Bölüm 35- ''Sahur Duası''

3.5K 204 53
                                    


''Mutlu hayat yoktur, mutlu anlar vardır. ''🌙



Yiğit evin kapısını açtığında, sessiz olmaya gayret ederek çıkardı ayakkabılarını. Üst kata çıkmak için yöneldiğinde, annesinin sesiyle kaldı olduğu yerde.

''Oğlum. ''

''Anne siz burada mıydınız? ''

Tahir ağzına attığı zeytinin çekirdeğini çıkartırken, Nefes de elindeki demliği gülerek tutuyordu.

''Burdayız oğlum, nereye gidicez acaba? '' diye sordu. Yiğit yanlarına doğru yürürken anahtarlığını cebine soktu;

''Konaktasınızdır sanmıştım. Balımı bıraktım da. '' dedi.

Tahir hemen yanındaki sandalyeyi çekip, oğlunun geçmesi için mesafe bıraktı.

''Dedenden çıkınca evlere geçtik aslanım. Kardeşini sen mi bıraksan hazır gelmişken ya. ''

''Nereye baba? ''

''Ya şu mavi tepe mi ne bi yer varmış ya. Çiçekler varmış garip garip. Oraya gitmek istedi de. '' derken aynı zamanda yemeğe devam ediyordu Tahir. Nefes ve Yiğit de masaya oturduğunda Nefes;

''Bizim gözümüzden uyku akıyor, Elizya hanım yukarda gezmek için hazırlanıyor. Sen uyudun mu yavrum? '' diye sordu Yiğit'in saçlarına uzanırken.

''Uyumadım ya, dolaştık öyle hep birlikte işte. Valla zaman nasıl geçmiş anlamamışım bile. '' derken gözlerini kaçırıp, masadaki kahvaltılıklara yöneldi Yiğit. Yorgun ve donuk haline rağmen bir şeyler çaktırmamaya çalışan heyecanı, annesiyle babasının dikkatini çoktan çekmişti. Tahir, Nefese göz kırpıp hiç konuşmadan Yiğit'in halini sordu. Nefes bilmiyorum der gibi dudağını büzdüğünde Elizya koşar adımlarla yanlarına geldi.

''Ben hazırıııııım. '' dedi kollarını iki yana açarak. Sonra şaşkın ve mutlu bir şekilde abisine bakıp ''Aaa abim de gelmiş. Sonunda. '' dedi.

''Size, gideceğiniz yere kadar eşlik edicem hanımefendi. '' diyerek ayaklandı Yiğit. Ağzına attığı son lokmasını da yutmaya çalışıp gülümsedi. Bu sırada Nefes, Tahire yine sadece kendilerinin anlayabileceği sessiz bir dille işaret etti. Tahir aniden ayaklandı.

''Dur oğlum dur. Kızıma ben söz verdim, ben götüreyim. Dimi babacım? ''

''Eveeeet. Abicim beni affet ama arkadaşlarım babalarıyla gelicekler. Baba olmak için çok gençsin, kimseyi kandıramayız. '' diyerek abisinin ellerini tuttu Elizya. Onunla gitmek istemediğini düşünmesin diye, en sevimli gülüşünü sürekli abisinin gözlerinde gezdiriyordu.

''Tüh, baba değiliz diye kaybettik mavi tepe gezsini ha?'' dedi ve üzülmüş gibi astı yüzünü Yiğit. Şuan ki hali için bu numarayı yapmak çok da zor olmuyordu. Vedat'ı ziyaret ettiği bütün günler gibi o gün de üzerindeki yorgunluğu atamayacakmış gibi sıkışmış hissediyordu.

''Sen de annemle gidersin ya da ımmmm Maya ablayla gidersin. Romantik salıncaklar ve dilek ağaçları varmış. Senin için oraları gözlemlerim. '' dedikten sonra abisine göz kırpıp öpücük attı Elizya.

''Yine düştü çenesi yarabbim. Hadi baban bekliyor kapıda. Koş giy ayakkabılarını. '' dedi gülerek Nefes. Kapıya kadar koşarak giden ve ayakkabılarına uzanan kızına;

''Çok koşturma, babanın görebileceği yerlerden uzaklaşma kızım tamam mı? Elizya, söz ver duyayım bakıyım? '' diye seslendi.

''Söz veriyorum anneciiiiiiiim. ''

Ay ŞahitWhere stories live. Discover now