Bölüm 1

28.6K 542 131
                                    


Sevgili Ay Şahit okuyucuları, Sen Anlat Karadeniz izleyenleri....Daha önce bu kitap başlığı altında dizinin devamı gibi bir kurgu içinde hikaye yayınlamıştım. Ama dizi başka bir yöne gittikçe kafa karışıklığı yaptığından devam edemedim. Bu yüzden bambaşka ve değişik bir hikayeyle ''Ay Şahit '' yeniden başlıyor...

Bundan sonraki bölümlerde bol bol geçmişe dönücez, bütün soruların cevabını bulucaz. Şimdiden hepinize keyifli okumalar...Umarım beğenirsiniz❤️

  Genç adam bir elini kumral saçlarında gezdirirken, bir yandan da gözüne inatla vuran güneşe meydan okumak için, başını yere eğdi. Bağcıkları çözülmüş botları, toprak içinde kalmış siyah pantolonu, açılmış düğmeleri sayesinde bir türlü toparlanamayan gömleğiyle, fakültenin kapısında dikiliyordu. Kapıdan çıkan her kız, göz ucuyla onu süzerken o her şeyden habersiz beklediğinin bir an önce gelmesini diliyordu. Fazlasıyla yorgundu. Toz topağı olarak fakültedeki aşırı bakımlı, temiz insanlar arasından kolayca ayrışıyordu. 

Dakikalardır beklemek ufak ufak germiş olacak ki ayaklarıyla bir ritim tutup sessizce söylendi; 

''Ah ulan ahh! Şu hallere de düştük ya. '' 

Dağa, taşa, etrafa bakınırken omzunda minik bir elin varlığını hissetti. 

''Gelmişsin. '' dedi, kumral kız kocaman bir gülümsemeyle. 

Sonrada bir adım geri çekilip kirli elbiselerini süzdü.

 ''Gelmişsin ama biraz zor olmuş sanki. Yollar çamur dolu galiba. '' diyerek imayla tebessüm etti. 

Genç adam kendinde gayet alışkın olduğu çamurlu hali, an itibariyle yadırgıyordu. Bu kız güldüğü zaman dünyası zaten fazlasıyla aydınlanıyordu. Kenarda köşede ne varsa, kirlenmiş, kırılmış ne kadar parça varsa o gülümsediğinde göz alıcı bir ışık yayılıp hepsini ifşa ediyordu sanki. Cesur, güvenli halleri her defasında yerini utangaç, mahcup, savunmasız bir adama bırakıyordu.

 ''Ya kusura bakma sen arayınca ben böyle çıkıp geldim. '' dedi mahcup bir halde üzerini gösterirken. 

Kız şaşkın bir şekilde; 

''Sadece on dakika oldu seni arayalı. Yakınlarda mıydın? '' diye sordu. 

On dakika mı? Bu kız iyiydi hoştu ama hesaplama konusunda bazı noksanları vardı genç adama göre. Çünkü ona bu süre on saat kadar uzun gelmişti. Telefonu açtığında o cıvıl cıvıl ses ''Müsaitsen görüşelim mi bugün? Dersim bitmek üzere. '' dediğinde ne yapacağını şaşırıp yollara düşmüştü. Öyle ki annesine defalarca kez yemin vermiş olmasına rağmen arkadaşının motorunu kullanmak zorunda kalmıştı.

 ''Evet evet yakınlardaydım. Memlekete döneceğim de işte kalan son işlerimi hallettim. '' dedi. 

Kız cevaptan memnun kalmamıştı. Hafif makyajlı, saf yüzü asılmış, bakışları yere değmişti. 

''Şey o zaman ben rahatsız etmeyeyim seni gideceksen? '' dedi. 

''Ya yok. Gece çıkarım yola, daha zamanım var. O zamanı burada geçirmesek mi acaba? '' 

 Genç adamın çapkın bakışları, kızın kalp ritmini allak bullak ediyordu. Ama söz vermişti kendine, bu tanıdığı herkesin hayran olduğu adama karşı kalp ritmini korumak zorundaydı. 

Küçük camekânlı mekana geldiklerinde kız şaşkınlıkla oturduğu yerden etrafı inceliyordu. Bu çocuğu ilk gördüğünde zengin ve ukala bir tip olduğunu düşünmüştü. Çünkü fazla yakışıklıydı. Fazla dikkat çekiciydi. Hep öyle olmaz mıydı zaten. 

Ay ŞahitWhere stories live. Discover now