Bölüm 50- ''Yeniye Doğanlar''

1.7K 114 22
                                    







Yiğit, gömleğinin katladığı kollarını ayna önünde düzeltiyor, arada bir koridora bakıp, Mayanın gelişini gözlüyordu. Dün gece, özlemlerini aşarak bir kanepe üzerinde uyumuş, güne birlikte başlamışlardı. Ne mutluydu ki artık kalp sızıları sona ermişti. Fakat hayatta en sevdiklerinden olan kuzenleri için, içlerine düşen endişe şimdilik her mutluluğun coşkusunu ertelemelerine sebep oluyordu. Yiğit sabahın erken saatlerinde davetin olacağı mekana uygun kıyafetler almış,davetiye işini halletmiş, elleri kolları dolu bir şekilde dönmüştü eve.Aldıklarını, Ay kızının üstünde görmek için sabırsızlanıyordu.

Maya, bordo renkli, sol tarafında derin bir yırtmaç bulunan, askılı elbiseyi giydiğinden beri kendine bakarken garipsiyordu. Çok iddialı duruyordu, fazla iddialı...Dalgalandırdığı saçlarını tek bir omuzunun üzerinde topladı. Gümüş küpelerini özenle taktıktan sonra, dudaklarının kenarlarını parmağıyla usulca turladı artan ruju temizlemek için. Son bir kez kendisine baktıktan sonra çekinerek çıktı odadan. Koridoru yürürken, Yiğitle karşılaşacağı için heyecandan çifter çifter nefes alıyor gibiydi. ''Galiba hazırım. '' dedi.

Yiğit aynadaki yansımasından ayrılıp iki adım geriye geldi ve Mayanın eşsiz güzelliğiyle buluştu. Dudaklarını hafifçe ısırıp güldü. ''Daha güzel hiçbir şey yok. ''

''Başka biri gibi hissediyorum. '' derken elbisesinin eteğine baktı Maya. ''Sanki kostüm giymiş gibiyim. ''

''Zaten bugün başkaları gibi davranıcaz biraz. '' Bir adım daha yaklaştı Yiğit. ''Her zaman müzayedelere giden bir çift gibi. Sadece elbisenin ve gecenin tadını çıkar. '' Elini nazikçe Mayanın saçlarına götürüp, okşadı. ''O kadar güzelsin ki.''

''Sana da bu kombin yakışmış. '' derken alıcı gözüyle süzdü Yiğit'i Maya. Beyaz gömleğinin üzerindeki siyah spor ceket ve henüz kısaltmadığı sakallarıyla Yiğit de bambaşka biri gibiydi. Ama ikisi de birbirinin gözlerine baktıklarında, aynı kişiyi görüyorlardı. ''Çıkalım mı artık? ''

Mayayı izlemeye dalan Yiğit, aniden kendine gelip dış kapıyı açtı. ''Tabii. Buyrun. ''

Ne yaşayacaklarını, neler olacağını bilmeden sadece kuzenlerini içinde bulundukları şeyden çekip çıkarabilmek arzusuyla çıktılar evden. Elleri kavuşmuştu, yolları kavuşmuştu, ömürleri kavuşmuştu yeniden.

-

Balım gecelikleri ve üzerine geçirdiği sabahlığıyla salonun ortasında dönüp duruyordu. ''Balım sakin ol kızım sakin. Bugün uslu durmak zorundasın. Olay çıkarma. Bugün önemli bir gün. '' Derin derin nefes alırken, kendini bu sözlerle telkin ediyordu. Deniz, bir yere kımıldamaması gerektiğini söylemiş, tam on beş dakikadır geri dönmemişti.

''Geldim ya geldim. Amma sabırsızsın Balım. '' İki koca kutuyla salona girdi Deniz. ''İbrahim Bey, eşinin mağazasına yönlendirdi bugün beni. Para harcama bizimkilerden seçin bir şeyler dedi. Ben de seçtim. '' Kocaman gülüyor, Balımın yüzündeki heyecanla daha da mutlu oluyordu.

Balım, inanamaz gibi büyük fiyonklu kutulara uzandı. Kırmızı olan kutuyu kucakladı. ''Özel elbiseler mii? '' dedi hayretle fısıldayarak. Kutunun büyük kapağını hızlıca açıp, ipek kumaşı kaldırdı. Siyah, uzun, yırtmaçlı elbiseye dikkatle baktı. Ardına önüne, yakasına, boyuna ve neredeyse aşık olmuş gibi ayrılamadığı kumaşına tek tek baktı. ''Deniz bu elbise şahane! Çok özel bir dikişi var ! ''

''Biliyorum Rapunzel. Çok özel. Çünkü senin için dikildi. '' dedi ellerini beline koyarken Deniz. ''İbrahim Bey'in eşine tarif ettim, o da benim için dikti sağ olsun. Kocası şerefsizin önde gideni ama kadına bi türlü kızamıyorum ne yalan söyleyeyim. ''

Ay ŞahitHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin