8. BÖLÜM

9.6K 452 29
                                    


Sonun da evden çıktığımızda kısa sürede karargaha varmıştık bile. Tim üstünü değiştirmek için odaya girince bende kendi odama gidip giyinmeye başladım. Acaba ne olmuştu yine de bizi çağırmışlardı. Kamuflajımı giyip saçımı sıkı bir at kuyruğu yapıp toplantı odasına girdim.

Tim ben girince kafasıyla bana bakıp geri önüne döndü. Hazarın yanına oturdum.

"Geciktiğim için kusura bakmayın lütfen" deyip sessizce adamı izlemeye devam etti, beni başıyla onaylayıp slaytına kaldığı yerden devam etti.

"Bildiğiniz üzere arkadaşlar Kürşat İstanbul'a kaçtı yani şimdilik bizden herhangi bir yardım istemiyorlar. Tabi ki biz yine de tedbirimizi alıyoruz. Yanlarında bir adamımız hem asayişe hemde bize istihbarat sağlıyor. Burada da gördüğünüz gibi sınır ötesinde oldukça çok iyi işler başarmamızın yanı sıra oldukça şehitte veriyoruz maalesef " deyince susup hepimize bakıp sonra devam etti.

"Sorun şu ki bu kalleşler askerlerimizin ölüsünden bile korkar hale gelmiş olacaklar ki üstlerinde türlü şeyler yaparak bunları çekiyorlar. İşin kötü tarafı bunları askerimizin anası babası kardeşi eşi görüyor. Bunları onlara yaşatmamıza hakkımız yok. Bu konuyu araştırdığımızda duymuş olmalısınız ki Deli lakaplı adam karşımıza çıkıyor. Gördüğünüz gibi adam deli. Özelliklere askerlere karşı bir yargısı var. Tek o da değil edindiğimiz bilgilere göre kızdığı zaman kendi adamlarına yapmadığını bırakmıyormuş. Bir adamımız yanlarındaydı ama Deli şüphelenince hemen geri çektik adamımızı . Sizden istediğim adamı en yakın zamanda bulmanız" deyip ayaklandı. 

 Adam kalktığı gibi bizde kalktık yerimizden.

"Size güveniyorum " deyip bana dönüp başıyla selam verdi. Anında karşılık verirken komutan odadan çıktı.

"Abi hala görüntüler aklımdan çıkmıyor hangi insan böyle bir vahşet yaparken midesi bulanmaz" dedi şaşkınlıkla Yiğit. Taner Yiğit'e gülerek kolunu omzuna attı.

"Hala öğrenemedin gitti çaylak ya. Sen dağa çıkanların akli dengesinin yerinde olduğunu mu düşünüyorsun. Hepsi birer deli. " deyip eliyle deli işareti yaptı.

"Şamatayı bırakın şimdi adamı bulmamız önceliğimiz ama bu görevde tabi ki en önemlisi başkalarına zarar vermeden almak adamı. Kendi adamlarına ne bok yapıyorsa yapsın ama bizim askerlerimizi eline bile süremez it oğlu it" deyip sinirle ayağa kalktım. 

" Ben bir kaç yer biliyorum adamların yerleri hakkın da en kısa zamanda yerlerine bir ziyaret mi gerçekleştirsek ne" deyip arkasına daha da yaslandı. Ediz'in dediği doğruydu. Bir bakalım itlere dimi boş bırakmak gelmiyordu.

"Benim de elim kaşınmaya başlamıştı zaten " deyip derin bir nefes alan Hazar sen de mi bakışlarımı attım.

"İlk Yiğit sonra sen Hazar. Hepinizi kaybediyorum " deyince hepsi bana inat gülmüştü.

"Komik mi beyler!" deyince kendilerine biraz da olsa çeki düzen vermişlerdi.

"Çocukları korkutma sana Gökçe sende o zaman belki sana daha düşkün olurlar" deyince omuz silktim. Yok ya sonra başıma çıksınlar. Hiç uğraşamazdım valla.

Aklım şu Deli de kalmıştı. Kürşat gibi bizi zorlar mı diye düşünürken buldum kendime bir anda. Zaten elimizden kaçırmıştık Kürşat'ı da en azından şu Deliyi yakalamamız lazımdı. Sonra Tuna komutandan izin isteyip İstanbul'a Kürşat operasyonuna katılmak istediğimi söyleyecektim.

"Nereye daldın güzelim"

"Sana bir dalacağım Ediz kaç kere bana şöyle seslenme buradayken dedim" diye kızdım. Sonra laf ediyorlardı. Umursamasam da en sonunda Tuna komutana karşı mahcup oluyordum.

KARTAL TİMİ ( ASKIDA )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin