🌙-'' Yarım Ninni ''

4.2K 243 23
                                    


''Kaptan, ne demek gelme ya? ''

Yiğit, her sabah olduğu gibi erkenden soluğu limanda aldığında, farklı bir sürprizle karşılaştı. Rıza Kaptan gamsız bakışlarını, Yiğit'in üzerinde gezdiriyor, tekneye bir adım atmasına dahi engel oluyor, bugün gelme diyordu.

''Yalnız kalmak istiyı bugün canım uşak. Get hayde. ''

''Kaptan bu ne şimdi ya. Nereye gidiyim ben. '' Yiğit sıkıntıyla, iki ileri bir geri giderken bir yandan da Kaptanı izliyordu.

''Evune git. '' dedi Kaptan gamsız bir ifadeyle.

Yiğit sakince, Rıza Kaptanın omzuna dokunup;

''Kaptan bak...Ben senin bugüne bugün en sevdiğin miçonum. Bana karşı açık olabilirsin. Bi gönül meselesi falan varsa...'' demeye yeltendiğinde, Kaptan kaşlarını çatıp Yiğit'in omzundaki eline vurdu.

''Höst, ayarsuz. En sevduğum miçoymuş. Sanki başka miçom var benum. ''

Yiğit havalı bir bakış atıp;

''Ee olamaz zaten. Var mı benim gibi yüreklisi. '' dediğinde Rıza Kaptan sabır çekip, tekneye doğru çevirdi sırtını.

''Git gününü sevduklarunla geçir. Sevduklarınla. '' dedi.

Sesine tereddütlü bir ifade karışmıştı. Sanki bir şeyler söylemek istemişti ama söyleyemiyordu. Yiğit anlasın diye çabalar gibi göndermeye çalışıyordu onu.

''Sevdiklerim mi? '' dedi Yiğit. Sonra kendi kendine düşünürken bir anda gülmeye başladı.

Geçen gün gördüğü Mayayla görüşebilmesi için direk izin vermeyi kendi karizmasına yakıştıramadığından, çeşitli huysuzluklarla Yiğit'i göndermeye çalışıyordu. Yiğit, durumu anladığını belli eder gibi başını sallayıp, büyük iki adımla geriye doğru yürüdü. Yavaş yavaş yağmur başlamıştı. Kafasını göğe kaldırıp, gülerek kapşonunu kapattı.

''Kaptan ! Sevenler seninle gurur duyuyor. '' dedi. Gülmeye devam ederek, ayaklarının ve kalbinin sürüklediği yere gitti; Mayaya.

-

''Bu defa ıska şansın yok Yiğit. Hadi koçum. ''

Yiğit, elindeki küçük taşı iki kere parmakları ucunda çevirip, nişan aldığı cama attı. Camda, yağan damlaları aratmayacak bir çınlama yankılandığında, bekledi. Çok çok kısa bir süre içinde, camın perdesi aralandı. Yiğit, yine aynı anı yaşamamak için hafifçe ardındaki ağacın gölgesine saklandı.

Maya şişmiş gözlerini, camı açar açmaz vuran soğuk havaya karşı muhafaza edemiyordu. Kirpiklerinin uçlarına kadar değen ıslak serinlik, etrafı net görmesini engelliyordu.

Maya'nın cama çıkmasıyla birlikte, zafer kazanmışcasına sırıtan Yiğit, elinde biriktirdiği diğer taşları yere atıp, ellerini üzerinde temizledi. Kendinden emin adımlarını pencerenin altına kadar sürüdü. Maya Yiğiti fark edince gülümsedi.

''Sen söylemezsin ama ben böyle bulurum işte yattığın odayı. '' diyen Yiğit'e boynunu büktü Maya.

''Mesaj atsan çıkardım zaten Yiğit. Zor bir şey mi? '' dedi.

Yiğit gözlerini devirirken soluklandı;

''Cama taş atmak sevdaluğun şanında vardır kızım. Mesaj atmakla bir mi? Hem ne çok naz yaptın ya. İn hadi aşağı. '' dedikten sonra gözlerini hiç ayırmadan Mayanın gözlerini izledi.

''Maya? Ağladın mı sen? '' dedi bu kez telaşlı olan sesiyle.

Maya hemen sarktığı pencereden biraz geri çekilip;

Ay ŞahitWhere stories live. Discover now