Bölüm 37- ''Sınav''

3.1K 187 88
                                    


''Sorun çıkmadı dimi Balım, yani ustayla falan? ''

Deniz boş kalan tabağına, ellerini sildiği peçeteyi buruşturup, bıraktı. Bu sırada Elizyaya kendi ayranını uzatan Balım, gülümseyerek döndü.

''Yok ya. İşte, önce usta geldi sonra...'' Balımın cümlesini ağzı dolu olmasına rağmen hızla kesen Elizya;

''Enişte, usta dedi ki bu ev çok eskiymiş. Elektrik kablolarını çok eskiden koymuşlar, yaşlanmış kablolar. Evin beyi yaptırsın dedi. Sanırım o sen oluyorsun. '' dedi.

Deniz gülerek, masanın üzerinden eğilip Elizya'nın burnunu sıktı.

''Yaptırırız denizkızı. Madem yaşlanmışlar, hemen halledelim biz o işi. ''

''Balım ablam iş çıkmasın dedi ama. '' derken Balım ablasının verdiği bardaktaki ayranı da dikti kafasına Elizya.

Balım gözlerini hemen kocaman açarak, ona çoktan bakıyor olan Denize döndü;

''Ya ben şeyden dedim öyle, hani masraf falan çıkmasın diye. '' dedi, mahcup bir edayla. ''Ama tabi ev senin, karar da senin. ''

Denizin henüz iş bulamadığını, maddi durumunun belirsizliğini bildiği için gereksiz masrafları konuşup ustayla anlaşmak istemişti.

''Aslında iyi demişsin Balım. Sonuçta evi değiştirmemiz gerekecek. Bu ev benimdi ama artık ortak bir eve ihtiyacımız var galiba. '' derken, Elizyaya dönüp göz kırptı Deniz. Girdikleri bu yolda, hayatları gibi yaşamları da değişecekti. Ve bir yaşam, önce ortak çatı altında başlardı.

Balım hiç beklemediği bu cümle karşısında biraz şaşkın biraz da kırgın bir bakışla, Denize sorar gibi baktı.

''Bu evden ayrılacak mısın? ''

''Yani küçük ya burası. İki odası var, bahçesi yok. Sizin evler gibi değil, olmaz diye düşündüm. ''

''Bahçesi olmaz olur mu Deniz, sen bu eve hiç bakmadın galiba? '' derken inanamaz gibi masadan kalktı Balım. Salonun tam ortasından açılan, boydan camlı kapıyı araladı. Küçük bir balkona açılan kapı, eskimiş menteşelerin kuvvetiyle çok yavaş aralandı. ''Şuraya bak. Bahçe işte. Yeşillik var. '' dedi neşeyle gülerek.

''Balım abla orası balkon ki. Bahçe, sitenin. '' diyerek kıkırdadı Elizya.

''Bizim balkonumuza baktığına göre, bu bahçe bizimdir. Biçeriz çimleri, bir de güzel çiçekler diktik mi tamam işte. Mis gibi olur burası. İki sandalye bir masa işimizi görür. '' derken bir yandan da dışarıdaki alanda, hayal ettiği çiçeklerin konumlarını gösteriyordu Balım.

Deniz ise masaya dayadığı kollarıyla, Balımın hayali dünyasını izlemeye koyulmuştu. Dışarıdan muhteşem çiçek kokuları geliyor, o an hoş bir melodi evin içini sarıyordu. Deniz de ansızın kendini o hayalde bulmuştu.

''Burada kalmak istiyorsun yani? '' diye sordu, mutlu bir şaşkınlıkla.

''Senin için sakıncası olmayacaksa, ben bu evi seviyorum Deniz. Büyük bir eve ihtiyacımız yok, bizim bir eve ihtiyacımız var sadece. '' diyerek masaya yeniden döndü Balım. ''Bizim evimiz olsun yeter. ''

''Benlik bir durum yok Balım ama yani ailen ne der bilemiyorum. Biricik kızlarını konaktan alıp, iki odalı eve mi getireceğim. Kızmasınlar bana. ''

''Biricik kızlarına mutluluğa şükretmeyi öğrettilerse, bu eve şükrettiğini de bilirler. ''

-

Ay ŞahitTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon