6.BÖLÜM

11.1K 502 26
                                    

Gökçe nin Ağzından 

Yataktan kalkıp banyoya doğru yürümeye başladım. Gerekli rutin işlerimi yaptıktan sonra kendime aynadan baktığımda yüzümün berbat olduğunu kesinleştirdim. Tamam kendime çok bakmazdım ama bu kadar da hiç olmamıştım daha  önce. Yüzümü bol suyla yıkayıp yatağa tekrar yattığımda aklıma bizimkiler geldi.

Abimin artık gitmesi göreve başlaması gerektiği için gitmişlerdi. Tuna amca ve Bahar teyzem ise dinlenmek için gitmişlerdi. Tim ise bugün bir işleri olduğunu bu yüzden gelemeyeceklerini söylemiş kapıma iki asker bırakıp beni hastane de bırakmışlardı.

Beni beni komutanını demek istesem de bir şey dememiştim tabi ki. Her şeye trip atacak değildim. Öyle olsa yanmıştık.  

Yavuz geri dönmüştü nereye gittiğini sorsak da söylememişti. Ömür ise hep yanımda olmuştu. Hem abisinin arkadaşı olduğu için hem de kadın askerlere büyük saygısı olduğu için demişti.

Yaralarım iyileşmişti artık. Yani bana göre tabi. Yavuz ve Ömür'e kalsa iki hafta daha burada kalmam gerekirdi. Şu an çatışmaya bile girebilecek derece de dinç hissediyordum kendimi. 

Hastane kıyafetlerini çıkarıp üstüme rahat bir şeyler geçirip ayakkabımı da giyince tamdım. Küçük dolaptan silahımı ve küçük çakımı da cebime koyunca tamamdım. Tedbir şarttır.

Kapıdan dışarı çıktığımda kapıdaki askerler hemen yanıma geldi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapıdan dışarı çıktığımda kapıdaki askerler hemen yanıma geldi.

"Komutanım bir şey mi oldu"

"Bir şey yok sıkıldım da biraz gezeceğim siz isterseniz ben odaya gelene kadar bir etrafı dolanın" desem de Tuna komutanım kesin emir vermiş peşimden bir dakika bile ayrılmamalarına. Ben önde onlar arkada yürüdük. Sıkılınca bahçeye çıkıp çimenlere bağdaş kurup oturdum.

Kafamı kaldırıp hala oturmayan iki askere bakıp kaş göz işareti yapsam da anlamadılar.

"Otursanıza ne bekliyorsunuz" deyip elimle çimenlere işaret ettim. İlk ne yapacağız diye birbirlerine baktılar sonra çimenlere benim gibi oturdular.

Sessizlik canımı sıkmaya başlayınca konuşma başlattım.

"Adlarınız ne sizi asker diye çağırmak kulağa malca geliyor" dedim kafamı iki yana sallayarak.

"Hakan" dedi sağımda oturan yeşil gözlü asker.

"Ben de Mert" deyince bu sefer ben adımı söyledim. Bana gülerek zaten ismimi bildiklerini beni bilmeyen olmadığını söyledi karargahlarında.

"Kaç senedir askersiniz"

"İkimiz de daha üç yıldır askeriz komutanım "dedi Hakan. Güzel anlamında kafamı salladım.

"Peki komutanım siz kaç senedir askersiniz" deyince düşünmeye başladım. Şu an 28 yaşındaydım. Yirmi yaşında asker olmuştum. Yaklaşık yedi sekiz yıldır askerdim yani.

KARTAL TİMİ ( ASKIDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin