Sosyetik Güzel - 16. Bölüm

Start from the beginning
                                    

Nihayet açtı.

Kalbimin atışı mümkünmüş gibi daha çok hızlandı.

Güçlükle sesim çıktı. "Baba?"

"Annenin durumu iyi merak etme kızım. Ama bir süre daha hastanede kalacağız."

Söylediklerini duyduğumda rahat bir soluk bıraktım. Şükürler olsun, annem yaşıyordu. Bir rahat soluk daha bıraktım. Bu sefer heyecandan konuşamaz olmuştum. "Ta-tamam babacığım. Dikkat edin kendinize." dedim güçlükle ve kısa bir vedalaşma faslından sonra telefonu kapattım.

Annem yaşıyordu ve durumu iyiydi. Bu düşünce içimi rahatlamıştı. Gözyaşlarım sevinçten yanaklarımdan süzülmeye başladı ve titreyen ellerimle telefonu komodinin üzerine geri bıraktım. Uzandığım yerden kalktım ve bu güzel haberi Nevi ile paylaşmak için odamdan çıktım. Onun, ailemizi ne kadar çok sevdiğini biliyordum. Kim bilir aşağıda nasıl perişan olmuştu.

Bir hanımefendiye yakışmayacak şekilde koşarak odamdan çıktım ve merdivenlerden aşağı indim. Büyük salona girdim. Nevi koltuğun bir köşesine oturmuş, sessiz sessiz iç çeke çeke ağlıyordu. Daha fazla kendini perişan etmemesi için hemen konuya girdim. "Nevi, annem iyiymiş!"

Elindeki mendille gözyaşlarını sildi. Sesi çatallıydı. "Siz...siz ciddi misiniz Lara Hanım?" diye sordu.

"Az önce babamla konuştum. İyiymiş, bir süre daha hastanede kalacaklarmış." dediğimde elini yüreğine götürdü ve şükür duaları etmeye başladı. Ardından o da benim gibi sevinç gözyaşları dökmeye başladı. Bu haliyle çok sevimli duruyordu. Dünya tozpembe duruyordu. Gece bir gün gibi aymış duruyordu. Belki de hislerim öyle olduğundandı, emin değildim. Arkamı döndüm ve odama çıkacağım sırada tekrar şu adamı gördüm. Tüm sevincimi öldürmesine izin veremezdim ama onda ve bakışlarında sevemediğim bir şey vardı. Belki de yukarıdaki laubali tavırlarından dolayı artık gözüme öyle görünüyordu. Bakışlarıyla beni süzdü.

Tekrar benimle konuşma cüretinde bulundu. "Geçmiş olsun."

"Teşekkür ederim."

Aramızdaki bu kısa diyaloğu sonlandırdığımızda bakışlarımı ondan çektim ve havalı adımlarla merdivenlerden yukarıya çıktım. Benimle konuşurken kim olduğumu unutuyorsa hatırlatmasını bilirdim.

Odama girdiğimde artık huzurlu bir uyku çekebilirdim. O stres dolu geçirdiğim saatler geride kalmıştı. Annem iyi ve sağlıklıydı. Babam da yanındaydı. Nedenlerini daha sonra sorgulardım, her şeyden önemlisi annemin iyi olmasıydı.

***

Sanki komodinin üzerinde değil de beynimin içinde çalan alarmı bilmem kaçıncı defa ertelemiştim. Susmak bilmiyordu ve ben uykumu hiç alamamıştım. Nevi'yi de odadan kovmuştum ve telefonum bir daha çalarsa onu camdan aşağı atacaktım.

Ve oldu.

Yine çaldı. Telefonu elime aldım ve yataktan fırladım. Gözümdeki uyku bandını çıkarttım ve camın önüne doğru yürümeye başladım. Camı açtım, kesin olarak kararlıydım. Kolumu, telefonu fırlatmak için geriye doğru esnettim ki arayan kişinin ismini gördüm. Dakikalardır çalan ertelediğimi zannettiğim alarmım değil, telefonummuş. Alice arıyordu.

Hemen telefonu açtım.

"Lara, neredesin sen? Saat kaç farkında mısın? Tatlılar nerede? Erkan senin yapıp getireceğini söyledi ama sen yoksun ortalarda." Tüm bu söylediklerini sıralarken sinirden aksanı kayıyordu. Ben bu dediklerinin hepsini unutmuştum. Elimle alnıma vurdum. "Geliyorum geliyorum." Telefonu kapatmadan önce makyaj aynamın karşısına geçtim. Dün gece ağlamaktan ve geç uyuduğumdan gözlerim şişmişti. Hemen onlara müdahale etmeliydim. Alice'in ne söylediğini umursamayarak "Geliyorum." diye tekrar ettim ve telefonu kapattım. Saate baktığımda saat onu çoktan geçmişti. Nevi beni neden uyandırmamıştı ki? Cevap basit, onu tehditle odadan kovduğum için olmalıydı.

Sosyetik GüzelWhere stories live. Discover now