Sosyetik Güzel - 34. Bölüm

Start from the beginning
                                    

Hazırlanmam bittiğinde aynadaki yansımama baktım. Elbise üzerimde çok sıradan ve düz duruyordu. Bu görüntü karşısında suratımı buruşturdum. Bundan hoşlanmamıştım. Uzun bir kolyeyle tamamlamam gerekiyordu. Takı kutuma yöneldiğimde kapım tıklatıldı. Aradığımı bulamadığımdan hızlanmaya başladım. "Geliyorum!" diye seslendim. Aradığımı bulduğumda gümüş, cam incili uzun kolyeyi boynumdan geçirdim. Hazırlığım bittiğinde son kez kendime bakıp odadan ağır adımlarla çıktım. Bir tek salonun ışığı açıktı.

"Umarım senin için koyduklarımı görmüşsündür." dedim salona girmeden önce üzerinin giyinik olup olmadığını teyit etmek için. Onu salonun ortasında belinde bir havluyla ikinci defa görmeyi, yaşadıklarımızdan sonra kaldırabileceğimi zannetmiyordum. Lanet hormanlar hemen konuyu başka yere çekmeyi başarıyordu.

"Gördüm, teşekkür ederim. Yalnız üzerimdeki biraz..." dediği sıra salondan içeriye girdim. Burnuma ilk gelen pizza kokusu oldu. Bakışlarımı odanın içinde dolaştı, çok geçmeden onu buldu. Televizyonun karşısındaki üçlü koltuğun ortasında oturduğu gördüm. Üzerindekinin tam tahmin ettiğim gibi olduğunu görünce gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Tam olarak son dönem spor merkezinden çıkmayarak sürekli vücut çalışan ve bunu her fırsatta dile getirmeye veya göstermeye çalışan erkeklere benziyordu. Dar gelmişti, kollarının ve omuzlarının sıktığı belliydi. Yanına doğru giderken dudaklarımın arasından firar eden kıkırdamaya engel olamadım. Ona baktığımda tatlı bir sinirle bana bakıyordu. Kızamadığı ve haline gülmek istediği belliydi. "Bir anda Hulk olabilirim." dedi üzerindeki tişörtün gövdesinden yırtılacağını ima ederek.

"O kadar da kötü değil." dedim yanına otururken gülmemeye çalışarak. "Ayrıca şu halde bile yemek yemeğe çalışıyorsun." diyerek önündeki büyük boy Napoliten pizzaya baktım. Ardından benim için ne seçtiğine baktım. Çünkü ben ne kadar aç değilim desem de bir şey söyleyeceğini biliyordum. Pizza kutusunun yanın bir kutu daha arıyorum ama bana onun yerine aldığım cevap "Biliyorsun ki salataya boşu boşuna para vermeyi sevmiyorum." oldu. Gözlerimi devirdim. Buraya gelirken ne hayaller kurmuştum ama aldığım cevapla homurdandım. "Zaten yemeyecektim, iyi yapmışsın." dedim bacak bacak üzerine atarken, hafif nemli kalmış saçlarımı elimle yana doğru attım.

Bakışlarım ondan da değil televizyonda oynamakta olan filmdeydi. Sevginin gücü filmi oynuyordu. Film yarısına kadar gelmişti. Göz ucuyla ona baktım.

"Sen bozuldun mu?" diye sordu bedenini koltuğun gerisine yaslarken. Sesi ciddi geliyordu. "Hayır." diye mırıldandım. "Yemeyeceğim şeye para vermemen iyi olmuş."

"Pizzamı senle bölüşebilirim." dediğinde ortamızda duran kutuyu hafifçe bana doğru ittirdi. "O şeyi, bu saatte yemem." dedim kesin bir dille.

"Emin misin?"

Sanki kokusunu almam için inadına yapar gibi bana daha da yaklaştırdı. "Şu şey dediğin Napoli pizzasının tarifini korumak için, İtalyanların Napoli pizzası koruma cemiyeti kurduğunu biliyor muydun?"

Kaşlarımı kaldırıyorum. "Umurumda değil. Orada tek gördüğüm tek şey hamur ve yağ." dedim ilgilenmediğimi belirten bir dille. Üstelemeden uzanıp bir dilimi hafifçe içine bükerek dudaklarına götürüyordu. Başım hafifçe ona doğru döndüğünde büyük bir ısırık aldığını gördüm. Boğazından iştahlı bir mırıltı döküldü. Öne doğru eğildi ve elindeki dilimi kutunun kenarına bıraktı.

Kalan parçalardan birini almak için eğildiğinde, "Ayrıca bir pizzayı sokakta yiyebilmenin en kolay yolu da katlamaktır. O yüzden Napoli pizzası, çıtır kenarlarının haricinde oldukça yumuşak ve rahatça katlanabilir kıvamdadır." Bana pizza reklamı yapar gibi konuştuğundan gülmeden edemiyorum. Belki sinirim bozulduğu içindi dudaklarıma yayılan gülümseme, belki de onun hakkında yanıldığım içindi.

Sosyetik GüzelWhere stories live. Discover now