Sosyetik Güzel - 33. Bölüm

Start from the beginning
                                    

"Gelsene içeri, ben de hazırlanalı saatler oldu. Seni bekliyordum." dedim bıkkın bir ifadeyle. "Eminim öyledir." dedi alaylı sesle. Tam yanımdan geçerken önümde durdurdum. Derin bir nefes aldı. "Üzerimdekiler olmuş mu? Eğer olmamışsa hemen değiştirebilirim."

Beni yavaşça süzdü ama aklı başka bir şeye takılmış gibiydi. Güçlükle "Olmuş." dedi ve yanımdan hızla uzaklaştı. Mimikleri bendeki kötü kokuyormuşum hissi yaratmıştı. Üzerimi kokladım. Parfümüm bozulmuş olabilir miydi? Kokusu gayet olması gerektiği gibi geliyordu. Yoğun ve baş döndürücü olduğu konusunda epey iddialı bir kokuydu. Peşinden giderken hala kafam o haline takılı kalmıştı.

Salona girmeden önce durdu. "Hazırsan daha fazla oyalanmadan çıkalım," dediğinde aslında onu davet etmemin sebebi çantamdı. Çantamda karar verememiştim. "Sen otur, ben de çantamı alıp geliyorum." dedim. Tam kendi odama yöneleceğim sırada bana elindeki karton torbayı uzattı. "Bu senin için." dediğinde afalladım. Çantaya tereddütle baktım. "Kahvaltın, umarım güzel olmuştur." dediğinde içinden çıkacak şey beni korkutuyordu. Şeffaf bir mataranın içine konmuş karışımı gördüğümde bunu hiç beklemiyordum. "Kahvaltı etmediğimi nereden biliyorsun ki?" diye sordum elimdeki plastik, şeffaf mataraya minnetle bakıyordum.

"Seni artık tanıyorum." dediğinde yüzüme yayılan gülümsemeye engel olamadım. Beni tanıdığına sevinmiş gibi olsa da aslında yaptığı inceliğe şaşırmış ve gülümsemiştim. Bunu ikinci defa yapıyordu. Üçüncü de olabilirdi bir de çiçekler vardı. Unuttuğum daha birkaç tane olduğuna emindim. Bunca zaman hiç önemsemediğim ufak detaylar, "Teşekkür ederim." dedim ve ona sarıldım. İçimde kabaran duygulara engel olamıyordum. Uzun sürmeyen bu kısa temasta havadaki elektriği hissedebiliyordum. Aklım başımdan gider gibi oldu. Bedenimi ondan uzaklaştırdığımda "Ben çantamı alacağım." gibi şeyler geveledikten sonra hızlı adımlarla odama gittim.

Odaya girdiğim anda son anda fena saçmalamış gibi hissediyordum. Derin bir of çektim. Sanki onu ilk defa görüyordum. O Erkan'dı işte, böyle saçma hisler de nereden çıkmıştı. Hoşlanıyor olmanın bedeli bu kadar ağır olmamalıydı. Neden ona daha önce davrandığım gibi davranamıyordum. Heyecanlanmak da neyin nesi? Kesin anlamıştı. Rezil olmuştum. "Kendine gel, Lara. Sen liseli değilsin. Oldu olacak bir de karnım ağrıyor yalanıyla kaç." Aslında bu fikir aklıma yatsa da denememeye karar verdim.

Hızlı hareketlerle çantamı seçtim ve içine gerekli eşyalarımı yerleştirdim. Üzerime deri ceket aldım. Gün itibariyle yaz yerini sonbahara bırakmıştı. Bu birkaç günde havada hızlı değişime sebep olmuştu. Odadan çıkmadan önce Erkan'ın hazırladığı smoothie'den bir yudum aldım. Ferah karşımı sevmiştim. Çok fazla tadı bir anda alıyordum ama baskın bir tarçın ve şeftali tadı vardı. Birkaç yudum daha aldıktan sonra ağzını kapatıp odadan çıktım.

Evden çıkmadan önce ona olabildiğince normal davranmaya çalıştım ama bunun üzerine tek yaptığı şey bana laf yetiştirmek oldu. "İyi ki seni vaktinden önce kaldırmışım." diye söylenmesi gecikmedi.

Evden çıktığımızda arabayı alacağımızı düşünmüştüm ama aksine yürüyeceğimizi söyledi. Ayağıma uzun ve sivri topuk giymediğim için sorun yoktu. Yürüyebilirdik. Yakın olacağını düşünmüştüm ve yürüyüşümüz yarım saat kadar sürdü. Vardığımız nokta ise otobüs durağıydı. Bir sürü insan durakta otobüs bekliyordu. "Bir dakika, buraya neden geldik?" diye sordum.

"Otobüse binmek için," dedi suratında gayet sakin bir ifadeyle.

Ağzımdan çıkan alaycı sese engel olamadım. "Neden?"

"Senin götüreceğim yere gitmemiz için." dediğin bir otobüs durağa yanaştı ve insanlar bir anda o tarafa akın etti ve buna rağmen durakta bir azalma yoktu. "Neden otobüs? Arabayla gidilmiyor mu yani?" dedim hala anlayamamıştım. Neşesinden bir oyunlar çevirdiği belliydi. Bana doğru yaklaştı ve aynı eve girerken ki gibi derin bir nefes aldı. "Ne var yani Lara Tüker halkın arasına karışsa fena mı olur?" dediğinde tepemden alevler yükseldiğine emindim. Elimdeki çantayı koluna vurdum ve "Ben gidiyorum. O şeye binmem." dedim ters istikamete yürürken. Aklını kaçırmıştı bu herif? Durduk yere neden otobüse biniyorum ki? Yoksa arabamı da mı kaybetmiştim? Yine mi benden habersiz bir oyun dönüyordu. Annemlerin hala dönmemesinin sebebi bu muydu? Aklıma gelen bin bir düşünce yüreğime kurt düşürmüştü. Gözlerim doldu. Kolumu bir pençe gibi kavrayan parmakla durdum. "Lara, abartma lütfen." dedi.

Sosyetik GüzelWhere stories live. Discover now