğum yerden kalktım ve hızlı adımlarla odadan çıktım. Misafir odasının olduğu koridora yöneldim. Odanın kapısı kapalıydı. Hızlı adımlarla odanın kapısının öne geldim ve durdum. Uyuyor olmasını dileyerek kapıyı yavaşa araladım. Dün akşamki tahminimde yanılmayarak gitmiş olduğunu gördüm. Yatak bozulmamıştı bile yalnızca üzerinde babamın kıyafetleri katlanmış duruyordu. Gece çıksa kapının sesi kesinlikle duyardım ayrıca kıyafetleri de ıslaktı sabaha karşı çıkmış olmalıydı. Kapıyı sessizce kapayıp tekrardan odama yöneldim. Nevi kapının önünde duruyordu. "Bir şey mi oldu, iyi misiniz?" sorularını duymazdan gelerek kendimi odaya kapattım. Gideceğini bildiğim halde ona engel olamamış olmak sinirimi bozmuştu. Uyuyakalmasaydım onu durdururdum. Böylelikle konuşabilirdik.

Kapım tekrardan aralandığında, "Yalnız kalmak istiyorum!" dedim kesin bir dille. Onun ne gevelediğini umursamayarak kendimi yatağıma bıraktım. Uyumak istiyordum. Böylelikle dün gece onunla konuşmamamın pişmanlığını çekmezdim.

Yarı baygın gözlerle camdan dışarıya izlerken telefonumun sesini duydum. Çok derinden geliyordu. O olmayacağını bildiğim halde yataktan çıkıp telefonumu aramaya koyuldum. Kapının yanındaki yığının içindeki çantamı buldum ve çantadan telefonumu çıkarttığımda arama sonlandı. Arayan Alice'ti. Hayal kırıklığıyla tekrardan yatağıma dönerken telefonum tekrar çalmaya başladı. Telefonu cevapladığım anda Alice'in neşeli sesiyle, "Günaydın! Umarım uyandırmamışımdır." dedi. Sesinden beni uyandırıp uyandırmamayı çok da sorun etmediğini alabiliyordum. "Günaydın, hayır uyanmıştım." Onun kadar neşeli gelmeyen sesim karşısında, "Sen iyi misin?" diye sordu.

"Yeni uyandım sadece,"

"Aaaa... İyisin ama değil mi? Sana şey soracaktım, kahvaltıdan sonra bana gelir misin? Beraber hazırlanırız hem ne zamandır baş başa kalıp dedikodu yapamıyoruz." Bunun için Alice'e teşekkür bile edebilirdim. Tam olarak ihtiyacım olan şeyi istemişti. O olmasa içimdekileri kimseye anlatamadan patlayabilirdim. "Ah, bunu duyduğuma ne kadar sevindim bilemezsin. Biliyorsun ki hazırlanmam biraz uzun sürüyor." dediğimde onun da rahatlayan sesini duydum. Sanki gelmeyeceğimden veya ters bir cevap vereceğimden endişe duymuş gibiydi. "Sorun değil, ben de daha kahvaltı edeceğim." dediğinde konuşmanın kalanında havadan sudan sohbet ettikten sonra telefonu kapattık.

Ben hazırlanmak için giyinme odama yönelirken kapım tıklatıldı. "Gel!" diye seslendim. Nevi içeri mahcup bir şekilde girdi elinde kahvaltım duruyordu. Ona, "İçeri gel ve bana yardım et," dedim. Değişen ruh halim karşısında afallasa da hızlı adımlarla odaya girdi ve elindekini makyaj masamın üzerine bıraktı.

Sıkıntıyla nefesimi verip elbise dolabıma yöneldim. Bu oda gün geçtikçe küçülüyordu sanki, eski evin çeyreği boyutlarında daracık odada seçim yapmam gün geçtikçe zorlaşıyordu.

Sosyetik Güzelحيث تعيش القصص. اكتشف الآن