9.BÖLÜM

7.9K 450 13
                                    


Gözlerimi açtığımda etrafa baktığımda hala Delinin patlattığımız mekanındaydık. Zorda olsa ayağa kalktığımda bizimkilere baktım. Taner ve Yiğit başlarını tutarak Kutayı uyandırmaya çalışıyorlardı. 

Ediz ve Hazar ise hemen yanımda bana bakıyorlardı.

"Sonunda ayıldın hemen buradan gitmemiz lazım buraya birazdan akın ederler. Helikopter zamanında gelemeyeceği için yakınlarda ki bir köye ineceğiz. " deyince  başımla onayladım.

Ayağa kalkıp diğerlerinin yanına gidince bir süre idrak etmeye çalışıyordum olayları. Bomba patlayınca herkes bir yere savrulmuştu. Delinin adamları bombaya yakın yerde oldukları için büyük olasılık ölmüş olsalar bile yaşayanlar ise çoktan kaçmıştır.

"Komutanım gitmemiz lazım yardım edeyim mi " diyen Hazara bir de eline baktım.

Elini tutup ayağa kalktım. Üstümdeki tozları silkip yerdeki silahımı aldım.

"Sağ ol Hazar" 

Ayaklarım benden bağımsız bir şekilde diğerlerine doğru gidiyordu. Ne de olsa onların komutanıydım ve onlardan sorumluydum.

Sorumlu olmakla alakası yoktu aslında eğer onlara bir şey olursa komutanıma açıklama yapardım yapmasına ama ya içimdeki ne ne diyecektim. Nasıl rahatlayacaktı benim vicdanım.

"İyi misiniz çocuklar" deyip hepsine teker teker baktım.

Yiğit ve Kutay'ın dışarıdan bir şeyi yok gibi gözüküyordu ama Taner in kolu kanıyordu. Yanına gidip cebimde ki bıçakla ilk tişörtün kolunu yırttım. Yara ortaya çıkınca bıçağımı tekrar cebime koydum. 

Büyük olasılık düşerken bir yere sürtünmüştü. Önemli bir şey değildi. O da benim gibi düşünmüş olacak ki gülümseyerek bana baktı.

"Komutanım benim bir şeyim yok ama siz kafanızı sert vurmuş olmalısınız kafanız şiş ve kanıyor." deyince elim kafama gitti.

İstemsizce inleyip elimi başımdan çektim. Elime biraz kan bulaşmıştı ama asıl olan ağrıydı. Kafam zonkluyordu. 

"Oğlum kafanı nasıl saracağız lan senin" dedi Ediz.

Omuz silktim. Acele edip bir yer bulmalıydık. Her an bir it sürüsü ile karşı karşıya gelebilirdik. Hem teçhizatımız azdı hem de bir adet ben deniz yaralımız vardı.

"Tamam ilk bir yer bulmamız lazım. Sonra bakarız bir şeyler bana hızlı adımlarla yürüyeceğiz. Burandan 30 kilometre uzaklıkta bir köy vardı en son kaç saate varırız" 

"Komutanım bir yada iki saate gideriz" 

"Tamam o zaman ben ve Hazar önden Yiğit ve Ediz ortadan ve siz de arkadan yürüyeceksiniz. Bir şey hissettiğiniz ya da gördüğünüz zaman ilk bana yada yanınızdakine söyleyin eğer o da eminse vurun. Ben o kadar dayanabileceğimi sanmıyorum. Başım hala kanıyor büyük olasılık bir saat dolmadan bayılırım. Emir komuta Hazar komutanınız da. Her şey anlaşıldıysa başlayın yürümeye" 

Elimde ki Taner in tişörtünün parçasını başıma bastırıyordum. En azından benim yüzümden yavaşlamalarını bir kaç dakika da olsa ileri alabilirdim.

Benim silahımı da Hazar tutuyordu. Başım dönünce kolumla Hazara tutundum. Hemen beni kendine yaslayıp yürümeye devam etti. Vücudumun yarısı Hazarın bedenindeydi ve ben biraz da olsa rahatlamıştım. 

"Taner"

"Emredin komutanım"

"Kaç dakika oldu" deyince bana garip bir bakış atıp kolunda ki saatine baktı.

KARTAL TİMİ ( ASKIDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin