45. Bölüm

2.8K 199 56
                                    

 Silah sesiyle birlikte yattığım yerden hemen kalkmıştım. Ediz beni beklemeden odadan çıkarken hemen arkasından ben ve Yavuz da çıktık. Koridorda ki insanlar koşarak odalarına girerken biz sese doğru ilerliyorduk.

Girişe geldiğimizde güvenlik görevlisinin yerde kıvrandığını görünce elim hemen belime gitse de Ediz elimi tutup silahımı çıkarmamı engelledi.

"Dur hemen kimliğimizi belli etmeyelim çok sivil var olası bir çatışmada yaralılarımız olabilir. Sessizce halletmek en iyisi. " dediğinde kafamla onaylayıp Yavuza döndüm.

"Yavuz sen bizimkilere haber ver." 

Yavuz yanımızdan ayrıldığında içeriye üç kişi daha girmişti. Hızlı hareketlerle kapıyı kapatıp kilitledi. 

"Şu dakikadan itibaren hepinizi rehin alıyorum" deyip büyük bir öz güven patlaması yaşarken Ediz ile aynı anda gülerek birbirimize baktık. Rehine mi? Hem de bizi. Bugün fazla mı eğlenecektik ya. 

"Gökçe burası sende içeriye giriyorum ben içeriye gelecekler kontrol için hallederim ben onları."

"Tamam Yavuz sende de birazcık silah varsa onları da getir" 

"En son sen almıştın ama bir bakayım "

"Kirli çıkısın sen Yavuz. Sende olmayacak da kimde olacak."

İkisi dikkat çekmeden içeriye girdiklerinde ben girişte diğerleri gibi korkmuş gibi etrafı inceliyordum. Ediz'in dediği gibi içeriye dört kişi girmişti. Yanımızda da üç tane vardı.

Acemi oldukları yüz kilometre öteden bile anlaşılıyordu. İşimiz kolaydı. Tek korkum onların korkup silahlarını sivillere kullanmasıydı ki gördüğümüz gibi güvenlik görevlisini vurmuşlardı bile. 

Girişte bulunan herkesi bir yere topladıklarında çevremde silahtan başka kullanacağım alet aradım. Çekmecelere ulaşabilirsem neşter ya da iğneyle işimi silah kullanmadan halledebilirdim. Yaralı olan güvenlik görevlisini de  bizimle birlikteydi. 

Bacağından vurulmuştu kurşunun çıkıp çıkmadığını da sadece kanayan bir bacaktan anlayamıyordum. Öldürücü bir yara olmasa da can acıttığı belliydi. Tecrübeyle sabit arkadaşlar. Acıtıyordu!

"Yaralıya bari bakın adam ölürse ne olacak" sesimi olabildiğince endişeli çıkardım. Terörist anında bana dönüp sonrada kararsızca görevliye baktı.

"İki hemşire ilgilensin en azından kanamasını durdururlar. İçeri gitmezler burada hallederler"

"Tamam siz ikiniz hemen ilgilenin adamla"

Hemşireler güvenlik görevlisi ile ilgilenirken ben de sesimi çıkarmayarak diğerlerinin yanına geçtim. 

"Bak görüyorsunuz değil mi şuan o adamı kurtarıyorum ama o çok sevdiğiniz askerleriniz sizin ne halde olduklarını bile bilmiyorlardır. Kahraman diye ortalıklarda geziyorlar birde."

"Şuan bu durumda olmamızın sebebi senken askerlerimize ne bok atıyorsun şerefsiz. Hem kahramanlar tabi, sizi gebertip leşlerinizi dağda bırakıyorlar. Bizi, milletimizi, devletimizi koruyorlar.  Sizin gibi kendilerine kahraman da demiyorlar " 

Arkalarda oturan genç bir çocuk konuşmuştu. Çocuğun karşısındakine meydan okuyarak bakması hoşuma gitmişti. Terörist çocuğa yaklaşınca bu sefer sağ da ki bir kadın konuştu. 

"Yaklaşma çocuğa doğrular acıtır tabi "

Terörist sinirle kadına yönelince çömeldiğim yerden ayağa kalktım. Kalktığımı  görünce bu sefer de sinirle bana dönmüştü.

KARTAL TİMİ ( ASKIDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin