Bölüm 16- ''Ölümsüz Çiçek''

5.3K 290 47
                                    


Yiğit, ellerini nemli saçlarında dolaştırıp aynadaki yansımasına baktı. Üzerine giydiği siyah tişörtün yakalarını düzeltip, yatağının üzerinde duran telefonuna uzandı. Yaklaşık iki dakikadır, kendine söz verdiği gibi ekrana bakmamış, mesaj gelip gelmediğini kontrol etmemişti.

''Kızım ne inat çıktın ya '' diye mırıldandı, telefona bakarken.

Dün geceden beri Maya, hiç mesaj atmamıştı ve bu durum Yiğit'i giderek geriyordu.

Başka çaresi kalmamıştı artık. Ali'lere gidip, evin kapısına dayanması şart olmuştu. Belki bu sırada, yolda aklına bi bahane gelir, böylelikle sırf Maya için gitmemiş olurdu.

Odasından çıkmak için hazırlandığında, kapısı sakince tıklatıldı.

''Abicim gelebilir miyim? '' Elizya, kapının kulpundan biraz daha uzun olan boyuyla, kafasını odanın içine doğru uzattı.

''Gel abim gel. '' diyen Yiğit, kardeşini pür dikkat dinliyordu.

Elizya içeri girdikten sonra, abisinin parfümlerine doğru yürüdü. Mavi şişeli olanın kapağını açıp, kokladı sonrada beğenmemiş gibi yüzünü buruşturarak yerine koydu.

''Abicim dinliyorum seni. Bir şey mi diycektin? '' dedi Yiğit. Kardeşinin ne yapmak istediğini anlayamıyordu.

''Şeyy..'' dedi Elizya, eteğini bir ucundan tutarak.

''Neyy? ''

''Ay ışığında uluyan kurtla konuşabilir miyim? '' diyen Elizya, bu kez dudaklarını büzdü.

Belli ki söylemekte zorlandığı bir şey vardı. Abisine bir şey söylerken çekinirse hemen Nefes kafasından rol çalıyor, Ay ışığında uluyan kurt'a bağlanıyordu.

''Konuşsun bakalım, denizkızı. '' dedi, gülümseyerek Yiğit. Sonrada yatağına oturup, kardeşini de dizine oturttu.

''Hazırlanmışsın, işe mi gidiceksin? '' derken hala gözlerini kaçırıyordu abisinden Elizya.

''Yook, dedim ya tatil bugün. ''

''O zaman o sarı kıyafetini giymiyceksin yani bugün? ''

''Sarı? Yağmurluğu mu diyorsun? '' diyerek kardeşinin at kuyruğu saçlarını düzeltti, eliyle Yiğit.

''Hı hı. Onu diyorum. ''

''Giymiycem bitanem. Neden sordun şimdi hayırdır? ''

Elizya derin bir nefes alıp;

''Ben şimdi denizkızıyım ya hani. '' dedi. Abisi başını sallayıp onay verince; ''Denizi merak ettiğim için, o sarı kıyafetin cebinde gözüken şeye bakmış olabilirim biraz. O top gibi olan şeye. Dikenleri vardı kocaman kocaman. Avucumun içini acıttı birazcık. '' diyerek avcunu açtı. Avcunun ayasında birkaç benek şeklinde kızarıklık vardı.

Yiğit önce kardeşinin neyden bahsettiğini anlamak ister gibi düşündü. Sonrada dün cebine koyduğu kestaneleri hatırladı. Gülerek, kardeşinin avcuna uzandı. Öptü.

''Galiba denizkızına, deniz kestanesi nasıl tutulur dersi vermemiz gerek ha? '' dedi, Elizyanın burnunu sıkarak.

''Ders ver ama önce bana önemli bir şeyi söyle. '' dedi Elizya, gözlerini kocaman açıp.

''Söyliyim...Neyi? ''

Elizya, abisinin kulağına doğru yaklaşıp fısıltıyla;

''Dikeni battı ya, ölmem dimi? '' dedi.

Ay ŞahitWhere stories live. Discover now