Bölüm 14- ''Rapunzel''

6.2K 285 54
                                    


Tahir bahçeye vuran eski, küçük ampulü düzeltmekle meşgulken, Mustafa mangalı çoktan yakmıştı.

''Ula garanlukta ateş yakturdun bana. Beceruksuz. '' dedi sitemle Mustafa.

Beyaz gömleği is'e bulanmıştı ve aklındaki tek düşünce bunu Asiyeye nasıl açıklayacağıydı.

''Ne edeyum abi. Çatıdan taş düştükçe delmiş bunu. Yenisini taktım. '' derken aynı zamanda, çıktığı sedirin üstünden indi Tahir. Ampul aydınlanınca gülerek geri çekildi.

Bu sırada iki koca tepsiyle, yanlarına gelen hanımlarına çevrildi ikisinin de gözleri.

''Ne ettunuz Asiyem yav. Yiyemeyuz o kadar şeyi. '' diyerek tepsileri süzdü Mustafa.

Tabanı gözükmeyecek şekilde doluydu ikisi de. Tatlılar, salatalar, mezeler...

''Ayucuk bi şey dedu ama ne dedu Nefesum, ben duyamadum. Sen duydin mi? '' diyerek tabakları masaya yerleştirmeye başladı Asiye.

Nefes ikisine bakıp gülerken, Tahir çoktan karısının elindekilerden birkaç tane almıştı.

''Bu sefer bir saatte değil de, iki saatte yeriz bunları demek istedi herhalde abim'' diyen Nefes, Mustafaya bakıp güldü.

Masada hiçbir eksik kalmadığında hepsi oturdular.

''Şükür kavuşturana yarabbi. Saniye yok, çociklerun derdi yok, en sevduğum eltum yanumda, kocam yine yakamayi ha bu mangali. Paşam, mutli. '' derken, kıkırdadı Asiye.

''Valla iyi oldu ablam ya. '' diyen Nefes'e masanın ortasından eğilip;

''Melisun kaprisleruni duama katmayi unuttum elticum. '' dedi Asiye, sır verirmiş gibi.

''Ya abla ya. '' diyerek güldü Nefes.

Melis'in son zamanlarda Saniye Hanımla çok vakit geçirdiğini, evin tüm işlerine o hamile olduğu için Asiye'nin yetiştiğini biliyordu Nefes. Yiğit döndüğünden beri o da yardım edemiyordu. Asiye'nin sıkkın olduğunu biliyor ve gecenin ilerleyen saatlerinde daha çok dertleneceğini hissediyordu.

''Ha o çocik erkek olmasun, bak nasıl kopacak kıyamet. Kapris edemeyecek Sanuyeye. '' diyerek öfelenir gibi başını tabağına çevirdi Asiye.

''Kızın bir şey yaptığı yok ki ablam. Saniye annemi pamuk gibi görünce tadını çıkarıyor napsın. Az mı çekti o da. '' dedikten sonra Nefes, durumu anlamaya çalışan Tahir'e dönüp gülümsedi.

''Çekecek tabi. Bizum çektuklarımızın yanında nedu ki onun ki. ''

Mustafa, durumun ev içi gıybet meselelerine kaydığını anlayınca toparlamak için;

''Oy Asiyem oyyyy. Başladun yine ha. '' dedi.

''Eyy tamam sustum. ''

''E hayde afiyet olsun. Soğutmadan yiyin, soğutmadan. '' derken maşa yardımıyla, mangal ızgarasındaki etleri önce hanımlara, sonra kardeşiyle kendisine servis etti Mustafa.

Nefes, bıçağı eline alır almaz, saniyelerce karısını izleyen Tahir doğruldu. Hemen Nefes'in pamuk ellerini tutarak elindeki bıçağı aldı.

''Ben hallederim. '' dedi, göz kırparak.

Nefes sadece gülümseyerek, Tahir'in boş bardağını almakla yetindi. İçeceğini doldurdu. Bu sırada tabağındaki et, çoktan küçük küçük parçalara ayrılmıştı. Her zaman böyle oluyordu. Nefes ve Tahir birbirlerinin önüne konan şeyi kontrol etmeden, kendi mideleriyle ilgilenmiyorlardı. Anca beraber, kanca beraberin yemek sofrasında can bulmuş en güzel hali onlardı.

Ay Şahitजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें