28. BÖLÜM

5.3K 296 65
                                    


   "Lan açım aç hızlı olun biraz tek tatilimi sizinle geçirdiğime inanamıyorum ya" deyip elimle saçlarımı yan tarafa attım. 

Beyefendiler hazırlanmakla meşguldüler. Hayır geç hazırlanması gereken ne bileyim bekleten kişi ben olmalıydım. Siz değil. 

"Geldik kızım ne bağırıyorsun kuyruğuna basılmış kedi gibi!" dedi Ediz. Yüzümü buruşturdum. Esprimi yapmıştı şimdi bu.

"Alt tarafı üniformalarınızı çıkartıp sivil üstlerinizi giymek ne kadar zamanınızı alabilir ki" deyip durdum. Ediz tam bir şey diyecekken bileğimde ki saate bakarak söze girdim.

"Tam tamına on yedi dakika on altı saniye on yedi on sekiz" deyip sustum. 

"Lafa dalmışız kızım içeri niye girmedin ki " 

"Ben sana bir şey demiyorum.  Ben acıktım diyorum siz lafa daldınız he" üstüne yürümeye başlayınca geri adımlar atarak benden uzaklaştı ama ben müsaade eder miyim hiç tabi ki etmem.

"Gökçe bir sakin ol kızım gelme sene ya"

"Lafa dalmayı size göstereceğim ben de size dalacağım lan" 

Arkasına dönüp koşarak benden kaçınca sen misin benden kaçan diyerek arkasından koşmaya başladım.

"Kaçma lan gel buraya " desem de beni dinlemeden arka bahçeye idman yapılan bölgeye girdi. 

O önde ben arkada deli danalar gibi koşuyorduk. Koşu yapan askerlerin yanından hızla geçtik. Askerlerin bize baktığını görmesem bile hissediyordum ama onlar alışıktı Ediz'i kovalamalarımı.

İki tur atmıştık resmen karargahın etrafında ama ne o ne ben pes etmiyorduk. İleride yeni görevimde ki timi görünce bağırdım.

"Yakalayın lan şunu" deyince Ediz bir anlık bana dönüp şaşırarak baksa da bana ne. Aç aç koşulmuyordu hiç.

Şaşırsalar da beni dinleyip dördü de ayrılarak üstlerine gelen Ediz'i beklemeye başladılar. Ediz engellere takılsa da koşmaya devam etti. Hay ben sizin yapacağınız işi.

"Lan bir adamı yakalayamadınız" deyip kızgınca daha hızlı koşmaya devam etmiştim. Nefesim iyice gitmişti ama inadım inattı. O çocuk yakalanacaktı. Ediz engellere takıldığı için bir adım önümdeydi. 

Haydi bismillah diyerek üstüne atladım. İkimizde biraz yuvarlanıp yere düştük. Yorgunluktan kalkamayıp yere daha da serildim.

"Yoruldum." dedi nefes nefese. 

"Yorul bir zahmet senin yüzünden oldu hepsi" 

"Sen kovalamaya başladın benim ne suçum var "

"Sus dinlenelim biraz" 

Gözlerimi kapatıp yüzüme gelen güneşi biraz da olsa engelledi. Güneş birden kesilince gözlerimi açtım. İki timde buradaydı.

"Ne oldu size komutanım bu haliniz ne " diyen Yiğitle tekrar gözlerimi kapatmıştım. Gelen komutan sanmıştım. 

"Komutanınız koşmak istemiş bende gel beraber koşalım dedim ne kadar iyi bir insanım değil mi? "

"Komutanım bize Gökçe komutan Ediz komutanın üstüne atladı dediler ama yine de siz bilirsiniz" deyince güldüm. Ne kadar da güzel atlamıştım be. 

"Çocuk musunuz siz ya " diyen Hazara sen çok biliyorsun bakışlarımdan attım. 

"Birisi beni arabaya taşısın hiç halim yok. Hasta olacağım galiba" dedim gözlerimi açarak. Oturur pozisyona geçerek bizimkilere baktım. Ediz ne ara kalkmıştı ya.

KARTAL TİMİ ( ASKIDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin